nba vs euroleague
-
bu euroleague diyenlerin %90ı fenerlidir. nba ile bu ligi nasıl kıyaslıyorsunuz ? sizin liginizde senelerce en iyi oyunculardan olan teodosic udoh s.rodriguez spanoulis gibi adamlar nba de oynayamıyor bile. orda oynayamayıp gelen adam burda coşturuyor burdan bile mi anlamıyorsunuz farkı ? bu bildiğin şampiyonlar ligi vs türkiye 2.lig kırmızı grup gibi bi şey olmuş.
-
nba ve euroleague çok farklı organizasyonlar. evet her ikisi de basketbol organizasyonu ancak o kadar farklılıkları var ki adeta farklı iki spor dalının organizasyonları gibiler.
oynanan basketbol evet çok farklı. nba normal sezon maçları hazırlık maçlarıdır. asıl nba ise playofflardır. nba'de bazı takımlar kaybetmeye oynarlar hatta draftta iyi yer kapabilmek için. euroleague'de ise her maç önemlidir ve amaç hep kazanmaktır.
oynanış olarak euroleague nba gibi olmaya çalıştı ve onu takip etti hep. çünkü basketbolda trendi nba belirliyor. atletizm, tempolu oyun ve pace & space günümüzde basketbolun geldiği nokta. euroleague de bu tarza yaklaştı ancak nba burada büyük farkla önde. nba oyuncuları çok daha yetenekli ve siyahi oyuncuların genetik avantajları var. çok daha atlet ve hızlılar.
nba'de bench oyuncusu olan ekpe udoh euroleague'de çok büyük fark yarattı ve şampiyon olan fenerbahçe'nin en değerli oyuncusuydu. bu da aradaki farkı göstermeye yeter de artar bile.
ayrıca oyuncuların aldığı paralar bakımından büyük uçurum var ve nba birçok açıdan euroleague'den çok daha çekici. euroleague nba ile para, şov, tv yayıncılığı, reklam gibi konularda baş edemiyor ve etmesi de mümkün değil.
ancak ben kesinlikle euroleague'i tercih ederim. çünkü ben dişe diş oynanan maçları seviyorum. partizan, panathinaikos, zalgiris gibi takımların taraftarlarının yarattığı atmosferi, pana-oly gibi rekabetleri seviyorum. bir euroleague maçını bir nba maçına her türlü tercih ederim. bu benim kişisel tercihim.
euroleague ve nba organizasyonel olarak o kadar farklı ki genel bir karşılaştırma yerine spesifik alanlarda karşılaştırmak daha mantıklı. bu spesifik alanların çoğunluğunda da nba ezici üstünlüğe sahip. fakat hangisini izlemek daha zevkli derseniz buna cevabım kesinlikle euroleague olur. -
nba çok iyi pazarlanmıştır. bunu burada bazı genç arkadaşlar allayıp pullayıp süsleme olarak görüp eleştiriyorlar ama aslında bu iyi bir şey. elinde iyi malzeme varsa bunu pazarlamakta zorluk çekmezsin. lebron james'e mi vitrin yaratmak kolay, vesely'e mi? mesela michael jordan 15 yıldır basketbol oynamıyor ama nba hala ekmeğini yiyor. bu michael jordan'ı abartılmış mı yapar? kesinlikle hayır, sonuna kadar hakediyor. michael jordan'ı asla abartamazsınız.
burada defalarca anlatılmış ama bir kere daha fazladan yazılırsa belki anlama problemlerine yardımcı olabilirim:
- nba'de 6 ay maç yapılır, 6 ay yapılmaz. eğer final oynarsanız bu 8 aya 4 ay olur.
- her takım bir sezonda 82 maç yapar.
- her takım kendi division'ındaki takımlarla 4 maç, aynı conference'ta olan fakat farklı division'daki takımlarla 3 maç, diğer conference'taki takımlarla 2 maç yapar.
- deplasmandaki maçlar için ciddi uçuşlar söz konusudur. mesela new york - los angeles uçuşu 5 saattir.
