• televizyonda gordugumde beni gercekten uzmus; bir tarafta cani basiyla mucadele veren, bazi islere bas koyan insanlari dusundukce bu kadar emegi bu kadar kolay kotuleyenlere nefret hisettirmis haberimsi. artik karsilasmaktan alisageldigimiz, haksizliklardan biri daha.
  • yanlış olduğu ortaya çıkmış bir iddiadır. nesin vakfı ile bu kadar uğraşmaları nedendir? bir de şu var tabi "tecavüzle suçlanan aziz nesin vakfı'nda yaşayan iki gencin masum olduğu ortaya çıktı. gerçek skandalsa serbest bırakılan, biri 18 yaşından küçük iki gence cezaevinde işkence yapılmış olmasıydı"
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=209978

    bir de: h be kardeşim.. biraz utan artık.. yüzün olsun..
  • şimdi bildiğimiz -ya da bildiğimizi sandığımız- her şeyi bir an için hafızalarımızdan silelim. zihnimiz kimi filozofun da tabir ettiği gibi boş bir levha olsun, henüz dışsal hiçbir tesirin zerk olmadığı. böylece bir süre için çoğu zaman ayırdında olmadığımız ama davranışlarımız ve tutumlarımızın birçoğunu şekillendiren önyargılarımızdan kurtaralım kendimizi.

    tam format niteliğinde de olmasın, deltree yapalım. bir tek, hayatı boyunca binbir mihnet çekmiş, sorgulara, sürgünlere maruz bırakılmış, onlarca defa lincin eşiğinden dönmüş bir insanın, bütün bu çilelere rağmen yazdığı ve onlarca dile çevrilen yüzün üstünde kitabını, ve salt bu kitapların satışından elde ettiği gelirle sahipsiz ya da zor durumdaki ailelerin çocuklarına kol kanat gerilen bir yuvayı bina etmiş olduğu kalsın aklımızda.

    bir de, özellikle malatya'daki olaydan sonra gündemimize düşen, içinde kimsesiz çocukların dövüldüğü, dışarı çıkartılıp ona buna peşkeş çekildiği, atılan rutin dayaklardan da öte, son zamanlarda medyada döndüğü üzere yığınla tecavüz vakaasının yaşandığı devlete ait çocuk esirgeme kurumları.

    ve toplum artık yıllardır süregelen bu muameleyi, çocuk yetiştirme sistemini tasvip etmiyor, bu acı tablonun bir an önce değiştirilmesini istiyor.

    bizim milletçe müşterek bir huyumuz vardır. bir kişiye, yanlış olduğuna inandığınız bir davranışı veya tutumunu belirtip, ardından bunu düzeltmesini yapıcı bir şekilde dile getirdiğiniz vakit alacağınız karşılık şu olacaktır; "sen de şurada şöyle yapıyorsun ama, sen de buna böyle diyorsun", ya da bu türden şeyler. bir amerikan atasözü vardır dostlarım, çok beğenirim. diyor ki; "birisi size eşek dediği zaman umursamayın, ama beş kişi diyorsa gidin sırtınıza semeri vurun". bize değil bir kişi, beş kişi, bir aksaklığınızı yetmiş bin kişi dile getirse, biz halen özeleştiri yapıp kendimize çeki düzen vermek yerine, karşımızdakini türlü zırvalarla itham etmeyi tercih ederiz.

    anlatmak istediğim şu; mesele sol görüşlü bir yazarın açtığı, nevi şahsına münhasır bir işleyişi olan çocuk yetiştirme yuvasında gerçekleştiği iddia edilen bir olayı, kurucusu sırf sol görüşe sahip olduğu için korumak kollamak değildir. ki hali hazırda da adli yönden tecavüzcülükle itham edilen çocukların suçsuzluğunun ayyuka çıkması da(çocuğu tecavüzcülükle damgalamak, sırf kendi politik dezenformasyon amaçların uğruna; nasıl bir mekanizmayla karşı karşıya olduğunuzun farkında mısınız?) böyle bir davranış içine girmemize mahal bırakmıyor.

    yani sizin o ufukların ötesini gören dünya görüşünüz ve olaylara bakış açınızla, meseleyi sosyal ve psikolojik etkenlerden soyutlayıp, manasız ve nafile bir çabalayışla ideolojik platforma taşımaya çalışmanız da bu noktada hiçbir anlam ifade etmiyor. tamam, belki her birimiz mevlananın filinin bir yerine dokunuyoruz, ama bu şekilde düşünen bir kişinin de filin taşşaklarını avuçladığını belirtmem gerek. pls tfk.
  • insan diyorum, cocuk diyorum, tecavuz diyorum, iftira diyorum, iskence diyorum; uzaklardan ici boş yerlerden ideoloji diye bir yanki geliyor. ustune ustluk en temel insani haksizliklardan bahsederken, burda da boyle olsaydi sesini cikarmaz, ustune kusardin sen gibisinden ironik bir sesle taraftarlik yapmakla suclaniyorum...
    hey yumurtaya can veren allahim, sen nelere kadirsin. gordukce yaraticilik yelpazene şasıyorum.

