• o ana kadar hayatınızdaki hiçbir şeyin gerçekten istediğiniz yönde gitmemesi; ya da istediklerinizin de iş işten geçtikten sonra gerçekleşmiş olması durumunun kaçınılmaz sonucudur. aslında, ne istediğinizi yok saya saya ve hayattan ne beklediğinizi içinize ata ata, bunların neler olduğunu unutursunuz.

    en azından benim için böyle (oluvermiş); 28 yaşındayım, bir kariyerim ya da ciddi bir başarım yok ve neye ulaşmak istediğimi de bilmiyorum*. bu, "imkânım olsa/olunca şunları şunları yapacağım" diyen insanlara karşı kıskançlık ve hayranlık arası duygular geliştirmeme sebep olmuştur hep. çünkü ben "imkânım olsa" ne yaparım bilmiyorum valla.
  • ne istendiği gayet iyi bilindiği halde, sonuçlarını göze almadaki cesaret yoksunluğu, pekala bilmezden gelme biçiminde tezahür edebilir.
  • ozgur insanin en temel problemi olsa gerek ne istedigini bilememek. yapmak zorunda olmak ve alternatifi cok olmamak olsa gerek tedavisi ise bu hastaligin.
    hatta teslimiyet olsa gerek insanlari intihardan alikoyan. belki de bu nedenle modern toplumun uyusturucusu olarak bile adlandirilabilir teslimiyet.

    parasiz kalma korkusuyla patrona teslimiyet, cezalandirilma korkusuyla devlete karsi teslimiyet, mahalle baskisindan korkup topluma olan teslimiyet, yalniz kalma korkusuyla sevgiliye teslimiyet, olum korkusu nedeniyle tanriya olan teslimiyet... farkinda olmadan ne cok seye teslim olmusuz oysa ki.

    teslim olan insanin yapmak zorunda olduklari bellidir, amac onlar icin coktan soylenmistir, mutlu olacaklari uzuntu duyacaklari durumlar da bellidir. kisacasi hayata tutunmak icin yapilmasi gerekenler coktan belirlenmistir sizin icin, arayisa gerek duymazsiniz.
    teslimiyet iste bu nedenle muthis bir rahatlama olsa gerek.
    zamyatinin biz adli distopyasinda (belki de utopya demek lazim kim bilir? ) da bu durumdan bahsedilmez mi zaten, gercek anlamda ozgurlugun mutluluga vurulan ket olduguna vurgu yapar zamyatin. tercih yapmak zorunda kalmazsaniz mutsuz da olmazsiniz cunku. halka empoze edilen fikir budur ve bu nedenle kimse aksini bile dusunmez.
    gunumuz toplumunda ise kime sorsaniz ozgur oldugunu iddia eder. etrafimiz kliselerle cevrili, basmakalip cumleler ve populer kultur soylemlerinin disina cikilamaz olmus. bize empoze edilen de bu degil mi. distopyadaki halktan pek de bir farkimiz yok gibi.

    hani hep derler ya birakacagim her seyi gidecegim buralardan ve hic bir zaman cekip gidilemez. iste hep bu yuzdendir aslinda, ne istedigini bilememekten, ozgur olmaktan korkmaktan. az cok ne istemedigimizin farkindayiz da ne istedigimiz hakkinda pek fikrimiz yoktur cunku.
    hele ki toplum dayatmalarinin disina cikmissaniz daha da zor bir hal alir ne istedigini bilmek. icine kapanip yalnizlasmanin sebebidir de bir bakima. toplumun deger yargilariyla celistigi icin anlasilamayacagini dusunup kabuguna cekilir birey.

    kendi fikirleri, deger yargilari olmayan, populer soylemlerin disina cikamayan, tum isteklerinin cevresi tarafindan belirlendiginin farkina varamayan ve buna ragmen ozgur oldugundan bahseden ve akli sira klise laflarla tutunamayanlarla alay eden ya da kendisinin de filmlerde duydugu bir iki replikle tutunamayan oldugundan bahseden yapmacik kisilerle konsurken icinde bir bulanti hisseder tutunamayan.

    farkindaligin mutsuzluk getirdiginin farkina varmis olmasinin gunahini ceker belki de tutunamayan. hastaligina tedavi bulamayinca digerleri gibi olmak da ister bazen ama bilir ki hayati sorgulama bir basladi mi artik bunun geri donusu yoktur. iste bu yuzden en buyuk acilari, mutsuzluklari tutunamayanlar ceker.
    hayatta basarisiz olmak gelip gecer durumlardir cok dert etmemek gerek ama tutunamamak var ya iste bunun caresi yok. tadavisi olmayan olumcul bir hastaliktir tutunamamak.
  • mezuniyet sonrası çokca karşılaşılan sinir bozucu bir durumdur. kimim ben, ne işim var bu dünyada,bu insanların arasında sorularının cevabını bulana kadar da devam eder bu anlamsız gidişat.
  • bunun bir de "ne istediğini bilip harekete geçmemek" versiyonu mevcuttur. için gider bir konuda başarılı olmak için, çok istersin o yolda ilerlemeyi. ne istediğini, seçimini, hayallerini bilirsin; ama kıçını kaldırıp o konuda bir uğraş vermezsin. insanlar uzaktan bakar ve derler "ne biçim insansın sen? bak ne şanslar çıkmış önüne, değerlendirmiyorsun hiç birini!". ne istediğini bilmediğini sanarlar; ama aslında o senin gittikçe ciddileşen bir soruna dönüşmekte olan üşengeçliğindir.
  • cok farklı ilgi alanlarında kendini deneyen kişiler için yapılan tanımlamalarda kullanılan ne istedigini bilmeyen sözü, aslında aile baskısı ile hayatını koşullayan ve ailenin istedigi konulara yönelmek zorunda kalan insanların klasik kişilk bozuklugudur.
  • bu dünyadaki tüm mutsuzlukların büyük ölçüde sebebidir.
  • "ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum."

    tolstoy-itiraflarım
  • ne yapmak istediğimi bilmiyorum. sadece başka bir şey yapmak istiyorum cümlesinin altında yatan ruh hali.
  • uzun süre bir şeyin için çabaladıktan ve başarısız olduktan sonra bir anda hedefsiz, hevessiz ve kendine güvensiz kalan bireyin bir hayat amacı veya daha basit olarak bu gün ne yapsam sorusunun cevabını araması ve iki sorunun da benzerleriyle birlikte cevapsız kalması durumu
hesabın var mı? giriş yap