• türkiye'de vizyona girmesiyle beraber, +18 ibaresi taşıdığı halde büyük bir izleyici kitlesini çıldırtmış ve birçok tartışmaya yol açmış film.
    italya'da yaşadığım için filmi türkiye vizyon tarihinden çok daha önce izlemiş ve içerdiği sevişme sahneleri ile ilgili hiçbir rahatsızlık hissetmemiştim.
    öncelikle malum sahneler kesinlikle pornografik değil. ayrıca kullanılan erotizmin dozu, çiftimizin tutku derecesiyle gayet orantılı ve estetik normlara uygun. aşık ve tutkulu çiftler zaten bu şekilde sevişirler, başka nasıl sevişmelerini bekliyordunuz ki?
    "acaba hikaye zayıftı da, bu eksiği cinsellikle mi örtmek istediler?" diyenler olmuş.
    bana göre ferzan özpetek'in istanbul kırmızısı filmi görsel öğeler ve müzikler haricinde çok daha zayıftı; fakat hiç cinsellik içermiyordu. dolayısıyla yönetmenin bu şekilde kolaya kaçacağını sanmam.
    yönetmen, orta yaşlarını süren bir kadının da pekala halen daha güzel olabileceğini ve tutkulu bir aşk yaşayabileceğini hepimize göstermek istedi, hepsi bu.
    insanları asıl çıldırtan noktaların; tüm bunları yaşayan kadın karakterin 40'lı yaşlarını sürmesi, estetik müdahaleli ya da sıfır beden olmasa da halen daha taş gibi olması ve tüm bunları kendinden yaşça küçük ve yakışıklı bir erkekle yaşıyor olması olduğunu düşünüyorum.
    insanımız kadınların 35 yaşından sonra kıyafetlerini asla çıkarmadıklarını, hatta diri diri mezara girdiklerini sandığından, doğaldır.
    bu sahnelerle ilgili tartışmaya açık tek nokta şu; "kaç oyuncu böyle sahnelerde oynar ya da oynayabilir?". her babayiğidin harcı olmadığı kesin.

    ve giovanna mezzogiorno; sen ne güzel kadınsın...
  • karşı pencere'nin güzel gözlü giovanna'sının oynadığı fena olmayan film.

    yaşadığımız dönem itibari ile ferzan özpetek'in o eski filmlerindeki ruhu yakalaması çok güç gibi gelmeye başladı artık bana. bir de son işleri biraz ticari kaygı koktuğundan, o 3 km öteden onun filmi olduğunu belli eden cıvıl cıvıl renkli mutfakları, kalabalık samimi sofraları, pastaları arar oldu gözlerim. bu filmde de polisiye mi yapsam aşk mı katsam derken seyircinin dikkatini allak bullak etmiş biraz. film konu itibari ile vasat ama sonu ile fena olmayan bir yapım.

    --- spoiler ---

    adriana'nın çocukken gözlerinin önünde peş peşe annesinin ve babasının ölmesi ile hayatında sadece birkaç kere gördüğü adama sırf öldü diye saplantılı hale gelmesi arasındaki bağlantı çok güzel kurulmuş. yaşayanlar bir şekilde hep gittiği için, adriana gerçek sevgiyi hep onunla kalacağını düşündüğü ölülerde arar olmuş.

    --- spoiler ---
  • ferzan özpetek'in yeni projesi. ocak 2018'de vizyona girecek, başrolünde ise karşı pencere filminden tanıdığımız giovanna mezzogiorno olacakmış.
  • spoiler vermeden konuşması imkansız film.

    ---spoiler---

    ---spoiler---

    açılış sahnesinde doğum yapan adam ve anlatıcı harika değil miydi? bende zaten öyle güzel bir hisle başladı ki film, ardından gelen sevişme sahnesiyle zirveye çıktı.

    lezbiyen çiftin deniz kıyısındaki cenazede yüzlerindeki sahte ifadeden bu işi kendilerinin yaptığı çok açık oldu.

    o tontiş polis filmde belirdiği ilk saniyeden itibaren, orta yaşlara yakın bir kadın için ideal koca adayıyım diye fazla bağırdı.

    pasquale'i de öldürenin aynı kişiler olduğunu anladık zaten; en son sarışın doktorun lezbiyen çiftle tanışıyor olması ve raporları spoil ettiği kanıt oldu.

    teyze karakterine bittim. her filmde biri beni sürükler, bu filmde baştan beri sürükleyen o oldu. üstelik hikayesini de dinlememiştim henüz o'nu seçtiğimde.

    yalnız sonunu şizofrene bağlamasaydı iyiydi. yani ilk akla gelen oldu yine. ne bileyim adam ölmemiş, kadını kandırmak için bunu yapıyor olsaydı filan... başta "yok canım şizofren de çıkmasın artık" dedim ama ikinci yarının başındaki sevişme gösterilmeyince şüphe kalmadı şizofreni olduğundan.

    sonunda gözü veren kadın da yoktu aslında. adam yok olmuştu hayallerinden, ama bu her şey normale döndü demek değildi.

