• taksim meydanda köşem diye bi dönerci... işte oranın müdavimiyiz. dönerci yunus var. karadenizli, iyi bi adam. sağolsun yıllarca her türlü torpili yaptı dürümlerimize. öğrencinin halinden anlardı. bir gece, yine takıldığımız tüm barları kapatmışız arkadaşımla. yalpalaya yalpalaya meydana kadar geldik. yunus baba dürümleri yaptı, kolaları açtık, laflıyoruz. o bize karadenizi anlatıyor; biz ona akdenizi anlatıyoruz... uzak denizlerin kardeş komşuları duygusallığında, gurbet hikayelerinin tam orta yerindeyiz.

    iyiydi, hoştu ama işte tam bu muhabbetin ortasında film koptu!

    tekrar kendime geldiğimde, bir masadayım.
    masada yunus baba, tanımadığım bir adam ve benim arkadaş...
    elimde iskambil kağıtları var.
    arkadaş tam karşımda.
    yunus baba ortaya yükseğinden bi maça vurmuş, tekrar tekrar "koz ver" diyor.
    "efendim" diyorum...
    "koz ver" diyor.
    elime bakıyorum.
    "koz yok ki" diyorum, başka bi kağıt atıyorum.
    o sırada arkadaşa bakıyorum ama o da bana boş boş bakıyor.
    "yunus baba pardon ya..." deyip, arkadaşıma "neredeyiz olm biz?" diyorum.
    "bilmiyorum olm" diyor.
    bu sefer yunus baba bize boş boş bakıyor.
    "yenibosna'dayız ya çocuklar" diyor.
    "ne işimiz var abi burada?" diyor benim arkadaş.
    "gece arkadaşın taksiye atlayıp, batak oynamaya sabahçı kahvesine geldik ya" diyor yunus baba.
    taksici arkadaşa "merhaba" dedikten sonra, "niye yenibosna abi?" diyorum.
    "siz istediniz" diyor.
    "allah allah" diyor arkadaş...
    "allah allah hakkaten" diyorum.
    göz ucuyla yazboza bakıyorum.
    ortaklı batak oynuyormuşuz.
    biz arkadaşla, ne dediysek batmışız gece boyu.
    sekiz alırız demişiz, iki almışız...
    üç alırız demişiz, on alıp yandan batmışız...
    yunus baba da sağolsun, karadenizli olmanın hakkını vermiş, kahvede ne kadar çay varsa amına koymuş, içmiş adam hepsini.
    bi dünya da hesap ödedik sabah sabah.

    hatırladığım en salakça "bi önceki geceyi hatırlamama" anısıdır efendim, arz ederim.

    .....

    arkadaşla yenibosna'dan eve dönerken:

    - olm dün geceyi hatırlamak istemiyorum.
    - hatırlamıyoruz ki zaten gerizekalı!
  • sana ne yapıldığını hatırlamayacak kadar içmekten kötü değildir. öbürki mazallah...
  • teknik kısaltması agd'dir.
  • bazıları için bahanedir..
    zamanında bir arkadaşım vardı, akşamdan sabaha yiyip bitirmediği halt kalmazdı sonra gün ışığında kendisine hatırlatıldğında yapıp ettiği, hatırlamadığını söylerdi.. bence içindeki mr hyde'dan korktuğu için, dr jeykll'i yalancı olmuştu.
  • son zamanlarda çok sık tekrarlanıyorsa, hem de eskiden içtiğinizden daha az içmenize rağmen çok sık tekrarlanıyorsa karaciğerinizi elinize almaya başladığınızın habercisidir.. ilk fırsatta doktora gidin vitamin için falan..

    hayır doktor değilim de ayıptır söylemesi iyi içerim hatta dim
  • insana anlık şaşkınlıklar yaşatan durum.

    hemen ben de anlatayım başımdan geçeni:
    asteğmen okulunda acemiliğimizi yaptık. rütbeyi takıp 15 gün mehil izni verdiler. hesabımıza da yolluk paralarını ve yarım maaşları yatırdılar. benim atama ülkenin teee öbür ucuna olduğu için hayvan gibi de yolluk aldım. bu gazla hemen atladım arabaya, yardırdım yazlığa. bi baktım bütün tayfa orda. lan dedim gelin bu gece hepiniz bendensiniz. önce votkaları aldık kumsalda içmeye başladık. sonra bi baktık bi mekanda canlı müzik başlamış. solist de şu aralar taburcu isimli şarkısıyla çok popüler olan berkay. votkaları bitirdik hadi dedik berkay'ı dinlemeye gidiyoruz. cepte subay kimliği de var ya. nasılsa polsi bi halt yiyemez diyoruz. kafalar kıyak oldu bile. sonra berkay'a gidiyoruz. en öndeki boş masayı garsonun cebine bi ellilik sıkıştırarak alıyoruz. bu sefer rakıya başlıyoruz. 5 tane sap hayvan gibi içiyoruz. berkay sahneden iniyor. hadi diyoruz başka yere. hoop ordan ilçedeki en sikimsonik bara gidiyoruz. bu sefer biraya başlıyoruz. derken orda eski sevgiliyi görüyorum. iyice gaza gelip biraları arka arkaya götürüyorum. kafa iyice oluyor bu arada. ordan bi bakıyorum eski sevgili kız arkadaşlarıla mekandan çıkıyor. hoop biz de aynı barzolar gibi çıkıyoruz ve arabayla takip etmeye başlıyoruz. bizim kumsala gidiyorlar. hemen tekel'den tekrar votka alıp biz de gidiyoruz. kızların 30-40 metre ilerisine oturuyoruz. derken bi bakıyorum bizim eski sevgili bize doğru gelmeye başlıyor. bizim elemanlar hemen kalkıyorlar yanımdan, uzaklaşıyorlar. eski sevgili geliyor, konuşuyoruz. en son öpüştüğümüzü hatırlıyorum.

    sonra sabah bir uyanıyorum, lan nerdeyim ben diyorum. kalkıp koltupa oturuyorum. oha! yazlıktan 70 km ötede olan evime gelmişim. arabayla!!! ya diyorum nasıl olur. hiçbirşey hatırlamıyorum. sabaha karşı gelmişim, arabayı park etmişim ve eve girip üstümle başımla yatmışım. lan insan yazlıktan çıkıp niye gelir buraya? o kafayla bunu niye yaptığımı hatırlamıyorum. nasıl geldiğimi, kamyonların deli gibi işlediği o yolda nasıl araba kullandığımı zerre kadar hatırlamıyorum. ne malmışım ya....
  • (bkz: the hangover)
  • an itibari ile yapmak istediğim şeydir.
hesabın var mı? giriş yap