• klasik tatlı bir villagers şarkısı.

    "i waited for something
    and something died.
    so i waited for nothing
    and nothing arrived"

    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=idezrrayga8)
  • sen ne güzel bir şarkısın, ey ey ey sen.

    "well, ı guess it's over ı guess it's begun
    ıt's a loser's table, but we've already won"

    bir şarkı daha ne derdi, zaten hiçbir şey de gelmiyordu.
  • hayattan bir şeyler bekleyip de ne beklediğini bile bilmeyenler içindir bence bu şarkı. yani ben üzerime aldım ilk duyduğum andan itibaren.

    'i guess i was busy
    when nothing arrived'
  • "so i waited for nothing
    and nothing arrived"

    önemli şarkıdır çok önemlidir.
  • en çok şu akustik versiyonunu sevdiğim villagers parçası. kimse tüm sözlerini yazmamış. onu da ekleyeyim.

    savannah scatters and the seabird sings
    so why should we fear what travel brings?
    what were we hoping to get out of this
    some kind of momentary bliss

    i waited for something, and something died
    so i waited for nothing, and nothing arrived

    it's our dearest ally, it's our closest friend
    it's our darkest blackout, it's our final end
    my dear sweet nothing, let's start anew
    from here on in it's just me and you

    i waited for something, and something died
    so i waited for nothing, and nothing arrived

    well, i guess it's over
    i guess it's begun
    it's a loser's table, but we've already won
    it's a funny battle, it's a constant game
    i guess i was busy when nothing came
    i guess i was busy...
    (when nothing arrived)
    i guess i was busy...
    (when nothing arrived)
    i guess i was busy...
    (and nothing arrived)
    i guess i was busy...

    i waited for something, and something died
    so i waited for nothing, and nothing arrived
    i waited for something, and something died
    so i waited for nothing, and nothing arrived
    nothing arrived
  • 20'li yaşları güzel özetlemiş bir şarkıdır. belki hala o evredeyimdir bilemiyorum. akustik versiyonu hakikaten güzeldir;
    ister içsel ister şehirleri geçip, kıtaları aşmalı olsun insanın yolculuktan neden bu denli korktuğunu sorgulamış şarkıdır. cevabı da vardır buna. beklenti... madem ki kendi güvenli bölgemizden* ayrıldık, kutlamalarla karşılanıp, havada havai fişekler görüp,en azından anlık bir mutluluk* yaşamayacak mıydık?
    beklemek... aktifmiş gibi görünen dünyanın en pasif eylemi. fazlasıyla tehlikeli. diğer tehlikesi de bekledikçe idealin genişlemesi ve artması hem de hiçbir şey yapmazken, hiç çabalamazken. ama bize öyle görünür, bi nevi ilüzyondur, seraptır. sadece bekleyerek çabaladığımızı sanar, kandırırız kendimizi. taa ki.. ta ki hiçbir şeyin gelmediğini fark edene dek. orada sonsuz bir boşluk hissi, bir kör kuyuya düşmüşlük*. işte tam da o an, o eşik sizin makus talihinizi yenebilme kudretine en yaklaştığınız yerdir. o kuyuda bekleyip, düşüncelerinizle meşgul olup*, daha da bekleyecek misiniz yoksa kafanızı kaldırdığınızda gördüğünüz o küçük ışığın aydınlığına tutunup derin bir yolculuğa başlayacak mısınız?
  • son 5 gündür neredeyse aralıksız paylaştığım , dinlediğim şarkı.

    doğru insanlar sizi doğru yerde bulur .

    savanna scatters
    and the seabird sings
    so why should we fear
    what travel brings?
    what we're we hoping
    to get out of this?
    some kind of momentary bliss?

    i waited for something,
    and something died.
    so i waited for nothing,
    and nothing arrived.

    it's our dearest ally,
    it's our closest friend.
    it's our darkest blackout,
    it's our final end.

    my dear sweet nothing,
    lets start a new.
    from here on in it's
    just me and you.

    i waited for something,
    and something died.
    so i waited for nothing,
    and nothing arrived.

    well, i guess it's over
    i guess it's begun.
    it's a losers table,
    but we've already won.

    it's a final battle,
    it's a constant game.
    i guess i was busy when nothing came.
    i guess i was busy
    i guess i was busy
    i was busy
    i was busy
  • sabahın erken saatlerinde güneş, altından, tunçtan ışıklarını evlerin camlarına, yevmiyecilerin, işportacıların, halk otobüslerinin pencerelerine başını yaslamış uykusuz kızların yüzlerine vururken, hayat bir kez daha yeniden ayağa kaldırmış, yeniden yollara düşürmüşken tüm insanları, kuşları, arabaları, vapuları ve tüm tabiatı eski günlerden gelen bir çay kaşığı şıngırtısının kederli huzuruyla doldurur içinizi bu şarkı.

    sonbahara, ekime, kasıma en çok yakışan şarkıdır aynı zamanda.
  • live from spotify versiyonu, aslından daha güzel olan şarkıdır. zaten villagers’ın spotify’da en çok dinlenen şarkısı da bu versiyondur. ama klibi de çok güzeldir, izleyiniz.
    conor o’brien bu şarkıyı kız kardeşini ani olarak kaybettiği ve yedi yıllık ilişkisini bitirdiği bir zamanda yazmış. somut isteklerimiz ve beklentilerimizin her zaman orada olduğunu ancak o koca yokluğu hissettiğiniz bir an olduğunu söylüyor. şarkının bu yokluğun soyut kısmına odaklandığını ancak bu yoklukla beraber bir umudun geliştiğini belirtiyor. karanlığın içinde de umut olduğunu hatırlatan şarkılar yazıyormuş. yokluğun her zaman yanımızda olmasına rağmen büyürken değişirken bir yerden sonra yokluğun farkına varmamıza ilişkinmiş şarkı.

    ben de buranın yalancısıyım.
hesabın var mı? giriş yap