• iki gün önce başlayan sezon. sözlüğe şu günlerde pek girememem sebebiyle yazmayı planladığım kapsamlı bir değerlendirme entry'siyse bugüne kaldı.

    öncelikle lord of the mezuns adlı yazarın takımların rotasyonlarını tek entry'de topladığı oldukça emek verilmiş ve faydalı bir entry: (bkz: #55827335)
    rotasyonlardan bahsederken kendi bilgilerimin yanısıra bu entry'den faydalandım, kendisine teşekkürlerimi sunuyorum.

    ayrıca mütevazı bir nba takipçisi olarak yazdıklarımın çoğunlukla öznel yorumlar olduğunu, tahminlerimin büyük oranda yanlış da çıkabileceğini, sadece ligin ve takımların genel durumları hakkında bir fikir verme amacı güttüğümü de belirtmek isterim.

    konferanslarda sıralama tahminlerim şu şekilde:

    doğu

    --- play-off ---
    1. chicago bulls (bkz: #55863136)
    2. cleveland cavaliers (bkz: #55863087)
    3. atlanta hawks (bkz: #55863105)
    4. washington wizards (bkz: #55863070)
    5. toronto raptors (bkz: #55863037)
    6. detroit pistons (bkz: #55863026)
    7. indiana pacers (bkz: #55862940)
    8. milwaukee bucks (bkz: #55862910)
    --- play-off ---
    9. miami heat (bkz: #55862876)
    10. charlotte hornets (bkz: #55862888)
    11. boston celtics (bkz: #55862823)
    12. orlando magic (bkz: #55862819)
    13. new york knicks (bkz: #55862793)
    14. philadelphia 76ers (bkz: #55862786)
    15. brooklyn nets (bkz: #55862779)

    batı

    --- play-off ---
    1. golden state warriors (bkz: #55863467)
    2. los angeles clippers (bkz: #55863412)
    3. oklahoma city thunder (bkz: #55863375)
    4. houston rockets (bkz: #55863362)
    5. san antonio spurs (bkz: #55863353)
    6. memphis grizzlies (bkz: #55863343)
    7. new orleans pelicans (bkz: #55863315)
    8. utah jazz (bkz: #55863292)
    --- play-off ---
    9. phoenix suns (bkz: #55863275)
    10. sacramento kings (bkz: #55863264)
    11. dallas mavericks (bkz: #55863221)
    12. los angeles lakers (bkz: #55863197)
    13. portland trail blazers (bkz: #55863168)
    14. minnesota timberwolves (bkz: #55863157)
    15. denver nuggets (bkz: #55863144)

    sezon sonu bireysel ödül tahminlerim

    most valuable player: stephen curry (golden state warriors)
    esasında nba tarihinde en çok mvp adayının olduğu sezon olabilir. listeyi biraz genişletince mvp yarışında adı geçebilecek 10'a yakın isim var. ben yine de curry'nin yine insanüstü bir sezon geçirip tıpkı steve nash gibi çok tartışılarak da olsa üst üste 2. mvp ödülünü kazanacağını düşünüyorum.
    diğer önemli adaylar james harden, anthony davis, lebron james, kevin durant, blake griffin, russell westbrook

    most improved player: derrick williams (new york knicks)
    açıkçası bu tahmin etmesi en zor ödül benim için, çünkü zaten en beklenmeyen sıçramayı yapan oyuncuya veriliyor. ben de bu sezon beklentilerin çok üstüne çıkacağını düşündüğüm power forvet'i yazayım dedim.
    diğer önemli adaylar cj mccollum, andre drummond, bradley beal, otto porter

    defensive player of the year: draymond green (golden state warriors)
    draymond green kesinlikle nba'in önümüzdeki on yılda arayacağı savunmacı profilinin bire bir aynısı. sahada 5 pozisyonu da efektif savunabiliyor ve motoru sürekli yüksek hızda çalışıyor. artık şu ödülü kazanmasını isterim.
    diğer önemli adaylar anthony davis, rudy gobert, kawhi leonard

    6th man of the year: joakim noah (chicago bulls)
    yine tahmin etmesi oldukça zor bir ödül. 6. adamların önemi arttıkça aday sayısı da artıyor. ben tahminimi bu sezon benchten gelmesi beklenen noah'dan yana kullanıyorum.
    diğer önemli adaylar isaiah thomas, ryan anderson, andre iguodala

    rookie of the year: jahlil okafor (philadelphia 76ers)
    bu senenin draftında hem nba'e en hazır gelen, hem de takım yapısı gereği daha fazla sorumluluk alması gerekecek olan okafor bu ödülü rahat bir şekilde alacaktır.
    diğer önemli adaylar karl-anthony towns, emmanuel mudiay

    coach of the year: stan van gundy (detroit pistons)
    pistons'dan büyük bir atılım beklediğimi söylemiştim, eğer bu gerçekleşirse 2 sezondur takımı son sıralardan alıp bir play-off takımına ustaca dönüştüren van gundy de ödülünü alacaktır.
    diğer önemli adaylar scott skiles, doc rivers, alvin gentry
  • yeni sezonu yine komple takımlardan oluşan bir batı ve yerde sürünen kadrolara sahip bir doğu konferansına sahne olacak sezondur.

    takımlarla ilgili tahminlerimi yazmak istiyorum, sezon sonunda incelemesi epey keyifli oluyor. burada kadro ve tahminlerini paylaşan arkadaşlar çok güzel şeyler yazmış onlardan da faydalanacağım.

