• #98406393 numaralı entry için düşündüklerimi yazmak istedim. bir çevirmen olarak bu başlıkları takip ediyorum ve haksızlık olduğunu düşündüğüm zamanlarda cevap olarak böyle entry'ler giriyorum.

    1) "anam avradım olsun" veya "iki gözüm önüme aksın" çevirilerindeki sorun nedir? her bir kelimenin sözlükteki ilk anlamını yazan kötü çevirmenlere alışmış olabilirsiniz. siz yapmacık cümlelerle büyüdünüz diye iyi çevirmenler artık atasözü ve deyim de mi kullanamayacak?

    2) "vallahi" gibi terimlerin kullanımı yanlış değildir. islami kökenli kelimeleri yabancıların ağzından duymak biraz eğreti gelebilir, hak veriyorum. ama buna çeviri hatası diyemezsiniz. ben bir ateist olarak gündelik hayatımda "vallahi" gibi bir sürü kelime kullanıyorum. bunlar dini bağlamdan artık kopup dilimize temelli girmiş kelimelerdir.

    3) altyazıyı .srt olarak indirip kontrol ettim. "wine" birçok defa geçmiş ve "şarap" olarak çevrilmiş. bir yerde "red wine vinegar" diye bir sirke türü geçiyor, o da doğru bir biçimde sirke olarak çevrilmiş. burada da bir sorun yok.

    4) pork store için şarküteri denilmesi neden garip geldi hiç ama hiç anlamadım. şarküteri işte? "domuz mağazası" mı denmesini istiyordunuz? bir şeyi mi kaçırıyorum acaba?

    5) friendly lounge kısmını ise bulamadım. bağlam içinde görmeden bir yorum yapmıyorum.

    yorumum: vallahi can yücel iyi ki bu devirde yapmamış çevirilerini. ekşisözlük tarafından itin götüne sokulurdu. tureng.com çevirmenlerinin gölgesinde kalırdı ahahah
  • şimdi bu rezalet üzerine şöyle bir eleştiri yapmak da yersiz bence:

    (bkz: #83278659)

    zamanında netflix'in türkçe altyazıları kötü hazırlattığıyla ilgili eleştiriler zaten geliyordu, netflix türkiye pazarına gireli 1 sene mi oluyor? o zamandan beri gözlemlenen hatalar vardı. hâlâ daha 1 sene geçmişken bu hatalar devam ediyorsa, platformun, "orada hata bildirme tuşu var canım basıverin ona," tarzı bir otomatik cevapla olayı geçiştirmesi bence rezilliktir. bu aynı, her defasında hatasını düzeltmek için otomatik mesaj atan türk telekom'u eleştirince, "sizinle çay kahve mi içmesini bekliyordunuz?" demek gibi bir şey - hayır efendim, bir hata varsa bunu artık çözmelerini bekliyoruz.

    başlığı açan kişi tweet dizisinin sahibi mi yoksa arkadaşı mı bilemem; ancak ortada bir rezalet olduğu belli. ekşi sözlük de bugün haber sitelerinin gündemini bile belirleyebilen bir mecra olduğu için burada da konuyla ilgili başlık açılması gayet normal. isterse tweet dizisi sahibinin annesi açsın başlığı, ne fark eder?

    yapılan hatalar çok basit olduğu için, hatalara karşı getirilen eleştiriler de hâliyle basit seviyede tutulmuş. tabii burada karşıt olduğum bir şey yok, yapılan eleştiriyi beğenmeyebilirsiniz. isteyen istediği şeyi istediği biçimde eleştirebilir. ama tweet dizisinin sonunda, "böyle hatalar göreceğinize, beni işe alın da halledeyim bitsin," lafı bir imâdır, dokundurmadır. herhâlde o tweet dizisini yazan arkadaşın bu hataları bulup netflix'te iş başvurusunu tweet üzerinden gerçekleştirmesini beklemiyordunuz? bu beklentiniz de bence ilkokul düzeyinde olmuş olurdu. :)

