• 1939'da divriği'de doğdu. tarihçi, yazar. m.e.b talim ve terbiye kurulu üyeliğinden emekli (1998). tarih araştırmacılığı ve yazarlık çalışmalarını 1965'ten beri sürdürmektedir. yazıları milliyet, cumhuriyet gazetelerinde; tarih ve toplum, toplumsal tarih, istanbul dergilerinde yayımlanmaktadır. 1969 ve 1971'de milliyet ali naci karacan, 1983'te hürriyet sedat simavi vakfı sosyal bilimler ödüllerini aldı. bu mülkün sultanları adlı eseri oğlak'tan çıktı.
    (oglak.com'dan)
  • tarihe dair ilginç detaylarla dolu, eğlenceli anektodlarla bezeli yazıları vardır. insan olaraksa ihsânıhûmayun olacak raddede iyi, babacan biri gibi görünür.
  • ntv tarih dergisinin yayın kurulunda da yer alan usta tarihçi. ne kadar titiz çalıştığını gösteren fotoğraf için, ntv tarih'in şubat sayısına bakmanız yeterli olacaktır.
  • görmediğimiz türkiye fotoğraf sergisinde, türkiye fotoğraflarını öyküleştiren tarihçi.
    ayrıca bahsi geçen sergi ile ilgili olarak, "türkiye tarihi bundan daha iyi anlatılamazdı, bizim tarihimizi yabancı fotoğrafçılar fevkalade görüntülemiş. insani fotoğrafların ön plana çıkarıldığı çalışmalar, tam bir tarih panoraması… tarihçi gözüyle değil sivil bir bakış açısıyla dondurulan kareler, geçmişi yeniden yorumlama imkanı veriyor. mekan ve insanların zamanla nasıl değiştiğini görmek çok etkileyici. şimdilerin metropol şehri başkent ankara, 1928’de bir kasaba görünümündeymiş” demiştir.
  • tamam tarihçidir eyvallah,

    ntv tarih'i tek başına sırtlar götürür ama galatasaray üniversite'sinde meydana gelen yangın sırasında şu açıklamayı yaparsa "el insaf!" denir:

    -----------------------

    bu tür yangınlar bizim eski saraylarımızda veya sarayken başka amaçla kullanılan binalarımızda her an, hergün beklenebilir. yarın başkasının haberini alabiliriz. bunlar yangından gereği gibi korunamıyor. korunması da mümkün değil. hergün yüzlerce öğrencinin girip çıktığı, faal biçimde kullanılan binaların ahşap yapısı ve tarihi dokusu dikkate alınmıyor, alınamaz da...

    böyle afetlere maruz kalmaması için üniversitelere yeni binalar yapılmalı. 21. yüzyılda üniversite ne arıyor, o binalarda işi ne? üniversite işlevi o binalara nasıl uydurulur, şaşılacak bir şey. ben asıl daha büyüğünden korkuyorum. en büyük korkum dolmabahçe sarayı'nın yanmasıdır. ora da tehlike altında. bu tür binaların hepsi günün birinde bu tür afetlere açık.

    bu binalar saray olarak yapılmış. bunların işlevi ancak, eski saraylık konumlarına uygun bu çağın gerektirdiği faaliyetler olabilir. buralarda sergiler açılabilir, basit müzeler yapılabilir. bazı basit eğitim işlevlerine tahsis edilebilir. üniversite olarak kullanılması son derece gereksiz ve fuzulidir, bir an önce kurtarılmalıdır."

    ------------------------

    tarihi binalar-üniversiteler ilişkisi üzerine bir tarih çalışması beklemekteyiz kendisinden!
    http://www.ntvmsnbc.com/id/25416067
  • osmanlı'dan günümüze eğitim tarihi adlı eserin sahibidir * *

    bir başka eğitim tarihçicisi için
    (bkz: yahya akyüz)
  • #tarih dergisi yayın kurulunda yer alır, haliyle dergi için yazı da yazar. derginin ekim 2014 tarihli 5. sayısında şöyle ilginç ve bence -talihsiz- bir yorumda bulunmuş.

