• nikon'un en eski ve en saglam modellerinden biridir. vizoru degisebilir. uzerinde biri mekanik biri pilli olmaz uzere iki deklansor vardir. titresimi engellemek icin ayna sabitleme kilidine sahiptir.
  • (bkz: nikon)
  • hala asilamamis, hayalleri susleyen bir tasarim harikasi.
    normal modelinin yanisira buyuk vizorlu bir hp modeli ve daha sonra cikmis bir de titanyum govdeli modeli bulunur. enstantane araligi 8sn - 1/2000sn'dir. nasa bu modeli, piyasaya surulmeden once uzay cekimlerinde bol bol kullanmistir.
  • aya ilk çıkıldığında, oradan klasikleşmiş pozlar olan çeşitli dünya fotoğraflarının bu makine ile çekildiği de söylenir.
  • nikon un 3. profesyonel seri 35mm slr makinesi. guiseppe guigiaro tasarımı wallpaper yapılası alet. 1980 model olmasına rağmen hala bazı fotoğrafçılar tarafından dünyanın en iyi 35mm slr makinesi olduğu iddia edilen küçük mucize. nikonun nispeten normal (f2) ve hayvan (f4, f5) modelleri arasındaki geçiş modeli. ilkleri arasında ilk elektronik kontrollü titanyum yatay perde ve gözlük kullananlar için kolaylık sağlayan high eyepoint vizör sayılabilir. deneysel bir autofocus versiyonu ve yanılmıyorsam 1994 te çıkan bi high speed (13.5 fps) motorlu versiyonu vardır. nikonun en iyi manuel focus 35mm slr makinesi.
  • onunla cekilmis bir fotografi gordugum anda kendimden gecmeme sebebiyet vermis makine. manuel kompakt bir cihaz olmakla birlikte uzerine takilabilen pek cok aksesuarı mevcuttur. uzayda kullanilabildigine gore vakuma dayanamayacak parcalar icermiyor olmali. (orn: elektrolitik kondansator)
  • hem klasik hem modern bir efsane.

    burası makine için: http://www.mir.com.my/…dwares/classics/nikonf3ver2/

    şurada da fotoğraflar var:

    http://www.usefilm.com/cameras/37/nikon_f3.html
  • gazeteciler arasında efsaneleri dolaşan makinedir. sağlamlığı, hızı ve iyi sonuç vermesi nedeniyle gazeteci gözdelerindendir. tek negatif özelliği olan ağırlığı nedeniyle sıkıntı yaşatmış, film çekimi yapıldığı dönemlerde bırakanlar yalnızca ve yalnızca bu nedenle bırakmıştır. ama artık herşey sayısal oldu mertlik bozuldu.

    efsanelere gelince.. en meşhur olanı; bir toplantıda sürekli oturduğu yerden kalkıp arkadaki foto muhabirinin önüne giren elemanın kafasına askının bir ucunu açıp f3'ü serbest düşüşe bırakma efsanesidir. adamın kan revan içinde hastaneye kaldırılıldığı, muhabirin de makineyi alıp çekime devam ettiği anlatılır.

    onu bunu bilmem ama deklanşör sesi harikadır bunun. son bir not, nick nolte'un savaş muhabiri rolünü oynadığı, televizyonlarda da sık sık gösterilen orta amerika ülkelerinden birindeki sosyalist devrimi anlatan ateş altında filminde kullandığı makinelerden biri f3'tür..
  • nikonun canondan farkını kanıtlayan makinedir.

    "nikon eskimeyen makineler yapar" bu söze babalar gibi örnektir.

    "canon ise teknojiyle uğraşır ama bodylerini de çabuk eskitir" de bonus olsun.

    iki tarafında yapmak istediğini başardığı ortada aslında; aralarındaki gizli anlaşma hala devam etmekte. ondandır ki diğer markalar sapıtır, önlerinde iki farklı yönde giden ve başarılı olan marka vardır. her ikisinin başarısını yakalamayı ise sanırım sadece audi başarırdı. hani mercedes'e de, bmw'ye de son zamanlarda iyice çakmakta da...

    canon amcanın f3 zamaninda ki cevabı canon f1dir, ama sizin de dediğiniz gibi "o ne be" denir genelde. yani rakip bile çıkamamıştır önüne. zamanın en iyisi tanımı bi çok model için kullanılabilir ama zamanın ötesini öyle herkes hak edemez. nikon ise bu işi iyi bildiğini f3 ile göstere göstere herkese kanıtlamıştır. canonun f1i büyük bi üretim hatasıyla zamanında canlı canlı gömülmüş ve meydanı da f3 boş bulmuştur. ki zaten pek fark etmezdi, gene f3 çakardı; iyi bi rakip de olsa.

