• bu adam karadenizliliğin özetidir. yazılarında saf öfke ve zayıf düşünce bulursunuz. tabii az kitap okumuşu bu şekildeyse gerisi nasıldır siz hesap edin.
  • üstteki yazarın entrisindeki yazısıyla yine gazeteciliğini konuşturmuştur.
  • cemaatmiş, tarikatmış ne varsa vurdu geçti bugün.

    https://www.youtube.com/watch?v=w21jm0gb_fe
  • cumhuriyet'e lanetlerin okunduğu günde tek derdi ayasofya'nın halısı olan akp'li yazar.
  • 13 temmuz 2020 tarihinde ayasofya'nın çakma fatihi eski fetöcü şimdinin reisçi manyak siyasal islamcılarına zaten çok sağlam şekilde çakmıştı.
    bu nankörlükten öte! kudurdunuz mu
    o muhteşem yazıyı aşağıda paylaşacağım.
    ama bugünkü manyak siyasal islamcı şovundan sonra akp ve diyanet işleri başkanı gibi siyasal islamcı soysuzlara anladıkları dilden cevap veren bir tweet te atmıştır.

    tweet: "asla unutmayacağız, böyle nankör böyle vatansız allahsız utanmaz insanlara makam mikrofon ve maaş verenleri!"

    asla unuymayacağız bu yavşakları

    şimdi şunlardan sonra nihat genç halıyla, kilimle uğraşıyor demek biraz haksızlık/ayıp oluyor bence. şu konjonktürde, bu kadar ağır ve doğru akp/siyasal islam eleştirileri içeren çok nadir sayıda yazıya ve fikre ulaşabiliyoruz. ben de bazen nihat genç'e, yetersiz muhalefeti bazen fazla eleştiriyor diye kızıyorum, bazen devlete olan saygısından ötürü cumburculara az giydiriyor diye içerliyorum ama sezarın hakkı sezar'a.

    bugün kılıcı kınından çıkaran, adil öksüz'ün tez danışmanı, fetö stk'larının değişmez ismi abant toplantılarının sıkı müdavimi, maklube kaşıkçısı, fetö yalayıcısı dib başkanı erbaş’a, cumhuriyetin kurucusu ve aziz silah arkadaşlarına söversen, çok zaman geçmeden o kılıcı bir yerlerine iliştirirler demiştir. o kılıç kınından çıkmayacaktı!
    eceli gelen köpek cami duvarına işerdi, siyasal islamcı dib başkanı cami içine işedi. finali hep beraber göreceğiz.

    akp (siyasal islam) rejimi artık devlet haline gelmiş, devlete çökmüş, mhp de bu soysuz rejimin erketeciliğini yapmaktadır. ama bugün t.c. cumhuriyeti ve kurucusuna dil uzatan soysuzları ve onların yancılarını bir kaç sene içinde herkes görecek.

    siyasal islamcı arsız ayasofya şovu öncesi nihat genç'in herkesi uyaran yazısı aşağıdadır.

    başlığı: bu artık nankörlükten öte! kudurdunuz mu, ayıp oluyor beyler!

    “ayasofya'nın yeniden camiye çevrilmesiyle aşka gelen yandaş yazarlar ve iktidar sözcülerinin yazıp-çizip söyledikleri zıvanadan-terbiye/ahlak sınırından çoktan çıktı.

    ayasofya'nın müze yapılmasıyla ilgili atatürk'e dil uzatmayan imayla olsun laf geçirmeyen kalmadı, hop bir saniye.

    şu işi baştan anlayalım, hatırlatalım.

    fatih'in şehrini ingilizler'e teslim eden kimdir?

    mondros mütarakesi nedir, osmanlı orduları topyekün tasfiye edilip silah bırakacak, yani osmanlı teslim olacak.

    yani, istanbul'un işgaline sebep evliya deyip başüstüne koyduğunuz padişahtır ve anadolu'da ingiliz bildirilerini imzalayan şeyhlerinizdir.

    ve istanbul'u düşman işgalinden kurtaran kimdir?

    hoop bi saniye, ağır olun beyler, ne demeye getiriyorsunuz, hayırdır ne oluyor beyler!

    fatih'in şehrini ingiliz'e teslim eden padişahlara tek lafınız yok.