    doğudan başlarsak

    1- cleveland cavaliers: geçen yılı cavs için zorlarsak yüzüklerin efendisi tersi olarak: kralın dönüşü, ikiz kuleler ve yüzük kardeşliği olarak 3 bölüme ayırabiliriz. şöyle ki; bu yoğun sezon öncelikle lebron'un bir önceki sezon kendisine artık destek veremeyeceğini gördüğü wade-bosh ikilisini ve 1 değil, 2 değil... 7 değil gibi bir şampiyonluk hedefi koyduğu heat camiasını satarak eve geri dönüyorum temalı geri vitesiyle başladı. lebron heat'e gidişinde izlediği felaket yöntemin yerine duygusal bir yol izleyince hoş karşılandı. lebron posteri, forması yakarak kışı geçiren akron halkı ve comic sans yazı tipinde bir mektupla lebron'a gider yapan cavs patronu bıktıkları başarısızlıkların ardından krallarını bağırlarına bastı. her şey güllük gülistanlık gitmedi tabii. özellikle potansiyelinin ucu bucağı gözükmeyen ilk sıra seçimi wiggins'in kevin love ile takas edilmesi tamamen lebron'un "benim beklemeye niyetim yok arkadaş şimdi yapıyoruz bu işi" diyerek kendi çıkarlarını çok sevdiği cavs'ının çıkarlarından yukarı koymasından kaynaklanıyor. zaten lebron'a gelen en büyük eleştirilerden biri de bir oyuncu olmakla yetinmeyip; oyuncu/menajer/gm olarak takılma niyetidir. bu da antipati yaratıyor ki az önce keşfettim baş harfleri omg yapıyor. menajerlik kısmında özellikle kendi menajerinin oyuncularını kollaması (bkz: tristan thompson), gm kısmında da takaslara karışması ve sevdiği oyuncuları hep yanında istemesi (james "yancı" jones, büyük usta ray allenvs...) (düşünün tek özelliği üçlük atmak olan james jones lebron'la takıldığı için 5 yıldır nba finallerinin hepsinde var.) ve de koçlara gider yapması (spo'ya omuz atmışlığı, geçen yıl da blatt'e laf sokmuşluğu var) antipati yaratan unsurlar. hoş lebron, ilk cavs döneminde takımın güçlenmesi taleplerinde "al sana larry hughes ver bana larry o'brien trophy" gibi karşılıklar bulduğu için belki de bir nebze hak vermek gerekebilir. kaldı ki majestelerinin de "phil yoksa ben de yokum" gibi giderleri olmuştur, bu biraz da nba süperyıldızlığının doğasında var. neyse uzattık geçelim zorlama uydurduğum ikinci bölüm ikiz kulelere. aslında şöyle bir durum var sezona çok iyi başlayamayan cavs love'un yumuşak oyunu ve varejao'nun da sakatlanmasıyla özellikle pota altında tavukgöğsü sertliğinde maçlar çıkarmaktaydı. ne zamanki takıma mozgov ile jr smith ve shumpert katıldı işler çok iyi gitmeye başladı. timothey mozgov harika işler çıkarırken benchten gelen tristan thompson da özellikle hücum ribauntlarında müthiş katkı verdi ve zaten backcourt'da lebron-kyrie ikilisine sahip takımı komple bir takım haline getirdi bu sistem. knicks'teki triangle hücumu "çok fazla düşünmeyi gerektiriyordu" diyerek özetleyen jr cavs'ta tam gereken katkıyı verdi. shumpert da kanat oyuncusu savunmada nba'in elit oyuncularından biri olarak gereken katkıyı verdi. bu aşamada play-off'ta love'un sakatlığı thompson-mozgov ikilisinin oyunda ivme kazanmasıyla kimilerine göre yararlı bile oldu. dolayısıyla bu ikiz kuleler dediğim kısım aslında cavs'ın oyununun olgunlaşma evresiydi. son bölüm yüzük kardeşliği ise oldukça acıklı bir kısım. lebron'un etrafında takım olma süreci tamamlanmış ve işler epey iyi gidiyordu. ancak love'un play-off ilk tur serisinde sakatlanması ardından irving'in sakatlığı işleri zorlaştırdı. bulls serisinde blatt'ın molası kalmamış olmasına rağmen mola istemesini hakemler es geçmese* cavs hem 3-1 geriye düşecekti seride (serbest atış ve top bulls'a geçecekti 8 sn varken) hem de moral olarak dibe vuracaklardı. bu gerçekleşmedi ve finallere kadar geldiler ama izlediğim en kötü final serilerinden birinde warriors'a yenilmekten kurtulamadılar.

    bu seneye dönersek kadroda dramatik değişiklikler olmadı. yaz boyunca en önemli iki mevzuları kevin love ve tristan thompson'un sözleşmeleriydi. love yeni sözleşmeyi hızlıca imzalarken, thompson olayı epey sürüncemede kaldı. geçtiğimiz hafta istatistiklerine göre eşsiz bir sözleşme kopardı tt (8,5s, 8r, 0,7b -> 5 yıl* 82m$). takıma iki veteran; mo williams ve richard jefferson ile ruslar iyiymiş lan aslında kontenjanından sasha kaun katıldı. mo cavs'ın ilk lebron'lu döneminde ismet inönü görevindeydi. backup guard olarak gayet iyi bir katkı verecektir. guard rotasyonunda kyrie irving sakatlıktan deliciliğinden bir şey kaybetmemiş olarak döner umarım. diz sakatlıkları başbelası ve irving gibi izlemesi keyif veren bir oyuncunun da müzmin sakat olarak kalması çok üzücü olur. sağlıklı bir irving olmadan cavs play-off yapabilir, finale de çıkabilir hatta işler iyi giderse şampiyon bile olabilir dolayısıyla umarım caele etmez dönüş için. diğer pg delly ise yetenekleri sınırlı bir oyuncu ve bir kez daha geçen seneki kadar spot ışıklarının altında olabileceğini sanmam. 2 numarada geçen sene ucuza kapattıkları jr ve iman ikilisi gayet yeterli. lebron'u yedeklemek üzere ise jefferson katıldı ki etkili bir şutör olarak akıllıca bir hamle diyebiliriz. pota altında bebek yüzlü katil varejao dönüş yaptı ve kevin love sakatlıktan kurtuldu. love geçen yıl takıma alışamamıştı ve hem kendisinin hem de kralın açıklamalarında bu gizlenmiyordu. play-off döneminde o kaynaşma gerçekleşti ve love bu sene daha net bir görev tanımıyla oldukça etkili olacaktır. aslında heat'teki big 3 oluşumundaki bosh'un kabullendiği rol kendisine biraz küçük geldi. ribauntu aldıktan sonra lebron'a çıkardığı tam sahayı geçen paslar gibi ufak katkıları epey iyi yapan bir oyuncu aslında ama lakers'ın yeni big thing'i olması beklenen bir oyuncunun yan role geçmesi kolay bir geçiş değil tabii ki. uzun rotasyonunun kalanını her şeyden biraz ve yeterince yapabilen mozgov, hücum ribaundu uzmanı yeni zengin thompson ve cska'da kendini ispatlamış sasha kaun bulunuyor.

    genel itibariyle baktığımızda önümüzde kadro mühendisliği gayet iyi yapılmış ve pozisyonlarda herhangi bir eksiği gözükmeyen bir takım var. lebron hala nba'in en iyi oyuncusu ve lebron-irving-love üçlüsü için de nba'in en iyi (ancak en komple değil) üçlüsü denilebilir (cp3-griffin-jordan da adaydır, kabul). sezon içerisinde yaşayabilecekleri problemler irving'in sakatlık mevzuları ve love'ın takıma uyumu olacaktır. her durumda doğu 1.liği ve şampiyonluk için benim en büyük favorilerim cavs.

