• içi kokuşmuş, ciğeri solmuş, ruhu nefretle dolu her insan halinden memnun değil, değişmeye çalışanlar var.
    mesela ben!
    tüm gün evde oturuyorum. kimseye bir zararım dokunmasın diye çaba harcıyorum. çok fazla sosyalleşince ağzım yüzüm şişiyor, şaka değil. kendimi de yoruyorum, diğerlerini de...

    bazen o kadar uzun süre "gerçek" insan görmüyorum ki, "ilk defa insan gördü, verdiği tepkilere inanamayacaksınız!" gibi bir haberim çıksa şaşılmaz.

    bu aralar nasıl bir vahamet içindeysem, insana hasret kalmışım. market alışverişimi getiren çocuğa bile gülümsüyorum. ama hiç yüz vermiyor bana. adam olan bir sorar nasılsınız, güzel getirmiş miyim poşetleri diye. insanların muhabbet edesi yok cidden.
    eskiden müşteri temsilcilerini bir bahaneyle def eden ben, artık "aa holley, insan!" diye açıyorum telefonu.

    bugün yine çalışmamak için girişilen faaliyetler çerçevesinde "biseksüel olsam hayatımda ne değişir" diye düşünüp fahriye evcen'in estetiksiz fotoğraflarına bakarken telefonum çaldı.

    oğluma, yarıyıl boyunca deneme kodu veren online eğitim platformuymuş arayan. müşteri temsilcisi, ilk girişte kendisini tanıtırken yapmayı en sevdiğim şey, nereli olduğunu tahmin etmek! bence orta anadolulu gibiydi. ama afyon da olabilir tam emin değilim.

    girişini kesmeden efendi gibi dinledim. bitirdi. zaten tahmin ediyorum söyleyeceklerini. istedim ki uzamasın.
    "biz" dedim "bakamadık çok fazla, kullanmadı oğlum. aslında şöyle bi iki gün denesek, fikrim olurdu ama başka şeyler oldu hep" dedim.

    ben olsam, aa tüh! bu fırsatı kaçırdığınız için üzüldüm. o yüzden size -eğer inisiyatifi varsa- bir günlük ücretsiz giriş veriyorum der, ya da 10 saniyede buranın nasıl bir platform olduğunu anlatır, suratıma da yanlışlığını asla teyit edemeyeceğim bi-iki istatistik fırlatır, beni ikna ederdim.

    ben ikna olurum kesin. nezaketle gözlerimin içine bakarak konuşan herkes, her şeye ikna edebilir beni.
    ben sırf bu lanet olası özelliğim yüzünden güzellik salonuna gidemiyorum yıllardır. her yerimi yaptırıp çıkarım diye korkuyorum.

    ancak, o beni dinlemedi bile. asla dinlemedi. ben yokmuşum gibi, hiç olmamışım gibi, şakayla karışık üstü kapalı yeni bir kod istememişim gibi, zaten hali hazırda ürünü alacak olduğumu çıtlatmamışım gibi ezberlediği tanıtımı yapmaya koyuldu.
    işte şimdi alırsam şu fiyat olurmuş, ama şubattan sonra fiyatlar inanılmaz derecede yükselecekmiş de bu fırsatı kaçırırsam bir daha bu ücretten alamazmışım.

    durdurdum.
    -ben kendimi anlatamadım sanırım, evet sizi anlıyorum önünüzdeki notları okuyup yeni müşteriyi aramak istiyorsunuz ama ben denemedim, o yüzden fiyatı benim için önemli değil. ben bilmiyorum bile sizin ne hizmet verdiğinizi?
    +yani hanımefendi anlıyorum ama ben sana size şubatta bu fiyatları bulamayacağınızı hatırlamak için aramakaşjfafkdjfdfkdjsşaf.

    vay aminyum ya, artık yapay zekalar mı aramaya başladı bizi? ilk başta nasıl anlamadım ya? ama şivesi var? vaavv şive de mi yüklemişler? ama şivesi de temiz bir şive değil ha! böyle küçük memleketten çıkıp büyük şehre okumaya gitmiş de şivesi yamulmuş gibi. telefonda anneyle konuşulan, arkadaşı görünce düzelen şivelerden bu. e ama gerçek bi insan olsa da dediğimi algılardı, kesin robot bu! doğru keyword'leri kullanmadım işte. keşke bi kere "bedava" falan deseydim. en azından "indirim" deseydim. belki otomatik tanımlamışlardır bi şeyler.

