• psikanalize göre haset eden insanın kaygısı. bireyin kendi elde etme arzusunun cezalandırılacağı endişesidir. bunun önüne geçmek için nazar değmesin ya da maşallah deniverir. aynı şekilde ötekilerin de benzeri bir hasete sahip oldukları düşünüldüğünden (bilinçdışında elbet) kendine değecek nazardan da endişe duyulur. hatta bu durumda kişinin kendisine başkaları tarafından değdirilecek nazardan değil, kendi kendine değdireceği nazardan korktuğu yani sahip olduklarını kaybetme, taşıyamama, haketme-haketmeme, elinden kaçırma kaygılarının ağır bastığı söylenebilir.
  • dünden sonra varlığına inandığım bir çeşit şey. aracınız takla atarken biliyodum böyle olucağını demek, çok istediğin birşeyin elinde patlaması vs....
  • nazar değmesi için gerekenler aşağıdadır.

    öncelikle güzel yaptığınızı düşündüğünüz şeyleri insanlara anlatın
    (bkz: #21309453)
    (bkz: #21077203)

    yetmezse hayallerinizi yazın
    (bkz: #21298446)

    sonra da başınıza bir şeyler gelsin
    (bkz: #21678844)

    işte tam manasıyla budur.
  • nazar denilen şey elde edilen bir şeyin veya beklentilerden fazla elde edilmiş şeyin veya iyi durumun kaçınılmaz bir kötüleşme eğiliminden başka bir şey değildir. ayrıca yeni alınan bir şeyin başına kötü bir şey gelme durumu, sahip olunan eskimiş bir şeyin başına kötü bir şey gelme durumundan ‘göze çarpma’ ve ‘etkileyicilik’ bakımından farklılık gösterir. 'yeni' bir şeyin başına kötü bir şey gelmesi insanı daha çok üzer ve daha göze çarpıcı nitelik taşır. bir süre sonra en ‘çarpıcı’ nitelikte meydana gelen kötü olaylar ve anılar ‘yeni’ şeylerin başına geliyormuş gibi görünür. diğer bir durum, beklentilerin üzerinde elde edilmiş şeyin kaybedilme eğilimine sahip nitelikte olmasıdır.
  • ''bizde "nazar değmesi" adı verilen inanç, diğer lisanlarda "şeytan göz" veya"şeytan bakışı" olarak adlandırılır. bebeğine yeni elbiseler giydiren bir anne, çarşıya gidip alışveriş yapar. bu arada bir başka kadın gelir ve bebeği sever. eve gittiklerinde bebek ishal olur. işte anneye göre bebeğine o kadının nazarı değmiştir. dikkat ederseniz burada bebeği seven kadının art niyeti yoktur. zaten nazarı değen kişinin genellikle kötülüğü değil, kıskançlığı ve çekemezliğidir söz konusu olan.noel baba ve benzeri batıl inançlar çocuklukta kuvvetli olup yaş ilerledikçe azalırken, nazar değme inancı bunun tam tersidir. nazar inancının ardındaki güç, bakışın ruhla bütünleşmesidir. bakış konuşmaya göre daha etkilidir.insana tam odaklanır ve daha duygusaldır. birçoğumuz arkamız dönük olduğumuz halde kalabalık içinden birinin bize baktığını hissetmişizdir.

    nazar değmesi ile ilgili olarak en çok kabul gören görüş, gözdeki yansımadır.eğer karşınızdaki birinin gözlerine dikkatle bakarsanız, gözlerinde kendi görüntünüzün yansıdığını görürsünüz. eski insanlar sudan, aynadan yansıyan görüntülerinin kendi ruhları olduğuna inanıyorlardı. karşılarındaki insanın gözleri içinde kendi küçük görüntülerini görünce tehlikede olduklarını, ruhlarının karşısındakinin gözleri içinde hapsolduğunu sanıyorlardı.
    bu korkunun dünya çapında genel bir inanca dönüşmesinin, şimdi ırak'ın bulunduğu topraklarda yaşamış eski sümerlerden kaynaklandığı sanılıyor, sümerlerin inançlarına göre bazı insanlar bakarak suları kurutabilir ve bu
    nedenle ölüme sebep olabilirlerdi. sonradan bu inanç bir bakışla yaşayan şeyleri de kurulabilme yönünde gelişti. örneğin, nazar değen çocukların ishal olup vücutlarının sıvı kaybetmesi, annelerin ve süt veren hayvanların sütlerinin kuruması, meyve ağaçlarının kuruması ve erkeklerin iktidarsız kalmaları vb.