    2- chicago bulls: geçtiğimiz sene bulls için; "derrick rose'un nihayet dönüşü - 6-0'lık preseason - sezon öncesi power rankingslere 1. sıradan giriş - dünyaya dönüş - rose'un sakatlanması - noah'ın çöküşü - rose'un yine sakatlanması - play-off'lar - kapanış" şeklinde cereyan etmişti. bu sene en önemli değişiklik oyuncuları pestili çıkana kadar kullandığı ve hücumu çeşitlendirmediği gibi iki konuda çok eleştirilen tibs'in yerine ilk nba coach'luğu deneyimini yaşayacak olan fred hoiberg'in takımın başına geçmesiydi. geçtiğimiz yıl yine önemli mevzulardan biri de jimmy butler'ın kabuğunu kırıp bir nba süperstarı haline gelmesi olayıydı. bunun yan etkileri arasında bu takım butler'ın mı rose'un mu konusu da ortaya çıktı tabii. takım elendikten sonra gelen haberler butler'ın rose'dan memnun olmadığı şeklindeydi ki butler bunu kesin bir dille yalanlamadı. hatta yazın yaptığı açıklamada kendisini point guard olarak gördüğünü falan bile söyledi ki bunun mealinin kısaca "bu benim takımım, şu lanet topu bana ver gülüm*" olduğunu herkes biliyor.

    tabii sezona başlarken bazı şeyler duruma göre tekrar ortaya çıkarılmak üzere halının altına süpürüldü ve hedef yine şampiyonluk olarak belirlendi. geçen seneye göre en önemli değişiklik 2 yıl evvel ligin en iyi uzunlarından biri durumundayken geçen sene nazr mohammed seviyesine çekilen joakim noah'ın yerine birçoklarına göre roy seçilmesi gereken nikola mirotic'in (ki önünü tibs kesmiştir, harika oynarken dakikalarını çaldı) ilk 5'e yerleşmesidir. bu durumda pau gasol 5'e kayarken frontcourtu noah ve taj gibson ile yedekleyecekler. yine 3 numarada keskin şutör dunleavy var ancak onun sakatlığında snell ilk beşte şu an. snell umut beslenilen bir oyuncuydu hakkında hatta bende hafiften bir deng etkisi yaratır mı düşüncesi de oluşmuştu ama istenilen seviyeye gelemedi. bu şansı iyi kullanırsa beşte de kalabilir. takımın en büyük problemi ise butler-rose ikilisinin yedeklerinin hinrich ve tıfıl brooks olması. pau da yaşça ilerliyor ama bu performansıyla sorun olacağını sanmıyorum.

    chicago için tahminim ikinci sırada kalabilecekleri yönünde ancak rose'dan eski mvp performansını beklemek bence cüneyt arkın'dan uçan tekme beklemek kadar hayal ürünü bir durum artık. bu takımın butler'a ait olduğunu kabul etmeleri ve sakatlanmamaları gerekiyor. rose sana diyorum.

    3- atlanta hawks: geçtiğimiz yılın peri masalını yazan ekibi var sırada. çok dengeli bir 5 (teague-korver-carroll-millsap-horford) yakalayıp, form grafiklerini de çok üste çekerek (carroll dışındakiler all-star oldu) geçen yılı doğu 1.si olarak tamamlamışlardı. hatta bu 5 ayın en iyi oyuncusu bile seçilmişti (sormayın nasıl oluyor)! bu başarıdaki parçalardan zaten bir yıldız olan horford'un liderliği, millsap'in takıma cuk diye oturması, underrated bir oyuncu olan korver'ın kazanan bir takımın nihayet önemli parçası olabilmesi ve teague ile carroll'un patlama yaptıkları seneye denk gelmesi tarihlerinde ilk kez 60 galibiyet görmelerine ve 1. sırayı almalarına yardım etti. bu çekirdekten carroll'u kaybettiler. carroll sahada mücadelesi ve savunma kimliği ile ön plana çıkan bir oyuncu olsa da istatistiklerde carroll sahada değilken takımın top başına daha az sayı yediği görülüyordu. tabii istatistikler yanıltabilir ancak takımı çökerteecek bir kayıp olmadığı kesin. buna karşılık kadroyu sas'tan tiago splitter ve tim hardaway jr ile takviye ettiler. takımın diğer önemli parçaları ise almanya ile iyi bir yaz geçiren delici guard dennis schröder ve düzgün bir şuta sahip mike scott. schröder sezon öncesi açıklamalarında ilk 5'e yerleşmek istediğini ve aksi takdirde ayrılabileceğini açıkça ifade etti ki teague-schröder gibi iki benzer tarz pg'nin aynı anda sahada olması hem topun paylaşımı açısından hem de savunma açısından inanılmaz sorunlar çıkaracaktır. dolayısıyla schröder'i iyi bir karşılık bulurlarsa sezon içinde gönderebilirler. bu arada bizim eski dost spahija'nın da takımda asistan olarak görev yaptığını belirteyim.

    geçtiğimiz yıl gayet iyi bir sezon geçirdikten sonra bilindiği üzere cavs tarafından doğu finalinde sürklase edilmişlerdi. sorunları da tam burada zaten çok iyi bir takımlar ama ne horford ne teague bir takımı şampiyonluğa taşıyacak oyuncu olmaktan ziyade yan parça olabilecek oyuncular. dolayısıyla iyi bir takım olup finali evden izlemeye devam edecekler.

    4- washington wizards: wizards muhtemeldir ki sezonu hawks'ın arkasında bitirecektir ama şampiyon olması hangisi daha olası derseniz wizards'ı seçerdim. zira ellerinde wall ve beal gibi iki parça bulunmakta. john wall nba'e çokça eğlenceli ve olması gerekenden çok az verimli bir giriş yaptıktan sonra geçtiğimiz sene lider ve yıldız oyuncu konumunu hak etti. topu paylaştığı bradley beal de beklenen çıkışı yaptı ve bu iki oyuncu nba'in en delici ve korkutucu backcourtlarından biri haline geldi. iki oyuncunun oyunundaki bu olgunlaşmaya geçen yıl the truth'un da katkısı olduğuna inanıyorum tabii o bu sene doc'un peşinden yüzük avına çıktı. pierce'in boşluğunu otto porter ile doldurmayı deneyecekler ki o forma biraz ona bol gelecektir. yine de porter'ın oynadıkça potansiyelini bulup değerli bir parça olacağını bekleyenlerdenim. 4-5 numaralarda gortat-nene-humphries'e sahipler ki ilk ikisi bence oldukça iyi bir kombinasyon. humphries ise yetenekli ancak biraz da magazin dünyasındaki varlığı sebebiyle ciddiye alınmamış bir oyuncu diyebiliriz. takım için sakatlıktan dönen beal'in performansı çok önemli. tehlikeli bir takımlar ancak o kadar diyebiliriz.

