• hayata bakışımı kökten değiştirmiş bir oyun.

    yuh artık, daha neler?! öyle değil tabii ama bu oyun sayesinde özeleştiri yaptım. bak, bu kısmı doğru. ne alakası var deyip merak edenler okumaya devam edebilirler. boş vaktiniz varsa...

    şimdi efenim, ben bu bilgisayar oyunlarına epey geç bir yaşta bulaştım. nox ise hayatımda oynadığım ilk bilgisayar oyunu oldu. o zamanlar mouse, tuş, monitor ilişkisi sıfır bende... nox, warrior olarak ebemi sikmiş, wizard olarak ondan beter etmiş ama conjurer olarak bir oh çekmemi sağlamıştı. zaten aynen bu sırayla oynadığım için yavaş yavaş oyun nedir, klavye yazı yazmak dışında nasıl kullanılır gibi mevhumlara alışır gibi olmuştum. ama bunun dışında conjurer olarak birçok bölgede daha rahat dolaşabiliyor, saygı görüyorsunuz, oynayanlar bilir... eh, bu da sizden alınan kan miktarını neredeyse yarıya indiriyor. conjurer iyi yani, bunu söylemeye çalışıyorum. velhasıl, oynarken epey eğlendiğim bir oyun oldu nox. öyle ki hâlâ arada nox ne güzel oyundu ya, yine mi oynasam dedim durdum.

    nox’u ilk oynayışımdan bu yana birkaç yıl geçti. oyun kültürümüz gelişti. muhteşem, harika değil elbette ama oldu işte bir şeyler. günlerden bir gün nox sevdası depreşti yine. bi yerlerden cd’ler bulundu, yüklendi, hevesle oyuna conjurer olarak başlandı. trajedi de işte bu noktada başladı. şimdi biz artık daha deneyimliyiz ya, yutarız lan hepsini, kodu mu oturturuz diye düşünürken hiç de öyle olmadı. lan laaaan, n’oluyo lan?! daha oyun nedir bilmezken lay lay lom diye dolandığımız yerlerde şimdi sürekli ebemize hal hatır soruluyor. ama yalayıp yutmuştum ben bunu, n’oldu?

    işte o zaman ayıldım. bir şeyi bilmeyen, bilmediğini de bilen insan her şeyi öğrenmeye çalışıyor, uğraşıyor en azından. yine nox örneğinden gidersek, ilk kez oynarken sırf merakımdan bütün scroll’leri satın almıştım. çok da işime yaramışlardı. ama bu sefer tüm ukalalığımla kafa göz yarmaktan başka bir şey yapmamış, burayı da biliyorum, şurayı da biliyorum diye önüme gelene atlarken oyunun bana sunduğu güzellikleri elimin tersiyle itmiştim. bir kere daha gördük ki, çok bildiğini zannetmek, öğrenmeye ihtiyacın olmadığını düşünmek kendine yapabileceğin en büyük kötülükmüş.

    oyun deyip geçmeyin, sembolik düşündüğünüzde bundan bir çin atasözü değerinde hayat felsefesi çıkarabilirsiniz: her şeyi bilen, hiçbir şey bilmez, tez zamanda boka basar.

    çok pişmanım...
  • ultima online'da zehir anlamına geliyor..
    in nox: zehirlemek (büyü)
    an nox: zehir etkisini yoketmek (cure) (büyü)
  • nitrojen oksitlerin genel adi (n: nitrojen; o: oksijen; x: bile$ikteki oksijen katsayisi) en me$hurlari no ve no2'dir. genelde havayi kirletirler, egzost falan*...
  • zamanında nice kökten konsolcu gençlere pc toplatmayı başarabilmiş, şirin görselleri, absürd hikayesi, eğlenceli ve basit oynanışı ile başarılı bir rpg yapımı.

    yeni nesil bir motor kullanarak bu efsaneyi diriltebilecek bir babayiğit çıkacak mı, heyecanla beklemekteyiz.
  • diablo'nun tek düzeliğinden kurtulmuş, içine daha bol enstantene katılmış, yıllardır kalbimde ayrı yeri olan rpg oyunu.

    hikaye daha adım adım ilerliyor. eşyaları itme, zıplama, yürüme/koşma gibi olayları ile zamanında sükse yapmıştı oldukça. ayrıca tome of knowledge diye bir şeyi vardı. yaratıklar hakkında kısa kısa bilgiler bulunurdu.
  • yeni noxplayer6 sürümü çıkmış, bir android emülator programı. android telefonunuzda yaptığınız çoğu şeyi bu uygulamada yapabilirsiniz. diğer tüm emülatörlerden ayıran şey bu programı: daha stabil çalışması, hızlı çalışması, telefon modelini ayarlayabilmeniz, sanal lokasyon ayarlayabilmeniz, tuş makroları ekleyebilmeniz, video kaydedebilmeniz, temasının hoş ve değiştirilebilir olmasıdır. daha sayamadığım birçok özelliği bünyesinde barındırıran bu programı incelemek, indirmek isterseniz sitesi. ( çaylak olduğumdan link gözükmemiş, https://www.bignox.com/ )

    düzenleme: sürümü 5'ten 6'ya yükseldi.
  • lat. gece

    sing.
    nom. nox
    gen. noctis
    dat. nocti
    acc. noctem
    voc. nox
    abl. nocte

    plur.
    nom. noctes
    gen. noctum
    dat. noctibus
    acc. noctes
    voc. noctes
    abl. noctibus

    diye cekilen bir kelimedir.