    sonra şehir kurtuluş savaşıyla kurtarılmış, sultanahmet camii kurtarıldı, selimiye camii kurtarıldı, beykoz, bebek sahilleri kurtarıldı, eminönü kurtarıldı, kadıköy kurtarıldı, fatih camii kurtarıldı, beyazıt semti kurtarıldı, limanlar kurtarıldı, şehir topyekün kurtarıldı.

    ve sonra ayasofya 'müze' yapılınca bu yobazlara bu 'kurtarılmaları' beğendiremiyoruz.

    istanbul gibi gözbebeğimiz onurumuz gururumuz varlığımız koskoca şehri ingiliz'den milletçe savaşıp aldık, yine de, bu kurtuluşu ve zaferleri yobazlara beğendiremiyoruz.

    islamcı yobazlara bu 'kurtuluş'u neden hiç beğendiremiyoruz, ingilizler'le anlaşmış diyenler mi ararsın, batı'ya göz kırpıyor diyen mi ararsın, güya ingilizler sana istanbul'u veriyoruz ama sen de müslümanlığı ortadan kaldır, demiş, palavralar mı ararsın. şu utanmazlara bakın ingiliz'le anlaşanlar da anadolu'da kendi şeyhleri hocaları.

    be reziller!

    be nankörler!

    fatih'in şehrini mondros mütarekesiyle ingilizler'e kim teslim etti?

    fatih'in şehrini ingiliz'e teslim edenlere tek satır lafınız olsun be.

    lafı öyle dolaştırıyorlar ki ayasofya'yı müze yapan kimse kimin dönemiyse imalarla küfürler ihanetler hıyanetler dolu dizgin sallıyorlar!

    be nankörler, fatih'in şehrini ingiliz'e teslim edenlere tek laf etmeden sanki müze kararıyla ingilizler'e istanbul'u teslim eden atatürkmüş gibi karışık bir yere bir imaya getiriyorlar lafı, be terbiyesizler.

    fatih'in şehrini ingiliz'den kurtaran fatih'in ruhunu muazzez eden askere komutana birazcık saygınız olsun.

    ne bu celaliniz osmanlı'yı batıran topyekün teslim ettiren atatürk müydü?

    yobazın aklı almıyor kafa hesabı bir türlü tutmuyormuş, ingilizler istanbul gibi şehri neden teslim eder etmemeli diye akıl yürütüp işin içinde bir gadigülli arıyor, bütün iddiaları safsata, hepsi çürütülmüş, saçma sapan hazımsız laflar. dünyaca ünlü tarihçiler oturmuş bu manyakların asılsız iddialarına onlarca yıldır belgelerle enerji harcayıp delil gösteriyor, bu delileri yatıştırmak mümkün değil.

    savaş yedinci yılına girmiş, ingiliz ordusu kaçak, psikolojik vaka ve intiharlarla yarıya düşmüş. güvendikleri yunan'ın 300 bin kişilik ordusu 130 binlik türk ordusuna yenilmiş. izmir'i coşkuyla alan türk ordusu bu moralle meriç'i dahi geçip atina'ya yürüyebilir hesaplarını yapan ingilizler'in kendisi.

    bu yobazlara kurtuluş savaşı'nı dahi beğendiremedik, yok efendim lozan'da o oldu bu oldu? yok efendim kurtuluş savaşı'nda şehit sayısı 10 bini geçmemiş. terbiyesiz nankör adamlar, peki istanbul'un fethinde kaç şehit verdik? fatih orduları 70 bin, bizans'ın yedi bin. yani çanakkale savaşı gibi yüzbinlerce şehit vermediğimiz için istanbul fethinin büyüklüğü zarar mı gördü, be beyinsizler!

    1922'de fatih'in şehri istanbul yeniden 'fethedildi'.

    yeniden fetheden mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşları!

    hurafe ve rüyalarla öyle bir hava atmosfer oluşturuyorlar ki ayasofya'yı camiiye çevirme kararıyla sanırsınız istiklal harbi'nde savaştan kaçan istanbul'u bu yobazlar fethetmişler!

    halil inalcık, iş bankası'ndan çıkan 800 sayfalık fatih sultan mehemmed han kitabında anlatır, fatih istanbul'u fetheder ve ulema fethi tebriğe gelir.

    fatih ulemaya şöyle seslenir: 'istanbul'u ben kendi kılıcımla kazandım, sizin inayetinizle değil.'

    ve ak şemseddin'in bu lafa bozulup küsüp bursa'ya çekildiğini söyleyen yine halil inalcık tarihidir.

    fatih, ulemaya bu yenilip yutulmayacak terso lafları niye söylemek ihtiyacı hissetti!

    işte bugün yaşadığınız hurafelere siz de şahit oluyorsunuz, bu yüzden söyledi, kılıç hakkı bu sözlerde saklıdır sayın murat bardakçı!