    teknolojiye inanmam, makineleri de hiç sevmem!

    mecburen ve istemeden dilimin kontrolünü kaybetmemle, ağzımdan çıkanın kulağıma gitmemesi neticesinde kendimi de aşırı gerilmiş hissedişimin sonucunda, çok değerli çabalarıyla şirkete büyük katkılar sağlayan emekçi kardeşimizi kayda değer bir şekilde azarlama gafletinde bulunduğumun üzüntüsüyle kavruluyorum şu an.

    bir değil, iki değil. haftada bir kaç kez aranıyorum, biri de dinlesin arkadaş!
    ürün satılmaya çalışılan ben, ikna edilmesi gereken ben, bu servise ihtiyacı olan ben. beklentisini ve taleplerini net ve tertemiz anlatmasına rağmen duyulmayan yine ben!

    müşteri temsilcisinin sinirini bozduğum, kendisini kötü hissettirdiğim ve bi sonraki müşteriye bunu yansıttığı için yine azarlanmasına sebep olduğum yetmezmiş gibi, onu türlü varoluş sorgulamalarına sürükleyip ödediği kredinin, yakında doğacak çocuğunun hatırı için bu işte çalışmaya mecbur olduğundan dolayı uzun uzun yutkundurup aslında üniversitedeki okuduğu bölümde çalışmak istediğini tekrar hatırlatıp gününü mahvettiğim için suçlu da ben!

    evet, ben adi bir pisliğim ama biri de beni dinlesin yaa!
  • kendilerine süslü kurye gibi isimler yakıştırılıyor olmasına ve kreatif bölümle aralarında süregelen sürekli çekişmelere rağmen, aslında reklam ajanslarında çok önemli bir göreve sahip ve kreatif tarafından dayanışması farz bir çalışan grubudur. kreatif bölümün görevi hedeflenen satışa yönelik en uygun sonucu sağlayacak yaratıcı çalışmayı üreterek ortaya koymak, müşteri temsilcisinin görevi ise müşterinin beklentileri ve yaratıcı grubun ortaya koyduğu çalışmaların uyumu arasında köprü vazifesi görmektir. reklam ajansı bir kurumdur, müşterisi ise reklamverenlerdir. dolayısıyla bir ajans müşterisinin ürünlerini pazarlama konusunda gösterdiği iletişim becerisini, kendi ürünü olan yaratıcı çalışmaları müşteriye pazarlarken de kullanmak zorundadır. tıpkı bir müşteriye beklentilerini karşılamayan bir ürünü satamayacağınız gibi, farklı anlayışlara sahip reklamverenlere beklentilerine ve kurumsal anlayışlarına uygun olmayan çalışmalarla yaklaştığınızda çabanızın sonu hüsran olacaktır.

    işini iyi yapan bir müşteri temsilcisi, müşteriyle kurduğu doğrudan iletişimde müşterinin beklentilerini analiz edebilme gücüne sahiptir. bu beklentilerinin yaratıcı grupla paylaşılması da, üretilecek çalışmaların hem müşteri hedef kitlesi olan tüketiciye, hem ajans hedef kitlesi olan müşteriye uygun hale getirilmesinde büyük fayda sağlayacaktır. yaratıcı grubun "müşteri ne derse desin beni ilgilendirmez, benim doğrum budur" diyerek ve müşteriye bu işi kabul ettirecek kişi olan müşteri temsilcisinin fikirlerini tamamen işin dışında tutarak yapacağı bir iş, müşterinin "benim doğrum budur" diyerek tekerleksiz araba üretmesine benzer sonuç doğurabilir.