    5- toronto raptors: yıllar yılı süründükten sonra 2 sene önce "geliyoruuuz!" diye ortaya çıkan geçen sene ise "daha gelmiyormuşuz"'a işi çeviren bir organizasyon var sırada. wiggins'i almak için tanking yaparken kazananlar ve knicks dışında herkesin tanking yaptığını geç fark eden ve kendilerini bir anda play-off'ta bulan bir takım toronto. play-off yapmamak için maç kazandıran lowry'i takas etmek bile istediler. adamlar başarılı olmak istediklerinde başarısız, başarısız olmak istediklerinde ise başarılı oluyorlar ilginçtir. offseason'da en iyi 6. adam lou williams'ı ve amir johnson'u kaybettiler. yerlerini demarre carroll, cory joseph, luis scola ve kanadalı eski draft 1 numarası anthony bennett ile doldurdular. sonuç olarak lowry'nin maç kazandıracağı, valanciunas'ın gösterişsiz oyunuyla katkı vermeye devam edeceği, demar derozan'ın kafasına göre uçup kaçıp verimsiz bir oyun ile maç kaybettireceği bir play-off takımı olmaya devam edecekler.

    6- miami heat: post lebron sendromunu atlatmak üzerine geçirdikleri sezonun ardından dragic-wade-deng-bosh-whiteside kağıt üzerinde fena bir 5 değil aslında. ne var ki 2-3-4 numaralar artık gençleşmiyor. zaten onları 6. sırada görmemin sebebi de sakatlık yaşayacaklarına inanmam ve eskisi kadar konsantre olmadıklarını düşünmem. whiteside da bana göre istatistik şişiren ve en az verdiği katkı kadar zarar da getiren bir oyuncu. efsane heat zo ile çalışma programı ayarlandı mı bilmiyorum ama faydasını görebilirlerdi. dragic suns'ı sırtına alıp play-off yaptırdıktan sonra heat ile ilk tam sezonunu geçirecek. suns'ın oyun düzeni tam ona göreydi ve takım da onun takımıydı ancak burada wade ve bosh'un ağırlıkları var. geçen sene faydalanamadıkları mcroberts'ı da bu sene kullanacaklar. yazarken bile karmaşık geldiler bana. play-off yapacaklardır ancak doğu finaline bile çok uzaklar.

    7- detroit pistons: açıkçası ben bu satırları yazarken 3-0 ile başlamışlardı ama stan van gundy'nin magic'ini çok yakından izleyen biri olarak doğunun da içler acısı halini düşünürsek kafamdaki play-off takımlarından biriydi pistons. monroe'yu gönderdiler ve andre drummond pota altında tek başına uçup kaçacak. takımın kalanı yani reggie jackson-caldwellpope-marcus morris-ersan dışardan şut sokabilen isimler. magic günlerini hatırlattı size de değil mi. jennings olgunlaştı diye düşünüyorum, bucks formasıyla 50 attığı zamanlardan takım oyuncusu hüviyetine doğru geçiş yapıyor. svg onu da verimli kullanabilir. bu kadar övdük takımdan bir şey olacağından değil tabii ki ama svg sistemini oturtuyor ve bana kalırsa detroit için başarı çok uzakta değil.

    8- boston celtics: doğu o kadar boktan ki 8. sıraya yazacak ekip bulamadım. celtics geçen sene beklenmedik şekilde play-off yapmıştı malum. yine yapabilir bu doğuda. takıma david lee katıldı. istatistik yapacaktır sadece. amir johnson savaşçı bir oyuncu. gerçek katkıyı o verecektir. bunun dışında marcus smart bu sene takım liderliğine soyunabilir. yetenekli bir guard. isaiah thomas ve avery bradley de izlemesi keyifli, çılgın bir o kadar da tıfıl oyun kurucular. bradley gerçi o kadar kısa değil ama çelimsiz bir yapısı var.

    9- milwaukee bucks: kendilerini play-off'a almamamın basit bir sebebi var: michal-carter williams. şimdi nasıl arabayı takuma sato'ya emanet edip f1 şampiyonluğu bekleyemiyorsak bu arkadaşa da direksiyonu bırakıp hedef 2023 diyemezsin. olmaz yani bence. kidd'cim sen neden gül gibi brandon knight'ı gönderip bu veleti alıyorsun? are you kiddin? tabii bu gerçekler takımda jabari parker, greak freak antetokounmpo, khris middleton gibi potansiyelli oyuncular ve greg monroe gibi güvenilir bir pivot olduğu gerçeğini değiştirmiyor. parker dönecek mi, nasıl dönecek çok önemli tabii ama dediğim gibi önyargı da olsa guardı mcw olan bir takımı play-off'a almaya gönlüm razı olmadı. büyüklerimiz ne demiş: guardın kadar konuş.

    10- indiana pacers: indiana yeni bir oluşum içinde. aslında doğu 1.si olduklarından bu yana yalnızca 2 sene geçti. bu kadar hızlı bir çöküş kimse beklemiyordu. o sene bir önceki sene heat serisinde hep ev sahipleri kazandığı için kafayı doğu 1.liği ile bozmuşlar konferans finalinde de heat tarafından elenmişlerdi. o takımdan paul george ağır bir sakatlık geçirdi, roy hibbert odunlaştı ve lakers'a postalandı, david west ise 11 milyon doları reddedip veteran minimum'a san antonio yollarına düştü. aslında sıkıntılardan biri de paul george'un henüz olmadan lebron ile karşılaştırılmasıydı. bu sene hızlı tempoyla hücum etmeyi düşündükleri bir sisteme geçiyorlar, 2 sene öncesinden ne kadar farklı olduğunu durumun siz düşünün. pg'yi 4 numarada kullanmayı düşünüyorlar ki kendisi bu durumdan pek memnun değil. yine de her şey yolunda giderse play-off yapmalarına şaşırmam. laf aramızda monta ellis de maç kazandırabilecek bir oyuncu.