    ---spoiler---

    napoli için bile izlenesi bir ferzan özpetek filmi. woody allen'in midnight in parisi vardı en son böyle güzel şehir izlediğim.

    benim puanım 7.3/10
  • yabancı yorumlara göre filmin sevilme nedeninin napoli ye baş rolü vermesi olduğunu anladım, hayatimda bırakın yaşamayı görmediğim bir kent hakkındaki referanslaı bir italyandan dinlemeyi isterdim. filmdeki cinsellik içeren sahneleri, rahatsız edici bulan izliyecilerin filmi en az beş altı kez daha izlemesi gerekir, zira cinsellik böyle bir şeydir.
  • sadece müzikleri için gidip izlenir. en sondaki büyüleyici müziğin tamamını dinlemek için kimse salondan çıkmazken hemen bir sonraki seansa hazırlanmak isteyen görevlinin ışığı açarak ekranı kapaması tam bir öküzlüktü.

    --- spoiler ---

    son sahnede kadının gözü aldıktan sonra sokağa döndüğü yerde kameranın boş sokağı çekmesi ve sen "ee noldu şimdi, kadın şizofren miymiş" diye düşünürken napoli velata yazısının ekrande belirmesi gülümsetti.

    --- spoiler ---
  • ferzan ozpetek filmini herhalukarda izlerim bende oyle bir kredisi var. filme 6 gibi bir not verilmis, dedim bir seyler eksik ama iki guzel muzik dinleriz, napoli’yi izleriz, renkli karakterler goruruz, buyuk bir yemek masasi etrafinda toplanmis sicacik arkadaslik hikayelerine eslik ederiz.

    neyse film basladiktan 5 dakika sonra kendiniz tutkulu bir sevisme sahnesinin icinde buluyorsunuz, kendimiz sevismis kadar olduk. bence rahatsiz edici degildi. filmin arasindan sonra da benzer bir sahne vardi ama sanirim orasini makaslamislar ilk yarida oyle sevisen kadin opusme sahnesinden sonra bornozu ile otururken gosterildi. bornoza gelene kadar ne oldu muamma. saka bir yana goruntunun birden kesilmesi sanki bu kadar yeter diye makaslama olayina girdikleri hissini veriyor.

    giovanna mezzogiorno yaslanmis maalesef, su gibi güzel bir kadındı. saçlarından belki eski havası kalmamış.

    --- spoiler ---
    filmin sonunda aa ne bu şimdi olduk. en sonunda sizinle gelen sırt çantalı delikanlı bunu düşürdü şeklinde göz ortaya çıkmasa her şey bir nebze daha kolay olacaktı.

    bir de otopsi’den arkadaşı ile karşılaşması ve senin teyzem ile tanıştığını bilmiyordum kısmını çözemedim.

    pasquale’ın gidişinin de hikayedeki etkisi neydi onu da kavrayamadım.

    ama pasquale filmin en renkli karakteriydi üzüldüm.

    derin arkadaşlıklar ve büyük aile masası yoktu bu sefer. pasquale ve teyzesi etrafında bir kalabalık vardı ama birbirine bağlılıklarına dair güçlü sahneler yoktu.

    tarihi eser niteliğindeki maskeyle dans eden lezbiyen çiftin olaylardaki yeri de öyle açıklanmadan bırakıldı. pasquale sırrı çözünce onlar tarafından mı öldürüldü, sarışın doktorun onlarla ilgisi var mıydı vs.

    arap müziğinin öncesindeki ezgiler türk ezgisi gibiydi. sonradan arap müziğine bağlandı. kapanış şarkısı vasame’yi sonuna kadar dinleyip salonu öyle terk ettim.

    bir de adriana’nın evindeki yatak odası kapısının tasarımına bayıldım. adriana’da kafayı yemiş haberimiz olmamış, o dolaptaki yemekler neydi öyle.

    bu arada polis çok tatlıydı. melek gibi adam. bozuntuya vermeden topladı ortalığı. tatlı tatlı yanaştı kadına.
    --- spoiler ---

    ben filmden 7/10’luk ayrıldım. ama herkese hitap etmez. ferzan ve italya tutkunuz yoksa beklentiyi düşük tutun. en iyi ferzan filmleri listesine girmez, korkusuzca herkese tavsiye edilmez. seveni izlesin.
  • çok uzun zamandır ilk defa bir filmin vizyona girecek olmasının ilgimi çektiği ferzan özpetek filmi...tekrar giovanna'yı izlemek umuyorum keyifli olacak.
    özpetek filmin çekim süresi boyunca harika fotoğraflar paylaşmıştır kendi hesabından.
  • klasik bir özpetek filmi olmuş diyebilirim, geçmişle yüzleşmeler, karakter çeşitliliği vs.

    öte yandan film napoli klişelerine düşmeden çok iyi kotarılmış, la smorfia ayrıntısı ince görülmüş.

    --- spoiler ---

    ağır napoli aksanı

    --- spoiler ---

    edit: ben pek begenmedim ama bunun konuyla bir ilgisi yok tabi.
  • vizyon tarihininden üzerinden aylar geçmesine rağmen türkiye'de yayınlanmayan, malum sitelerde de bulunmayan filmdir. bilgisi olan suserlar yeşillendirebilir.

    edit: yardımcı olan well cooked e teşekkürler.
hesabın var mı? giriş yap