124 entry daha
  • mezun olduğum üniversitenin ancak okul bittikten sonra ayırdına varabildiğim bir özelliği vardı: öğrenmek ve kendimizi geliştirmek dışında hiçbir şeyle uğraşmak zorunda bırakılmıyorduk. zihnimizi ne yönde genişletmek istersek isteyelim, olabilecek neredeyse her fırsat mevcuttu. teferruatlar bir şekilde çözülürdü, okulun içinde öğrenciyi bunlarla uğraştırmak yerine kendini gerçekleştirmesi için destekleyecek bir zihniyet hakimdi. yeterince çabalarsam her idealimi gerçekleştirebileceğime dair içten bir inancım vardı.

    mezun olduktan sonra, henüz başka okullara yaptığım yüksek lisans başvurularında duvarlara çarpmaya başlayınca anladım okurken ne kadar desteklenmiş olduğumu. zaman geçtikçe insan yerine konmak için çaba göstermem, sonradan aslında yapmam gereken şeyin çaba göstermek yerine diş göstermem gerektiğini öğrendiğim zaman her şeyi yapabilecek gücüm olduğuna dair inancım yerini herhangi bir şey yapabileceğime ilişkin şüpheye bırakmıştı. hayatta kalmak için sürekli etrafını kollayan, gündemde olan bitenle sinirleri bozulup enerjisini kişiliğimin değer verdiğim iyi ve incelikli yönlerini korumaya harcadığım için başka bir şeye harcamakta zorlanan bir insan olmuştum (ki onu bile zor beceriyordum). neyse ki şu anki iş yerim ve içindeki bazı güzel insanlar inançlarımı tazeleyip motivasyonumu yeniden bulmamda yardımcı oldular. iyi ki varlar <3.

    matematik köyü'nü birkaç hafta önce ziyaret ettim. içerde geçirdiğim zaman boyunca katılımcıları adına büyük bir sevinç hissettim. köydeki çocukların, gençlerin, genç yetişkinlerin hiçbirinin kendi potansiyellerini gerçekleştirmek dışında bir kaygı gütmelerine gerek olmayan bir ortam yaratmış ali nesin. zihinlerini gönüllerince matematik ya da ne isterlerse onunla meşgul edebiliyorlar. nedensizce heves kıran, umutsuzluk aşılayan kimse olmadığı gibi kur artışı krizi, sınırdaki çatışmalar, şiddet olayları gibi kaygı verici ve zihinlerini yoran şeylerden korunabiliyorlar orada. ülke gerçekliğinden sonsuza kadar kopamayacak olsalar da, kısa bir süre için de zihinsel ve fiziksel olarak tamamen güvende, kendi potansiyellerini sadece kendi istedikleri şekilde kullanma izinleri var. bunun türkiye için nasıl bir lüks olduğunu anlatmam imkansız. bu köydeki insanlar çok şanslılar çünkü desteklenmeyi, güvende olmayı, kendilerini inşa etme fırsatının güzelliğini tanıdılar.

    ben bunun nasıl ve neden bir lüks olduğunu anlatamasam da ilker küçükparlak anlatmış çok güzel. şu yazısını matematik köyü ziyaretimden sonra okumuştum. ne hissettiğimin en açık izahı budur. pek çok insanın kendini ispatlamak için insanüstü çabalar göstermek zorunda kalıp nihayetinde küstürüldüğü bir ülkede, bence matematik köyü bu yüzden kamu yararı güden olağan bir oluşumdan ötedir.
  • ali nesin ve sevan nişanyanin büyük emeklerle kurduğu şirinceye 1 km uzaklıkta muhteşem köy. köyde genellikle bir iki haftalık belli konularda programlar oluyor, hocalar bildiğim kadarıyla gönüllü ders anlatıyorlar, köyün çalışanları yok bu yüzden günlük işleri gruplar halinde öğrenciler yapıyor, konaklama yemek vs. her şey karşılanıyor ancak bağışlar dışında bir gelir olmadığından tabii ki de bu programlar ücretli. kesinlikle geçirdiğiniz her dakikası verimli ve inanılmaz keyifli olacaktır. ilgisi olanlara tavsiye edilir.
84 entry daha
hesabın var mı? giriş yap