• sumer tabletlerine gore ucan arabalariyla 12th planetten gelen tanrilar. 1971 de usa in pioneer 10a koydugu piktografik levhada gosterilen gunes sisteminde, dunya gunesten sonra ucuncu gezegen olarak belirtilmisken, nefilimler, gunes sistemi disindan yaklastiklari icin, dunyayi sumerlere yedinci gezegen olarak ogretmisler.
  • eski ahitte, ibraniceden başka dillere devler olarak cevrilen kelime. aslında kelime anlamı göklerden gelenlerdir ve bazı yarı-bilim adamlarına göre (erich von daniken ,zecharia sitchin gibi), dünya dışından (sumer dilinde nibiru/ babil dilinde marduk gezegeninden) gelen yaratıkların ismi. diğer adlari anunnaki. sitchin 12.gezegen kitabında bunlardan çok sözeder.
  • kelime anlamiyla "iri adamlar" anlamina gelir. eski ahitte, genesis 6:4'de bahsi gecen, insan bedeni almis melekler ile insan kadinlarinin ciftlesmesinden olusan, yarim akilli, zorba, kisir, mutant erkekler.

    kitaba gore nuh tufani, basta nefilimleri ve sonra diger inancsiz varliklari yoketmek amaciyla yapilmistir.
  • kelime olarak nephel kökünden gelmektedir ve incile göre büyük tufandan önce ve sonrasında dünyada var olmuş, fakat tufan sırasında ortalıkta olmayan bir ırkı tanımlar. incil'de:
    nefilim (doğru yazılışı da buymuş demek) o günlerde ve sonrasında da dünya'da var olmuşlardır. adem'in kızlarını beğenerek çocuk doğurmalarını sağlayan tanrının evlatlarıydı onlar. sonsuzluğun yüce varlıkları, shemin halkıydı onlar.
    - genesis 6:4

    bu ırk için kullanılan diğer isimler emim (terör), repha'im (zayıflık), gibborim (dev kahramanlar), zamzummim (başaranlar), anakim (uzun-boyunlular ya da kolye takanlar), awwim (yok edenler ya da yılanlar)'dir.
  • acaba dedirten. uzun süre zecharia sitchin'in iddialarına ve onun gibilere muhalefet ettim bu konularda ama bugün acaba diyorum. bunu açıklamak zorunda kalmak üzücü ama inançlı biriyim lakin arayışım bitmez, sorgulamam bitmez, bu da beni farklı yerlere götürür. bu sebepten çok mesaj veyahut tenkit alırım, dün şöyle yazmışsın/söylemiştin, bugün böyle ne ayak gibisinden. belki de yanlış yapıyorum, bilmiyorum.

    bana acaba dedirten sebeplerden bazıları ayrıntısız kabaca şöyle;

    caner taslaman ve takipçilerinin aksine iki dakikalığına din ve bilimin ayrı kutuplar olduğunu kabul edelim. bilim her defasında galip gelmiş ve geliyor. tarihi puan cetvelinde fark atmış vaziyette. dua bir işe yaramıyor. insanın başı ağrısa dua veya üfleme ile değil ilaç ile tedavi oluyor. yani insan bedeni bilime cevap veren bir yapıda. yaratıcı dünden bugüne sayısız kötü olaya müdahale etmiyor. hayattaki her türlü kolaylığı bilime borçluyuz neredeyse. hatta bilim kötü ellerde bize olumsuz şekilde dönebiliyor (silah vb). yani kısaca bilim çok belirleyici. nefilimlerin de bilimde ileri olduğunu iddia ederler, kimileri de büyüye sahip olduğunu, tartışmalı konu.

    insandaki çarpıklıklar. en mükemmel canlı denen insanı tanıdıkça aslında o kadar da mükemmel olmadığını görüyorsunuz. çok kolay ölüyor aslında, zayıf. tavır davranış açısından da kolay değişim gösteriyor. özünde şiddet, kabalık gibi bir dolu hayvansal davranış var. bu mu yani tanrının ustalık eseri?

