name
-
farsça kökenli bir kelime olup mektup anlamındadır.
-
oktay rıfat'ın cahit sıtkı* için yazdığı şiir;
bir zembile doldurup akşam yiyeceğini
eve dönsem
ne sevinecek kimsem var
ne pişirecek kimsem
halimden belli değil mi
zihnim hep seninle meşgul
şaşkın hareketler yapıyorum düşünceden
kendimi unutuyorum sokakta
kahvemi döküyorum -
almanca'da bilhassa resmi belgelerde ad değil, soyadı anlamına gelir. (ön) ad ise vorname ile ifade edilir. aslında almanlar genel olarak resmi insanlar oldukları için normalde de 'name' ile soyadını kastederler ve birinin adını sordukları zaman (''wie ist ihr name?'' ya da ''ihren name, bitte?'' sorusunu kastediyorum, ''wie heissen sie?'' sorusunu değil) aslında soyadını sorarlar çünkü almanlar birine çok yakın olmadıkça (eş, dost, ahbap, akraba gibi) soyadlarıyla hitap ederler. misal herr müller, frau breuer gibi. ancak günümüzde almanlar ciddi bi biçimde kültürel asimilasyona uğradıkları için bu gelenek yavaş yavaş terk ediliyor. bu sebeple soyadını, 'name' karışıklıklara yol açtığı için familienname diye belirtiyorlar genelde.
-
emre sakaryalı'nın ilk kitabı. çok ilginç bi kurgusu olmasa da, kolay okunabilirliği ile göz dolduruyor. ilk yapıtı olmasının da etkisi vardır elbette.
o değil de, bölümlerin başlarına koyduğu seçme cümleler hakikaten güzel. profesyonelce seçilmişler, bi kaç tanesi hakikaten aklımda hoş sedalar bıraktı.
eklemeden geçemeyeceğim, orjinal adı nâme. şapkalı a'sı olanından.
--- spoiler ---
zamanın açığa vuramadığı sır yoktur.
*racine
biliyorsun, ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası.
*cemal süreyya
ben dost yüzü göremezsem
bu gözlerim nemdir benim
*yunus emre
burası dalyan kahvesi, ortalık süt mavisi
apostol, bu ne biçim meyhane?
tabağımda bir bulut, kadehimde gökyüzü...
*oktay rifat
bu gece dağbaşları kadar yalnızım, çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından
neredesin
*a. ilhan
sevgiliden gelen her şey sevgilidir.
*mektupçu agah
*
--- spoiler ---
edit:
--- spoiler ---
kitabın konusu eski bi hesaplaşma. aşkın aldıkları verdikleri, ıssız adamcılıklar, yine kadınların kaybedişleri, izmir, yanni baba'nın meyhanesi...
boran saygın var mesela, doktor; eylül(torunu), ki onun ağzından dinliyoruz bazı bölümleri. isimler ilginç kullanılmış gibi geldi bana. elli yıllık hesaplaşma için belki ilk seçilecek isimler değildi ama, yazara saygı duymalı neticede.
izmir'i özleyip de gidemeyenler için ideal olabilir. kordon'da geçiyor zira. bir de konakta.
ve bir de mektuplarda...
--- spoiler --- -
(bkz: mektup)
-
goo goo dollsun "a boy named goo" albümünde yer alan harikulade $arkısı.. sonbahar tadı vardır diğer bir çok goo goo dolls $arkısında olduğu gibi.. hele bir de 03:16'dan sonra adamın bi "auvv" çeki$i vardır ki kulaklara layıktır kalbe ziyandır ondan sonra süregelen müzik..
and even though the moment passed me by
i still can't turn away
i saw the dreams you never thought you'd lose
tossed along the way
letters that you never meant to send
lost or thrown away
and now we're grown up orphans
that never knew their names
don't belong to no one
that's a shame
you could hide beside me
maybe for awhile
and i won't tell no one your name
and i won't tell'em your name
scars are souvenirs you never lose
the past is never far
did you lose yourself somewhere out there
did you get to be a star
don't it make you sad to know that life
is more than who we are
you grew up way too fast
and now there's nothing to believe
and reruns all become our history
a tired song keeps playing on a tired radio
and i won't tell no one your name
and i won't tell'em your name
i won't tell'em your name
i won't tell'em your name
think about you all the time
but i don't need the same
it's lonely where you are
come back down,
and i won't tell'em your name -
elfçe dahil olmak üzere hemen her dilde isim demektir. ancak bazı ufak farkılıklar gösterebiliyor. misal eski almanca'da namo, latince nomen, yunanca onoma veya onyma...
hlathguth hamişi: norveççe'de navn imiş... -
(bkz: funda name kahveci)
-
bireysel kullanim icin verilen domain name uzantisi.
(bkz: http://www.101domain.com/biz/_name_domain.htm) -
sevgili ......,
insan aciz bir varlıktır. içinde bulunduğu mecburiyetler yeri gelir onu vücuda getiren her bir zerresinin yok oluşu minvalinde esir eder, nefessiz bırakır, yolunu kaybettirir. *(bkz: içimizdeki şeytan)
bir mektup yazmak istedim ki ben kendimi bildim bileli mürekkep severim sarı sayfalarda... öyle bir mektup olsun ki bu kırk yıl hatırınızdan çıkmasın isterim. maksadımı aşan bir kuvvetle vuku bulan cümlelerimi dizginlemek gücünü kendimde bulamıyorum.
dost ne güzel bir kelime öyle değil mi? sizin dostluğunuzda ne buluyorum biliyor musunuz? birbirine bakışı değmemiş iki ruhun aynı şeyi dikkatle izlemesini, anlamasını ve tüm bunların ötesinde içinde aynı hisleri duymasını görüyorum. bundan daha mühim ne olabilir?
acı duymak tüm kalbimle ve her bir parçamı, benliğimi oluşturan tüm hücrelerimle... işte şimdi içinde bulunduğum hâl bu. halbuki ben yalnız bu ruh için varolmuştum. insan hiç görmediği bir yüzü, duymadığı bir sesi ve en mühimi karşısında vücuda gelmemiş bir varlığı nasıl bu kadar ruhunda duyabilir?
namütenahi hislerle... mesud olunuz.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap