• 2005 yapımı esaslı bir capon korku filmi. şimdi efendim blair witch project'den sonra korku-gerilim sinemasında aktüel kamera kullanarak gerçekçilik dokusu oluşturma ve belgesel tadında güzellikler yaratılma yolu seçildi. cloverfield, rec tek bir kameramanın gözünden olayı anlatırken diary of the dead kurguyu biraz daha belgesel tarzına yaklaştırmıştır.

    noroi ise kahramanı olan bir belgesel yapımcısının hikayesini anlatan başlı başına bir korku belgesel aslında. kurgusal olduğunu bilmenize rağmen tv yayın görüntüleri amatör kamera çekimleri uzmanların görüşleri o kadar iyi serpiştirilmiş ki araya bir müddet sonra filmin yarattığı gerçekçiliğin içinde buluyorsunuz kendinizi ve olayların aslında yaşanmadığını tekrar tekrar kendinize telkin etmek zorunda kalıyorsunuz. bu özelliğiyle yapaylık fışkıran milyon dolarlık hollywood filmlerinin yaratamadığı gerilimi fazlasıyla oluşturuyor noroi.

    bu muhteşem filmi "blair cadısının güvercinlisi" olarak adlandıran zibidiler elbette çıkacaktır. aldırmayınız efendim. izleyiniz izlettiriniz.

    --- spoiler ---

    psişik medyum horiyi oynayan abinin olağanüstü performansına ve final sahnesinde erkek çocuğunun gölgesine dikkat edin

    --- spoiler ---
  • filmin sonunda her sey cozulsun, noldugu tamamen anlatilsin diyenlerdenseniz filmi izlemeyiniz, diyenlerden degilseniz -"mistik" "mistik"tir iste, aciklanmasa da olur; gerse yeter yaklasimindaysaniz- ise ortalamanin ustu bi gerilim filmi; izleyebilirsiniz.
    imdb linki; http://www.imdb.com/title/tt0930083/
  • belgesel tadında korku yaratma olayını layıkıyla gerçekleştiren düşük bütçeli japon yapımı film.

    buradan da izlenebilir.

    http://www.asian-horror-movies.com/noroi.php
  • kurtaj yaptirilmasinin cok daha iyi olacagi gercegine ragmen inatla dogurtulmus ve yasatilan berbat found footage mocumentary turunun fazlaca ovulen, onerilen bir baska ornegi. japon korku filmlerini severim, japonlar kucuk enerjik adamlardir, enerjiyi de severim. bu filmin cok ovuldugunu gorunce izleyeyim dedim, korku filmlerinde kliselere yaslanmayan her filme cok toleransli olmama ragmen bu filmi sevemedim. devaminda filmi butun detayiyla anlatip hatta agzimla muzik yaparken jenerigini bile yazacagim (turkcesi spoiler var. lan bu nasil turkce? ben de bilmiyorum).

    acikcasi film boyunca kus gribine bir baglanti olacak diye cok bekledim. eger oyle olsaydi cok muhtesem olurdu. surekli guvercinler, guvercinlere dikkat et laflari buyuk bir firsatti bence. bunun disinda hicbir gizemli, mistik, fantastik yani yok. japonlarin gundelik hayatini bugun dahi etkilemeye devam eden seytanlar cinler, bunlari iceren/anan ritueller uzerinden giden ve gercekmis gibi sunulmaya calisilan dusuk kaliteli bir yapim. gercekmis gibi sunulan dedim de, nasil sunuldugunu soyle izah edeyim, belgeseli ceken adam karisi alev almisken geriye donup kamerasini alarak yanan karisini cekiyor. cok gercekci bir tepki degil mi? ayrica her japon korku filmi gibi bu filmde de is isten gecmeden hicbir yasal birim (polis, savci vesaire) devreye girmiyor. kimse de bunlara gidip yardim isteyeyim diye dusunmuyor.

    efektler kotu, anlatim ve oyunculuk kotu. ama birsey var ki butun filmin icine ediyor. "super medyum" diye bir karakter var ki gordugunuz yerde oldurursunuz o derece itici, tiksindirici, inandiriciliktan uzak bir karakter. bulundugu her sahne cabuk biter insallah diye beklemekten baska yapacak birsey yok. genel onerilerdeki "gizemli, soyle korkutucu boyle urpertici" palavralarina kanmayin youtube'da bir tane bile "ghost caught on tape" temali sahte video izlediyseniz bu film size korkutucu gelmez, gelemez. blair witch geyigine girmeden soyleyeyim, blairwitch filmini sevmezdim zaten ama kendi icinde tutarli bir konusu vardi, "girdikleri ormandan cikamayan genclerin acili drami" diye. bu filmde ise serbest dolasan karakterler bela ariyor, dunyayi sarsacak goruntuler elindeyken hala burnunu bir suru ise sokuyor. iste boyle acayip enteresan birsey, tipki guvercin gibi (guvercinler de cok enteresan yaratiklar ama ilgi cekici degiller).
  • uzun süredir ses ve müziklerle geren bunun gibi bir film izlememiştim. işitsel olarak her şey tam dozunda ayarlanmış.

