• bir kaç hafta önce biterek dadunu damağımızda bırakan romantik komedi türünde kdrama. my girlfriend is a gumiho yada my girlfriend is a nine-tailed fox adlarıyla bilinir. başrollerde güzelliğiyle her kızı kıskançlıktan çatlatma potansiyeli olan* shin min ah ve şeker insan lee seung ki yer almaktadır.

    konuya da değinelim. gumiho dokuz kuyruğa sahip olan doğa üstü bir yaratıktır, daha doğrusu tilkidir ve kore'de pek çok film ve dizide yer verilmiştir bu mitsel varlığa. bu doğa üstü varlık insan üstü bir güce, bunun yanında ölümsüzlüğe sahiptir. et yemeyi de pek sever. dizimizde dae woong* adlı masum üniversite öğrencisi bir gumiho'ya rastlama gafletinde bulunuyor, daha doğrusu onu hapsedildiği resimden kurtarıyor. ardından gumiho da dae woong'u ölümden kurtarıyor. bunu sahip olduğu gücü* vererek yapıyor. artık boncuk dae woong'da olduğuna göre, gumiho da onun yanında olmak zorunda, takılıyor peşine. bu arada her kdramada olduğu gibi bu ikilinin hayatlarını kabusa çevirecek 2 adet villainımsı karakter de çıkıyor meydane, olaylar gelişiyor.

    dizinin senaryosu absürd esprilerinin hastası olduğum hong sisters'a ait. you're beautiful, hong gil dong gibi dramalardan tanırız kendilerini. bu dizinin en yarıcı sahneleri chow yun fat wanna be yönetmenimiz ile dae woong'un evde kalmış halası arasında geçmektedir. şahsen çoğu yerde videoyu durdurup böğürerek güldüm. böyle acaip karakterler zaten ancak hong gardaşların kaleminden çıkardı.

    dizide romantizm ve komedi çok dozunda, kararında. başrol çiftinin kimyası şahane, nosebleed yaşatacak şeker ötesi bir ton sahne var. yan karakterlerden dede, yönetmen ve hala yarım yarım yarıyor. hoi hoi veya nomu nomu nomu gibi ifadeleri dilimize dolaması da cabası. uzak doğu drama severlerine tavsiye edilir. izlemek veya bilgi edinmek içün şuraya bakabilirsiniz.
  • (bkz: yondaime hokage)

    edit: fakat bu başlığa bu bkz'ı neden verdiğim konusunda zerre fikrimin olmaması...
  • komediden korkuya, türler arası komik geçişleriyle sıkılmadan seyredilebilecek harikalar harikası bir romantik kore dizisi.

    shin min ah'ın duru güzelliği, çocuksu mimikleri ile lee seung gi'nin pofuduk yanakları ve arada bir yaptığı "olanları anlamaya çalışıyorum" bakışları hayran kalınası. çehrece uzaktan vj bülent'e benzeyen ama karizmasıyla onu kat be kat aşan no min woo'yu da arayacak bundan sonra gözlerim. zamanında the trax grubunda davul çalan bu kardeşimiz babacan tavırlı, hayatı yavaşlatarak (hakikaten fiziksel bir yavaşlık var karakterde) yaşayan yarı insan-yarı insanüstü "park dong joo" karakterini hakkıyla oynamış. durup durup "nomu nomu" diyesim geliyor evdekilere. gumiho'nun arada bir "gel gel" edercesine, yüzünün önünde elleriyle yaptığı o "ateşli kur hareketi" ne güzelliktir allah'ım, kolay kolay unutamayacağım.

    -saylan_çu'nun çevirisi de dizinin kendisi kadar tam tadında.-
  • tüm bölümlerinde öldüresiye güldüren, son bölümünde ise "o kadar güldürdük bunca bölümdür, geri ödeme vakti geldi" dercesine dram yapan kdrama. severek, bayılarak, eğlenerek, üzülerek, sevinerek izlenilesi.
  • kdrama hayranlarının mutlaka izlmesi gereken harika bir yapım my girl den beri bu kadar ağzım kulaklarımda kore dizisi izlememiştim heralde

    --- spoiler ---

    gumiho kızımızın zavallı çocuğu yemekle tehdit edip durması süperdir dünya böyle aşk görmemiştir heralde

    ayrıca drama yüklü anları göz yaşartır ki tilki yağmuru sahnesinde bizim evde de ufak bir çiseleme olmuştu