- takımların sık sık back-to-back fikstürü (2 günde 2 maç) olur. hatta bu maçlar alakasız deplasmanlarda olabilir. mesela bir gün denver'da 1500 rakımda maç yaparken sonraki gün miami'de maça çıkmanızı engelleyen bir düzenleme yok bildiğim kadarıyla.
- mesela galatasaray futbol takımı antremanlarını geniş geniş florya tesislerinde yapabilirken back-to-back fikstüre sahip bir takımın bu kadar geniş antreman yapamayacağı barizdir. yani ben elbette futbol antremanıyla nba antremanını karşılaştıracak kadar eblek değilim ama burada gündeme gelmiş o yüzden dikkat çekeyim dedim.
- maçlar 48 dakikadır. euroleague'de bu süre 40 dakikadır.
- nba'deki basketbolcular çok çok daha elittir. nba'de maça çıkana kadar bir dolu seçmelerden geçerler. lisedeki en iyi sporcuları üniversiteler kapmak için yarışırlar. üniversite takımlarının maçları da gayet ciddidir. ncaa (üniversite ligi) maçlarını izleyen sayısı bile, büyük olasılıkla euroleague'den daha fazladır. burada duke'ün ncaa takımı bile euroleague'de başarılı olur denmiş. katılmamak elde değil. nihayetinde nba draft'ında seçilemeyen duke oyuncuları avrupa'ya gelip takımlarının yıldızı olacak.
- nba'deki bir takımın bütçesiyle, euroleague takımının bütçesi kıyaslanamaz bile.
- nba'deki normal sezon maçları ikincil öneme sahiptir ancak gazozuna da değildir. çoğu sezon, sıralamalar son maça kadar netleşmez. aynı şekilde euroleague'de de play-off mantığı vardır. nba normal sezonuna gazozuna diyen birinin euroleague'deki final four harici maçlar hakkında görüşü şiddetle merak edilmektedir.
- nba 40'lardan beri düzenli olarak yapılan oturmuş bir organizasyondur. lakers, celtics, spurs, bulls, sixers gibi inanılmaz geçmişe sahip takımlardan oluşur. bir çok efsanevi sporcu bu takımlarda mücadele etmiştir. yine efsane sayılabilecek, hikayesi olan onlarca play-off eşleşmesi, final serisi olmuştur. larry bird - magic johnson, jordan-thomas, jordan-barkley, lebron-anthony gibi bir çok sayısız çekişmeler ve jordan-pippen, malone-stockton, bryant-o'neal, robinson-duncan gibi efsane ikililer nba için her daim hikaye üretmiştir. euroloeague'in de elbette tarihi, efsaneleri vardır ama belki kişisel fikir olacak ama nba yanında sönük kalmaktadır. nerede hakemleri bile hall of fame'e sokan, yıllardır inanılmaz istatistik toplayan ve forma emekli etmek gibi bir adeti olan nba, nerede euroleague.
- nba'de parayı basıp şampiyon takım kuramıyorsunuz. maaş limitleri var. bu limitler geçildiğinde ciddi vergiler var. draft ve takas sistemi sayesinde takımı yeniden yapılandırmak mümkün. bu sene en düşük galibiyet oranına sahip olan takım, doğru yapılanmayla 5 yıl içerisinde final oynayabilir. euroleague'de her sene en başa oynayacak takımlar üç aşağı beş yukarı belli.
elbette euroleague'den keyif alınabilir. bir insan euroloeague'i nba'den daha çok sevebilir. yeri gelir insan mahallenin halı sahasındaki turnuvayı izlemekten de inanılmaz keyif alabilir. ama aradaki sıklet farkı devasa. sportif açıdan bu iki ligi karşılaştırmanın hiç bir mantığı yok. arada avrupa milli takımlarının amerikan milli takımını ezdiğini falan iddia eden entriler gördüm. bir kaç örnek dışında bahsi geçebilecek bir avrupa üstünlüğünden söz etmek mümkün değil. bir kere avrupa'da basketbolu geçtim, spor amerika'daki kadar takip edilmiyor ki. amerika'daki spor kültürü gerçekten çok farklı. -
ikisini de ayrı tadı vardır, mücadele çekişme ve denk güçler olduğu sürece seyircisi ikisinden de zevk alır. son yıllarda euroleague kalitesinde biraz düşüş olsa da, nba'in de normal sezon maçlarının çoğu katlanılır değildir,
ama playofflar başlayınca iş komple değişir.
