• (bkz: elizabeth)
  • gördüğüm en güzel kitap isimlerinden birine sahiptir.

    kitabın ismi, friedrich nietzsche ölüm döşeğindeyken kız kardeşinin yanında ağlaması üzerine söylediği bu etkileyici sözden gelmektedir.
  • nietzsche yıllarca ağır sağlık sorunları yaşamış, bazı takıntıları sebebiyle annesi ve kardeşi ile sorunlu ve zorlu günler geçirmiş. hastalığının çok ağırlaşmış ve bilincinin yerinde olmadığı o kötü günlerde kız kardeşinin başında ağlaması üzerine kanımca yaşananlardan dem vurarak bu cümleyi kurmuş; bunca umutsuzluk dolu düşüncelerin ardından umut dolu bir cümle olmuştur. dolayısıyla da kurduğu bu cümle de son bilinçli cümlesi olarak akıllara kazınmıştır. oldukça üzücü ve etkileyici ki selahattin yusuf da kitabına bu ismi vermiştir.
  • o kadar abazan olmak ki artık elizabeth’in bile senden tiksinmesi durumu.

    - niçin ağlıyorsun elisabeth mutlu değil miyiz
    - ben artık ayrılmak istiyorum

    serinin sonraki kitabı ömer seyfettin’den diyettir.

    --- spoiler ---

    .. ve elisabeth ayrılır.
    --- spoiler ---
  • bazen dudaklarını kımıldatır, gözlerini hafifçe aralayarak bir şeyler söylerdi.
    ancak böyle nadir anlarda bile (bkz: nietzsche) olduğunun bilincine varamadığını fark ederdim ve usulca ağlamaya başlardım.
    o zaman bana : “niçin ağlıyorsun elisabeth mutlu değil miyiz ? “ derdi
    (bkz: elisabeth nietzsche’nin kız kardeşi)
    (bkz: selahattin yusuf)
  • edebiyat masalarında gençlik yıllarımın artistliğini yaptığım dönemler.. ne unumu elemişim, ne elek duvarda asılı..
    aktif bir caka satma döneminin başrolüyüm.. nerede bir sanatsal muhabbet var orada hâzirun ile mevcudum. akşamlarını meksika sınırı deyu entellekşıl bir programla kültüre boğuyorum. tarık tufan var kitaplarını sevmesem de o zaman için muhabbetini dinlemeye tahammül edebiliyorum tabii sonra ismini hep karıştırdığım ismail kılıçarslan ve dahi selahattin yusuf.. içlerinde kendimi en yakın hissettiğim nedendir bilmiyorum işte bu selahattin.. yıl 2013-2014 gibi raflarda “niçin ağlıyorsun elisabeth yoksa mutlu değil miyiz?” kitabını gördüm ben bunu okurum agedeş demişim almışım. ama okumamışım. yıl olmuş 2020 bu sefer aynı kitap kütüphanemin derinliklerinden gün yüzüne çıkmasın mı. çıksın. inanır mısın yıllar sonra sanki denize kıyı bir kasabada (mesela assos ) iki taburede benim elimde şekersiz türk kahvesi, selahattin abi anlatıyor ben dinliyorum;
    nietzsche diyor dinliyorum, dostoyevski ve rus edebiyatının dibini sıyırıyor, tarkovsky’den dem vuruyor, oğuz atay diyor.. her yazardan onikiden vuran alıntılar yapıyor mesela “ kierkegaard ,zamanımızda en derin acılar, kendilerini ironi ile ifade etmek zorundadır, demişti “ diyor yetmiyor rimboud’u her şeyi ile anlatıyor ölürken ağzından dökülen son sözlerin allah kerim olduğunu söylüyor, burada kendime kısa bir tefekkür molası verdiriyor..
    alıntıların bittiği yerde tavsiyeleri başlıyor , “ey okur, diyor; oku ve bir cep yap kendine şu çığrından çıkmış ülkede. bir balon yap ve nefeslen azıcık.”

    ah sayın selahattin okudukça sizle konuşmanın zevkine vardığım kitabınız için teşekkürler ve dahi okumam için kitabınızın zihnimin not defterine yazdırdığı kitaplar için de hürmetlerimi sunarım..
hesabın var mı? giriş yap