• cüney özdemir'in programında türkiyede mimarlığın durumu üzerine çok onemli açıklamalar yapmış, türkiye'nin en önemli mimarlarından biri. nevzat sayın bu programda istanbul'un silüeti üzerine çok yerinde bir değerlendirmesi;

    ''istanbul'un silüeti konusunda olanlar neden bu kadar kötü? niye böyle davranıyoruz? niye zeytinburnunda bu yapılıyor? niye sultanahmetin arkasından o kuleler yükseliyor? niye istanbul'un silüetinin bir kıymeti yok? kimse kendinin olan bir şeye bunu yapmaz. o insanları tanıyoruz, kıyafetlerinin, evlerinin, arabalarının mutlaka kıymeti vardır kendileri için. demek bu şehri kendilerinin görmüyorlar. bu da zamanında üretilmiş bu mimari değeleri var eden insanlarla bunların genetik bir bağı olmamasından kaynaklanıyor. bu yüzden hoyratça davranabiliyorlar.'' işin ilginç yanı bu genetik bağ olmasa da en çok özendikleri şey osmanlı yapısı. ama şehri yöneten bu insanlar, özendiklerinden kalanlara saygı göstermekten bile acizler.
    .
  • cengiz bektaş'ın güzel kızı sıla'nın ikinci zevci.

    (ilki tunga uyar'dı, turgut abinin oğlu.)

    1990'ların başlarında kuzguncuk'ta otururdu. sıla'nın kızı (turna?) ile benim kızım'la fethi paşa korusu'nda yazları uçurtma uçurduğumuz yıllar.

    (biraderi de -gene kuzguncuk'ta köşk benzeri güzel binada iki arkadaşıyla yaşardı. )

    nevzat'la vaktiyle aynı lisede okumuşuz.

    (tabii fen sınıflarındaki parlak delikanlılar biz edebiyat meraklısı tiyatroda oynayanları biraz kıskanırlardı. şimdi bizler bu başarılı mimarımızı daha çok beğeniyoruz.)

    akıllı, yetenekli, okuyan (ki ender-i nadirattandır her türlü meslekte), kafa yoran, çözüm üreten ve (asıl önemlisi) düşündüklerini kaleme almaktan vazgeçmeyen bir arkadaştır.
  • bir toplantısında ".... efendim şimdi buranın sosyal dokusuna değinmek gerekirse, adam ikinci kattaki evinde ayı besliyor..." diyen kişidir.
    ev değil de, daha çok iş yeri, fabrika projelerindeki başarısıyla takdir edilmektedir. zira minimalizmi, ev projelerinde biraz soğuk kaçmaktadır. huysuz olmasına rağmen, ışıl ışıl bir insandır.
  • türkiye'nin üretken, aklı başında işler yapan, sözü dinlenir*, yazdığı okunur*, çizdiği tartışılır* mimarlarından (ki sadece bir iki tane daha biliyorum- cengiz bektaş, mehmet konuralp, ihsan bilgin belki) biri olan nevzat sayın'ın, muhtemelen başka mimarlarca yazılan tariflerinde arabasının, pantolonunun, sevgilisinin ve eski kayınpederinin anılıyor olması ne tuhaf.
    can sebahattin dere'nin tsan chan için yazdığı gibi, "pek hoş karşılanmıyor bu toplumda üret(k)en kişi" herhalde.
  • yanında çalışarak mutlu olabileceğim tek patron-mimar. üst düzey mesleki yetisinin yanında, çok kaliteli ve güzel bir insan evladı olduğunu her kelimesiyle hissettiriyor. cüneyt özdemir'in soru-yorum programında her soruya verdiği akıl dolu cevaplarıyla, akıcı ve keyifli konuşmasıyla sadece bir meslektaşını değil, tüm ev ahalisini mest etti. bir gün kendisiyle tanışmak / çalışmak dileğiyle...
  • cüneyt özdemir'in programında, istanbul'un bozulan silüeti mevzusundan bahsederken, silüetin içine sıçanların, o kadim kültürle genetik bir bağı olmayan, onun mirasçısı olmayanlar olduğunu, dolayısıyla şehrin hoyratça kullanılmasının ilk elden pek de şaşırtıcı olmadığını ifade etti. mimariyi -aslında toplumsal dejenerasyonun sebebiniyse, olduğu yerde mutlu olamayanların umutsuz bir çabası olarak gördüğünü söyledi. oldukça akıllı bir adam, dinlemek zihin açtı.
  • 2011 yılında açılıp mimarlık dünyasında büyük ses getiren mimarazzi isimli, mimarlık-iç mimarlık dünyasının, firma isimleri açık edilerek her türlü olumlu-olumsuz yorumların özgürce yapıldığı sitede, neredeyse tüm firmalar için birçok olumsuz yorum yapıldığı halde, kendisi hakkında tek bir olumsuz yorum yapılmayan kişiydi. nevzat sayın'ın çalışanları ile arkadaş gibi olduğu, onların önünü açtığı, herkesin keyifle çalıştığını söylediği ve şimdi hatırlayamadığım başka iyi şeyler anlatılırdı. özenmiştim o çalışanlara. çünkü bu sektörde memnuniyeti sağlamak çok zor. ya köle gibi çalıştırılırsın, ya paranı zamanında alamazsın, ya da zamanında alırsın da emeğinin karşılığını alamazsın, ya da maaşın tatminkardır da iş konusunda tatminsizlikler vardır.

