• 117 dakikalık, 2014 yapımı film.

    " kariyer basamakları ?"

    son yıllarda sunulmuş en sıkı ve orijinal suç-gerilim filmlerinden biri olan nightcrawler; hiç sıkılmadan, soluksuz ve de merak içinde geçireceğiniz iki saati kesinlikle fazlası ile teklif ediyor.

    ana akım medya tavrı, insana saygı, misanthropy, ruhsal bozukluk, dini imanı para olmak, aşırı kapital sistemde hem hırsız hem de saygısız olmak gibi kilit ögeler o kadar ustaca harmanlanmış ki, hepsini tanımlamaya kalkmak bile güç ve yapıma haksızlık olabilir. ( credits: dan gilroy )

    oyunculuk bazında ise; jake gyllenhaal tek kelime ile kusursuz bir "işçilik" çıkarmış. kendi filmografisinin en iyi performanslarından biri ile karşımızda. yarattığı karakter; hem uzun süre akıldan çıkmayacak bir "sinema kahramanı" hem de yıllar geçtikçe "kült" karakterler sınıfına rahatlıkla yükselebilecek potansiyelde.

    efendi olunuz ve kesinlikle kaçırmayınız.

    kişisel bonus track notlar:

    * louis bloom karakteri kesinlikle başak burcu familyasından.
    * mutlaka gece izlenmeli.
    * uzaktan ya da yakından medya işine bulaşmış iseniz, alacağınız seyir zevki 6 ile çarpılıyor.

    9 / 10.

    her eve imdb
  • son zamanlarda izlediğim iyi filmlerden, kesinlikle tavsiye ediyorum. 2 saat boyuca sizi ekrana kilitleyip, heyecanlı bir şekilde izlemenize olanak sağlıyor.

    --- spoiler ---

    gelelim filme, filmdeki donnie darkomuz (bkz: jake gyllenhaal) bence o filmden bile cok daha iyi oynamış. film gözümüzün içine soka soka kapitalist sistemin nasıl olduğunu anlatıyor. karakterimiz kariyer basamakları tırmanırken herşey mübah mantığını ile hareket ediyor ve bize basının nasıl bir gücü olduğunu ve bu işlerde nelerin döndüğünü açık bir şekilde ifade ediyor. benim için 8 eder film.

    --- spoiler ---
  • ben bu filmi yerinde bir sistem eleştirisi olarak görüyorum. çok çekildi bu tür ama bu biraz daha popüler, dolayısıyla kişilerle buluşma şansı yüksek tabi bağımsız yapımlara oranla. bir de izletiyor kendini tabi, müzikleri falan iyi bayaa, bazı sahnelerde hiçbir şey yokken boşu boşuna gerildiğimi falan fark ettim.

    --- spoiler ---

    louis: içinde yaşadığımız düzeni simgeliyor bence. acımasız, hedefe ulaşmak için hiç bir etik kaygı göz etmeden koşarak ilerleyen bir düzen. arada kaynayan kişi/kurum lar oldukça önemsiz ve değersiz. yok olmaktan korktuğu için yok etmeyi seçen..

    karakterin tüm replikleri, mimikleri, yaşantısı ve kişiliği ile içinde yaşadığımız vahşi düzenin her bir parçasını yansıtmakta. zira partnerinin ölümünü kariyer ve para için filme çeken bir kişi kendisi. evet plazada birbirinin ayağına kaydırmak için canhıraş uğraşan takım elbiseliler daha masum görünüyor belki ama çok da farkları yok birbirlerinden sanki..

    --- spoiler ---
  • ana karakterimiz lou bloom'un da kendisini tanımladığı gibi hiç kimsesi olmayan ve işsiz bir insanın girişimciliğini gözler önüne seren harikulade bir film. başta yaşadığı talihsizliklere rağmen pes etmeyen, işleri yoluna koyduğunda da asistanını bile harcayabilecek kadar kibirli bir insanın hikayesi. günümüz insanının iyi bir kariyer peşindeki yolculuğunu insanı çok da rahatsız etmeden böyle açık bir şekilde anlatması bu filmi kesinlikle izlenilir kılıyor.
  • muazzam bir filmmiş vay arkadaş.
  • bir kalemde izlenip geçilmeyecek filmlerden.

