• nasibi olmayan, kısmetsiz kişi. hani bazı insanlar vardır ya, neye ellerini atsalar kurur; işte onlar nasipsizdir. kısmetsizin alt kümesidir denilebilir. kısmetsizlik genel anlamda bir şanssızlıkken, nasipsizlik daha çok maddi alanlardaki şanssızlıktır.

    ben de kendimi hep nasipsiz görmüşümdür. şu ana kadar çok iş görüşmesine girdim ve "seninle çalışmak isteriz, 1-2 adayla daha görüşeceğiz ama büyük ihtimalle seninle çalışacağız" cümlesini birkaç sefer duydum. ama hep o küçük ihtimali tutturdum ve işe alınmadım. öyle ki yaptığım iş görüşmelerinden birinde şirket süper, şartlar süper, görüşmeyi yaptığım ve müdürüm olacak olan kişi "seni kardeşim gibi benimsedim, acayip ısındım" dedi ama yine de almadılar lan beni işe. nasibim beni hep patron şirketlerine yönlendirdi, bana da o patron şirketlerinde hep bıkkınlık geldi. son girdiğim şirkette ben işe girene kadar maaşlar 1 gün bile sarkmamış. ben girdiğimden beri ise zavallılar zamanında maaş alamıyorlar. benim ilk maaş aldığım ayda şirket maaşları geciktirmeye başladı ve şu an en az 10 gün takıyor maaşlara. bazen sadece kendi kısmetsizliğimle yetinmiyor, sanki milletin nasibini kısmetini de kapatıyormuşum gibi geliyor.
    dün yine bir iş görüşmesine gittim, mülakat süper geçti, espri yapıp karşımdaki 4 adet duvarı güldürdüm bile, ama biliyorum ki yine almayacaklar beni.
    çok dertliyim be sözlük.
  • son urfalı filminde savaş yurttaş'ın canlandırdığı ve iş kazası neticesi ölen inşaat işçisi karakterin adı.
  • nasipsiz kıştan mı, yağmurdan mı yoksa aşktan mı?
  • dini tartışmalarda inançlı tarafın inançsız tarafı tanımlamak ve tartışmayı noktalamak için zaman zaman kullandığı, küfür olmayan ama küfürden etkili olabilen bir kelime. bana çok söylediler, ondan biliyorum etkisini.
    kullanım yerine göre ilimden nasibini almamak, rahmetten nasibini almamak, akıldan nasibini almamak, ilhamdan nasibini almamak ya da hepsinden birden nasibini almamak gibi anlamlara gelir, adamı sipahi tokadı yemiş küffar askeri gibi fırıl fırıl döndürür yerinde. çok döndüm, ondan biliyorum.
  • eşanlamlı göründüğü halde kısmetsiz ile aynı anlama gelmeyen sözcük. sanki nasipsiz, kısmetsizliğinden kendi sorumluymuş gibidir, sıfatta bir yargılayıcılık vardır. kısmetsiz birine acırız, nasipsiz birinden hoşlaşmaz, kınarız; tam dip sebebini bilmesek veya ifade edemesek bile. şu atasözüne yakın bir şekilde: onmayan kişinin vardır bir işi.

    nursuz ile eşanlamlı olmamakla birlikte, duygu katsayısı nursuza yakındır.

    (bkz: kısmetsiz), şanssız, nursuz
    (bkz: nasip kısmet meselesi)
  • (bkz: ya nasip)
  • (bkz: nasip)
  • ...var ama yok...

    pastadan kesilmiş dilim pastanın bir sebeple yenemeyip atılması gibi....

    tanrının üvey kulları...

    evrende istenmemiş ama yer kaplayan, oksijen israf eden trajik bünyeler...

    bir şekilde nasip olmaz sahip olsada hayrı olmaz

    tanrı verse bile içinden canı alır, kuru bir beden kalır

    yaratmış ama sevmemiştir. yok etmez süründürür...
hesabın var mı? giriş yap