    11- orlando magic: magic için söylenecek çok bir şey yok. henüz play-off takımı değiller ama seneye muhtemeldir ki olacaklar. oladipo ve harris'ten yıldız çıkarma peşindeler. aaron gordon bu sene patlama yapabilir zaten oyunu da epey patlayıcı. vucevic için sabırsızlanıyorum sadece iyi bir pivot ve orlando kazanan bir takım olana kadar sıradanlaşmaz umarım.

    12- new york knicks: hehe uğraşmaktan en sevdiğim takım geldi. ny dev bir pazar ve nyk de kendisini sürekli dev aynasında gören bir organizasyon. her süperstarı getirebileceklerini zannediyorlar ki lebron kendilerine önemli bir feyk attı. phil jackson'lı dönemde ise önemli bir hata yapıldı kanımca: carmelo anthony. melo'nun bu takımı yanında çok güçlü bir kadro olmadan başarıya götüremeyeceği ama o kontratla da o parçaların birleştirilemeyeceği açıkken melo'ya hayvani bir kontrat imzalattırıldı. uzun uzadıya yazmaya gerek yok takımda heyecan yaratan tek oyuncu porzingis olacak. aaron afflalo kanımca abartılmış bir oyuncu. robin lopez'in gelmesi ise en olumlu gelişme. onları bu kadar aşağı çekmemin sebebi işler kötü gittikçe batmaları, yoksa kağıt üzerinde üstteki 4-5 takımdan daha kötü olamazlar.

    13- brooklyn nets: garnett ve pierce'ı alarak şampiyon olacaklarını zannedip 2k oynamadıklarını fark ederek rüyadan uyanmalarının ardından takımı yalnızca brook lopez'in uzun ellerine bıraktılar. takımda kalan diğer eski yıldız ise joe "dünya sikime minare götüme" johnson. bu ikisi ne kazandırırsa o işte.

    14- philadelphia 76'ers: insana bu ne bitmez yapılanmaymış dedirten takıma geldi sıra. yazmaya gerek var mı bilmiyorum. oyuncular gelişiyor falan filan. hedefleri noel-okafor-embiid üçlüsünden ikisi (birini muhtemelen başka bir pozisyon için takas ederler) ve saric'li bir çekirdek kurmak. beklemedeler yani.

    15- charlotte hornets: onları en dibe 76'lı veletlerin bile arkasına koymam çok renksiz ve itici bir takım olmalarından da kaynaklanıyor açıkçası. big al'i severim istatistik oyuncusudur gerçi bana göre ama kemba walker'lı bir takımın yeri en diptir bana göre. nicolas batum önemli bir katkı, aralarından sivrilip liderliği almasını isterdim. bu arada ellerinde jeremy lamb, michale kidd-gilchrist ve marvin williams gibi olamamış oyuncu koleksiyonu da mevcut.

    batı konferansı:

    1- golden state warriors: izlemekten en keyif aldığım takım, şampiyon olmasını istediğim takım, son şampiyon takım. öncelikle geçen yıl muhteşem bir normal sezon ardından rakiplerinin de teklemesinden faydalanarak şampiyon olundu. bana göre sas karşılarına çıksaydı 10 yıllık hasretleri uzardı kesin olarak. normal sezon mvp'si stephen curry'nin finallerin mvp'si olmamasını ben çok doğru bulmadım açıkçası. o takım iggy'siz de yapabilirdi ama curry'siz asla olmazdı. splash brothers'ların ikincisi klay thompson yine yardımcı pilot koltuğuna geçecektir. draymond green gibi müthiş bir enerji de yine takımı sırtlayacak faktörler arasında. yan rollerde harrison barnes, andrew bogut, shaun livingston, andre igoudala, marreese speights, leandro barbosa ve festus ezeli ile gsw geçen seneki kadar korkutucu. takımdan tek ayrılan david lee oldu ki geçen sene o da pek katkı vermemiş, "eğer başarılı olmasak problem çıkarırdım" gibi açıklamalarıyla da zaten takımdan ayrılacağı belli olan bir isimdi. green'in "bu takım bir kez daha bir arada olmayacak" kehaneti de bu minvalde bir yaklaşık olarak yanlış oldu. çok fazla bir şey yazmaya gerek yok bu takım yine curry'nin kontrolünde atacak, şutlar girmediği zaman bile yedek planlar devreye girecek. izlemesi en keyifli yakım.

    2- oklahoma city thunder: ve nihayet scott brooks kelepçesinden kurtulmuş bir okc var karşımızda. brooks nba'in en yetenekli kadrolarından birine, nba'in en iyi ikilisine sahipken yetersiz koçluğu ile bir kaç seneyi heba etti. yetersiz hücum varyasyonları ve topu kevin durant veya russell westbrook'un ellerine vermekle sınırlı
    anlayışı takıma sadece maçlar kazandırdı, şampiyonluk değil. bu sene en büyük hamleleri bu prangadan kurtulmak oldu işte. kadroda önemli bir değişiklik yapmadılar ki zaten dion waiters, serge ibaka, enes kanter, steven adams ve keskin şutör anthony morrow gibi oyunculardan oluşan destek takımı bu iki süperstar varken yeter de artar bile. en önemli problem sakatlık ve çok güçlü batı konferansı olabilir önlerinde. e tabii westbrook ve durant'ın liderlik savaşına girmesi de her zaman potansiyel bir tehlike. bu kadar okc hakkında yazıp da "harden gitmeseydi nolurdu?" dememek olmaz tabii. sahi nolurdu acaba?

    3- los angeles clippers: lac için yazın en önemli olayı deandre jordan'ın serdar ortaç'ın güzide eseri "binlerce dansöz var"'a los angeles ve texas sokaklarında çektiği klip gibi gözükse de jordan'ı ellerinde tutmalarının yanı sıra paul pierce ve josh smith gibi biri müstakbel hall of famer iki eski süperyıldızı, lance stephenson gibi deli olsa da yetenekli bir oyuncuyu ve pablo prigioni, wesley johnson ve mbah a moute gibi katkı alabilecekleri oyuncuları takıma kattılar. bilindiği gibi clippers benchi o kadar zayıftı ki hedo'dan ne çıkarabiliriz diye bakıyorlardı en son. şu anda ise nba'in en iyi üçlülerinden biri cp3-blake griffin-deandre jordan + stephenson-jj reddick şeklinde bir 5'e ve pp, josh smith, eski en iyi 6. adam jamal crawford, yavru doc austin rivers, wes johnson ve a moute gibi bir destek ekibine sahipler. doc bu takımdan en kötü bir batı finali çıkaramazsa yavrusuyla beraber kapı dışına konuşabilir. chris paul için de artık kaybetmek lüks sayılmıyor. bu arada övdük ama lance stephenson bir delidir ve takıma katılması bir risktir. bence alınabilir bir risktir o ayrı. clippers'tan bahsederken şu görüntüyü paylaşmazsam ölürüm tabii.

