• iyi ve kötü, aydınlık ve karanlık, acı ve zevk, yaşam ve ölüm; bunların hepsi, hayattaki her şeyi, kişiyi ve deneyimi yargılamak için kullandığımız zıtlıklardır ve bize hayati bir süreklilik sağlarlar. nondualism, bu zıtlıklar (ikilikler) hakkındaki yargımızı ortadan kaldırmayı ve tüm evreni bütün bir alan olarak görmeyi amaçlamaktadır.

    yalnız, bu ikilik hâli zihnimiz tarafından kavranamaz. zihnin kendisi, ikili olmayan bilinçte ikili bir görünüm olduğundan, dünyanın ikili anlayışının yırtılmasına direnir, çünkü zihnin krallığını, bu yanıltıcı ikili görünüm tehlikeye atacaktır. modern bilimin asla nihai ikili olmayan anlayışa ulaşamamasının nedeni de budur: bilim zihindir ve zihin, zihnin kendisini yaratanı kavrayamaz, nesnel olarak değerlendiremez, ölçemez.

    bir bilgisayar oyununda, oyunun araçlarına sahip bir video oyununun karakteri, video oyunundan çıkıp, gerçekliğine olan inancını kaybetmeden ve karakteriyle özdeşleşmeyi bırakmadan, oyunun, yani kendisinin yaratıldığı dünyayı kavrayabilir mi? kültleşmiş "assassin's creed" serisinin kurgusal oyun motoru olan "animus", seri boyunca ana karakterlerin, geçmiş bir gerçekliğe zaman yolculuğu yaparak bu gerçekliğe imkânsız bir müdahale yapabilmelerini sağlıyordu. animus'un ana karaktere sağladığı imkân, "abstergo entertainment" adındaki antagonist kuruluş yoluyla bir öte-gerçeklik kavramını mümkün kılıyordu. oyundaki "assassin-templar" ikiliğinin ötesinde, ana karakterin müdahaleleriyle ulaşılan öte-gerçeklik, nondualismin kurgusal bir metaforu olabilir.

    ikili olmayan varoluş, ancak ampirik bir şekilde, yani deneyimlenerek, doğrudan görülerek anlaşılabilir. gerçekten olan tek şey, deneyimlerdir; maddenin etkileşime girmesidir ve fiziğin kendisi, bunun "bizim bedenimiz" ile mi yoksa "başka bir şey" ile mi ilgili olduğunu umursamaz. hepsi, birbiriyle etkileşim hâlindeki şeyler (bkz: dolanıklık). bir şekilde, bu etkileşimlerin karmaşıklığından dolayı birçok şeyi gözlemleyebiliyoruz. düşünceler ve hisler, dış dünyadan gelen hisler kadar dışsaldır ve içinizde "siz" olarak adlandırılabilecek hiç kimse yoktur. bu genellikle bizim bir hiç olmadığımızın ve bu özel hiçliğin gerçekten her şey olduğunun farkına varılmasını tetikler.

    bana göre, “dışarıdaki" realite ve "buradaki" benlik iki ayrı şey değildir. nihayetinde, dışarıda ile burada arasında, özne ve nesneye bölünme yoktur. özne-nesne ikiliği olduğu duygusu, zihnimizin çalışma şeklinin bir cilvesi, bir yan ürünüdür. ancak bilincin içinde hem öznenin hem de nesnenin ya da hem kendimizin hem de gerçekliğin özünü buluruz. hiçbir şekilde iki-ayrı şey değiller. sadece zihnimizde böyle ortaya çıkarlar, çünkü her birimizin içinde, bilincimiz bir dış gerçekliğin ortaya çıkmasıyla baştan çıkar, hepsi bu.
  • gözlemcinin aslında gözlemlediği ile bir olduğunu farkedebildiği bilinç seviyesi. insan zihni kendini özne, kalan her şeyi, tüm evreni nesne olarak algılar. bu psikosomatik bir yanılgı ve her ne kadar türün evrimsel olarak devamı için belki faydalı olsa da insanın yaşadığı ruhsal acıların temel kaynağı.
  • siyah beyaz, gece gunduz, kadin erkek, iyi kotu gibi zitliklarin aslinda zitlik ikilik degil ayni seyin iki farkli yonu oldugunu ele alan dusunce tarzi.

    uc noktada "yaratan-varlik" ikileminin de aslinda olmadigi gorusuyle panteizm'e goz kirpar.

    (bkz: maya)
    (bkz: holism)
  • eğer sen sen olduğun için ben bensem ve ben ben olduğum için sen sensen, o zaman ne ben benim ne de sen sen.
  • (bkz: monizm)
  • (bkz: panenteizm)
  • (bkz: advaita)
hesabın var mı? giriş yap