• şu hayatta veli toplantılarına annesiyle babası beraber gelen çocuklar kadar çok az insanı kıskanmışımdır. böyle küt diye giriş yapmayacaktım, yine uğraşıp tanım falan yapacaktım güya ama içimden geldi, silmiyorum böyle başlasın yazı. kıskandığımı da yeni yeni kabul edebiliyorum üstelik, o zamanlar 1-2 dakika gıptayla bakar, sonra da "olsun benim notlarım daha yüksek" diye kendimi avuturdum. zaten sahip olduğum bütün ben daha iyiyim komplekslerimin nedenidir, çocukluğum.

    zaten mutsuz ailelerin çocuklarında ya böyle bir "kazanmalıyım, güçlü olmalıyım, ezmeliyim" hırsı ya da tam tersi sakin bir ruh hali hakim oluyor. ben hep yarıştım, hep birinci olmaya çabaladım, hep ama ben daha iyiyimi kanıtlamaya çalıştım. kime? kendime herhalde. "onun babası ne iyi ama gerizekalı hala 3 alıyor" diye kızardım insanlara, "neyse o da salak olmuş" diyordum. elimde bir tek ders notlarım olduğundan tutunacak, onlara tutunurdum. "o 5 alamıyor, ben de babamla mutlu değilim.", hayatın adil olmadığını düşündüğümde daha mutsuz olduğumdan, buna benzer bir denge kuruyordum kafamda. sonra da manyak olmak işten değil tabii.

    zordur mutsuzluk içinde çocuk olmak. evin içinde bağırmalar, hakaretler eksik olmaz. kavga etmeyi dünyanın en normal şeyi sanırsın, iletişim yeteneğin ilk darbesini alır. ben hala sinirlenmeden tartışamam kolay kolay. herkes, hayatındaki herkes "silinebilir, vazgeçilebilir" gelir.

    hayatta hiç kimseyi de tam olarak sevemedim zaten. hangisi daha vahim bilinmez ama sevildiğime de inanamadım hiç. hala kendime baktığımda sevilecek pek bir taraf göremem, insanlara bakınca da içlerindeki potansiyel pisliği gördüğümden, yaklaşmam kimseye. "her şeyin en iyisine layık olduğunu düşünenler"in dünyasında kendime en çok yalnızlığı yakıştırırım. yanımda biri olunca, sevdiğini hissedersem, bırakır gider diye korkuyorum, bağlanmamaya çalışıyorum. hayatta en büyük korkularımdandır: birinin "seviyormuş gibi" yapması ve bunu gerçek sanmak... kandırılacağına, hiç inanmamayı seçmeyi öğrenirsin. çocukken inandıkların, düşündüklerin, hayal ettiklerin yeterince yanlış çıkmıştır, yeni hayal kırıklıklarına yer kalmaz.

    güvenemezsin, annen yalnız ayakta kaldı ya, sen de kalabilmelisin. herkes, her an gidebilir, sen ayakta kalacaksın. hala hayatımda kimseye "sana ihtiyacım var" demedim, bunu hissettirmedim de. sevdiğim insanlar bile sürekli "her an çekip gidecek" gibi durduğumdan şikayet eder. itiraz da edemem, giderim çünkü. kırılırım, üzülürüm ama durmam, giderim. "ben yeteri kadar bir arada durma çabasına şahit oldum" da diyemezsin, anlamazlar ki.

    mutsuz bir ailede büyüdüm: dengesizim, yalnızım, sorunluyum, nefret doluyum.

    bu da buraya yazdığım en şahsi, en saçma sapan yazı oldu herhalde ama neyse ''ağzımda acı, zehirli bir tat vardı; ben de tükürdüm.". ayrıca anne, baba ele tutuşup veli toplantılarına gelenler, bok mu vardı da beraber geldiniz? neyse, benim annem yalnız olsa da hep daha yüksek not duydu, bokunu yiyin siz annemin.
  • mutlu bir hayat kurmak için iki kat çaba sarf etmeyi gerektirir.
  • mutlu bir hayatı herkesten çok haketmektir. umarız ki öyle olur.

    küçükken bir yerden duymuştum belki de duymadım kendim uydurdum ve öyle olacağına inandım bilmiyorum . çünkü aklımda kalan cümle çok salakça ama insan yine de inanmak istiyor.

    " küçükken yaramaz olan çocuklar büyüyünce hiç yaramazlık yapmazlarmış.. ayrıca küçükken mutsuz olan çocuklar büyüyünce hiç mutsuz olmazlarmış..küçükken noluyosa büyüyünce tersi oluyormuş.."

    inanıyorum ki..
  • büyüdüğün zaman,insanlar sana hep neden asık suratlı olduğunu sorarlar.onlar bilmez ama sen çok iyi bilirsin neden yüzünde gülümseme olmadığını.mutsuz ailede büyüyünce insanın hatırlayacağı, yüzünü güldürecek anıları olmuyor.herşey nasıl bir çocukluk geçirdiğinz ile ilgilidir bu kadar basit
  • benim bu.
    asla kendim de mutlu olamıyorum.mutsuzluk damarlarıma işlemiş sanki.
  • insani bilinclendirir hatalardan ders çıkartılırsa ileride süpersonik bir ebeveyn olunur..
  • belki insanoğlu bebek ve çocukken en güçlü oluyor; kendine baktırıyor* ve sevdiriyor*. derken çaptan düşüyor, ama bu sefer eğitilebilirliği artıyor. sevdiği, baktığı çoluk çocuğu onu eğitiyor.

    büyüme koşullarım ve yetiştirilme tarzım deyip duran kardeşlere yönük* karşı tez. yetişen kim, yetiştiren kim.

    (bkz: çocuk yetiştirmek)
  • agirdir. ileri ki yasamniz da dert acar basiniza. cok yara alirsiniz. ruhunuz yara alir en kotusude. insnalar gulerken yuzlerine dudak cevrelerinde olusan kivrimlara bakrsinzi dislerini izlersiniz. o kadar derbeder o kadar kederli olursunuz. mutsuz aile de yetisen ksiilerin en temel ozelligi disairya asla bu melankoliyi belli etmemeleridir. bu yuzden anlayamazsiniz. bla bll
  • hh şöyle bir bakalım mutsuz aile mutsuz toplumları ve mutsuz devlet yaşayışına sebep olur.
    mutsuz ailede çocuklar içine kapanık fikirleri önemsenmeyen konuşulurken sus turulan bir yetişkin yetiştirirler onlarda kendi e benzer kişilikler bularak devamlılığı sürdürür mutsuz aileleler.
  • hele dertleşebileceğin, sorunların ağırlığını beraber taşıyabileceğin bir kardeşin yoksa daha da canını acıtandır.
hesabın var mı? giriş yap