    evrim iddiaları. çok klasik bir tartışma açıkçası girmek istemiyorum ama yine insana baktığımız vakit (yukarıda da biraz değindim) hayvanlar ve hatta bazı bitkiler ile benzeşiyor. işin yapısal kısmını bilim insanları açıklasın da ne bileyim ben düz bir insan olarak bazı benzerlikler görüyorum. bizim dişimiz de bazı hayvanların dişisi gibi periyodik kanıyor, çiftleşme ve doğurma mekanizması benzer, kimileri ile organ yapımız, vücudumuz, beslenme alışkanlıklarımız benzer. hatta çok saçma gelecek ama bazı insanlarlar fiziksel görünüm açısından fena halde bazı hayvanları andırıyorlar. yani özetle doğa ile bir akrabalık var gibi.

    pagan ve semavi dinler arasındaki benzerlikler. kitabı olan dinlerin küfür ettiği kitapsız dinlere -özellikle eski mezopotamya inanışları- baktığınız vakit, bugün vardığımız noktada kitaplı veya kitapsız dinler sanki bir hikayenin farklı versiyonları gibi veyahut bir sürecin çeşitli evreleri gibi. bu da çok uzun ve ayrı tartışılması gereken (ve halihazırda tartışılan) bir konu, şimdilik burada kalsın.

    bu ve bunun gibi bazı sebepler insanı şüpheye itiyor. şimdi herkesin bir iddiası var bu nefilimlerin çıkış noktası ile ilgili. kimisi düşmüş melekler diyor, kimisi ifritler cinler diyor, kimisi de uzaylılar. yine sitchin kanadından gidersek (kendisi ve kaynakları ile çeliştiği çok nokta da var bu konuda hala aynı düşünüyorum) onun iddiasına göre, nefilimler başka bir gezegenden gelen ileri bir uygarlık. dünyadaki bazı yeraltı zenginliklerine ihtiyaç duyuyorlar. bunun için de işçiye gereksinimleri oluşuyor ve lulu amelu'yu, nasıl desek... icat ediyorlar. icat diyorum çünkü iddialarını eski metinlere çizimlere ve tekvin'e dayandıran sitchin, insanın bu ileri uygarlık tarafından laboratuvarlarda deneme yanılma yöntemi ile nefilim ve hayvan (maymun) özlerinin birleştirilmesi ile ortaya çıktığını yazıyor. 12. gezegen'den direkt alıntılama yapalım;

    "işte, bulmacanın cevabı, nefilimler insanı yoktan var etmemişlerdir, var olan bir yaratığı almışlar ve tanrıların suretini tutturmak üzere üstünde oynamışlardır."

    bu iddiada olanlar her türlü dini mitin açıklamasını bu şablona oturtuyorlar; uzaydan gelen gözcüler. (sitchin çoğunluğun aksine devler değil gözcüler der). bu işi kolaylaştırıyor aslında çünkü her şeye uyuyor (belki de sitchin ve onun gibilerin bu işe sarılmasının sebebi bu kolaycılıktır veyahut bazılarının iddia ettiği gibi harbiden şeytani herifler bunlar aklımızı bulandırıyorlar). antik medeniyetlerin tanrıları hep kanatlı göstermesi*, çok tanrılı dinler* gibi gibi daha bir çok şey. hatta bir iddiaya göre bu dünyadaki "kadim sırrın" nefilimlerin teknolojisi olduğu bunun da kutsal kitaplarda şifrelendiği yönündedir. şu ömer çelakıl stayla filan işte.

    yine bir başka kesim (daha çok inançlılar) bunların şeytani oyunlar olduklarını iddia ediyorlar, aklımızı bulandırmak için yapıldığını söylüyorlar. böyle şüphelerim de var (her şeyden biraz şüphelendim ya la). filmler diziler kitaplarla "yaratıcılarımız uzaylılardı" konusu çok işleniyor, insanların zihninde normalleştiriliyor bu. her şey ama her şey mümkün, kesin bir şey diyemem. mesela bir başka inançlı kesim de son dönemde, evet böyle bir şey olmuş olabilir, insan böyle bir evrimle gelmiştir ama bu "uzaylıları" da allah yarattı deyip son nokta koyma çabasına girişiyor. zaten şu hayattaki en boktan soru da bu olsa gerek. onu o yarattıysa o'nu kim yarattı? off içinden çıkılır gibi değil.

