• bu cocuk yapilan tüm sinavlardan basariyla cikiyor olmasina karsin otizm nedeniyle hic bir okula alinmiyorsa, okullarin rehber ögretmenleri "biz öyle cocuk almiyoruz, biz basarı odakli bir okuluz, bütün cocuklarimiz normal" gibi yanitlar veriyorsa annesine, tüm bunlari cözmek yerine mehmet sevim ulusal ilkögretim okulu'nu imam hatip ortaokuluna dönüstürmekle mesgul milli egitim bakanini ben o koltuktan alip...

    ne güzel haberlerle uyaniyorum güne, içim aciliyor; öyle bir ülkedeyim son 10 yildir..

    haber 1
    haber 2
  • atipik otizm teşhisi aldıktan sonra annesi nazım için bir gün konuşmayı öğrenir mi diye endişe etmiş. o ise büyümüş de aşağıdaki tweeti yazmış.
    bunca umutsuzluğun arasında gökkuşağı gibi geldi. *

    “ben engelli, özürlü değilim. aptal, salak, garip hiç değilim! sadece farklıyım; beynimle algılarım farklı çalışıyor diye size "değişik" geliyorum. siz de benim için değişiksiniz!
    farklı olmak, sadece değişik olmaktır. hem gökkuşağı tek renk olsa gökkuşağı olmazdı ki?”
  • eğitim hayatı boyunca yaşadığı zorluklara göğüs gererek, ilk tercihi olan hacettepe üniversitesi antropoloji bölümüne yerleşmiştir.
  • üsteki yazar belirtmiş ama ben yine de hikayesini tıklamaya gerek kalmadan buraya yazmak istedim.

    size eski ama çok gerçek bir hikâyem var, özellikle ilkokul öğretmenleri okursa çok sevinirim.
    fotograftaki ilkokul öğretmenim, gönül sözöz.
    hiç otizmli öğrencisi olmamış 25 senelik ilkokul öğretmeniydi. "çok çocuk okuttum, otizm bilmem, ama anlatırsan okuturum" demiş anneme.

    gönül öğretmenim ve müdürüm hasan öğretmenim sayesinde 8 okuldan geri çevrildikten sonra kaynaştırma ile ilkokula başladım. otizmli ve hiperaktiftim, az konuşuyor ama okuyup yazabiliyordum, büyük harflerle:)

    gönül öğretmenim kocaman sarıldı ilk gün, önce ittim onu, annemle ev ablam dışında kimse dokunamazdı bana. "sen bana alışacaksın çocuğum, bana otizm öğretirsen ben de sana okumanın zevkini öğreteceğim" dedi, hiç unutmadım. gözünün içi gülüyorsa kötü bişi olmaz diye düşündüm.

    ders 45 dakika, ama 45 dakika oturup derse konsantre olamam ki? sürekli kalkıp dolaşıyorum, tabii arkadaşlar da beni görüp kalkıyor, sınıf 35 kişi, gönül öğretmenim n'apsın dedi ki, bu böyle olmaz, kurallar var, öğrenmen lazım. kural severim laf aramızda, hayatı kolaylaştırır:)

    1.haftanın sonunda veliler ben sınıftan atılayım istiyor, annem ısrarlı, gönül öğretmenim "hallederim" dedi. "her dersin başında tüm arkadaşlarının kalemlerini topla, git çöp kutusunun başında aç, sınıfı dolaşıp dağıt, ama bir daha derste ayağa kalkmadan dinleyeceksin" dedi.

    size bir tüyo: bir otizmliyle arkadaş olmak istiyorsanız, anlaşma yapın, karşılıklı olursa anlaşma severiz. her ders arkadaşların kalemlerini topladım, açtım, hepsinin adını hemen öğrendim, hafızam iyidir, hiç karıştırmadan dağıtınca daha az dalga geçtiler. nasıl çözüm ama?

    4 sene fırsatını bulunca ya dalga geçtiler, ya dövdüler, ya da eşyalarımı kaçırdılar. ama arkadaşların bir kabahati yok, anneleri babaları "uzak dur o otistikten" dediler hep, yanımda duran arkadaş varsa annesi gelip çekiştirip aldı hep. ben de baktım, bence bir farkımız yoktu?

    tabii o zaman otizm nedir, ben kimim bilmiyorum. ama gönül öğretmenim biliyordu. okumayı, el yazısını,kurallara göre yaşarsam hayatın daha kolay olduğunu öğretti. velilerin karşısına dikildi, "hepsi benim çocuğum, burası benim sınıfım, siz anca kapının dışında beklersiniz" dedi.

    hangi çocuk bana vurduysa "dövemezsin, çünkü şiddetle hiçbir şey çözülmez" dedi. 3. sınıfta -o zaman sbs vardı- türkiye birincisi oldum deneme sınavında, "gönül hanım iltimas geçmiştir"diyen velilere "hepinizi milli eğitime veririm,nâzım bütün soruları çözdü" dedi. bence yapardı!

    4. sınıfta, bir yıl daha ilkokul var sanırken ben, hop 4+4+4 sistemi geldi. (ben doğduğumdan beri 19 yıldır rte var, tüm meb sistemi değişiklikleri bana denk geldi, kısmet!)
    küt diye mezun oldum, hem de okul ikincisi!

    son karnemi ve diploma yerine geçen kağıdı verirken, "okulu siz varsınız diye sevdim, iyi ki siz benim gönül öğretmenimsiniz" dedim, "çünkü sen bana az konuşsa bile bir öğrencinin ne çok öğrendiğini gösterdin çocuğum, iyi ki öğrencim oldun!" dedi, sonra da emekli oldu.

    sonra ortaokul bulamadık, okul müdürleri "öyle çocuk almıyoruz" dediler, o başka hikâye şimdi, merak eden #nazıma1okulgerek etiketine bakabilir, twitter'dan herkesle beraber bana okul aradı @iremafsin.

    beni kabul eden tek okul doğa koleji'ne başladım, tam 9 yıl sonra haziran'da @beyogludoga'dan takdirle mezun oldum, bugün hacettepe kazanmış otizmli/aspergerli nâzım işte benim
    çünkü canım gönül öğretmenim "ben seni okuturum çocuğum" dedi, hepsi bu
    yeter ki engel olmayın!

    canım öğretmenimin resmi
    görsel
  • okulların açılmasına sayılı günler kala öğretmenlerin ve öğrencilerin onun hikayesini bilmesi gerekli bir üniversiteli ki kendilerinden farklı olanlara hasta gözüyle bakmasınlar. zira,

    otizm hastalık değil bir farkındalıktır.
  • çok güzel ve anlamlı bir hikayesi var.
    kiminin gözü yaşarabilir, kimi o kadar etkilenmeyebilir.

    peki bu hikayeden tetiklenip nefret kusan biri olabilir mi?
    olabiliyor kötülüğün sınırı yok.

    okan mermer denen zat; durup duruken nazım'a laf sokup annesi irem afşin'e hakaret eden bir tip.

    şurada
    detayları var; twitlerinin bazılarını silmiş ama onların da görselleri vardır sanırım.

    okan british time'da çalışıyormuş.
  • annesinin soyismini alarak nazım özgün afşin olmuştur https://twitter.com/…tatus/1484153568164827144?s=20
hesabın var mı? giriş yap