• annesinin üşengeçliğinin kurbanı olan çocuk. ben.

    yıllar yıllar önce anne hanımcım beni bulaşık eldiveni almaya yollar mahallenin bakkalına. daha önce eldivenlerin paketindeki ölçüler dikkatimi çekmiş olacak ki ben de kaç numara alacağımı sorarım anneme. ve annemden o tarihi cevap gelir: "o bilir."

    miniğim, belki aklım ermiyordur, vardır validemin bir bildiği diyerek, kafamda soru işaretleriyle giderim bakkala.

    - ferit amca, bulaşık eldiveni alacağım.
    - kaç numara?
    - siz bilirmişsiniz. ("hah işte ben de onu sordum kızdı bana, haklıymışım" diye düşünürken farkında olmadan imalı imalı konuşuvermişim ki ferit delirdi)
    - tövbe!! ben nerden bilecem senin ananın el numarasını!!!
    - a bak ya yanlış anlad...
    - çık kız burdan çık çıkk!!
    - a ama annem... ühühühüüh.

    hesapladım da aradan 14 - 15 sene geçmiş. nasıl bir yara almışım ki hala dün gibi aklımda. bundan çıkaracağımız sonuç şu yıvrım: üşenmeden, sıkılmadan, baştan savma telaşında olmadan çocukların soruları cevaplanmalı, ciddiye alınmalı.

    peşin edit: olayı anneme anlattıktan sonra çaktım köfteyi. benim gülüm, eldiven numaraları olduğundan bihabermiş. eldivenlerin bulaşık eldiveni, bahçe eldiveni vs. diye sınıflandırıldığını sanıyormuş. o yüzden de bulaşık eldiveni deyince adamın hemen anlayacağını düşünmüş.

    hışştt!! anlatalım eğlenelim dedik, peşin editimizi de verdik. hala aklına feritvari düşünceler gelenin aklını alırım bak.*
  • büyüdüğünde aldığı brief'i doğru anlayamadan sunum hazırlayan adam olma ihtimali yüksektir.
  • - kızım, git mutfaktan tuzu getir.
    - tamam.
    .
    .
    .
    - kızım nerdesin yarım saattir hadiseneeee...

    neyi alacağımı anlamış, ancak mutfak yerine bakkala giderek nereden alacağımı anlayamamışım.
  • 1 ekmek alması gerekirken, elindeki 5 tl ile 5 ekmek alıp geri dönen ve “bu parayla bu kadar oluyormuş” diyebilen çocuktur!*:)
  • bu çocuk bir de yaratıcı(!) bir bakkal amcayla eşleşirse fantastik sonuçlar elde edilebilir.

    usta: aslan, kap gel bakalım bir ufak yoğurt!

    ***

    çırak: ufak nohut var mı?
    bakkal: ufak nohut mu? leblebidir o oğlum; ufak nohut diye bir şey olmaz.
    çırak: tamam. leblebi olsun.
    bakkal: ama leblebimiz biraz bayat şimdi. ben sana şam fıstığı vereyim, taze taze.

    ***

    usta: ???!!!
  • eğer ki algıda büyük bir problem yaşamışsa, dünyanın en saçma talebinde bulunabilen çocuktur.

    apartmanın altıncı katında oturan yaşlı teyze sokakta oynamakta olan bana seslenir:

    - evladıııım; bana bakkaldan '...' alır mısın?
    - ne aliiim?
    - '...' oğlum '...'
    - ne kabıııııı?
    - '...', '...!!!!' al bu da parası!
    - ne kabuğu yaaaaa anlamadım ki (mırıldanarak tabi)
    - kısa olsun unutma!

    teyze kağıt parayı mandala sıkıştırıp atar, sarı bir paraydı ama miktarını hatırlamıyorum. parayı alıp bakkala giden ben, çekingen ve ne dediği kendi kulaklarım tarafından bile anlaşılmayan bir ses tonuyla:

    - abi balkabağı var mı?
    - ne?
    - balkabağı abi, kısa olcakmış
    - yok be evladım, bakkalda ne işi olsun balkabağının
    - tamam abi hayırlı işler

    sokağa dönen ben, sepetini salmış balkabağını bekleyen teyzeye;

    - teyzeeeee balkabağı yokmuuuuuş???
    - ne balkabağı oğlum, maltepe maltepe, kısa maltepe alıcaksın
    - heeee tamaaaam (bozuntuya bile vermeden)

    şimdi düşünüyorum da;

    balkabağı lan balkabağı...
    hangi insan evladı bakkala gidip balkabağı ister, ulan?

    o değil de, balkabağı dediğimde bakkalın suratındaki ifadeyi hatırlıyorum da.. :)
  • bakkaldan malzemesi yerine yemeğin kendisini isteyebilen saftirik çocuktur.
    (tamamen gerçektir, kendimden biliyorum.)

    - hayırlı işler! bir kilo pilav alıcaktım ben!
    + hehehe...pilav mı? emin misin kızım? ehehe pirinç olmasın o, ne yapcakmış annen?
    (çocuk error vermiştir tabi pilav pirinç kilo kavramları dağılmış gitmiştir.)
    - pilav yapcam demişti galiba, bir kilo al gel dedi!
    +bak kızım sen pirinç istiyorsun! pirinçten pilav yapıcak annen de, tamam mı?
    - tamam, bir kilo pirinç aliim o zaman ben..hmphs..(ver şu pirinci artık da gideyim)
  • bu çocuk bakkala giderken, evdekiler için ne alacağını anlamamış olabilir, ama kesinlikle kendi için ne alacağını bilir. örneğin; kinder süpriz. bu vakadan sonra ebeveyn aklını başına alır ve yazılı taleplerde bulunur.
  • döndüğünde annesinden temiz bir dayak yiyip tekrar bakkala gönderilecek çocuktur.
  • bu çocuk,eline tutuşturulan parayı gördüğünde , beyin korteksinin tamamını paranın üstüyle ne alıcağını düşünmeye odaklar ve kulaklardan gelen sinyalleri algılamaz ,sonuçta abur cuburunu aldıktan sonra işini şansa bırakır..
hesabın var mı? giriş yap