my immortal
-
bir zamanlar dünyada bunlar vardı işte. bu devirlerden geçti bu dünya.
sonra ne olduysa oldu ve bitti hepsi bir anda.
2004 yılı istanbul'u. hisarüstü cıvıl cıvıldı. istanbul başka güzeldi. herhangi bir anda sinemaya gitsek, illa ki güzel bir filme denk gelirdik. korsan cd üstadına gitsek, illa ki muhteşem bir karışık cd verirdi. arkadaşlarla öğrenci evimizde öylesine bile buluşsak, ortaya korkunç bir muhabbet ve enerji çıkardı.
biz belki de asrın en şanslı nesliydik. kimsenin ağzından sıkıldım kelimesi duyduysam bir defa bile, kutsal taşlar beni hoyratça deşsin. ne sıkılması, resmen günler aylar yetmiyordu bize. bin tane güzellikten, seçe seçe devam ediyorduk hayatımıza.
hani kolpaçino'nun girişinde ateş abimiz güzel bir anlatımla sunuyor ya bize. aynı öyle işte. ya tayfun bir görücektin; boğaziçi üniversitesi'ni o zamanlarda. marmara üniversitesi göztepe kampüsü'nü bir görecektin. aklını yitirirdin aklını. istiklal'de sabahlamayı bir görecektin. fitaş'da filme girdikten sonra ıslak gömüp osmanbey'e yürümenin tadını bir alıcaktın.
neyse... bir zamanların efsane klibiydi bu bizim için. sözlerini ezberlemiş ve aşk acısı çekerdik. -
bu guzel sarkinin turkce cevirisi şöyledir;
i'm so tired of being here suppressed by all my childish fears
burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum
and if you have to leave
ve eğer gitmek zorundaysan
i wish that you would just leave
hemen gitmeni dilerim
'cause your presence still lingers here
çünkü varlığının hala burada oyalanıyor(takılıp kalıyor)
and it won't leave me alone
ve beni yalnız bırakmayacak
these wounds won't seem to heal
bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
this pain is just too real
bu acı fazla gerçek
there's just too much that time cannot erase
zamanın silemediği çok fazla şey var
nakarat :
[ when you cried i'd wipe away all of your tears
ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim
when you'd scream i'd fight away all of your fears
çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım
i held your hand through all of these years
tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.
but you still have all of me
fakat hala bana tamamen sahipsin ]
you used to captivate me by your resonating light
sen beni tınlayan ışığınla büyülerdin.
now i'm bound by the life you left behind
şimdi geride bıraktığın hayat tarafından bağlandım
your face it haunts my once pleasant dreams
yüzün, benim bir zamanlar tatlı olan rüyalarımı ziyaret ediyor
your voice it chased away all the sanity in me
sesin, tüm akıl sağlığımı kovaladı
these wounds won't seem to heal
bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
this pain is just too real
bu acı fazla gerçek
there's just too much that time cannot erase
zamanın silemediği çok fazla şey var
nakarat
i've tried so hard to tell myself that you're gone
kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım
but though you're still with me
ama hala benimle olmana rağmen
i've been alone all along
baştan beri yalnızım
http://www.guftekar.com/
sanirim bana da bu kısmı cok uydugundan en sevdigim parcadir.
i'm so tired of being here suppressed by all my childish fears
burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum. (aşık olunca kaygılarim, korkularim boyumdan buyuk olur)
and if you have to leave
ve eğer gitmek zorundaysan
i wish that you would just leave
hemen gitmeni dilerim
(gitmeyi ben basaramadigimdan git derim) -
ilk çıktığı zamanlarda ergen bir bireye verdiği duyguları yıllar sonra bir yetişkine de verebilen bir şarkıymış. kutluyorum seni amy lee.
-
liseliler bilmez ama bir dönem liselilerini helak eden, sokaklara döken, sarhoş eden, efsanevi şarkı.