    4- san antonio spurs: her sene bu sene tamam denilen ancak 2 senede bir şampiyon olan sürekli de szirveye oynayan bir organizasyona geldi sıra. tim duncan-manu ginobili-tony parker orijinal big 3'si ne kadar beraber oynamaya devam edecek bilinmez. pop da duncan ile muhtemelen emekli olacak. ancak bu 3'lü dağılsa dahi organizasyonun üst seviyede devam edeceğini gösteren hamleler yaptı. san antonio duncan geldiğinden bu yana 18 senenin tamamında play-off yaptı ve 25 senede yalnızca 1 kez play-off'u kaçırdı. zaten o sayede de tim duncan'ı draft ettiler ki iyi ki kaçırmışlar o seneyi. neyse, dediğimiz hamleler tabii ki kawhi leonard'ın sözleşmesinin uzatılması ve lamarcus aldridge'in takıma katılması. leonard harika bir gelişim gösteriyor ve ligin en iyi iki yönlü oyuncularından biri oldu bile ileride de süperyıldız olmaması için herhangi bir sebep gözükmüyor. bununla beraber iki yıl boyunca duncan-parker-manu-west-leonard-aldridge-green ekibinin, dört yıl boyunca da ismi geçen son üç oyuncunun var olacağı bir kadroya sahip olacaklar (emeklilik olmazsa). ismi geçen isimlerden david west pacerstaki yüklü kontratını bırakıp 10'da 1'i ücretle takıma katıldı. tabii ki takıma katılan en önemli isim aldridge oldu. yıllarca blazers'ı taşıdıktan sonra artık şampiyonluk yaşamak için spurs yolunu tuttu. aldridge oyun stili olarak her sene bu sene aynısını yapamayacak dediğim bir oyuncuydu. hem içeriden hem dışarıdan etkili olsa da el üzerinden attığı ve geriye çekilerek attığı orta mesafeli şuta dayalı oyunu çok güvenilir gelmiyor bana. bu bağlamda kağıt üzerinde çok güçlü bir spurs de olsa, 2 sene önce lebrongiller'i darmadağın eden makine gibi işleyen takım olmaları için aldridge'in bu takıma diaw'ın yaptığı şekilde uyum sağlaması gerekir. demek istediğim şu ki spurs aldridge'i blazers'ta olduğu gibi kullanmaya niyetlenirse sonuç hüsran olur.

    5- houston rockets: geçen senenin peri masallarından birine sahip takım. tabii bu peri biraz sakallı bir şey ama olsun. harden'ın curry'nin müthiş sezonuna rağmen mvp konuşmalarında adının geçmesini sağlayan performansı houston'ı batı finaline dek getirmişti. aslında james harden bir önceki sezon da harika bir sezon geçirmişti ama play-off'larda blazers karşısında madara olmaları ve kendi gibi oynayan tek oyuncunun da d12 olması performansına biraz gölge düşürmüştü. geçen yıl ise howard'ın ve beverley'in yokluğunda sırtına aldığı takımı tepede tutmayı başarmış, postseason'da da aynı performansını korumuştu. bana kalırsa bunun dışında çok eleştirilen temasa dayalı, faul almayı amaçlayan oyununu yine aynı amacı korusa da daha göze hoş hale getirdi harden. bunu kazanarak yapması da saygı görmesini hak ettiriyordu. bu sene kadroda çok dramatik değişiklikler yok, ty lawson önemli bir oyun kurucu, en olgun dönemini yaşıyor ve harden'ın sırtındaki yükü bir miktar azaltabilir. bunun dışında hemen her şey aynı: howard sakat, harden sakallı, terry gıcık. geçen sene şampiyon olma ihtimalleri doğmuştu ama bu sene rüyalarında görürler.

    6- memphis grizzlies: yıllardır portland ile birlikte başarılarıyla şahsımı en çok şaşırtan takım memphis. mütevazı sayılabilecek kadrolarıyla batının zirvesinde yıllar geçirdiler. marc gasol - zach randolph nba'in en verimli uzun ikilisi oldular. marc ligin en elit pivotu haline gelirken z-bo'nun kariyerinin 2. yarısında düşüşe geçmesi beklenirken müthiş bir performans vermesi takımı üst seviyede tuttu. bunun yanında ligin en underrated oyuncularından mike conley'in direksiyonda olması tony allen gibi bir savunmacıya sahip olmaları ve ihtiyaç duyduklarında yaptıkları courtney lee, jeff green gibi hamlelerin hep olumlu yanıt vermesi de onları sessiz sedasız baş belası bir takım haline getirdi. ancak bu takım hiçbir zaman şampiyonluk takımı olmadı, bu haliyle de olmayacak. gasol'ü sas'e kaptırmamaları onların bir 4-5 sene daha play-off takımı olarak devam etmelerini sağlayacak. ötesini ben göremiyorum.

    7- dallas mavericks: jordan olayının kaybeden takımı var sırada. dallas'ta dirk hanedanlığının son yılları yaklaşırken artık amaç alman lidere emekliliğine doğru kazanan bir takım sağlamak. kazanan derken şampiyonluk değil tabii ki, play-off heyecanını tatmak. bu takımın san antonio'ya nasıl kafa tuttuğunu herkes görmüştü. bu da rick carlisle gibi ligin en iyi koçlarından birine sahip olmanın artısı. bu sene kadroda değişiklikler iki temel mevkide oldu: pivot mevkiine zaza pachulia ve shaq'in adamı javale mc gee eklendi. point guard olarak ise deron williams ile anlaşıldı. geçen sene rondo'yu denedikten sonra bu sene de d-will ile anlaşılması yani bu çaptan düşmüş guardları diriltme planı beni önümüzdeki yıl cuban'ın starbury ile anlaşması yönünde korkutuyor. d-will nets kariyerinin son yıllarında kendisinin bir hayaletiydi adeta. adama istanbul'da kokoreç mi dokundu noldu bilmiyorum cp3 ile ligin en iyi guardı tartışmalarına konu olan hatta paul'ü her kapışmalarında madara eden adam space jam böcükleri tarafından yeteneklerinden edildi sanki, yazık. takımda dirk nowitzki dışında franchise bir oyuncu bulunmamakta, alman makinesi de artık kariyerinin son demlerinde halloween kostümüyle kendini tatmin etmekte. chandler parsons takımın diğer önemli ismi ve paranın bir kısmını da bence gereksiz bir şeklde wesley matthews'a yatırdı cuban.