    2002 yılına kadar üretilmiş bir makinedir ve sonunu da başka makineler değil, teknoloji getirmiştir. digitalin bitirdiği bi kültürdür aslında. leica gibi bi duruma düşmüştür son zamanlarında, f3h gibi özel modelleri üretilmeye başlanmış; onlar da sağlam fiyatlı oldukları için aristokrat leicadan bi farkı kalmamıştır.

    ebay.de'den 150€'ya da bulursunuz 7000€'ya da, bir çok modeli vardır. titanyum gövdeli f3t, press modeli f3p gibi. yüksek hızlı özel motorlu modeli f3h en babalardandir mesala. ama model ne olursa olsun, kutusuyla birlikte az kullanılmış bir f3 750€ gibi bi fiyata rahatlıkla alıcı bulur.

    zamanında kendisiyle buz tutmuş bi gölü çatlatmaya calışmışlığım vardır, sağlamlığı gerçekten hayvanlık düzeyindedir. dış aksamda genelde yamulmalar olur, klasik sorun prizmanın üst kısmın boyasının dökülmesidir. fakat alet gene de çalışır onca darbeye rağmen. düğün fotoğrafçısı değilseniz zati (oda ağzına sıçar makinenin ayrı konu) kullandığınız kamerayı dağıtırsınız, adam gibi fotoğraf çeken bi adam haşat eder bodyi. bu yüzden f3 savaş fotografçılarının makinesidir geyigi yersizdir, "f3 fotoğraf çekem adamın makinesidir". her gün yanında taşırsan ve eşşek kadar çantalarda taşımıyorsan, o alet yamulur, çizilir, kırılır. f3de de olur ama çalışmaya devam eder. örneğin o zamanların gene babalarından canon a1 çok elektroniktir, illa bi bok olur, tıkanır kalır makine. f3 de ki mekanik hayvanlık bunu önler fakat nikon fm gibi tamamen de mekanik değildir, pilsiz de calışır o be, yürü be demek yersizdir; çünkü sadece 1/60 enstantenede calışır pilsiz.

    inanılmaz bir deklanşör kolu vardır, nasıl bir ayardır, nasıl bir mekaniktir bilmem ama hiç bir kamera bu güveni vermez adama, o kol 1000 sene çeksen bu makineyle gene birşey olmayacak dedirtir adama. bir çok makine kullandım ve ilk aldığımda hemen başlarım filmsiz deneme çekimlerine. genelde 5-10 kere deklanşöre basar bırakırım hani çok mıncıklamayalım diye ama, f3de makineyi eline alan basarda basar. sonsuz ömrü varmış gibi bu aksamın.

    deklanşör sesi efsane değildir canon a1'in ünlü astımlı sesi gibi. ama sanırım canonun ki sonradan oluşan bir ses olduğu için belkide saylanmaz. ama ses konusu motor sesi gibi biraz subjektif bence, 8 silindirli bi chevy motorunun sesinden sonra ferrariye sinek vızıltısı lan bu diyebilirsiniz.
    ama aynanın tak tuk inişini ve bu sertlikteki o güveni hissedersiniz. land rover defender gibi bi hayvanlık, bi kabalık var bu işte dersiniz.

    aslında body konusu çok tehlikelidir fotoğrafçılıkta. kendinizi kaptırdığınızda (şu yukarıdaki onca yazı o batakda olduğumun kanıtı zati) fotoğraf çekmekten başka bi alana kayarsınız bi anda. otomobil tutkunlari gibi, garajda arabayı sil parlat ama adam gibi çıkıp bi sürme. bide hani boynunuzda gezdirdiğinizden kendinizi de hala fotoğrafçı sanırsınız.

    olayın özü aslında şudur; bir bilemedin iki tane body ve bi sürü lens. sen bunu kalkıp bi kaç lens bi sürü body'ye dönüştürürsen olay kopar gider, saat manyakları gibi fotoğraf çekiceğine evde makine yağlarsın.

    f3 buna sebep olabilicek bodylerin başında gelir, hastalık başlatır.

    işte öğrenmek gerekir, fotografı body çekmez, komiktir f3 ile cekilmis fotograflar diye linklerin olması, digital içinde geçerlidir, ayni ccdyi kullanıyorsa ne farki vardır fotoğraf kalitesinin body ile? kısacası fotoğrafı adam çeker, insan. ha bilemdin en fazla lens çeker. bi body sadece sana kolaylık sağlar okadar. ayarları kolay sunar, dağda taşda bi bok olmaz falan, ama yardımcıdır; fekat biz mal gibi demirbaş onu yaparız.

    bunu en iyi aslında böyle baba fotoğrafçılarla tanıştığınızda anlarsin, "makineniz ne?" dediğinizde,
    "f3..... yok f4........ yok yok f3 galiba" falan der; adamın modelinden haberi yoktur. işte o gün içine düştüğünüz batağın derinliğini hesaplarsınız.

    o yüzden işte hastayımdır kendisine ama içten bi nefrette vardır, çekemediğim fotograflar adına...
  • kalite beklentisinin hat safhalarda olduğu, bu uğurda filmlerle uğraşmanın bile üşendiremediği insanların kullandığı makine...bir f3 kullanıcısını d80 ile gündüz çekilen gemi fotoğrafındaki halatlarda, 20x büyütmede ortaya çıkan distorsiyon rahatsız etmiştir.bahsi geçen f3 kullanıcısıda gözlüklüdür. tabiatda ender rastlanırlar...
hesabın var mı? giriş yap