-
hiçbir şarkı my immortal kadar yüreğime dokunmamıştır.
gecenin bir yarısı, terastayım. rüzgar esiyor biraz, üşüyorum; ama üzerime bir yelek almayacak kadar da üşengecim. müzik dinliyorum, ipod shuffle modunda. gündüzden hafif canım sıkkın, onun moral bozukluğu var üzerimde. insan garipleşiyor bir anda, geçmişindeki güzellikleri arıyor, onlara ihtiyaç duyuyor. çalan sarkı 'my immortal' oluveriyor bir anda. kalp biraz sızlamaya başlıyor, lise yıillarıda buluyorum birden kendini. gülümsüyorsun. gecelerce dinlediğin şarki, yine saatler sabaha yaklaşırken ansızın bana eşlik ediyor. mutlu olduğumu farkediyorum bir anda. bu şarkıyla zamanında o kadar guzel anılar yaşadığın gelince akılima o gündüzkü bütün saçmalıklar kayboluyor.
bu şarkı benim hayatıma o kadar anlam katmış ki... geceleri bir başka değerli ama benim için. sonsuzluk gibi. ölümsüzlüğü en güzel gece anlatabiliriz sanki. ne olduğunun bile farkina varamayacağln sonsuzluğun karanlıkla özdeşleşmesi bence ölümsüzlük. ya da şehirlerarasi bir yolculukta uyuyamamak gibi, o gözünüze uyku girmeyen dakikalar gibi. otobüsün camından dışarıya baktığınızda bulutların size göz kırpıp yarın havanın çok güzel olacağından bahsetmesi kadar tuhaf, ama bir o kadar da olağanüstü...
dalıp gidiyorum hayallere, geçmişe, derinliklere. nasıl bir şarkısın sen nasıl?... -
3 değil, 5 değil, 7 değil yam 11 yıllık şarkı.
oha...
yaşlandık be emenike. -
sanırsam verdiği hüzün sonbahar sabahlarına benziyor, bulutlu, yağmurlu, karanlık, ama umut dolu.
-
"when you cried i'd wipe away all of your tears.
when you'd scream i'd fight away all of your fears.
and i held your hand through all of these years.
and you still have.
all of me. " kısmı son derece başarılı bir evlilik teklifi olabilcek ruh dinelndirici, dinlendirirken de acıtıcı şarkı. -
sarkiyi ilk dinlemeye basladigimda ben de bir duygu seli icerisinde bogulmustum ancak sonra baymaya basladi.sarkinin en etkileyici kismi suphesiz "ve hala benim herseyim senin"kismidir.
sarkinin turkcesinin devamı da herhalde soyle olsa gerektir:
sen agladiginda senin butun gozyaslarini supurup goturecegim
sen ciglik attiginda butun korkularinla savasacagim
ve butun bu yillar boyunca senin elini tutacagim
ve hala benim herseyim senin
sen,kendi dillere destan yankilanan isiginla buyulerdin beni
ama simdi ben senin arkanda biraktigin hayatin tam sinirindayim
bir zamanlarin en guzel dusleri olan ruyalarımla ki simdi onlar hayalet gibi geliyorlar bana
sen onlarla karsilasacaksin
benim icimdeki tum mantiksalligın pesinden gelmis sesi duyacaksin
senin artik gittigini bittigini kendime o kadar soylemeye calistim ki
hala benimle birlikteyken
sen ve asksiz yasarken ben -
sabah işe gelirken kafama "bu yara kapanmayacak" gibi bir dize takıldı, "allah allah, askerdeyken çok sık dinlemiştim, pek de severdim, neydi, neydi" diye düşünerek işe kadar geldim. yolda aklım kıraç'ın "gidiyorum" parçasına takıldı sık sık. "sen çalmazsan kapım açılmayacak", "sanma ki bir son bulacak" falan ama içime sinmedi, "bu değildi" diyorum kendi kendime.
"sanki bir kadın söylüyordu, evet, 'bu aci bitmeyecek' falan da diyordu... şebnem miydi? yok değil, funda mıydı?? yok değil o da." diye düşündüm durdum, ama bir türlü bulamıyorum...
sonra google'da arattım, "bu yara" diye, cezmi ersöz'ün şiiri, hakan altun'un şarkısı falan geliyor ama... sonra gelen sayfalardan birine tıkladım, açılan sayfanın başlığındaki "çeviriler"i görünce dank etti...
"
these wounds won't seem to heal.
this pain is just too real.
there's just too much that time cannot erase.
"
ne kadar içselleştirmişim, benimsemişim şarkıyı, direkt türkçe bir şarkıymış muamelesi yapmışım şarkıya, gerçekten bizden olmuş şarkı. (bkz: ben bugün bunu gördüm)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap