• hayatı yalan olmuş gezegen. üstelik şerefsiz.
    diyorlar ki hala 2012'de gelecek. kardeşim o zaman en azından güneş sistemine bir taraftan giriş yapmış olması ya da yaklaşması gerekirdi bu şerefsizin. hani nerde? kim görmüş, kim bildirmiş? hubble armut mu toplamış bugüne kadar? ajanlık yapmaya gönderilmiş bir sanat fotoğrafçısı mı hubble yani?
    engin ardıç yine sallamış, yazmış, biz bu işleri biliriz demiş zamanında. (bkz: #4031962)
    hatta maşrık-ı azam bi zahmet beni arasın, sizin düşük dereceli biraderler anlamazlar bu işlerden demiş. ben bilirim demiş.
    hay kafanıza düşsün nibiru be.
    hatta nefilimler domaltsın diycem ayıp olcak. vazgeçtim.
  • hikayesi (bkz: nemesis)'e benzeyen ama diğer yandan da keriz silkeleme kitapları ve uyduruk youtube videolarının vazgeçilmez unsuru olan gök cismi.

    gerçekliği ya da tercümesi tartışmalı kimi sümer metinlerine göre (halen bir çok bilim insanı uydurma olduğunu düşünüyor) yakınlarımızda bizim her zaman göremediğimiz bir gök cismi daha var, belli periyotlarla dünya ile yörüngesi yaklaşıyor ve görünebilir oluyor. buralarda yaşayan tanrılar, çıkan bir nükleer savaş sonrası gezegeni resmen havaya uçuruyorlar. bu tanrılar da aynı zamanda dünya'da olan olaylara arada el atıyorlar, insanların genetiğiyle oynuyorlar. bu gezegenin adı nibiru.

    nibiru ile tamamen alakasız bir ekip çıkıp diyorlar ki "yaklaşık her 26-30 milyon yılda bir dünya'da çok büyük katastrofik olaylar meydana geliyor, sebebi yukarılarda bir yerlerde olabilir mi? sanki bir gök cismi, yörüngesi nedeniyle zaman zaman dünya'nın ve sistemimizin ayarlarını bozup buraya daha çok gök cisminin düşmesine sebep oluyor".

    uranüs'ün yörüngesindeki sapmalardan, uranüs'ün ötesinde kütlesi büyük başka bir cisim olduğu düşünüldü, bu gezegen neptün. aynı sapmalardan ötürü neptün'ün ötesinde de bir gezegen olduğu düşünüldü ve pluto geldi. ama bakıldı ki pluto'nun kütlesi gayet ufak ve bu sapmaya sebep olamaz, acaba oralarda bir yerde buna sebep olan başka bir kütle mi var diye düşünüldü.

    nemesis hipotezi, yukarıdaki bu iki görüş sonrasında ortaya çıktı. ya bizim güneş sistemimiz, diğer bir çok sistem ve en yakınımızdaki sistem olan (bkz: alpha centauri) gibi 2 yıldızlıysa? ve yakınlarımızda bir yerlerde (bkz: kızıl cüce) ya da (bkz: kahverengi cüce) varsa? bu tip gök cisimlerinin tespiti de hayli zor.

    belki de o sümer metinleri uydurmasyon değildir ve nibiru da bir zamanlar gelişmiş bir medeniyete ev sahipliği yapmış bir kırmızı cücedir.

    belki de hepsi yanlıştır.
  • sümerlerin o dönemde birkaç gezegenin varlığını bilmesi, her söylediklerine inanacağımız anlamına gelmez. birkaç gezegeni tespit etmiş olabilirler, ama kıçlarının dibindeki bir çok gezegenden de bir haberlerdi. yörünge nedir bilmezlerdi. gezegenlerin güneşin etrafında döndüğünden de haberleri yoktu. dünyaya zarar verebilecek yakınlıkta olup aynı zamanda görünmez olan bir gezegenin varlığı mümkün olamaz. hadi göremediğimiz bir şey var diyelim, o göremediğimiz şeye gezegen demek pek mantıklı olmayacaktır.

    nibiru'nun güneşin arkasında gizlediğini iddaa edenler var yahu!

    hurafelerle genç zihinleri kirletmeyelim.
  • (bkz: hepimiz olucez)
    (bkz: spoiler)
  • sumerlerin ni.bi.ru diye adlandirdiklari "gecis gezegeni" anlamina gelen kelime.
  • nasa falan bizden saklıyor geyiğini ve gözlemevlerinde çalışan onca bilimadamı persoenlin bir şekilde bu susturulma planına dahil edildiği fantazisini bir an için gerçek kabul edelim. her saniye dünyadan binlerce amatör astronomun teleskopları gökyüzünü dinliyor, izliyor. bunların hatırı sayılır bir kısmı bunu yaşam tarzı haline getirmiş kuyruklu yıldız avcıları. iletişim çağının bu kadar geliştiği bir dönemde dünya büyüklüğünde olup da dünyaya doğru yaklaşan bir gezegeni 10 tane illuminati gelse gizleyemez. astronomi gözlemler üzerine temellenmiş bulgularla hareket eden bir bilim dalıdır. dahası her birine insanların ömrünü adadığı, ağır çalışma yükü ve bilgi birikimi gerektiren bir sürü alt disipline sahiptir. sitchin'in kafasındaki fikre uydurarak yaptığı ve çeviri tanımının ötesine geçip kişisel yorum haline gelmiş fikirlerine aldanan insanların, astrologların, ufocu tayfanın düştüğü en büyük hata da budur. astronomi oturduğun yerden iki metin okuyup felsefe yaparak yorumlanabilecek kadar basit bir bilim değildir.