    --- spoiler ---

    fon olarak medya eleştirisi kullanılmış gibi dursa da aslında temelde sistem eleştirisi barındırıyor.. menfaat ve doğruluk ikileminde hangi tarafta yer aldığımızın sorgulanması isteniyor. menfaat başarı hırs galibiyet kavramlarının içine gayet başarılı şekilde yerleştirlmiş. filmin bir yerine kadara lou bloom karakterinin başarısını isteyerek izlerken belli bir yerden sonra bu tutumumuzun hatalı olduğunu bize hissettiriyor. hayatta da becerikli kişilerin yanında yer aldığımızda her zaman doğru olanı seçmeyebileceğimizi anlatıyor derinden derine.. hikaye tek bir karaktere odaklanmış durumda.. bunu anlatım methodu olarak benimsemiş.. yan hikayelerden özellikle kaçınılmış.. konu dağılmasın istenmiş.. restauranttaki polis baskınında bile restaurantın içine hiç girmyoruz.. uzaktan izliyoruz.. lou nun hemen yanı başından gözlemliyoruz olan biteni.. film boyunca lounun yanından hiç ayrılmıyoruz.. ve final de gerçek ile uyumlu şekilde sonlanıyor.. hayatın peri masalı olmadığı, iyilerin her zaman kazanmadığı, kötülerin yaptıklarının yanlarına kar kalabildiği yüzümüze vuruluyor..

    jake in oyunculuğu başarılı.. onu hiç böyle bir karakterde izlemediğimiz için başardığı şey biraz daha takdir edilesi.. ama yine de karakter yeterince derinlikli yansıtılmıyor.. burada suç daha çok yönetmenin elbette.. alabildiğince insani duygulardan arındırılmış bir karakter izliyoruz. ama onu bu hale neyin getirdiği ile ilgili bir ipucu yok. yalnız yaşadığını biliyoruz ama o kadar.. bu denli kötü tarafta olması biraz karikaturistik duruyor.. jake olabildiğince karakteri gerçekçi göstermeye çalışsa da..
    --- spoiler ---
  • filmi izlerken karnıma ağrılar girdi, daha rahatsız edicibir karakter izlediğimi hatırlamıyorum. diyaloglar, bakışlar nefret ettirdi kendinden. tabi tüm bunlar jake gyllenhaal'ın oyunculuğunun ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. tabi rene russo ve riz ahmed'in de hakkını vermek gerek.
  • kararlı bir insanın gözü hiçbir şey görmez'in vücut bulmuş filmedilmiş hali. çıkarları insanları birbirine zincir gibi bağlıyor aynı çıkarlar birbirlerini zincirden atmayı göze almaya itiyor. sorun şurda haklı olduklarından o kadar eminler ki pişmanlık duymuyorlar. övülecek bir hal alıyor, herkes tarafından zamanla kabule dönüşüyor. karşıt fikirler, etikten bahsedenlerinse sesleri giderek kısılıyor ve otoritelerini gittikçe kaybediyorlar. nasıl gözümüzün algıladığı saf gerçekler değilse ve hayatta kalmamızı buna borçluysak, hayatın kuralları bizi götürdüğü yer de bu diyebiliriz. güçlü olan, bir noktaya odaklanan başarı merdivenlerini teker teker tırmanıyor. ama insani boyutları giderek büyüyen soru işaretleri oluşturuyor...

    sistemi suçlayabiliriz, karakterleri suçlayabiliriz ama getirdiği başarıyı ve bunun belli çevrelerce taktir edildiğini, keşkelere dönüşen karşıt seslerin cılızlaştığını kabullenelim. dünya işte tam da bu yüzden giderek yaşanmaz bir hal alıyor. bir çığ gibi bunu başarı olarak görenlerin sayısı arttıkça artıyor. ne yapıyorsak, neyden şikayet ediyorsak buna prim veren sen, ben; başkası değil...
  • herkesin, psikopat bir insanın bile kendi doğrularının ve hırslarının peşinde koşarak başarılı olma ihtimali olduğunu anlatan film.

    kendi doğrularımızın ve davranışlarımızın toplumun beklentileri ile örtüşmediğinde, bize nasıl ters ve acımasız göründüğünü de gözümüze gözümüze sokmuştur.
  • vasat alti bir film. zaman kaybi.
hesabın var mı? giriş yap