• yükselen güney kore sinemasının 2001 yılı mahsüllerinden ve uluslararası piyasaya bad guy adıyla lanse edilmiş rahatsız bir film.
    yönetmen ki-duk kim, asia extreme akımına adını yazdırmaya niyetli olduğunu açıkça göstermiş.
    yörenin havasından mı suyundan mı yada çekik gözlü olmanın getirdiği bakış açısından mı bilinmez japon, kore ve hong kong sineması konu olduğunda filmin gişesi ekrandan gözünüzü kaçırmak isteyeceğiniz sahnelerin sayısıyla doğru orantılı.bad guy da üzerine düşen görevi yaparak bu beklentinizi falasıyla karşılıyor.duygusal çöküntü ve şiddetin kol kola süreklediği filmde yabana atılmayacak buluşlar, oyunculuklar ve mekan kullanımları mevcut.
  • "bir film hem bu kadar sapkin hem de bu kadar ic burkucu ve duygusal olabilir mi?" sorusunu akla getiren film. isin tuhafi filmi izledikten sonra, sapkinlik ile ask denen seyin en saf hali arasinda pek bir cizgi kalmiyor, ikisi birbirine karisiyor... "can a lowlife be loved?" sorusu esliginde, bizi bize tutsak yapan toplumsal degerlerin ve sinif ayriminin yok edilip edilemeyecegine dair bir film izliyorsunuz. kim ki duk, gerceklik ve mistik dunyalar arasinda o kadar guzel mekik dokuyor ki, kendinizi tuhaf bir ruyanin icinde buluyorsunuz. oyle bir mistisizm ki, toplumsal zorunluluklari size surekli hatirlatiyor; "cok mu uctun, bir de yere dus bakalim" dercesine... kuskusuz basyapit... en az bin jip kadar iyi.
  • kim ki duk'un havasinin solunabilecegi bir film.. en yakin olarak sanirim samaria'nin ismini versem cok da abes kacmaz herhalde..

    --- spoiler ---
    kim ki duk sinemasinda yerlesmis olan seyler var: sessiz karakter - ki filmin sonunda sessizligini bozuyor, gibi -, hapsedilme hali, hayat kadini ruhunu ozunde barindiran karakter, ve tum filmlerin olmazsa olmazi ask.. enteresan bir film yine.. son filmlerinde, bin jip ya da hwal'a bakildiginda metafizik tatlar yakalanabilir.. bu filmde de muglak bir nokta var; daha dogrusu filmi cok farkli bir sekilde okumaya yarabilecek bir unsur: fotograf.. 1- dogaustu bir sekilde fotograftakiler, filmimizin asil karakterleri oluverdi 2- kadin ve erkek daha onceden tanisiyorlar.. acikcasi iki sekilde de okunabilir gibi geldi bana.. kim ki duk, bazi filmlerinde mekani cok cok cok iyi kullanabiliyor.. ozellikle seom ve bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom'da.. tabii bunda mekanin kendisinin de cok etkisi var..

    cok enteresan bir film bu, izlemek lazim..ama yine de kim ki duk favorim, bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom'dir..
    --- spoiler ---
  • buram buram ki-duk kim kokan, sakat film. filmin iki can alıcı sahnesinde çalınan parçayı etta scollo isimli italyan ablamız soylemektedir, parçanın ismi de i tuoi fiori dir ve doğal olarak italyancadır, ki ben acaba portekizce mi diye çok şüphelenmiştim ilk dinlediğimde*, emule ve benzeri p2p programlarında rahatlıkla bulunup indirilebiir.
  • çok hüzünlü bir film bu. bir o kadar da sessiz. kim ki duk film konusunda gerekli ipuclarını verip sizin anlamanızı bekliyor belki de her şeyi. film konusunda ileri sürülen teorilerden biri de bu hikayenin aslında üniversite öğrencisi kızın fahişeliğe giden hikayesi olmasından çok, bir adamın fahişe bir kadından yola çıkarak kurduğu üniversiteli kız hayalleri. belki de bu yüzden dokunamıyor kadının bedenine, bu yüzden filmin sonuna kadar sessiz kalıyor. belki de kadını beyazlatan kendisi, kadına saf ve temiz şekilde bakan kendisi. belki de filmi izlerken kafalarda "önceden tanışıyorlar mıydı?" sorusu bu yüzden canlanıyor. metafizik öğelerden çok, hayallerin film şeridine aktarılması olarak da bakabiliriz belki de.
  • 2001 yılı mahsulu kim ki duk filmi.

    sinemalarımızda ardarda vizyona giren iki filmi sayesinde artık bizden biri gibi olan güney koreli yönetmen kim ki duk'dan başka bir yapıt. aşkın güney korecesinin ne olduğu üzerine mi desem, low life lar da sever mi desem karar veremedim. filmin sonunda kırmızı bir nokta haline dönüşen kamyonetin yüreğimde yarattığı burukluktan mı bahsetsem bilemedim. kim ki duk, ben senin filmlerini çok sevdim.
  • son zamanlarda seyrettigim en güzel-gercekci, siradisi- filmlerden birisi.
  • uzun diyaloglar yerine, karakterlerin yüz ifadeleri üzerinden çok şey anlatmayı becerebilen bir güzel kim ki duk filmi daha.. seyrederken tüm duygular birbirine karışıyor sanki. bir yandan ''bu ne biçim bir sapıklıktır, böyle aşk mı olurmuş'' derken, bir yandan desteklemek, acımak, hüzünlenmek, umutlanmak ya da karamsarlığa kapılmak mümkün..
    filmde; hakkında daha çok şey bildiğimizden olsa gerek, kadın daha ön planda gibidir. fakat adam sürekli kadını izlediğinden ve biz de adamın gözünden kadını izliyor gibi bir durumda olduğumuzdan; olayları da adamın gözünden seyrederiz sanki.. bu nedenle; konuşmayan taraf olmasına rağmen, onun hislerini daha iyi anlarız..
    aslında lafı uzatmanın anlamı yok, en iyisi bu güzel filmi herkese tavsiye edip, son noktayı koymak.
  • farklı olması, hatta rahatsız önermelerde bulunması filmin güzel olduğunu göstermez.
    bu uzakdoğuluların kafası farklı mı çalışıyor ne. sinemaları yaşayış biçimleri gibi absürd. mistik karete filmleri hariç beğenimi yakalayan türü olmadı. bir süre daha izleyecem bakalım belki çıkar iyisi...
  • deyim yerindeyse kanımca kim ki duk uslubünün gelişini simgeleyen ilk filmidir.
hesabın var mı? giriş yap