• övmeden önce
    (bkz: yılansı fare gibi çocuklar)
    (bkz: gece fareleri)
  • öncelikte sonda denecek şeyi başta söyleyelim. içimden böyle geldi. değersiz mührümü vuruyorum: nihat genç bu toprakların çok nadir rastlanan aydınlarındandır!

    çünkü ne liberal aydınlar gibi sümüklü mehdi fethullah gülen'in eteğini öper. ne sol kemalist aydınlar gibi chp içinde konforlu bir alanda yaşar, milletvekili tekliflerini kabul edip 20 bin lira ile salla başı al maaşı yapar. ne romantik islamcı söylemler savuranlar gibi rantçı iktidarın kalemi olur. ne de sınıf mücadelesi adı altında silahlı terör örgütlerin hoşuna gidecek laflar eder.

    emekli maaşı ve küçük medyalardan aldığı 500 lira bin lira gibi paralarla geçinmeyi tercih etmiştir. bu nedenle de hep ötelenir, yok sayılır ve dalga geçilir. ekşi sözlük gibi yüzeyselliğn kutsandığı sosyal medya sitelerinde yaptığı konuşmalar bağlamından koparılarak kırpılır ve paylaşılır vs. vs.

    şimdi gelelim konumuza. bedelli askerlik hakkında söyledikleri şöyle:

    https://youtu.be/bwikmhdmium
    (23:26 - 44:52 arası)

    sırf bu video bile kendisinin hayata bakış açısı, konuyu ele alış biçimi, üretim odaklı fikriyatı, televizyonlardaki papağanlar gibi aynı şeyleri tekrarlamaması neden nihat genç olduğunu gösteriyor.

    benim gibi bedelli askerlik yapmayı düşünen, eleştirilere maruz kalan gençlerin ve bu konuda fikir beyan eden herkesin izlemesini öneririm
  • bahsi geçen videonun ilgili kısmını izledim. nihat genç hakkında ön yargılı davranilmadan izlenilmesi gerektiğini düşünüyorum.

    aslında tüm bu anlatılanlar tarım ülkesi olan, 4 mevsim yaşanan, toprağının verimiyle övündüğümüz ülkemizin geldiği içler acısı hali bir kez daha yüzümüze vuruyor.

    öyle bir noktaya geldik ki ne övündüğümüz tarımımız kaldı ne hayvancılığımız ne askerliğimiz. dışa bağımlı, hazırcı, tüketmekten başka bir şey düşünmeyen, köylünün şehirliyi kazıklamaktan, şehirlinin köylüyü aşağılamaktan başka bir şey düşünmediği bir ülke olduk.

    bu anlamada nihat genç 'in anlattıklarının pek çok açıdan dinlenmesi, özümsemesi ve çözümler üretilmeye çalışılması gerektiğini düşünüyorum.
  • saman ithal etsen de, üretimin zayıf olsa da...
    gemlik'ten, iskenderun'a kadar sahil zeytin kaynıyor... ekersin buğdayı iç anadolu'ya, trakya'ya, zeytin ekmek yeriz, zeytin yağına ekmek bandırırız.... gerçi çok daha fazlası olur da hadi bu kadar oldu diyelim... doyarız anlayacağınız...

    arge bütçesinde, adalette, gelir eşitsizliğinde dünyanın bilmem kaçıncı sırasında olursan ol farketmez... yine hallederiz.

    ama bu coğrafyada eğer ordun yoksa, yani "her türk asker doğar" sözünü çöpe attıysan...

    geriye ne kalır? en koyu turancıdan sosyoloji profösörüne sorun; "türklerin en büyük sermayesi nedir?" diye.... asker olmamızdır... bu bir gerçektir... ister övün, ister eleştir ama somut bir gerçekliktir bu. tarih boyunca, bilimle-sanatla-arge ile var olmamışız...

    asker olmamızla var olmuşuz... gerisi fasa-fiso...

    bu coğrafyada kim iktidarda olursa olsun, islamcısından-sosyal demokratına ve hatta sosyalistine kadar... güçlü bir ordusu olmadan "var" olamaz...

    unutmayın, belçikada yaşamıyorsunuz... almanya'dan belçika ve hollandaya geçerken sınır olarak siyah asfalt üzerinde bir çizgi gördük... arkadaş dedi ki; "işte şimdi hollanda'ya geçtik" hayır.... burası o'ralar gibi değil...

    bırakın bu romantizmi....
hesabın var mı? giriş yap