    malesef insan oğlu her zaman kolaya kaçmaya meyillidir. duymak istediğini söyleyene inanır, inanmak ister. elinde sihirli bir değnekle gelip dünyadaki tüm pisliği düzeltecek, kendi hayatlarını iyileştirecek, düzeni değiştirecek, anlayamadığı şeyleri ona öğretecek, ulaşamadığı yerlere ulaşmasını sağlayacak bir kurtarıcı bekler hep. bu işin kolay kısmı. halbuki dünyadaki mevcut düzeni kuran, yaşadığı coğrafyayı, toplum ve bireylerini bu hale getiren yine insanoğlunun kendisi. bunu düzeltecek olan da bizden başkası değil. içinde bulunduğumuz evren bizim için bilinmezliklerle, ulaşılamazlıklarla ve fiziksel yapımızın bir saniye bile dayanamayacağı zorluklarla dolu vahşi bir okyanus. bu uçsuz bucaksız okyanusta hayatta kalmamızı sağlayan, bizi koruyan tek şey yaşadığımız gezegenin sağladığı imkanlar ve aklımız. dışarıdan birilerinin gelip mucizevi bir şekilde her şeyi yoluna sokmasıysa çok ama çok uzak bir ihtimal.
  • üzerine bir bilim kurgu filmine konu olabilecek teoriler üretilen gezegenimsi.

    bunlardan bir tanesinde nibiru, dünya olmazdan evvel güneş sistemininin 4. gezegeni olan tiamat'ı yok etmesi için suni olarak üretilmiş dev bir savaş yıldızıdır. aynı zamanda bir gezegendir, yüzeyinde değil, içinde yaşanmaktadır. içinde yaşayanlar ise bir şeyleri "yok etmek" için görevlendirilmiş galaksimizin en üstün ruhani temsilcileridir. *
  • nibiru ile ilgili çok sayıda makale okudum. kafamda oluşan bilgiye göre nibiru (marduk) yoktur.
    varsa bile güneşin etrafındaki turunu, anlatıldığı gibi 4 bin yılda tamamlamıyor dur. 10 binlerce yıl sürmesi gerekir. bir yörünge turu on binlerce yıl sürecek kadar uzunsa, güneşe çok uzak olması gerekir. güneşe o kadar uzaksa, ışık görmesi çok zor ihtimal. bizim duyu organlarımızın fark edemediği bir hayat kaynağı yoksa, kendi ısısı ile karanlıkta nasıl bir hayat için uygun olur. o karanlıktan bu kadar zeki varlıklar çıkmış'sa, dünyadan daha iyi özellikleri olan bir yer olması gerekir. aksi halde, sümer tabletlerini anlattığı gibi, uzun yıllar dünyaya hükmedip, burada şampanze ile bilerek ilişkiye girip bu gün'ki insan oğlunu planlayacak kadar zeki bir varlığın, dünyayı terk etmesi mantıklı değil. ayrıca karanlık bir hayata alışkın olan anunakiler ( marduk ta yaşadığına inanılan varlıklar) bu aydınlıkta nasıl yaşadı.
    bu yazdıklarımın doğruluğunu idda etmiyorum. ama buraya, dünyaya istediğin şekli verip, çekip gitmek hiç mantıklı değil.

    bütün bunları bir arada düşündükçe, hâla çok ilkel olduğumuza inanıyorum. daha kulağımızın hemen arkasındaki mars gezegeni nedir ne değildir tam bilmiyoruz. demek ki bu kadar saldırgan vahşi olmamız normal. belki de, evrenin yaşına göre, daha yaratılış aşamasının bir tık ilerisindeyiz.

    düzeltme..imla
  • bu allahsız gelecek de artık mistik bir olayın canlı şahidi olacağım diye dövmesini yaptırdım. dövmeye elf alfabesiyle sübhaneke yazdım üstüne üstlük; gezegen yaklaşınca kolumda bir ışıltı yayıp, ardından orda yaşayanların lideri insanlıkla benim aracılığımla iletişim kuracak diye hayaller kurdum! 2012'den beri her sene ha bu sene geliyor, ha seneye geliyor haberlerini heyecanla takip ettim ama artık umudu kesiyorum. kusura bakma nibirucum, artık benim için yurtiçi kargo gibisin; "geldik, yoktunuz"....
hesabın var mı? giriş yap