    yani bazı firmaların hataları eleştirildiğinde de "hmmm, haklılar esasında" demeyi bilin yahu, bu kadar mı zor? :) yok "hatayı öyle değil böyle tespit etmiş", yok "otomatik mesaj yerine ilgi alâka bekliyormuş"... iyi o zaman siz böyle hatalar yapıp hâlâ düzeltmeyen netflix'le can ciğer kuzu sarması olmaya devam edin, ne diyelim? ;)
  • the core filminin başlarında dünyanın manyetik alanındaki değişimler nedeniyle kalp pili (pacemaker) takan kişilerin kalpleri duruyor ve aniden ölüyorlar. netflix çevirmenleri sanırım olayı hiç anlamamış. kalp pili denmesi gereken yerde "barış gönüllüsü" diyorlar ölenler için. rezilliğe gel. yavrum peace maker değil o, pacemaker.
  • evet hoş değil, ama çok şaşırtıcı da değil. bir yazar arkadaşın da söylediği gibi, asıl problem editör eksikliği gibi görünüyor. ben bu işi kitaplar üzerinde yapıyorum ve size şunu söyleyeyim o kitaplar çevirmenden geldikleri şekliyle yayınlansa yarısını anlayamazsınız. kitap editörün elinde adeta baştan çeviriliyor, bir sürü cümle, kelime, yapı düzeltiliyor. burada da aynı hatayı görüyorum. savcı değil de sevcı yazmak, ben değil de bben yazmak vb hatalar çevirmenin değil editörün suçu. çeviri hataları da, çevirinin dizi izlenerek değil de direkt metin üzerinden yapılmasından kaynaklanıyor olabilir.

    rezalet puanım: 3/10
  • film: america's sweethearts

    daha filmin başındayım ve arka arkaya bombalar geldi hemen;

    1- the shining’in film olduğunu bilmiyor sanırım ve parıltı olarak çevirmiş. hayır bence bilmiyor çünkü türkçeye yanılmıyorsam cinnet diye çevrilmişti bari onu yazsaydı. the shining de geç abi, özel isim ya.
    2- chocolate truffles ı çikolatalı yermantarı diye çevirmiş. hayatında truffle yemedin mi? hadi yemedin turengde truffle yazıp çıkan ilk şeyi yazarak mı çevirmen olunuyor?

    valla muhtemelen ingilizce bilmeyen, biliyorsa da hayata dair hiçbir zevk veya genel kültürü olmayan hırbolara çevirtiyorlar altyazıları. rezalet.
  • american factory belgeselinde yapılan hata gerçekten inanılmaz. 1:45:58 den sonra ekranda fabrika hakkında bilgiler akmaya başlıyor ve bu kısımda hiçbir sesli konuşma yok. akan yazılar sırasıyla :

    +fuyao glass america made a profit from 2018 onward
    -fuyao glass america 2018'den beri kar etmeye başladı.(bu kısımda sıkıntı yok)

    +starting wages remain $14 an hour.
    -güvenlik hala sorun teşkil ediyor ve bir işçi 2018 de iş başındayken öldü. (komple bu kısmı çevirmeye gerek görmemiş onun yerine internette araştırma yapıp onu yazmış galiba)

    +the company now employs about 2200 america & 200 chinese workers.
    -şirketin şu anda yaklaşık 2300 amerikalı ve çinli çalışanı var.(2200+200=2300!, belgeseli izleyenler bilir, bu sayıları ayrı ayrı vermek daha anlamlı olurdu ama uğraşmak istememiş)

    konuşmaları yanlış çevirmek bir nebze anlaşılabilir de ekranda yazan yazıyı yanlış yazmak harbiden büyük başarı buradan çevirmeni tebrik ediyorum.

    edit: lateforfate adlı yazarın uyarısına göre, post prodüksiyonda ekranda akan yazılar değişebiliyormuş, o nedenle bir hata olmuş olabilir. bu durumda çevirmenden ziyade netflix de bir hata oluyor. bana mantıklı geldi, aksi durumda bir çevirmenin bu kadar bariz hata yapması çok saçma.
  • "thinking propose a toast" u tost yemeyi düşünüyorum diye çevirmişler.

    lan anadolu lisesi 1. sınıf öğrencisine mi çevirttiniz siz bunu? bu nasıl çeviri?

    trevor noah hakkında hazırlanan "you laugh but it's true"dan bir çeviri bu ve aynı belgeselde inanılmaz kötü çeviriler vardı.

    "mainstream" kelimesini "ana akarsu" olarak çevirmiş. aradım bu altyazının çevirmenini internette ama bulamadım. bulsam çok fena rencide edecektim. bilmediğiniz işi yapmayın diyeceğim ama neyse. birileri o işi size veriyor. asıl hatalı onlar.
  • böyle değişik çevirilere sebep olan çevirmenlerdir. raven'ı kuzgun diye değil de kunduz diye çevirmişler. çevirmenlik, aceleye gelen bir meslek değildir ve üstüne üstlük, bu çevirmenler bu işten para kazanıyorlar.
  • kısa bir deadline ile yüzlerce binlerce satır çeviri yaparken arada bir iki cümle/kelime hata yapılabilir. kelime hatasını çevirmene değil de kalite kontrolcüye yıkmak lazım. anlam bozukluğu insan hali olabilir.
  • "seems like he likes you" cümlesini "kendisi gibi görünüyor" diye çeviren çevirmeni (!) ayakta alkışlıyorum.
hesabın var mı? giriş yap