    burada keseceğim, inanın daha hiçbir şey yazmadım. kimse darılmasın gücenmesin kızmasın. ben yine bir sonuca varmadım zaten, aksine daha çok soru çıktı karşıma. hani şu şöyledir bu böyledir tarzında bir yazı değil bu, sadece aklımdakilerin çok azını döktüm buraya. sanırım en iyisi bu tür şeyleri düşünmeyi bırakmak, bu hayattaki süremiz az. ben bu din meselesine çok farklı pencerelerden baktım hayatım boyunca, zaman beyin kaybı başka bir şey değil. insan iyi birisi olmak için bazen hiçbir şeye ihtiyaç duymaz, ya öylesindir ya değil. ben bunları yaşadıklarımı, tarihi, okuduklarımı sefil zihnimden süzerek yazdım bunu bilerek okumuşsunuzdur umarım. sanırım yine en iyisi yalınlık, neyse.
  • incile göre tanrının insanlığı gözetlemesi ve onlara yol gösterip bilimleri öğretmesi için gönderdiği grigori*, bir sebeple "insanların güzel kızlarına" tutulmuş ve onlardan çocuk sahibi olmuşlardır. bu çocuklara nephilim adı verilmiştir. büyük tufanında tanrı tarafından nephilim'i dünya yüzeyinden yok etmek için yarattıığ iddia edilir.

    çevirilerde titan ve dev olarakta çevrilmişlerdir, ayrıca hz. musa yahudilerle kuzeye ilerlerken önden gönderdiği kaşifler kuzey topraklarında gelişmiş şehirler, yüksek duvarların ardında kızgın insanların olduğunu söyleyince hz musa bu insanların nephilim'in kalıntıları olduğu söylediği iddia edilir.
  • ibranice "nun-fe-lamed" kökünden türetilmiş bir sözcüktür. bu kök "düşmek", "yukarıdan inivermek" anlamlarını haizdir. sonundaki -im eki, ibranice'nin eril-çoğul ekidir. kutsal kitapta bahsi geçen nefilim ise erich von daniken'e göre atmosfer dışı canlılardır. ona göre insanın tanrı sandığı şey aslında uzaylılardır. falandır filandır.
  • çok eski çağlarda insanlara hükmetsin diye gönderilmiş, gizli yetenek ve bilgilere sahip ırk. daha sonra insanların karısına kızına göz dikip tecavüz etmeye başlayınca hepsi yok edilmiş. çok uzun boylu bazı insanların nephilim'lerin torunları olduğu söylenir. nephilimlerin özellikleri insan çocuklarına sadece boy olarak geçmiş, ömürlerini kısaltmıştır. çok çok uzun boylu insanlar kısa ömürlü olurlar...
  • gözcüler veya düşmüş melekler için kullanılan ibranice isim.. ilk kez adları sümerde geçiyor. sümer gözcülerin ülkesi anlamına da gelmekteymiş* nephilims veya gözcülersümerde anunnaki ismiyle karşımıza çıkıyor.. tanrı soyundan gelen anlamındadır.. tanrı soyundan gelen sümer kralları yüzlerce hatta binlerce yıl krallık yaptığı yazılıdır.. ilginç olarak farklı şehirlerde bulunan tabletlerdeki listeler birbiri ile örtüşür.. mısırda neterler olarak karşımıza çıkar.. şuan pek odaklanamadığım için konuyu yorumsuz enokla bitireyim.. enok'un kitabından alıntı;