    edit: zamanında kafadan sallamışız bu canım 3. decl. latince irregular sözcüğümüzün çekimini. sanki normalmiş gibi davranmışız. halbuki 3. decl. komple irregular. uyaran sözlük yazarına teşekkürler.

    edit2: tam kuralsızların en garibi olan bu kelimenin düzeltilmiş çekimidir. darkly dreaming'e uyarısı için teşekkür ederim. genitivo pluralede noctum olan accusativo singolarede noctem olan bu kelimeden daha beteri vis, roboris'tir.
  • gece, ihanetlere uygun, fırsat yaratıcı hatta. bu yüzden şöyle demişler: “silentium, veluti nox, insidiis opportunum.” (sessizlik gece gibi, ihanetlere uygundur.) tabi burada kastedilen, karanlığın örtüsüyle işlenebilecek günahlar, suçlar, hatalardır. ucu gelir de pişmanlıklara dayanır. her pişmanlık durumu aslında bir karmaşadan baslenir. zaten kim suç / günah işlemişse, kendisini bir karmaşa ortamında aptallaşmış bulmuştur. günah, işleyenin gözünde ne zaman günahtır ki? ironik bir şekilde, karmaşadan kurtulduğu an! yani hiçbir pişmanlığın işe yaramadığı, olan bitene etkisinin artık olmadığı an!

    böyle düşündüğümüz vakit, yunanların nox’u yani kişileştirilmiş geceyi khaos’un kızı olarak görmeleri tuhaf gelmiyor. kafası karışık olanın, genel yargıyı / düzeni bozarak “suç işlemiş olan” statüsüne yükseldiği an, aslında khaos’tan beslenmiş olduğunu gösterir. o an, nox’a denk gelir. başta da söylediğim gibi, karanlığın örtüsünün tüm günahları en iyi şekilde örttüğü nox’a... aynı zamanda erebus’un da kızkardeşi olan nox’a... erebus, yani yeraltının karanlığını temsil eden karanlık tanrı! bir kardeş kadar yakın ölüme, nox. zaten ebeveyn kadar da yakındı khaos’a, eh “gündüz” demek olan hemera’ya nasıl uzak olabilir ki? yakındır yakın olmasına ancak, “gündüz” parlaklığıyla, ışıldaklığıyla bu aileye pek fazla geldiğinden, uzaktır nox’a da, diğer fertlere de. hemera ise daha çok helios’a, güneş’in atlarının dizginlerini elinde tutan apollon’a yakın. eh haliyle, daha aydınlık, daha adil bir dünyaya doğar hemera. (adilliğini, karanlığın örtüsünün ihanetlere tanıdığı fırsatlarla karşılaştırarak değerlendirin.) yani her doğuşunda uzaklaşır nox’tan.

    batışı ölüm olarak görürsek, doğuşu da doğum olarak görmemiz gerekir; yani hemera, oğlan kardeşi erebus’la çok iyi anlaşan nox’tan bu yüzden de uzaktır. gerçi antik yunan’ın zihinleri için herakleitosçuinen ve çıkan yol bir ve aynıdır” düsturunda olduğu gibi, karşıtlar birbirine pek yakın olup, harmonia düzleminde kardeşliklerini doya doya yaşarlar. bu ‘doya doya yaşayış’ta bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji vardır: aeternitas. yani alabildiğine sonsuzluk! her doğuşa iliştirilmiş, bir batış. başlayıp da bitmeyen hiçbir şey yok.