    bu hafta kim milyoner olmak ister yarışmasında nevzat sayın'ın mimarlık ofisinde çalışan bir mimar yarışmıştı ve "çok sevdiğim bir firmada çalışıyorum" diye bahsetmiştir. patronunu da çok sevdiğini söylemiştir yine sorulmadığı halde. ofisine girip çalışası geliyor insanın.
  • (#116620655) nolu giride eleştirilen lapis han'ı, “görünür olmak” kavramına bir tepki olarak tasarlamıştır, tasarım açıklamasında görebilirsiniz. kendisi yüksek gökdelenlerden, büyüklük ve kütle ile farklı olma çabasından pek haz etmez. lapis han da, farkında olmadan yukarıda girisini alıntıladığım yazarın da mimarı doğruladığı şekilde farklıdır ve çarpıcıdır. fakat o aksta yer alan diğer yapılar gibi devasa kütleler, uzun olmak, en uzun olmak gibi bir şekilde değil; son derece basit bir geometrideki yapıda, göze patlayan bir cephe tercihiyle bunu yapar. o aks üzerinde e5 boyunca bir çok gökdelen, avm görürsünüz ama sizin aklınızda en fazla kalan yapı lapis han olacaktır. yani mimar, öne çıkma eleştirisini yapısıyla ortaya koymuş, sizi rahatsız etmiştir.

    bu tarz cüretkar ve çarpıcı, kimine göre ucubemsi yapıları boğaz hattında nevzat sayın'a yaptıramazsınız, ama eleştirdiği o gökdelenler bugün tüm boğazı kaplamış, silueti ele geçirmiştir. lapis han eseriyle istanbul'a zarar vermeden gökdelen eleştirisini yeni yapılaşan bir alanda çarpıcı şekilde ortaya koymuştur.

    zaten lapis han'ın iç mekan görsellerine bakarsanız dışarıdan gözüken bu alev alev yapının iç mekanlarında nasıl bir sakinliğin olduğunu görebilirsiniz. mimarın amacı dışarıya mesaj vermektir. bu tasarım dilini iç mekanlarda sürdürmez.

    tasarım açıklaması için tıklayabilirsiniz.
  • (bkz: lapis han)
    tık tık

    "...son zamanların inşa etme alışkanlıklarından biri haline gelen 'yüksek yapı', uygun koşullar oluştuğunda kuşkusuz önemli bir çözüm yolu; ama bu koşullar olmadan gerçekleştirilmeye çalışıldığında önemli bir sorun. özellikle 'görünüyor olmak' konusundaki duygusal taleplerin sonunda şehirler birbirinden ilginç yapılarla doluyor. herkesin görünmek için yarıştığı bir gösteri dünyasında sonunda hiç kimse yeterince ilginç olamıyor..."

    evet söyleyeceklerim bu kadar iyi günler
  • az önce kim milyoner olmak isterde yarismacinin -buyuk ihtimalle calisani- telefon jokeri kullanarak danistigi zat. ustadin sesini jokerlerden duymak da varmis.

    bu arada çok fena yamulmuyorsam dogru cevapladi sanirim, reklamin bitmesini bekleyemedim.*
hesabın var mı? giriş yap