    1-ve onlar kendilerine eşler aldı, her biri kendine bir eş seçti. ve onların içine girmeye başladılar ve onlarla karıştılar, onlara takılar yapmayı ve büyü yapmayı öğrettiler, onlara ağaçlardan ve köklerinden kesmeyi öğreterek büyüler yapmayı gösterdiler. 2- ve onlar hamile kaldılar ve boyları üç bin arşın (3000 karış) olan büyük devler dünyaya getirdiler. 3- insanlar onların karşısında aciz kaldılar ve onlar insanoğlunun tüm ürünlerini yediler 4- ve devler yemek için insanlara döndüler ve insanoğlunu yok etmek için yemeye başladılar. 5- kuşlara ve hayvanlara ve tüm sürüngenlere ve tüm balıklara karşı günaha başladılar ve onların bedenlerini yiyip bitirdiler ve kendi bedenlerini bile yediler ve kendi kanlarını içtiler. 6- ve dünya bu adaletsizlikten şikayetçi oldu.
  • nefilimler (gözcüler), cennetin çocukları, tanrı'nın melekleri ve sonraları günah işleyip karanlığa zincirlenmiş düşmüş melekler. hatta incil'e göre cehenneme hapsedilmişlerdir tıpkı antik yunan tanrılarının titanları tartarus'a hapsettikleri gibi. (tartarus: hades'in kontrolünde olan yeraltının en alt kademesi.) yetkilerinin sınırları içinde kalmayıp kendilerine ayrılmış olan yeri terk etmiş melekler büyük yargı gününe kadar çözülmez bağlarla karanlığa hapsedilmişlerdir. enok'un kitabında ise şunlar geçmektedir: insanoğlu çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. melekler, göklerin çocukları onları gördüklerinde şehvete kapıldılar. birbirlerine dediler ki: "gelin insanlar arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun. sonra liderleri olan semyaza (kireç beyazı teni, neredeyse renksiz gözleri ve altın saçları olan, kendisiyle birlikte 200 meleğin yeryüzüne inmesine sebep olan liderlik vasfı yüksek bir melek) onlara dedi ki: "bunu yapmamanızdan ve bu günahı tek başıma çekmekten korkuyorum." diğer melekler de: "o halde ne olursa olsun bundan vazgeçmeyeceğimize dair yemin edelim." ve yemin ettiler, semyaza ve beraberindeki 200 melek hermon dağı'nın zirvesine indiler. daha sonra kendilerine eşler seçtiler, onlara büyü ve bitkilerle ilgili birtakım bilgiler öğrettiler. seçtikleri eşleri hamile kaldı ve doğduktan sonra boyları 135 metreyi bulacak devler dünyaya getirdiler. insanlar bu devleri doyuramayacak duruma geldiklerinde devler insanlara döndü ve onları yediler, daha sonra birbirlerini yeyip kanlarını içmeye başladılar (yamyamlık ve vampirliğin başlangıcı) ve melekler bu vahşetin sorumlusu olan çocuklarını izlemekten başka bir şey yapamadılar.

    tanrı, devleri hapsetmeden önce bunu meleklere gösterdi çünkü bu durum onların yargılanışının bir parçasıydı. ve tanrı devleri yetmiş nesil boyunca yeraltına zincirledi. bu olay bazı araştırmacılara göre yaklaşık m.ö. 3550 civarında yaşanmıştır. enok'un kitabından devam edelim: " ben enok gidip gözcülerle (meleklerle) konuştum. hepsi korku içinde titriyorlardı. cezalarının nedeni olan günahları yüzünden ne tanrıyla konuşabiliyor ne de göğe bakma cesaretini bulabiliyorlardı." meleklerin yargılanması dünyadaki herkese gösterilmişti. enok kitabında bu ceza onları eriten şiddetli bir ceza olarak tanımlanmakta. "mikael, rafael'e dönüp şöyle dedi: semyaza yüzünden onlara uygulanan bu ceza, bu yargılama karşısında kimin içi titremez, ne acınası.." kitapta ceza hakkında şunlar da geçmektedir: "gizli bir yargı ebediyen buldu onları, ne diğer melekler ne de insanlar onlara eşlik etmezler. bu şiddetli yargıya ebediyen yapayalnız katlanacaklardır."

    enok kitabı, bu cezalandırma sonrası ruhtan ve etten olan devlere kötü ruhlar deneceğinden ve mekanlarının dünya olacağından bahseder. ayrıca kitapta devlerin ruhunun dünyaya zulüm, savaş, yozlaşma ve bela getireceği de yazılıdır. devlerin ruhları ne yemeye ne de içmeye ihtiyaç duyarlar fakat acıkır ve susarlar. bazı araştırmacılar nefilimler'in bedenlerinden ayrılmış ruhlarının cinleri meydana getirdiklerini söylerler.

    aslında nefilimler nuh tufanının bir sebebidir. nuh genetik olarak saf durumdaydı, yani tamamen insandı ve karısı enok'un kızı olan naama da yaratılış olarak insandı fakat diğer insanlarda hatta diğer canlılarda nefilimler yüzünden genetik bozukluklar vardı. bu durum tanrıyı öfkelendirdi ve nuh'a gemi yapmasını söyledi. konunun devamını zaten hepiniz biliyorsunuz. nefilimler bizleri annunakiler'e de götürmekte.
hesabın var mı? giriş yap