    --- spoiler ---
  • 4. bölümünden bile son bölümün korkusunu iliklerinizde hissettiren dizi. hiç bitmesin nolur!

    ilk duş almayı, diş fırçalamayı vs öğrettiği sahnede her şeyi yemeye kalkıp ardından da baaşiiitaaa diyen mi ho ve, yeme artık nolur diye yalvaran dae wong şu saatte gülme sebebimsiniz.

    iş bu entry dizi bittikten sonra kendini geliştirecektir, saygılar.
  • arkadaşımın önerisiyle izlemeye başladığım, güzeller güzeli, şirinler şirini shin min ah'ı görünce müptelası olduğum son derece keyifli güney kore dizisi. gumiholuktan vazgeçip insan olmak isteyen, inek etini çok seven mi ho'nun* aksiyon okulunun popüler çocuğu cha tae woong ile olan maceralarını konu ediyor. ayrıca dizide yönetmen ban diye bir karakter var ki evlere şenlik. gülerken sandalyeden düşmeyi çok seven sözlük ahalisine bu eylemi çok rahatlıkla yaptırabilir. kendisinin sinema tarihine kazandırdığı bir slogan vardır; real action is my dream. güney kore dizisi de izlenir mi arkadaş diyordum lakin bu diziyi izleyince kendime çok kızdım çok. bu dizinin sözlük nezdinde ratinginin daha fazla olmasını beklerdim. izleyin izlettirin efem.*
  • arada bi yerlerde gani gani spoiler var, hatta finalini bile söyleyebilirim. yaparım bunu, izlemeden okumayınız.

    yeni nesil kdramalarda dördüncü durağım. fantastik bir romantik komedi. bana biraz fazla romantik geldi hatta. diziye ısınmam beşinci bölümden sonra falan oldu.

    öncelikle alışana kadar geçen süreçte mi-ho'nun bencilliğini hiç sevemedim. aşk meşk bir yana çocuğun hayatını altüst etti yav. et et et ısrarları ve basit heyecanlarını da sevmedim. duygusallıkta bir ağaçla kapışabilirim evet. yalnızca insanlara dair birşey keşfettiğindeki şaşkınlıkla karışık mutluğunu sevdim. özetle tepinmeyip algılamaya çalıştığı anlar diyebilirim. ve tabi kaçınılmaz sonuç olarak bu iki şeker şey beni alt ettiler.

    aslında romantik komediden çok hüznü daha fazlaydı. ve ben hayatım boyunca etmediğim kadar bedduayı şu küçük deniz kızı masalına ettim. çocukluğumun travması geldi bu kore dizilerinde kabusum oldu. bir de burada hakkıyla kullanılıyordu üstelik. yazanın daaaa böyle ilmek ilmek dizisinde işleyenin deeee....

    neyse karakterlere gelelim.
    gumiho (shin min ah); mi-ho'nun tatlılığına karşı koymak gerçekten zor. insan olma hevesi yolunda yaşadığı hayalkırıklıkları hüzünlüydü. dong-joo'nun yanına gittikten sonraki halleri daha çok dokundu bana. oyuncu hem başarılı hem de çok güzel. bir de perma acayip yakışmıştı. ayrıca şimdiye dek izlediklerimin içinde duygularını daha baskın hissettiğim ilk kadın karakter oldu.

    cha dae-woong (lee seung ki); tepkileri çok yerinde geldi bana. ne hemen aşık oldu, ne normal karşıladı, ne hiç yadırgamadan herşeyi kabullendi, ne de aşık olduktan sonra vazgeçti. şaşkınlığı, öfkesi, korkusu, isyanı, özlemi herbişeyi çok yerindeydi. özelllikle son kendinden uzaklaştırma çabasında dudağına kadar titremesi on numaraydı. mıncırılacak sevimliliğine değinmiyorum bile.

    park dong-joo (no min woo); bu abiyi de gerçekçi buldum. insanlara güvenmemekte haklı, ben de güvenmiyorum ki adamın binlerce yıllık deneyimi var boru mu. kendince doğruyu yapmaya çalışması da anlaşılır. o yüzden kızmadım. ama kil-dal'ın ateşinin ya da küllerinin mi-ho'da olması yüzünden bir yavşama sezdim.

