5 entry daha
  • seneca'nın zamanın ötesine ulaşan eseri.

    ----
    'ben ölüme ve komedyaya aynı yüz ifadesiyle bakacağım. ben zorluklara, ne kadar büyük olurlarsa olsun, bedenimi cesaretle güçlü kılarak katlanacağım. ben zenginliği, ona sahip olayım ya da olmayayım, aynı şekilde küçümseyeceğim, zenginlik başka bir yerdeyse üzülmeyeceğim, yanımda parıldarsa şımarmayacağım. ben talihe, onun gelmesine ya da gitmesine aldırış etmeyeceğim. ben tüm toprakları bana aitmiş, kendi topraklarımı da herkese aitmiş gibi göreceğim. ben diğer insanlar için doğduğumu bilecek ve bu nedenle nesnelerin doğasına şükran duyarak yaşayacağım, zira doğa benim çıkarlarıma bundan daha iyi hizmet edebilir miydi? beni bir birey olarak herkese, herkesi de yine birer birey olarak bana verdi. sahip olacağım şeyi ne cimrilik edip koruyacağım ne de müsriflik edip dağıtacağım. bana iyice bahşedilmiş olandan fazlasına sahip olmam gerektiğine inanmayacağım. yaptığım iyiliklerin sayısını ve ağırlığını hesaplamayacağım, sadece iyilik yaptığım kişinin değerlendirmesini önemseyeceğim, değerli birinin aldığı şey gözüme asla daha büyük görünmeyecek. her şeyi bir kanıdan değil, bilincimden hareketle yapacağım. bilincime uygun olarak yapacağım her şeyin herkesin gözü önünde yapıldığına inanacağım. benim için yemenin ve içmenin tek amacı doğanın ihtiyaçlarını karşılamak olacak, karnımı doldurup boşaltmak değil. dostlarıma karşı güler yüzlü, düşmanlarıma karşı yumuşak ve hoşgörülü olacağım. benden rica edilmeden, isteneni vereceğim ve ahlâken doğru olan talepleri olumlu karşılayacağım. dünyayı vatanım, üzerimde ve yanımda olup işlerimin ve sözlerimin yargıcı olan tanrıları da onun yöneticileri olarak kabul edeceğim. doğa ne zaman nefesimi geri isterse ya da akıl onu serbest bıraksa, iyi vicdanımı ve iyi çalışmaları sevdiğime, benim yüzümden kimsenin özgürlüğünün, en azından kendi özgürlüğümün kısıtlanmadığına tanıklık ederek yaşamdan göçeceğim.' bunları yapmayı ilke olarak benimseyecek, isteyecek ve deneyecek bir insan tanrılara doğru yol alacaktır, onlara ulaşamasa bile, 'cüretkâr bir girişimde başarısız olmuştur.'

    ----
    bilge talihin kendisine sunduğu armağanları hak etmediğini düşünmez. o zenginliği sevmez, ancak ona sahip olmayı tercih eder; onu yüreğinde değil, evinde ağırlar ve sahip olduğu zenginliği reddetmez, aksine onu korur ve erdemine yardımcı olacak büyük bir imkân olarak düşünür.

    ----
    'o halde, ikimiz de zenginliğe sahip olmayı istiyorsak, benim gibi bir budala ve bilge arasında ne fark var?' büyük bir fark var. zenginlik bilgeye köle, budalaya göre efendi konumundadır. bilge zenginliğe hiç önem vermez, sizin içinse zenginlik her şeydir; zenginliğe, sanki biri size, ona ebediyen sahip olacağınıza dair söz vermiş gibi, davranıyor ve bağlanıyorsunuz, bilge ise fakirliği en çok, zenginliğin tam ortasında dururken düşünür.

    ----
    erdemle neyi hedeflediğimi mi soruyorsun? kendisini hedefliyorum. onun kendisinden daha değerli başka bir şeyi yok. az mı onun değeri? sana 'en yüce iyi, yılmaz bir zihnin sertliği, özgürlüğü, haşmeti, esenliği, uyumu ve güzelliğidir' dediğimde, sen kendisine bu niteliklerin atfedilebileceği, bu en yüce iyiden daha büyük başka bir şeyin olup olmadığını mı soruyorsun? yoksa bana hazdan mı bahsediyorsun? ben insanın iyiliğini arıyorum, sürü hayvanlarında ve vahşi canlılarda daha büyük olan karnını değil!

    ----
    en kötü tercihin kanıtı kalabalığın kendisidir.

    ----
    insan, yaşamıyla ilgili olarak çoğunluğunun tercihlerini örnek alma zorunluluğunu hissetmemeli, akıl temel alınmalı, akla karşı duran kalabalıktan kendini kurtarmalıdır. kendi içine çekilip yaşamı felsefe yoluyla düşünmeye başlayan insan, çoğunluğun, yeryüzüne özgü, aslında hiçbir değeri olmayan birçok gereksiz şeye değer verdiğini, bu yüzden onlardaki dışsal unsurlara dayanan mutluluk görüntüsünün sahte ve geçici olduğunu anlayacaktır.
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap