• arthur schopenhauer söylemiştir.
  • tamamen mutlu bir hayat olanaksızdır dense daha doğru olabilecek gibi bir söz. ne demiş şair?

    --- spoiler ---

    yaprak döker bir yanımız
    bir yanımız bahar bahçe

    --- spoiler ---
  • geçen gün tv'de prenses diana'nın belgeseli vardı. çok kısa bir süre bakabildim. prens charles'ın yanlış hatırlamıyorsam arkadaşına yazdığı ''geceleri uyuyamıyorum'' içerikli yaşadığı sıkıntıyı anlattığı mektuba denk geldim. keza prenses diana'nın da çektiği acılar malumunuz.

    insanlar hep sahip olamadıkları şeylerin mutluluğun anahtarı olduğunu düşünüyor. para, ünvan, şu, bu, o... oysa prens de olsan prenses de olsan acıdan, hayatın sıkıntısından muaf değilsin.

    okuduğum bir kitapta mutluluk arayışının mutsuzluğa yol açtığı yazıyordu. özellikle her yeni gelen nesilde mutluluk ''ne pahasına olursa olsun'' elde edilmesi gereken bir etiket gibi algılanıyor artık. biliyorum bu cümle çelişkili bir cümle ama zamanımızda insanların düşünceleri de temelsiz. mutluluğun ne olduğunu bilmiyor. bir ayrıcalık gibi algılayıp onunla diğer insanların gözünde üst basamaklara çıkmış olmak istiyor. o yüzden düşünmeden, yemeden, içmeden sosyal medyada algılanan hayatına özen gösteriyor.

    eski nesiller ise hayatın çalışmadan, mücadeleden geçtiğinin farkındaydı. hayatın özü buydu. her daim sıkıntılarla karşılaşmak ve onlarla debelenmek. bunu baştan kabullenmişlerdi. ve bu kabulleniş onları yeni nesillerden daha fazla rahat etmelerini sağladı yaşamlarında. dışardan bakılınca eski nesiller fakirlikle, imkansızlıklarla boğuşuyor, yeni nesilin her istediği oluyordu. öyleyse nasıl olurdu da yeni nesil daha mutlu olamazdı? insan ve hayat ilişkisi böyle bir şey değil.

    dünya hayatı mutlu olunacak bir düzenlemeye sahip değil. bu düşünce de karamsarlık değil. hiç derdiniz olmasa bile bir dert edinirsiniz kendinize. üstelik her geçen gün teknoloji, tüketim kültürü, değişen algılarla dünya insanların daha fazla acı çektiği bir yer haline geliyor artık.

    yalnız şunu da eklemem gerek. gerçekten ''derin düşünceye sahip olmayan'', farkındalığı düşük insanlar daha az acı çekiyor galiba. bu da hayatın enteresanlıklarından biri. yalnız onlar da muaf değil. sadece acılar nasıl algılandığıyla ilgili ve onlar da bu konuda biraz daha şanslı.
  • başlığı açan arkadaş arthur schopenhauer söylemiştir demiş. ancak schopenhauer mutlulukla ilgili çok şey söyler. schopenhauer özellikle yaşam bilgeliği üzerine aforizmalar adlı eserinde derdini oldukça yalın bir dille anlatmıştır. ilgili kitapta mutluluk üzerine söylediklerine biraz değinelim.

    mutluluk için iki temel kural vardır.
    1-istenç en düşük seviyede tutulmalıdır.
    2-cehaletten uzak durulmalıdır.

    ilk olarak, istenç en düşük seviyede tutulmalıdır taksimini bilen bilir spinoza'nın da temel düsturlarındandır. peki bu ne demektir. en sığ şekilde söylemek istersek insan öncelikle elindekilerle yetinmeyi bilmelidir. hatta bu bağlamda kiniklerin yaşam bilgeliğinin sırrını çözdüklerini iddia eder.
    ayrıca istenç kapsamında radikal bir önerisi vardır. sınırlamanın insanın mutluluğunu arttırdığını iddia eder. yani insan özgürleştikçe mutsuzlaşır der. peki bunu hangi mantıkla söyler? çünkü özgürlükle birlikte istençler de fazlalaşır ve istenç yerine getirelemezse mutsuzluk artar. hatta kısıtlanma konusunda insanın en çok kısıtlandığı dönem olan çocukluğu örnek olarak verir. çocukluğumuzu her zaman mutlulukla ve hasretle anmamızı bu sebebe bağlar. ayrıca ileri giderek körlerin mutlu olduğunu ve bunun da hayattan çok beklentileri olmaması şeklinde özetler. istenç-mutluluk ilişkisinde söyleyecek çok şey var bokunu çıkarmanın anlamı yok.

    ikinci olarak niçe'nin o çok meşhur sözü cehalet mutluluktur aforizmasının aksi bir görüş benimser.
    schopenhauer gene spinoza'yla aynı derecede akla önem verir. hatta cehalet mutluluktur, bilgi acı vericidir diyenlere karşı sert bir tutum benimser. "bilgisiz, cahil bir insanın mutluluğunun sokaktaki köpeğin tasasız mutluluğundan farkı yoktur" der.

    yani schopenhauer mutlulukla ilgili çok parlak konuşmamışsa da öyle kestirip atmamıştır.
  • (bkz: #69994974)
  • 'mutlak mutlu bir hayat olanaksızdır' olarak düzeltmek istediğim başlık.
  • ''mutlu bir hayat olanaksızdır; insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca bir hayattır.''
  • hayır karamsar değiliz. hayır melankolik değiliz. depresif de değiliz.

    mutluluğun peşinde koşmak kedinin kendi kuyruğunun peşine düşmesi gibi. insanlar hayallerinde yarattıkları mutluluğun peşinde koşmaya bağımlı hale gelmiş. sonradan geçmişe bakıp keşfettikleri mutluluğu arayarak ömürlerini tamamlarlar. oysa cebinize milyon dolarlar koyup tatile yollasak bir zaman sonra bu hayatın amacı yok diye depresyona gireceksiniz. boşluktan bunalacak, kendinizi işe yaramaz hissedeceksiniz. bir gün kalkıp baş ağrısından, diğer gün diş ağrısından yakınacak, dünyanın en güzel manzarasından nasıl sıkıldığınızı anlatacaksınız. yaşlandığınızı farkedip zihninizin fonuna bir dert bırakacaksınız. zenginlik ile gelen dostlukların nasıl sahte olduğundan bahsedecek, kendinize sayısız dert bulacaksınız.

    mutluluğun peşinde koşmak tuzlu su içmek gibidir demiş ya bir düşünür, onun için bu hayatta bunu farketmek gerçekten yol almanızı sağlayabilir belki. bilemem. ama mutlu olma çabasıyla geçmiş bir ömrün sonunda mutluluk olmadığını kestirmek zor değil.

    burası çalışma yeri. hem de köpek gibi. zahmet çekme yeri burası. beklentilerden, hayallerden arınma yeri. kabul etme ve gittiği yere kadar gitme yeri. koşturma yeri. bir yazımda da dediğim gibi yalnız: kafanda dinlenme hayalleri olmadan koşma yeri. çünkü dinlenmek yok. sadece öyle bir sanrı var.

    belki işte bu ömrün sonunda bir mutluluk vardır.

    26.08.2018.
    yarış yok sadece gülümsemek var.
hesabın var mı? giriş yap