    çünkü asker arasında bir yığın hurafe dolaşıyordu, yok efendim mısır'dan şu fırıncı evliya gelmiş fırınından her gün yüzbin ekmek çıkıyormuş, yok efendim, surların üstüne gökten şu evliyalar inmiş, gırla gidiyor.

    hatta fatih sultan, fetihten sonra, yine inalcık yazıyor, dervişlerin zaviye ve tekkelerini de kapatır, çok sonra sofu padişah denilen ıı. beyazıt arazileri geri verir. ve fatih fetihten sonra fethe karşı çıkıp hatta bizans'la gizli görüşüyor iddiasıyla çandarlı'yı öldürtür. atatürk de işgalde ingilizlerle işbirliği yapanları istiklal mahkemesi'nde yargıladı, niye kuduruyorsunuz?

    yani demirel'in gap'ı gaptırmadığı gibi fatih de fethini kaptırmamıştır, fatih de atatürk de ihanet edenleri affetmemiştir.

    ama bugün fatih semti ve oy deposu partileri fatih'in kovduklarıyla dolmuştur, ayasofya'nın tekrar müzeye çevrilmesiyle bu sefer fethi mustafa kemal atatürk'ün elinden almaya çalışıyorlar, ingilizler'le el altından anlaşmış gibi ipe sapa gelmez zırvalarla.

    müzenin camiye çevrilmesi egemenlik hakkıdır, ister müze olur ister camii, kimse karışamaz, iç işlerimize karışanın da karşısına milletçe çıkarız.

    ancak egemenliğin sadece hakkı değil egemenliğin bir de asaleti vardır.

    mesela mustafa kemal atatürk 'asil' insandı, isteseydi padişahlar gibi haremine kırk tane kadın alır, isteseydi konya ovası dahil tapusuna geçirirdi, hayır, kars'tan edirne'ye tek bir metre kare yer ve tek bir kuruş istemedi, neyi var neyi yok, milletine ve kurumlarına devretti. şimdi atatürk orman çiftliği arazisine çökenler kimlerdir? şimdi istanbul'un vakıflarına arazilerine çökenler kimlerdir? kurtuluş savaşı'nda şehit ve gazi olanlar mı, yoksa, rüyalarla hurafelerle kainat imamlarıyla gaiplerle iktidar kuranlar mı?

    egemenliğin sadece hakkı değil soyluluğu vardır.

    mesela anadolu'yu işgal etmiş dünkü düşmanları yunan'ı ve ingiliz'i de istanbul'da ağırlamayı bildi, bayraklarına krallıklarına saygı ve derin nezaket gösterdi.

    egemen insanların milletlerin kendine güvenleri ağırbaşlılıkları tevazuları olur, yaygaraları iftiraları nankörlükleri hasetleri olmaz.

    memleketin, sancağın, camiilerin, toprakların işgal edilmiş ve sen cenk meydanından tırsıp ingiliz gemilerine bir köpek gibi binip kaçacaksın ve sonra?

    nutuklarla hamasetle yalanlarla laflarla a haberle propagandayla algı çalışmasıyla yok efendim niye müze yapılmış gargarasıyla laf dönüp dolaşacak istanbul'u ingiliz'e teslim edenleri baştacı büyük evliya padişah yapacaksın, fatih'in şehrini ingiliz'in elinden kurtarıp alan büyük eşsiz kahramanlara da imalarla her türlü iğrenç nankör lafı eğip büküp karıştırıp sallayacaksın.