    cha min-sook hala; yönetmenle olan aşkından ve ona bağlı sahnelerinden ne kadar tiksindiysem halayı da o kadar sevdim. çok tatlı ve harika bir karakter aslında. o her terkedildiğinde bunalımlardan bunalım beğenmesi, şıpsevdiliği, evde kalmışlığı falan çok eğlenceliydi. fakat yönetmenle sahneleri tahammül sınırlarımı zorladı. bununla birlikte dizinin en iyi giyinen hatunuydu. yaşına göre seçimleri ve aksesuarlarındaki şıklığı takdir ettim. ayrıca o bebişi nam nam nam nam nam nam yirim.

    yönetmen ban doo-hong; her geçen gün hong'a (coffee prince) haksızlık ettiğimi farkediyorum. kore dizilerinin belli kalıplarının kurbanı bu eleman. olmazsa olmaz bir adet esas adamın vefakar arkadaşı, bir adet cadaloz karakter, bir karikatür karakter vs. bu en aşırı karikatür olanından.

    büyükbaba; böyle torun heveslisi bir insan olamaz. geleneklere bu kadar bağlı olup da evlenmeden çocuk sahibi olmaya/ihtimaline bu kadar hoşgörülü yaklaşması beni şaşırttı. kızının aşk dünyasına verdiği alışmışlıkla bezmişlik karışımı tepkilere çok güldüm.

    eun hye-in; bu da bir diğer kalıp kurbanı. ne vardı cadılaşmasaydı? olgunca kabullenip kenara çekilenini göremeyecek miyiz? hep bi ihtiras, hep bi intikam pıffttt.

    geri kalan elemanların olumsuz bir etkisini göremedim hepsi kendi kulvarında iyiydi.

    dizinin ilerleyişini ve bağlanışını sevdim. gerçi son 3-4 dakikaya kadar belirsizlik sürünce aha bir sonunu getirememe eseriyle daha karşı karşıyayız diye düşünmedim değil. alternatif final dae-woong'a kamyon çarptığında yağmur yağmaya başlayınca kalbini tutup "yaşıyor" demesiydi bence. dizinin en güzel yanı ise müzikleriydi. hem nerden aklınıza geldi yav dedirten kült parçalar hem de kendi şarkıları.

    bi de bu dizide gerçekten insan olmaya çalışan dokuz kuyruklu bir tilki, ağaç cini ve yarı insan bir takım varlıklar olmasına karşın en fantastik şey dong-joo'nun fondöteniydi bence.
  • yıllardır "ben bir erkeğim! erkekler ağlamaz!" dedikten sonra gecenin bir vakti son 4 bölümünü ard arda izleyip, final sahnelerinden muzdarip yarım saat hayvan gibi ağladığım dizidir... herhalde daewoong un yerine koyabilmişim kendimi tamamen, hissetmişim onun neler hissettiğini.... mükemmel bir kdramadır
  • şu ana kadar izlediğim ilk kore dizisi.romantik komedi tarzında , romantizmi pek baymadan daha çok komedi ağırlıklı ,gayet güzel vakit geçirebileceğiniz tarzdan bir dizi.zaten komedi yanı olmasa kore dizileri izlenmez.hafif brezilya dizileri tarzı var çünkü.
    x:bu iş bitti
    y:şimdi sen bu işin bittiğini mi söylemeye çalışıyorsun?
    x:evet bu işin bittiğini söylüyorum
    y(kendi kendine):dediğine göre bu iş gerçekten bitti.

    cha dae-woong ve ban doo-hong dizide en sevdiklerimdendi.özellikle yönetmen ban doo hong un meşhur güneş sahnesini izleyenler bilir sevdiği için seneler yaptığını.adamın tipi acayip komik.cha dae woong un halasıyla değişik tarz ilişkileri hangi dizide vardırki zaten.bir de park dong joo diye kız tipli parmaklarına parlatıcı süren bir karakter var.onu da belirtmek isterim.
    cha dae woong u oynayan lee seung ki sen ne tatlı şeysin ya.sanki o karakter onun için yaratılmış gerçekten çok iyi canlandırmış.
    16 bölüm öyle hemencik bitti.çıtır çerezliğine izleyin derim.
hesabın var mı? giriş yap