• bir bira açayım...

    bir cumartesi akşamı. uzunca bir çırpınış dönemi ertesi. çırpınmak da bir türlü işe yaramamış hem. hayaller kurulmuş, her detay planlanmış, rotalar çizilmiş, çalışılmış, koşulmuş, ama bir şeyler ters gitmiş, işler bir nedenle yavaşlamış, aksamış filan. biraz bira içeyim... soğukmuş. iyi.

    şu yalnızlık bahsi, çok bayatlamadı mı artık? böyle herkesin dilinde.. ama yalnızlığın kendisi bir türlü bayatlamamış, bugün cumartesi, yalnızlık hâlâ taze. yalnızlık olmasın diye de uğraşılmış bir sürü. insanlarla tanışılmış, insanlar biriktirilmiş, güvenmek denenmiş, sevmek de; ama yenilerin hiçbiri dik durmamış. tam omuzlarına başı yaslayacakken, toz bulutu oluvermişler. dur, bira ısınmasın...

    hiç eskimeyenler var neyse ki, onlar olunca dayanılıyor... eskiyenler? eskimeseler dedim bugün, bugün cumartesi. saplantılı mıyım biraz? eh, biraz.. eski bir kapıyı çaldım, açan olmadı. yine kendime kızdım. kendime çok iyi kızarım ben, en iyi kendime kızarım. kendimi karalar, herkesi aklarım. böylesi daha kolay diye mi? pek değil. hem böylesi daha kolay da değil. böylesi, ''durmadan yalnızsınız, durmadan yalnızsınız''ı hatırlatsın. birayı yarıladım, sana da açalım bir tane?

    son haftalarda hep evdeydim, yine durmadan yalnızdım. sağlık sorunlarım vardı, yürüyemiyordum filan. ondan. öyle olunca evin çirkinlikleri gözüme batar oldu. yürümeye başladığım gün evde bi' ton değişiklik yaptım. eşyalar, eşyaların yeri, düzeni, masalar, masa örtüleri, halılar, çerçeveler... hepsi rahatsız ediciydi. eve ilk kez oda spreyi bile aldım. evin kokusu da değişsin istedim. bugün de lambaları değiştirdim. artık duvara monteli sarı lambalar var salonda. böylesini çok severdim, güzel oldu.

    şimdi muhtemelen senin de aklına gelen soru şu, ''gücün, anca bunları değiştirmeye mi yetti?''. sarı lambanın altında oturup eserime bakarken kendime bu soruyu sordum. ''sen aylarca önüne koyduğun hedeflerin peşinden koş, insanlarla ilişkilerini korumaya çalış, ama elini attığın ne varsa elinde kül gibi dağılsın, sonra 2 gün içinde evinde, avuç kadar alanında yapmak istediğin ne varsa yap. yapabil.'' diyelim bana hadi. böyle oldu biraz? komik oldu(m)?

    şimdi ne zaman bir sessizlik olsa zihnimde, hemen şu soruyla sessizlik bozuluyor: ''niye böyle oldu?''

    pazar gününe girmişiz. bira da bitiyor. biraz uyusam...
  • bunu düşünüp soranlara, kime neden oy verdiğini sormamız gereken bir sorudur.
  • genelde bir halt yenir ve öyle olur, sonra kendi kendimize niye böyle oldu deriz.
  • şaşırılan herhangi sonuç karşısında sarf edilen tepkisel cümleciktir. sorgulama içerir ama isyan içermez. çalışkan öğrenci zayıf not aldığı zaman öğretmeni tarafından kullanılır mesela. zeki ve çalışkan öğrencimiz iyidir hoştur ama söz konusu dersin son sınavından nasıl olduysa olmuş ve -diyelim ki- üç almıştır. çocuğumuz aldığı zayıf notu öğrenince yüzü kızarır, alın nahiyesinde bir adet sivilce çıkartır ve öğretmeninin bu sorusuyla karşılaşır. " niye böyle oldu zafer?" cevap basittir aslında. yıl boyunca alınan dokuzlar-onlar mâzide kalmış ve yerine bu sefil not gelmiştir. lâkin verilecek cevap son derece basitse de söylenilemez. "öyleyken böyle oldu" denilemez.
hesabın var mı? giriş yap