    öyle iğrenç laflar ediyorlar ki hangi pisliklerine yetişeceğimizi bilmiyoruz, çanakkale'nin dahi yüzüne demokrat parti gelene kadar hiç bakılmamış, ancak onlar iktidara gelince çanakkale nihayet hatırlanmış diyen hainler dahi var, hangi pisliklerine cevap vereceksin?

    mustafa kemal atatürk, başta ünlü hafız burhan istanbul'un bütün sesi güzel hocaları gülcemal vapuruna bindirip çanakkale şehitlerine karda kışta dua etmeleri için gönderdi. sağanak yağmur altında ıslanan hocaları da karşılayıp, 'hocam sizleri de yağmur altında yorduk' diye nezaketle sarılıp öpüp saygıyla ağırladı.

    arkadaşlar, biz de gençken bu sağcı yapılar içindeydik, cahildik, bu tarikat ve cemaatlerin bu kadar bela olduğunu olabileceğini henüz bilmiyorduk, sonra fetö gibi yapılar gördük, sonra bu tarikat-cemaatlerin iç yüzlerine tarihlerini görüp okuduk, ve sonra sonra ingilizlerle kimler anlaştı öğrendik, sonra, savaş meydanlarında kim savaştı, kılıç sallamadan ülkenin arsa ve arazilerine ballı böreklerine kimler oturdu biz de sonra sonra öğrendik. çünkü bu sağcı hortlak yobaz hakimiyet bu hurafeleriyle ülkenin her sokağında her dergisinde her partisinde dolu dizgin at oynatıyordu. nasıl bizim üstümüze beynimize yapışmışlarsa bugün bu palavralarla sizin de üstünüze yapışırlar, utanmayın, cesur olun, derinizi sıyırır gibi bu sülükleri kopartıp atın üstünüzden.

    ve unutmayın, fatih sultan akıllı ve çok büyük adamdı, rüyalarla uydurma hikayelerle fatih'in elinden fethi alamadılar.

    ama şimdi allem gullem çarpıtma sapıtma yaygara nankörlük iftira gırla gidiyor.

    işte görüyorsunuz istanbul'u düşmanın elinden kim kurtardı sorusuna içlerindeki kudurmuş hazımsızlık nankörlükle hala cevap veremiyorlar!

    bu palavları yiyecek kadar bilgisiz savunmasız cahilseniz ülkenizi tarihinizi büyük kahramanlarınızı en yüksek değerlerinizi işte bugünlerde bolca örneğini gördüğünüz gibi soylu tarihinizi bağımsızlık savaşlarınızı bu yobazlar sadece çene çalarak elinizden alır”.
  • attığı twit'te fatih'in 'vakfiye senedi' deyip lanet okudukları belge de sahte çıktı demiştir.
    https://twitter.com/…enc/status/1287054407234924554
  • bu adamın yazdığı herhangi bir makaleyi, hiçbir anlam ve içerik kaybı olmaksızın üç cümleyle özetleyebilirsiniz. gerisi iftira, hakaret, o üç cümlenin türlü çeşit tekrarı, meydan okumalar, sloganlar, tehditler ve bilimum anlamsız hezeyanlardan ibarettir. bununla birlikte abimizin enerjisi acayip yüksektir. kısa bir anımla bitireyim..

    iyi niyetli ancak biraz boş bir arkadaşımız vardı üniversitede. bunun üç beş yazısını okumuş, müthiş gaza gelmiş. “orrrospu çocuklarııı” diye küfrede küfrede anlatıyor. karşısına birini koysan, “işte o vatan haini bu” desen, gözlerinden çıkan şimşeklerle öldürecek, o derece. neyse höyküreceklerini höykürdü ve o aşırı uyarılmış zihni, peşpeşe kurtlar vadisi izlemişcesine “öaeaeahhh” diye boşalarak rahatladı. o anda nihat genç’in kötü bir yazardan ziyade iyi bir pornocu olduğunu anladım ve emeğine ilk kez saygı duydum.
  • bugün sözlükte sırf kendi gibi düşüncelere sahip olmayan bir yazı yazdı diye eleştirilen insan. neden sizin gibi düşünmeyen herkesi yaftalayıp direkt akpli damgası vuruyorsunuz. hane çok medenisiniz ya! o yüzden soruyorum.
  • twitter da ekşi sözlükte yazısını eleştirenleri fetö’cü ve pkk’lı olarak suçlamış. o da modaya uymuş, aynı gemide kaptanın yanında olma çabaları.
  • fetösever ve pkk yandaşlarının turnosol kâğıdı olan yazar...lafı eğip bükmeden söylemiş.
    aydın; hesap kitap yapmadan doğruları haykırandır. birilerinin kuyruğuna basması, birilerini rahatsız etmesi çok normal..nihat genç, yalnız değildir.
hesabın var mı? giriş yap