    görüldüğü gibi, bunların hepsinde de sıvı kaybı ve kuruma vardır.bu inanç doğuda hindistan'a, batıda portekiz ve ingiltere'ye, kuzeyde iskandinavya'ya kadar yayıldı. böylesi bir inanca sahip olmayan amerika, asya,
    afrika ve avustralya'ya ise kaşifler, denizciler ve göçmenler tarafından taşındı.ama günümüzde hala çin, kore, güneydoğu asya, avustralya ve amerika yerlilerinde, afrika'da sahranın güneyinde böyle bir batıl inanç yoktur.
    doğu akdeniz ve ege kıyılarında bu inanca, mavi gözlü insanların daha fazla nazarlarının değdiği inancı da ilave edilmiştir. bu yörelerde mavi gözlü insanların azlığı bunun sebebi sanılıyor. bu nedenle buralarda nazarı geri itmek veya ayna gibi yansıtmak için mavi göz şeklinde, camdan yapılan nazarlıklar başta bebekler olmak üzere nazarın değebileceği düşünülen her yere takılmaktadır.''
  • en iğrenci ve kalleş olanının gençlik döneminde gelmesidir sanırım. lise- üniversite ve ilk ilk iş yılları gibi 10 yıl süren bir nazar hadisesini paylaşmak isterim.

    liseye giriş sınavları sonucunda taşradan istanbula bir liseye gittim, sonra üniversite. etrafımda böyle şeyler çok yoktu, babam da öyle işte etrafına övünüyor. çok rahatsız olup istemesem de her fırsatta yapıyor.

    benim tabi iğrenç geçen o lise ve üniversite hayatımı kimse bilmiyor. hadi bunu ergenlik dönemine ve yaşadığım büyük değişime verelim. üniversite 2'den itibaren bir uykusuzluk problemi başladı. yorgunum, uykusuzum ama uyuyamıyorum. sabah 5, 7'lere kadar. uyuyamıyorum, kalkıyorum oyalıyorum kendimi ,kendimi biraz yoruyorum ama yatağa girdiğimde yine uyuyamıyorum.

    işe girdim düzenli hayat da işe yaramadı, uyuyamadım. ilaç da kullanıyorum yine fayda vermiyor. aileme söylemezdim sorunlarımı. köydeki evime gittiğimde gece çıkıp dolaşıyorum şehir alışkanlığı, dert etmeyin dedim.

    ama işe başladıktan 2 yıl sonra bunun müzmin bir sorun olduğunu kabul ettim ve ailemin yanındayken uykusuzluk problemi çektiğimi anlattım. evli ablam da bizdeydi. ben okuyacam dedi. sen de biraz inan ki etkisi olsun dedi. ben garipsedim ve onun gönlü hoş olsun diye yatağıma girdim.

    evet o gece tam hatırlayamasam da karışık rüyalarla geçen bir yarı uykulu yarı uyanık bir geçe oldu, ve bingo, o geceden sonra herşey normal oldu. 15 yıdır o uykusuzluk problemi bir daha uğramadı. (klasik anne tabi şimdi hala her aradığında uyuyabiliyor musun diye soruyor).

    ulan dedim, nazar edecek ne yaptım size dedim, bunca yıl çektiğim bu eziyet....
  • kimseden değil kendimden görduğüm zarar.
    hayatı normal yaşayıp giderken, diyelim ki olumlu birşeye odaklandım ve ne güzel böyle bir şeye sahibim dedim. aynı gün içinde mutlaka ama mutlaka o mutlu olduğum konuda çok büyük bir problem çıkar. tamamen kaybetmesem de kaybetme eşiğine gelirim. hiç sekmedi.
    sanırım başkalarına konuşurken psikolojik veya bilinçdışı önlem alıyorum ama kendi kendime nazar değdirirken, benden kötülük gelmez diye düşünüp bütün algı kanallarını açıyorum.
    çok tuhaf bir duygu. insan kendine kötülük eder mi ?
  • avrupada, asyada, rusyada gördüğüm bir inanış. yok öyle bir şey diyenler * yesin.
  • dolu bir tek yazar kardeşimizin arabasının üzerine yağmışsa gerçekten bu konuda ben de nazar değdiğine inanacağım. saygılar.
  • inanıyorum ben buna. olabilir yani, bariz şeyler gerçekleşiyor gözümüzün önünde. ancak ayrımını yapmayı bilmek lazım. bu nazar muhabbetinin gerçekten en sinir bozucu hali tipik türk insanında vuku buluyor.

    bi yerine bi şey olur kedi kıçını görmüş yara sanmış misali "ayy nazar değdi bana" diye bi tripler. ulan sanki çok matah bir şeysin de sana kim nazar değdirecek be canım. nedir bu nazar üstünden kendini yüceltme tribi. te allam. cidden çok kızıyorum bu tip kızlara.
hesabın var mı? giriş yap