• soket edebiyatı'nın baş muharriri olan mustafa bey de, muadilleri gibi, yandan ayrık, tombi model saçlı ve pringles'ın maskotluğunu yapan toparlak adam gibi, pehlivan bıyıklı bir sunucumuz idi -hala da öyledir herhalde..

    yıllarca her pazar öğleden sonrası (doğu evropa görünümlü hikmet şimşek'in ardından tam bir orta asyalı olarak) alkışlar içinde sahneye gelirdi; bir elinde mikrofon, diğerinde arkası trt logolu, ne yazdığı hep muamma olan bir tomar dikdörtgen kağıt ile birlik..

    yanar döner şans yolu'na başlarken, telefondaki canhıraç sesli yarışmacıya üç adet soket seçtirir ve sırasını sorardı.. işte o anda, soket edebiyatının en mühim lafı edilirdi kuşkusuz: "aynı sırayla olsun, mustafa bey"..

    seçilen -misal 11, 13, 15 no'lu- soketler, o zamanın mazbut hostesleri tarafından şans yolu'nun yan tarafındaki bölmelere takılırdı (türk insanı hala böylesine ilginç ve girift bir düzenek icat edememiştir elbet)..

    şans yolu'nda o gün programa katılan şarkıcı/türkücüler yürümekle yükümlüydü, amma katılan yarışmacının tercihine uygun olarak tabii.. bazen katılan tüm zalım yarışmacılar, aynı konuk sanatçıyı seçer; diğerlerini "ben düztaban mıyım, iyi basamıyor muyum" kompleksine sokarlardı..

    bu pazar serilerinde, mustafa bey'in en mühim kader arkadaşı, yoldaşı, dert ortağı ise her programda sağ köşede, kuyruklu piyanosunun arkasında, otuz iki diş tekmil-i birden mütemadiyen sırıtan piyanist-şantör rıza silahlıpoda idi, endamını göremezdik fakat bıyığını görürdük - o da bize yeterdi zaar.
  • pazar günü sunduğu programda (her yıl adı değişiyordu) şans yolu diye bir bölüm vardı. telefonla bağlanan kişilerden 3 adet soket numarası seçmelerini isterdi. seçilen soketlere göre teknik eleman birşeyler yapardı ama anlamazdım. sadece ben değil kimse anlamazdı. o soketlerin ne boka yaradığını anlamak için elektrik-elektronik mühendisi oldum. ama hala anlamadım mına koyim.
  • ersin karabulut 'un cok guzel cizdigi gibi her pazar bu adami gormek, pazartesi sabahi ogretmeni *gormek gibi birseydi benim icin. garip bir gerginlik ve resmiyet vardi programinda, her an kenardan biri cikip "yeter lan eglendiginiz" diye studyoyu basacak gibi gelirdi. yillar yili "lan milletin soyledigi numaralara gore mi diziyorlar soketleri, nasil bir mantik var arkasinda?" diye bir nesli dusunduren adamdi kendisi. bir de yillar sonra yaptigi garip sakalli donusu var ki, icindeki clubber in saha kalkisidir herhalde. kendisini midemde bir agri ve yarin okul var duygusu icinde selamlayip, "lan o soketleri rastgele diziyodunuz di mi?" seklinde suclayarak entryi bitiriyorum.
  • trt televizyonunda 1986 yılından bugüne değin süren (halen var mı bilmiyorum) pazar 8x ve pazar 9x seri programlarının efendi sunucusudur. pazar akşamüstlerinin eğlencesi idi sunduğu program. heyecan ile kutulu oyunun başlamasını bekler idik. yarışmayı kazananlara kâh bursa'dan recai katmandu'nun yollamış olduğu 5 kasa şeftali, kâh çorum'dan durali koptagel'in yolladığı 1 kilo biberli leblebi verilirdi.
  • sözlükte yazılanları okuyunca hakkının yendiğine inandığım, artık tek tük kalmaya başlayan, eski dönem beyefendilerinden bir tanesi. herhalde kendisi ile dalga geçenler memed ali bey ile ece erken'in en başta gelen izleyicileri olsa gerek. korkum, kendisi için de sonradan o guzel insanlar o guzel atlara binip gittiler dencek olması.
  • bu adam pazar sıkıntısı dediğimiz şeyin billurlaşmış haliydi benim için. hala da öyledir.
  • pazar 9x'lerden sonra bizimkiler'deki sabri bey de eklenince pazar günü evden kaçma isteği yaratan şahıs.
    şimdi olsa kaçmam halbuki, otur izle, ne şahane.
  • sene 1989 sadece bir kanal çekiyor tv de o da trt 1 o zamanki adıyla tv 1 di galiba.
    mahalle çocukları sohbetlerinden biriydi, arkadaşlardan biri tv 2 çekiyo bizim evde dedi. çok şaşırdım eve koşarak geldim. ev de kalabalık konu komşu sohbet halinde.
    8 kanallı bi televizyon vardı. kanal deliklerine bi çubuk takardık elimizle çevire çevire bulurduk kanalları.
    bizim o plastik çubuk kaybolduğu için kontrol kalemiyle hallederdik o işi. hemen taktım kontrol kalemine ikinci sıradaki kanalın deliğine çevirmeye başladım. çevir çevir bir de ne çıksın karşıma tv 2 ışıklı bir sahne var adamın biri konuşuyor arkasında da kocaman pazar 89 yazıyor.
    evdeki herkes alkışladı heyecandan. lan iki kanal çok lükstü o zamanlar.
    sonuç olarak pazar 89 yazan tabelanın önünde konuşan abimiz mustafa yolaşan dı. kendisi bizi muhteşem bir olayla karşılamştı. o yüzden severim kendisini.
  • bir donem pazar gunler isitme engelliler haber bulteni, alf, halit kivanc'la pazar sohbetleri, baris manco ile 7den 77ye, pazar konseri, pazar 9x, bir kelime bir islem, nba actionve de bizimkiler den olusan trt'nin yenilmez armadasinin istikrarli bir parcasiydi, herkes gitti yine o kaldi sanirim.
  • (sans yolu yarismasi. yarismaci numara secmis.)

    - m.y.: yarismaci bey, siralama nasil olsun?
    - yarismaci: ayni. (daha bir allahin kulu da o siralamayi degistirmemistir, ben ona yanarim...)
hesabın var mı? giriş yap