    eleştirilere ve sitelerdeki puanlara bakmadan sırf türü* sevenler için kesinlikle kaçırılmaması gereken değişik bir film.
  • televizyonları saadettin teksoy ve medyum memiş gibi adamları görmüş olan bir milletin evlatları olarak karakterlere enteresan bir şekilde yabancılık çekmediğimiz japon korku filmi.

    çok gerçekçi, ve bunun sonucu olarak ürkütücü, izlediğim en iyi "çakma belgesel" örneklerinden biri.
  • film konu itibariyle olmasa da işleniş olarak çok farklıydı bana biraz hasan karacadağ filmlerini anımsattı.genel itibariyle güzel bir film ürkütücü birkaç sahneside var özellikle mitsuo hori karakteri filme renk katmış. özetle fena bir film değil izlenebilir , farklı bir deneyim yaşayabilirsiniz.
  • kurmaca belgesel (mocumentary) şeklinde çekilmiş, işleyişi kurgusu oldukça iyi, hikayeyi oldukça güzel anlatıyor. bir iki sahnede gerçekten gerildiğinizi hissediyorsunuz, tadında bir korku filmi, korku sevenlere tavsiyedir.

    --- spoiler ---

    final sahnesindeki hayalet tasviri ve ormanlık alandaki gece görüş sahnesi oldukça sağlamdı.
    --- spoiler ---
  • -- kasım korkusu --

    kasım ayının ilk günlerinde, kombiyi açıp açmama ardındaki korku ve kurun her geçen gün yükselmesiyle ortaya çıkan dehşetengiz gerilime karşı, "alkol dostunuz olabilir" şiarıyla konfor veren efes pilsen özel seri 10, cumartesi korku gecesi kapsamında 2000'lerin kült japon korku filmlerini "ikinci geleneksel" kasım korkusunda sunmaktan gurur duyar.

    ülkenin gidişâtına yönelik kaygıyı tekadamlara yönelik şiddet arzularının timsâli kılacak, dabbe'nin japonya'dan vakt-i zamanında konseptiyle birlikte ithal ettiği karaltı efektlerinin müellifi kairo ile meşhur, kiyoshi kurosawa; tetsuo, nâm-ı diğer demiradamın yaratıcı mühendisi shin'ya tsukamoto ile kôji shiraishi ve takeshi shimizu filmleri "kasım korkusu"nda!

    -- kasım korkusu --

    efes pilsen özel seri 10'un sunduğu cumartesi korku gecesi "kasım korkusu"nda izlenmiş, kôji shiraishi'nin yazıp yönettiği, felak ve nas sureleri yerine bilumum iblis ve zebaniye karşı alüminyum folyo ile koruma öneren, kadim lânetlerin mükemmel tecessüsü.

    buluntu film* türünün gereklerini harfiyen yerine getiren yapım, yüzyıllar önce hak yolundan sapmış ve bâtılla ilişkide kendi "usûl"ünü geliştiren sapkın bir köyde bu dünyaya ayak basmış kagutaba'nın dirilişinin terörüne tanıklık ediyor. bu terörü, japon televizyonlarının sabah kuşağı programların ve gerçek kesit türevi şovlarını gerçeküstülüğüyle absürt denebilecek bir düzeyden alıp oldukça sakin ve gergin ve "geçirmesi oldukça zor düğüm"lerle kurabilmesi oldukça değerli.

    kadim gravürlerde bebek maymun yiyen kagutaba'dan insan bebekleriyle beslenen bir hâle geçen bu iblisin yarattığı dehşeti, türün genel olarak 24 karenin birine yahut ikisine sıkıştırdıkları ani dehşet ve korku unsurları yerine, tüm satha yayabilmiş olmasıyla öne çıkan film. buna rağmen, nereden gelip nereye gideceği belli olan bu halk hikâyeleri temelli korku anlatısını bu düğümlerle başarıyla yoğunlaştırabilmiş ve bu yoğunluk üzerine aynı türün artık enflasyonist baskıdan muzdarip şekilde kullandığı mezkûr yöntemi son yirmi dakikadaki çözümüne çok iyi taşıyan bir korku filmi.
  • film korkutmadı ama ilerleyiş bakımından harikaydı...
    böyle amatör kamera ile çekilmiş, gerçekçilik hissiyatı veren filmler çok hoşuma gidiyor.
hesabın var mı? giriş yap