    çalıştığım ajanstaki yaratıcı grubun bir üyesi olarak derim ki; yaratıcı grup çalışmalarında müşteri grubunu izole edenlerin ve onların görüşlerinden faydalanmayanların yolu yol değildir.
  • gorevinin musteriyi ve cikarlarini sirkete karsi temsil etmek oldugunu zannedebilirsiniz.

    patron dilinde "satistan pazarlamaya, halkla iliskilerden sekreteryaya, satinalmadan satis sonrasi destege, reklamciliktan tahsildarliga, muhasebeden kuryeye, itekleyebilecegimiz kadar isi sirtina yikalim, adina da karizmatik bir sey demeyelim ki cok para vermemiz gerekmesin" demektir.
  • musteri temsilcisi musteri ile ajans arasindaki iliskileri koordine eden, musteri karsisinda ajansi, ajans karsisinda musteriyi temsil eden kisilerdir. bir nevi cift tarafli ajandirlar. asli gorevleri ajans cikarlari dogrultusunda musteri cikarlarini korumaktir ki takdir edersiniz ki bu her zaman mumkun olmamaktadir. cikar catismasi olan durumlarda ki bu durumlar azimsanamayacak kadar coktur, taraflardan birini karsisina alir. ustelik ajans icinde de ic fikir catismalarinin gobegindedirler. hem ic hem dis musteriyle ugrasirlar. iyi olanlari seytana pabucunu ters giydirecek ikna kabiliyetine sahiptir. kotu olanlari walkie talkie gibidir.
    musteri temsilcilerinin bulunmadigi minik ajans yapilarindaki kreatif calisanlar, musterinin filtrelenmemis istek ve arzulari karsisinda cildirabilir. (bkz: musteri temsilcisinin degerinin anlasildigi an). musteri temsilcici musterinin isteklerini filtreden gecirir, stratejiye uygunlugunu tartar, grafik cozumlerde temel grafik kurallar ile celisip celismedigini analiz eder, canli goruntulerde ozelillikle butce ve yaratici fikire uygun olup olmadigini tarttiktan sonra ajansa geri donup degisikleri bildirir. istenen degisikliklerin urun veya markaya katkisi olmadigi zamanlarda musteriyle cesurca savasir, ikna eder onlari tum bu surecin sonunda musteri koltugunda oturan adam "para benim param degil mi, ben bunu istiyorum der" ise eger musteri temsilcisi 1 haftalik zorlu savasi kaybetmis olmanin yorgunlugu ile kreatifle istenilen degisiklikleri paylasir. ve kreatif su ya da bu sekilde kendisine dusman olur.
    reklam camiasinin gunah kecileridir. mazosist olduklari icin bu isi yaparlar belki de.
  • görevi; sorumlusu olduğu firmanın üretimini ve koleksiyonunu takip etmek, müşteriden gelen talimatları üretim ekibine aktarmak, malın zamanında ve yüksek kalitede üretilmesini sağlamak olan çalışan.
  • maaşlarını düşünülenin aksine müşteriler sayesinde değil. mola saatine kadar tuvalete gitmediği, susadığında ağzı kuruduğu halde molası gelmediği için kalkıp su içmediği için alır. misal benim çalıştığım yerde bu dediklerimi 3 ay art arda yaparsan beklenen performansın altında kalacağın için işten atılırsın. yazık ama bu böyledir.
  • genelde call center gibi yerler arandığında müşterinin bağlandığı yer..

    örn:
    -sizi müşteri temsilcisine bağlıyorum.
    -büyüksüü..aa aalooo
  • cogu isyerinde patronlar gereken yetkiyi vermedikleri icin messenger olmaktan oteye gidemeyen insanlardir
  • ortalıkta gezinen telefon kayıtlarını dinledikçe, çağrı merkezinde çalışan müşteri temsilcilerinin durumuna cidden üzülüyorum. çeşit çeşit adamla muhattap olmak, kendilerinin almadığı kararları onlara karşı savunmak zorunda kalmak ciddi anlamda sinirleri yoran bir iş.
  • bu mesleği hiç bilmeyen biri adından yola çıkıp ne iş yaptığını bir tahmin etmeye çalışsa, müşteriyi firmaya karşı temsil eden, müşterinin çıkarlarını koruyan, müşteri adına çalışan bir meslek grubu olduğunu düşünebilir. e ne de olsa adı üstünde, müşteri temsilcisi.

    tanım: yukarıdaki ifadelerin eksi (-) ile çarpılmış hali.
hesabın var mı? giriş yap