ancak burası sığır futbol fanatiği malum takımların tayfasının ağlama duvarı olan bir başlık olacaktır. basketboldan zevk alan tüm takımların taraftarları zaten ülker arenada ya da tv başında bunun tadını çıkarıyor.
not: evvelden 3 sene ülker arena kombineli fenerli. -
euroleague daha bizdendir. setleri izleyip biz de yapabiliriz bunu hissi uyandırır. oyuncu odaklı değil koçların ön planda olduğu bir ligdir. nba ise oyuncuların inanılmaz yetenekli olduğu, setten çok iso oyun oynandığı bir ligdir. oyuncu odaklıdır dolayısıyla.
ya abi steroid geyiği yapanların da euroleague'de kral olan oyuncuların nba performansına bakması ya da olimpiyatları izlemesi yeterli olmalı bence. -
bakın sayın at kafalı nba aşıkları, bu versusta euroligi seçen biri olarak kıstasım, oyuncuların daha atletik daha yetenekli ya da takımların daha güçlü olup olmaması filan değil. fenerbahçe'li olmam hiç değil! bunu o basketboldaki fenerbahçe kompleksiyle dolu küçük beyninize sokun evvelâ. euroligten daha çok zevk alıyorum, bu kadar! salon ambiansı, heyecanı, hırs ve rekabeti ile eurolig beni daha çok cezbediyor. 2000'li yılların başlarına kadar nba maçlarını fırsat buldukça izler, keyif de alırdım ama artık zevk vermiyor bana. izleyen izlesin, euroligten daha iyidir desin eyvallah ama bunu yaparken eurolige küçük enişte mualemesi yapıp bu ligi hor görmeyin o boklu götünüzle. verilen örneklere bakıyorum da... yok biri kömürse öbürü elmasmış, oranın kolej takımı eurolig şampiyonu olurmuş filan. bu adamla neyi tartışıp da neyin üzerinde uzlaşacaksın? azılı ergenler sizi.
-
bir organizasyonun sezon ve final four mvp’si, diğer organizasyonda yer alabilmek için draftlara katılır ve ilk sıradan seçilmez.
-
şimdiki formatta euroleague’in normal sezonda eski cazibesi yok. uzun sezon demek takımların belli sürelerde ikinci üçüncü viteste gitmesi demek. uzun sezon demek hocaların maç satma lüksü olması demek (maç satmaktan kastım şike tarzı değil, hocalar kafalarındaki oyun şablonlarını sahada görmek için galibiyeti rahatlıkla feda edebiliyorlar. obradovic bu işi en seven adam). uzun sezon demek fazladan gereksiz yorgunluk demek. bu yüzden bu 16 takımlı geniş sezon işini sevmiyorum ki sayı 18 olacak.
eski formatı daha çok tutuyordum ben. 4x4 top16 grubu formatı hiçbir şekilde hatayı affetmediği için bütün maçlardan kemik sesi geliyordu. 18 maçla play-off’a ulaşılıyordu. bu sayı şimdi 30. nicelikle nitelik ters orantılı.
nba de bu durumdan muzdarip. 82 maç bence gereksiz uzun bir maraton ve bunun yansımaları sahada kabak çiçeği gibi görünüyor. bir de reklam/şov temelli amerikan kültürü nedeniyle bir maç 2.5 saatten az sürmediği için nba normal sezon maçları keyiften çok sıkkınlık veriyor bana. komple at çöpe gitsin demiyorum ama ekserisi çöp.
nba vs euroleague cidden çok dengesiz bir versus, burası açık. ama normal sezon maçlarını seyir keyfi açısından kıyaslayacak olursak yukarıda saydığım tüm olumsuzluklara rağmen euroleague bir adım önde. -
böyle bir karşılaştırma yapmak için uzun uzun yazanların boş vaktini kıskanıyorum pazar değeri, antreman kalitesi, oyun kültürü vs. kısacası şudur :
nba = 1000000000000000000000000000000000....................0000000000 * euroleague . nokta. bitti. -
euroleague basketbol
nba’de bunun showtimedır.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap