• istanbul devlet tiyatrosu 2017-2018 sezonu için ingiliz yazar nick stafford' un nehrin solgun yüzü oyununu seyirci ile buluşturmaya hazırlanıyor. oyuncu kadrosunda duygu üzüm arat, levent öktem, serhan süsler ve gürcan salihoğlu'nun yer aldığı oyun, 28 ve 31 ekim 2017 tarihlerinde sahnelenecektir.

    http://youtu.be/mg3lz_2ulpm

    http://www.istdt.gov.tr/nehrin-solgun-yuzu
  • uzun süredir tiyatroya küsmüş olan bizlere, yeniden tiyatroyu sevdirmiş başarılı oyun. bugün ilk gösterimi izlemiş bulundum, her şeyden önce belirtmeliyim ki dekor çok iyiydi. bu anlamda gerçekten iyi bir iş çıkarılmış. bunun haricinde özellikle levent öktem'in oyunculuğu göz dolduruyordu, 2 saat 20 dakika gibi görece uzun bir süre hiç sıkmadan akıp geçti. eleştiri olarak, tiyatro dili açısından çok kısır bir tartışmanın devamı da olsa söylemeden geçemeyeceğim bir nokta var, o da çeviri olan oyunlardaki metinin çiğliği/birebir çevirme tutkusu. izleyenler anlayacaktır neyden bahsettiğimi. sikindirici kelimesi mesela hâlâ tırmalıyor kulağımı.

    velhasıl tereddütsüz izlemeye değer bir oyun.
  • --- spoiler ---

    siktirici bir oyun* sahne kullanımı, oyunculuklar, ışık ve ses harika. zaten oyunun kurtaran tarafı da burası olmuş. yine de oyunu beğenmedim. sürekli sıkıldım. bence ana metnin özünde zaten kötü olması, bir etken. sürekli sahnede olmayan karakterlerden konuşuyor metin. oyunun yarısı neredeyse bunlardan ibaret. bu bence kötü bir oyun yazım tarzı. oyunun yarısı sahnede olmayan karakterleri düşlemekle geçiyor. sahnelemeyecek, hayal ettireceksen, oyun yazacağına kitap yaz, toptan kullanalım hayal gücümüzü.

    ikincisi oyunun çevirisi siktirici, yani berbat. ahmet levendoğlu yönetmen olmakla beraber aynı zamanda oyunun çevirmeniymiş. bu yüzden "oyun metnindeki absürtlüğü çevirmene yıkalım, yönetmen metne sadık kalmaya çalışmış" bile diyemiyoruz. insan sikindirik lafını falan kullanır. ama mesela o kadın karakter sikindirik lafını hayatta kullanmaz. bir sürü küfürümüz var. bol zengin bir türkçemiz var ama moda mod çeviri işte.

    --- spoiler ---
  • orjinal metni görmedim ancak tahminimce türkçe çevirisi çok kötü. diyalogları takip etmekte çok zorlandım.
  • bu sezon gittiğimiz en sıkıcı oyun olabilir. kötü bir çeviri, akmayan diyaloglar.
    aslında ilgi çekici olabilecek bir konuyu yavan oyunculuklarla sönük bir hale getirmişler. özellikle başroldeki hanımefendinin oyunculuğu ilkokul müsamerelerini aratmıyordu. velhasıl dekor ve levent öktem dışında oyunda sıkıntıdan uyumamanızı sağlayacak unsur pek yoktu.
  • çok temposuz, tekdüzelikten bir türlü kurtulamayan, bayağı sıkıcı bir oyun maalesef. hem konu vasat, hem de çeviri rezalet olunca tahammül edebilmek pek mümkün olmadı. hayatımda ilk defa bir tiyatro oyununu perde arasında terk ettim. yazık olmuş onca emeğe, ama birisinin de çıkıp google translate daha iyi çevirir be abi, "siktirici" nedir allah'ını seversen, böyle bi kelime mi var türkçe'de diye sorması gerekirdi. sonuç olarak, tolere edilemeyecek derecede kötü ve sığ bir oyunla açmış olduk sezonu ne yazık ki.
  • bu sezona hüzünlü ve buruk bir başlangıç yaptıran oyun. oyuncu kadrosu gayet başarılı. levent öktem gibi bence türk tiyatrosunun yaşayan efsanelerinden biri yer alıyor. sahne ve dekor tasarımını da başarılı buldum lakin bunca emeğin, oyun metninin kötü tercümesi sonucu anlaşılması güç, absürt hale gelmesi çok üzücü. ingilizce'den direkt çevrilmiş kelimeler oyunun içinde "nasıl yani!?!" tepkilerine sebep oldu bende. gardiyanın, mahkumla ziyaretçinin görüşme süresinin dolduğunu belirterek merdivenlerden aşağı inerken söylediği "vakittir" sözcüğü bunun en net örneği. orjinalinde "ıt's time" olduğunda anlam gayet oturuyor ama siz onu "vakittir" diye çevirince manasız bir hal alıyor. yine oyunun bir kaç yerinde geçen "siktirici" kelimesinden hiç bahsetmiyorum...
  • şu ana kadar izlediğim en sıkıcı tiyatro oyunuydu. uyku sorunu çeken insanlara tavsiye ediyorum. bir ara uyandım ben neredeyim dedim. o derece kötü oyun ki üzerine çok çalışılmış.
  • yönetmeninin çevirisini de yaparak kendi ayağına sıktığı oyun. böyle bir oyunda şiir gibi dialoglar olur mu?
    bir de oyun ingilterede gecmesine rağmen devamli bir amerika havasi var. dekor-kostüm sanki amerikaya göre yapilmis. ancak bariz şekilde thames nehri'den bahsediliyor.
    onun dışında görmeye değer.
  • muhtemelen orijinal metninin güzel olduğu, ancak berbat çeviriye sahip devlet tiyatroları oyunu. 'sen ne siktirici bir halt peşindesin?' diye bir cümle geçti, ve oyun boyu 'siktirici' kelimesi döndü durdu. kulak tırmalayan başla ifadeler de mevcuttu. keşke biraz dilimize uyarlansaymış. hikaye ve anlatımda izlenen yol sanıyorum asıl metinde güzel. dekor ve müzik ortalama idi. fay karakteri dışında oyunculuklar da iyiydi. izleyiniz.
hesabın var mı? giriş yap