    8- sacramento kings: 8. sıra için bir türlü karar veremiyorum. kafamda minny, lakers'ın yanında phx ve ptb'i eliyorum. kalıyor jazz, nuggets, pelicans ve kings. nuggets'ın da kadrosu çok dar onu da geç. pelicans'ı davis'in tek başına taşıyacağına ihtimal veremiyorum. jazz da sevmediğim bir takım. kaldık kingsle. bunların da play-off yapacağına bir türlü inanamıyorum. en son webber devrinde yapmışlardı sanırım. ancak takımda çok beğendiğim demarcus cousins var. yanına rajon rondo ve rudy gay gibi all-star eskileri var. çok zor yapmaları ancak cousins efsane bir sezon geçirirse belki. kendisi de geçen sene koçla epey atışmış hatta gitmek istediği bile konuşulmuştu. muhtemelen tutmayacak bir tahmin.

    9- new orleans pelicans: bu takımı özetleyecek tek bir şey var: antonio davis. ligin muhtemelen 2 yıl sonra tartışmasız en iyisi olacak. oyununa uzun mesafe şutu ve vücuduna da bir miktar kas eklediği söyleniyor. ben bu yaz dönemi kas yaptım aga söylemlerine pek itibar etmiyorum. işin reklamını yapmaya gerek yok. zamanında shawn kemp'in geri dönüşü için neler söylenmişti. yok 3. antrenmanda bir canavar yarattığımızı düşündüm falan, fos çıktı. yine uzun mesafe şutu olayı da benim için bir soru işareti. davis saf bir uzun. müthiş bir atlet. pota altının korkulu rüyası. gözlerinden ateş çıkan bir canavar. neyse işte anladınız. yani bu adamı tutup da dışarı çekmek bana mantıklı gelmiyor. zaten bu adamı tutamıyorsun ki potaaltı civarında niye dışarı çıkarasın. bunu biraz messi'ye stoper antrenmanı yaptırmak gibi görüyorum. davis yaptığı şeyde mükemmelleşmeli bana kalırsa. bunu biraz da oyununu dışarı açıp bok eden uzunlardan (webber, bosh vs) görerek söylüyorum tabii. ayrıca artık beklemekten gına gelen holiday-evans-gordon-davis'li oyunun artık gerçekleşeceğine inancım kalmadı. bu arada ryan anderson çok değerli ve hak ettiği saygıyı görmeyen bir parça, ömer aşık ise, birbirimizi kandırmayalım, kontratı alıp yattı.

    10- utah jazz: gelgelelim geçen sene kanter sonrası pantere dönen jazz ekibine. abartıldıklarını düşünüyorum. rudy gobert tamam değerli bir oyuncu daha iyi de olacak, derrick favors ile birbirlerini tamamlıyor da olabilirler ancak ne favors takımı play-off'a taşıyacak bir yıldız bana göre ne de gordon hayward süper yıldız olmanın yakınında bir oyuncu. alec burks ve trey burke'tan medet umanlara hele söyleyecek hiçbir şeyim yok. jazz için tek söyleyeceğim, vasat oyuncular ve sıradan bir takım.

    11- denver nuggets: geçenlerde bir başlıkta play-off yapabileceklerini yumurtladığım takım. yoklukta ilgimi çekmişlerdi, bir hataydı. o değil de kenneth faried ve danilo gallinari oyun stillerine bayıldığım, savaşçı ve iyi oyuncular. özellikle gallo'nun bu sene çok iyi bir performans vermesini bekliyorum. emmanuel mudiay de potansiyeli tavan olan oyunculardan. denver'ı izlemek bu sene keyif olacak benim için.

    12- portland trail-blazers: ovv çok fena. aldridge-lillard ikilisi nba'in en efektif iç-dış oyuncu kombinasyonlarından biri belki de en iyisiydi. ne var ki uzun adam kaçtı ve damian lillard muhtemeldir ki one man show'a yönelecek. nba sayı krallığında ismini görmemiz çok muhtemel ama portland için bu sene kayıp sene. sadece aldridge'i değil batum, robin lopez ve wes matthews da ayrıldı. parlaması beklenen oyunculardan biri de cj mccollum iken noah vonleh şans bulursa kendini gösterebilir. o değil de sakatlık belası olmasaydı damian lillard-brandon roy*-nicolas batum-lamarcus aldridge-greg oden 5'ini izlemek ne keyifli olurdu...

    13- minnesota timberwolves: minny için kevin love sonrası yeniden yukarı hareketlenme dönemi başlıyor. ellerinde andrew wiggins gibi bir süper yıldız adayı ve draftın bir numarası karl-anthony towns var. bunun dışında zach lavine, gorgiu dieng ve shabazz muhammed gibi yetenekli oyunculardan birini daha kıvama getirirlerse ellerinde iyi bir çekirdek oluşacak. love dönemimden kalan ricky rubio ve nikola pekovic hala takımda ve galibiyet almalarına yardımcı olacaklardır. tabii ki takımda biricik profesörümüz, doyamadığımız, göynümüzün emvipisi nemanja bjelica var. hangimiz tutmayalım minny'i...

    14- phoenix suns: 2 yıl evvel fırtına gibi esen takımın ardından şimdi yeller esiyor. dragic ayrıldı ve sistem çöpe atıldı. şimdi cep lebronu eric bledsoe etrafında brandon knight ve tyson chandler gibi oyuncularla anlamsız bir yapılanmaya girdiler. 2 sene önce bir oyun karakterleri vardı ve bu karaktere uygun şekilde isaiah thomas gibi eklemelere gitmişlerdi. ancak işe yaramadı ve erken pes ettiler. suns organizasyonu için bu yıl boşa geçecek.