    tanim: hic bilmedigimiz uzak diyarlarda oynanan, iftira ustu iskence ile servis edilen oyun iddiasi.
    (bkz: sictim siviyorum)
  • http://www.hurriyet.com.tr/…gid=112&srid=3430&oid=7

    vay vay vay, oha oha oha.. lan lan. kusura bakmayın, tanım yapamıyorum. zira tanımlanamayan bir cisim duruyor karşımda.

    ey hürriyet, bilmezdim holding gazeteciliğinin bu kadar iğrenç, kelimelerin bu denli kifayetsiz olduğunu,

    seni tanımadan önce.
  • orada yetişen bir çok arkadaşa sahip biri olarak duyduğum zaman inanamadığım ve er ya da geç yanlış olduğunun ortaya çıkmasını beklediğim iddia. imkansızlıklar içinde yaşamaya çalışan bir sürü çocuğu hayata kazandıran bu kurumun böylesine karalanmasına neden olacak nefretin ve çamur at izi kalsın mantığının neden bu kadar başarılı olabildiğini, insanların anlamadan, dinlemeden olumsuz olan , yanlış olan davranışları nasıl bu kadar çabuk kabul edebildiğini, iyi olanın kötülenmesinin şartsız uygulandığı dünya düzenini anlamakta zorluk çektiğim örnek olay...bu kadar önemli basın kuruluşlarının bile haberlerini araştırmadan, sorgulamadan, doğruluğundan emin olmadan yayınlayıp, zarar görenlerin sorumluluğunu hissetmeden, yaşamlarını hiç bir şey olmamış gibi sürdürebilmelerindeki pişkinliği anlamakta güçlük çekiyorum.

    peki ya suçları sabitlenmeden, yargılanmak üzere hapishaneye konan çocukların maruz kaldığı davranışların hesabını kim verecek? hayatları boyunca ruhlarında onarılamayacak yaralara neden olan, daha ne olduklarını anlamadan, en azından yargılandıktan sonra cezalarını çekecek olan insanlara yargısız infaz uygulayan beyinler, kurumlar, adalet dağıttığı düşünülen yargı organları bu olaydaki ihmalkarlıkların ve yanlış tutumun sonucunda hiç bir açıklama yapmadan zamanla olayların unutulup, hasır altı edilmesini mi bekleyecek?

    burada yaşananlar, yanlışlıklar, ihmalkarlıklar, suistimaller, kuralsız davranışlar, yasaya aykırı hareket edenler ortaya çıktı ve şu anda farkında olanlar tarafından en azından konuşuluyor, tartışılıyor, hatta belki de olumlu birşeyler yapılır. peki bu olay kadar sansasyonel olmadığı için ortaya çıkmayan, bilinmeyen, görülmeyen, sadece yaşayanların acısını çektiği diğer olayların, yanlışların olmadığını, yaşanmadığını, insanların ve hatta çocukların güven ortamında cezasını çekmesi gereken adalet kurumlarının hatasız işlediğini kim iddia edebilir?
  • ankara'da eski ve unlu bir ozel lisede uyusturucu kullanan genclerin goruntuleri haberi ile hemen hemen ayni haftaya denk gelen bir asilsiz haber. sonradan ted ankara oldugunu ogrendigimiz bu okulun haberi bir hafta boyunca hem yazılı hem de gorsel basın-yayimda neredeyse her gun muntazaman gecildi. ancak son gune kadar okulun adi verilmekten özenle kacinildi. oysa aziz nesin vakfi haberi daha ilk gunden adi ile sani ile cumle aleme duyurulmus, yargilanmis, geregi dusunulmus ve infaz edilmisti. o vakfin arkasinda gazetelere ilan veren holdingler, televizyon patronlarini taniyan dayilar yok muydu da boyle muamele edildi? hani ahlak yoksunu bir ulkede yasiyoruz ama bu kadar alenen haysiyetsizlik sergileyebilecek kadar dustugumuze ihtimal vermiyordum. yaziklar olsun.
  • peki vakfa neden tecavuz edildi diye merak edenler icin: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=210460
  • kemal kerincsiz'in adami hanifi altas tarafindan duzenlenen kampanya. sonucta yalan oldugu ortaya cikiyor ama masum cocuklar 'aziz nesinin torunu' diye iskence goruyor, kucuk kizlar bekaret testlerine goturuluyor.

    bu tecavuzculere karsi hicbirsey yapamiyorsak kendimize insan demeyelim.
hesabın var mı? giriş yap