    "sol taraftaki dolmabahçe sarayı tiyatrosu, sağdaki cami avlusu, muvakkithane, kayıkhane...karışan görüşen bir padişah da bulunmadığından, yakın geleceğin trafik boğuntusunu tahmin eden istanbrul valisi lütfi kırdar 1939'da inönü stadı ve yol genişletme inşaatlarına hepsini yıktırmış."

    kendisinin 22 ocak 2013 galatasaray üniversitesi yangınından sonra da "en büyük korkum dolmabahçe sarayı'nın yanmasıdır. ora da tehlike altında. bu tür binaların hepsi günün birinde bu tür afetlere açık."
    http://www.milliyet.com.tr/…013/1659242/default.htm

    sarayın tiyatrosunun, muvakkithanesinin, kayıkhanesinin, ahırlarının yol, inönü stadı uğruna yıkılmasını eleştirmeniz gerekirken apaçık bir memnuniyetle karşılıyorsunuz. kendisine sormak isterim, dolmabahçe sarayı yansa gerçekten üzülecek misiniz?selektif tarihi eser sevgisi, tarihçiliğin hangi umdesi ile bağdaşır? yoksa saray iyi de çevresi mi kötü?
  • #ntvtarih ve sonrasında devamı #tarih dergisinin kadrosunda bulunan bir tarihçimiz. herhangi bir kitabını okumadım ancak #tarih dergisinin mart ayı sayısında 3.mustafa ile ilgili yazdığı makale oldukça ilgi çekici ve sürükleyici bir yazı, kesinlikle tavsiye ediyorum
  • esas itibariyle ciddi bir tarihçidir. fevkalade güzel kitaplar yazmıştır ve sadece bu mülkün sultanları bile popüler türk tarih yazıcılığında yeri olan bir eserdir.

    son dönemde #tarihdergisinde güzel yazılara imza atıyor*. mesela ağustos sayısında yer alan ıı. mustafa hakkındaki metin de böyledir. her şeyden önce öğreticidir.

    üslubu zaman zaman edebi, zaman zaman didaktik. ama bazen okuduğu eski metinlerin etkisiyle olacak, geleneksel osmanlı tarihçilerinin dilini andırır. bu yönüyle de zaman zaman gülümsetir.
  • kitaplarının durumunu bilemem, okumadım; ama farklı popüler tarih dergilerine değişik zamanlarda yazmış olduğu yazıların bir kısmı bariz ve önemli hatalar içeren tarihçi.

    ntv tarih’in eski sayılarından birinde 11 eylül 1698’i zenta savaşı’nın tarihi olarak vermiş; oysa doğrusu 11 eylül 1697’dir.

    atlas tarih’in birkaç yıl önceki sayılarından birinde, osmanlı’da rüşvetle ilgili kaleme aldığı makalede, bir çizimin açıklaması yanlış. üstte “ii. selim tahta çıktığında ulufe için gereken parayı kardeşi mihrimah’tan almıştı (altta)” yazıyor ama çizim ikinci mahmud’un selamlık alayı sırasında topkapı sarayı’ndan çıkışını tasvir ediyor. ikinci selim 1566-1574 arası yönetimdeyken, çizimin tarihi 19. yy ilk yarısına ait. hiçbir şey bilmesek bile kenarda 1728 yapım tarihli üçüncü ahmed çeşmesi duruyor ve alayı izleyenlerin büyük çoğunluğu fesli.

    – son olarak, #tarih dergisi şubat 2018 sayısına yazdığı abdülhamid konulu yazıda eski dönemlerin kafes sisteminden bahsederken ikinci süleyman’ın iktidarda olduğu dönem olarak 1691-1695 arasını veriyor. halbuki padişah 1691’de edirne sarayı’nda ölmüştür. doğru zaman aralığı 1687-1691 olmalıdır.

    ***

    bu tip hatalar her yazarın başına gelebiliyor elbette. ne var ki, bende yazının kalanına dair çok büyük güven kaybı meydana getiriyor ve yazar hakkında olumsuz bir intiba bırakıyor.
hesabın var mı? giriş yap