    15- los angeles lakers: kobe'nin muhtemeldir ki son sezonu. kobe bryant bu sezon forma giyerek john stockton'un 19 yıl aynı takımda oynama rekorunu 20 sene ile kırdı. bu sene lakers için söylenecekler bu kadar.
  • gecen seneye gore biraz daha zevkli gececek olan sezon. sebebi dogudaki cop yigininin biraz derleyip toparlanmasi. bu sene en azindan playoffa girecek her takimin belli bir esigin ustune cikacagini goruyoruz.

    nba'de son zamanlarda cikis yapan takimlara bakarsaniz ligde 3uncu 4uncu senesini gecirip yildizliga dogru evrilen adamlarin tasidigi takimlar oldugunu gorursunuz. misal: wall-beal: wizards, griffin: clippers, curry-thompson: warriors. tam tersine bizim darussafaka misali onceden yildiz olmus adamlari toplayan takimlar lebron gibi istisnalari saymazsak basarili olamiyor. misal: howardli gasollu lakers, gecen seneki miami.

    bu acidan doguda 3 takimin cikisa gececegini gormek cok zor degil: bucks, pistons ve magic. ozellikle pistons'daki patlamaya ve kendini ispat etmeye hazir ikili jackson ve drummond bu sene wizards'in 2-3 yil once yaptigi cikisi gostererek takimi coplukten cikarip playoffa sokacaklar gibi gorunuyor. ben ki 3 sene salonlarina epey yakinda yasayip tek maclarina gitmemis adamim, bu sene maclarini kacirmamaya calisicam. doguda hayal kirikligi olacak takim bence miami. tamam hassan falan tutmus olabilir ama su haliyle tam bir dususe gecen toplama takim huviyetine burunduler. playoffa girerler ama son 1-2 siradan diyorum. ote yandan doguda cavs-bulls-hawks-wizards'in ilk 4 sirasi garanti, geride kalan 4lu de raptors-pistons-bucks ve heat olur diyorum. bi carmelo hatrina knicks'e bakayim dedim. vujacic'i falan gorunce hemen kapadim.

    batinin guc dengesi fazla degismedi. warriors-spurs-clippers-thunder-rockets-grizzlies yine tepeye oynayacaklar. tek ciddi fark aldridge'in gidisiyle portland'in cantasini toplayip playoff tayfasina elveda demesi oldu. gecen seneki playoff mucadelesi veren phoenix-dallas-new orleans tayfasina bu sene bir de jazz bir de ufak bir ihtimal minesota eklenir gibi. onlarin arasindan da new orleans playoff yapar gibi duruyor. 8inci takimi secmek de epey zor. jazz ve dallas arasinda kararsizim. ote yandan rockets-pelicans sezonu biraz tatsiz actilar. yakin gelecekte koc degisikligine giderlerse cok sasirmam.

    iyi seyirler herkese.
  • 1 hafta geride kalırken kısa ve öz bir tahmin yapmak gerekirse; çok büyük sakatlıklar ve aksilikler yaşamadıkları müddetçe doğuda finali cleveland-toronto, batıda da okc-golden state oynayacak gibi görünüyor. şampiyon ise yine golden state olur.
  • rekorların sezonu.
    bi tarafta golden state warriors en uzun galibiyet serisiyle başlama rekoru kırarken diğer tarafta dibe doğru philadelphia 76ers en uzun mağlubiyet serisiyle sezona başlama rekoruna ortak oldu. artık sıradaki maçta kırmalarını bekliyoruz.
  • (bkz: nba 2015-2016 kobe bryant sezonu)

    emekli olacağını açıkladığından beri her maç bir kobe güzellemesi, kobe methiyesi-mersiyesi, naat-ı kobe!

    - kobe bu gece lisede oynadığı şehre karşı!
    - en sevdiği eyalette son kez parkeye çıkıyor!
    - konuşmayı öğrendiğinde ağzından çıkan ilk kelime milwaukee olmuştu!
    - babaannesi "yavrum toronto'da triple-double yaptığını görmeden ölmeyeyim" demiş!

    bırakıyor, anladık!
  • hawks tribute to kobe

    --- spoiler ---

    dominique wilkins: "i'll see you in the hall."

    --- spoiler ---
  • insanların daha şimdiden şampiyonu belirlediği sezon durun hele kevin love'ın form tutması kyrie irwing'in de sağ salim dönmesiyle ve tabiki lebron'un iyice bilenmesiyle cavs bu sezon kolay kolay vermez o kupayı aha şuraya yazıyom bak.
  • küçücük değerlendirme yapma zamanı geldi.

    doğuda sıralama böyle. geçen sene doğuda play-off'a son sıradan giren brooklyn nets 38-44'lük (.463) dereceye sahipti , aynı dereceye sahip olan batıdaki utah jazz ise 11.sıradaydı. play-off'a son sırada son gece girebilen new orleans 45-37'lik derecesiyle girmişti. batıda 9 takım, doğuda sadece 6 takım yüzde 50 galibiyet yüzdesini geçebilmişti. bu sene durum biraz daha farklı görünüyor.

    doğu takımları geçen sene felaket derecesinde kötüyken bu sene biraz düzeldiler. knicks free agent oyuncular ve porze'yle kendini toparladı, charlotte - pistons iyi eklemeler yaptı, heat ufak tefek eklemeler yaptı, pacers'ta paul george döndü takımın mantalitesi değişti, magic'te koç değişti ve çekirdek oluştu derken doğuda şu an play-off hedefinde olan 12 takım var. milwaukee'nin ne idüğü belirsiz, brooklyn zaten çok yetersiz, philly ise rezalet derecede kötü biliyoruz.

    batıdaysa durum bu. kevin durant sakatlıktan döndü ve okc 3.sırada, portland'da ilk 5'in 4 oyuncusu takımdan ayrıldı ,onların hedefi artık play-off değil. jazz biraz daha oturan kadrosuyla şu an 8.sırada 14-17 derecesiyle, yani batıda 7 takım yüzde 50'yi geçmiş durumda şu an. doğudaysa 10 takım. lakers tanking yapıyor biliyoruz, minnesota'da genç oyunculara süre veriliyor amaç p-o değil tecrübe kazanmalarını sağlamak, phoenix ise lamarcus aldridge gelebilir diye takasla iyi asset'lerini yolladı, ikizi gidince markieff morris takıma küstü ve takım ciddi anlamda zayıfladı, durumları zaten kötüydü, eric bledsoe da sezonu kapayınca umutları kalmadı. kings kendince iyi bir takım kurdu ama kadro uyumsuz. nuggets'ın zaten ne yaptığı belli değil ama onların da hedefi play-off değil. en büyük sürprizse alvin gentry takımın başına geçtikten sonra daha iyi bir takım olması beklenen new orleans'ta oldu. takım hala anthony davis'i efektif kullanamıyor ve şu an bırakın play-off'u sondan 2.sıradalar.

    özetlersek, batıda şu an 9-10 takım play-off hedefindeyken, doğuda 12 takım bunu hedefliyor, geçen seneye oranla hayli değişti yani durum.
  • final tahminim: cavaliers - spurs
hesabın var mı? giriş yap