    hemera’da başlayıp, nox’ta bitmiş olan hiçbir şey yok. bu yüzden düzenin kendisi de sanki güneş’in saatine göre ayarlanmıştır. insan, güneş’le birlikte uyanır, çalışmaya başlar, yine onun batışıyla işini bitirir, uykuya dalar. güneş, yani helios bir rehber gibidir. insan ona ayak uydurmak durumundadır, bu düzen öyle oturmuştur ki, artık aksi her türlü yaşama biçimi, hor görülür. gece ayakta kalmak, bir tür ölü yaşamayı işaret eder, yine gündüz aydınlığında uyumak farklı bir şey değildir. yani her iki durumda da ölüdür insan. o halde bu açıdan baktığım zamanda nox’u erebus’la, hemera’yı helios’la ilişkilendirebiliyorum. güneş’e iliştirilmiş hemera’da yaşamanın enerjisi varken, karanlığa saplanmış nox’da ölümün çürümüşlüğü vardır. zaten ünlü classical dictionary’leriyle nam salan w. smith ‘in sözlüğüne bakarsak, nox’un ikamet yeri de hades’in mekanı yani ölüler diyarıdır. (w. smith, the wordsworth, classical dictionary, p.287, 1996) ölüm gece gibi mecburen gelir. tektanrılı dinlerde de aynı söylemle karşılaşırız: her canlı ölümü tadacaktır (kuran, ali imran suresi : 185; enbiya suresi : 35), nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır (kuran, nisa suresi : 78), eğer ölümden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size hiçbir yarar sağlamaz (kuran, ahzab suresi : 16), günah bir insan aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi; böylece ölüm bütün insanlara yayıldı, çünkü hepsi günah işledi (novum testamentum, rom.5: 12), günahın ücreti ölümdür (incil, rom.6: 23), ortadan kaldırılacak son düşman ölümdür (novum testamentum, korinthos. 1.15:26), var mı yaşayıp da ölümü görmeyen, ölüler diyarının pençesinden canını kurtaran? (mezmurlar 89:48) öyle yol var ki, insana düz gibi görünür, ama sonu ölümdür. (vetus testamentum, özdeyişler 14:12 ; 16:25) rüzgarı tutup ona egemen olmaya kimsenin gücü yetmediği gibi, ölüm gününe egemen olmaya da kimsenin gücü yetmez. (vetus testamentum, vaiz 8:8)

    mitolojiye göre nox’un bir oğlu var: somnus. herhangi bir batı dilini iyi bilen birinin kolayca anlayabileceği gibi “uyku”nun kişileştirilmiş hali olan somnus (w. smith, a.g.e., p.396), beri yandan venus’la birlikte yani şehvet'le birlikte büyük iskender’e yaşamakta olduğunu anımsatan şeydir. (bunun için de kaynak plutarkhos’un iskender biyografisidir.) hadi şehvet’i anladık da, ikamet yeri ölüler diyarı olan nox’un oğlu somnus, yani yarı ölüm durumu, büyük iskender’e yaşadığını hatırlatıyor, düşünebiliyor musunuz! şaşılacak şey mi? hayır değil, çünkü uykuya olan ihtiyacının farkında olup, onu anlamaya çalışmış tek canlı insan değil mi? keza yarı ölüm durumuna duyduğu bu yakınlığın bir benzerini de tam / hakiki ölümün kendisine karşı da duyup, ona bol bol önlem almaya çalışan da insandır. bir belgeselden hatırlıyorum; insanların, etraflarında ölmüşlerinin fotoğraflarını anı diye saklamalarının altında yatan asıl şeyin, kendi ölüm korkularını yenme çabası olduğu da düşünülmüş. yine ölüme hazırlıklarından ötürü kimi filozoflar da suçlanmıştır. örneğin seneca bir mektubunda "etrafında koparılan yaygara, ölümün kendisinden daha korkutucudur” demiştir. (seneca, epistulae morales iii, 24.14: "tolle istam pompam sub qua lates et stultos territas:") gerçi onun böyle demesi doğaldı, zira mensubu olduğu stoa felsefesi gereğince farklı bir laf etmesi beklenemezdi. evet bir insanın doğması gibi, ölmesi de doğaldı ona ve felsefesine göre. zaten bu yüzdendir ki, “damar açma” cezasına çarptırıldığında da, gözünü kırpmadan damarını açmış ve gündelik yaşantısını sürdürerek, ölüm karşısında direnmemiştir, tıpkı de providentia’sında (çiğdem dürüşken hocanın eşsiz çevirisiyle okuyun) öve öve bitiremediği ideal tipler gibi, metanetle ölüme gitmiştir. tıpkı güneş’in ve hemera’nın her defasında sakin bir şekilde ufukta kaybolması gibi, kendisini nox’un kucağına bırakmıştır, yani karanlığa. işin tuhafı daha sonra, yeni çağ’da, francis bacon da seneca’nın içinde bulunduğu stoa ekolünü, ölümü olduğundan daha korkunç bir şeymiş gibi gösterdiklerini, söyleyerek suçlamıştır. yani görülüyor ki, herkes ölüm korkusunun menşeinin peşinde olup, ondan ya kurtulmaya ya da onu etkisiz kılmaya çabalıyor. oysa o nox gibi gelir, mutlaka bir batışı gösterir. nox’un sessizliğinde insanın somnus’a teslim oluşu gibidir; tek farkı, helios’la yani güneş’le birlikte yeniden doğuşu yoktur. karanlıkta çürümeye bırakılmıştır.

    bu entiriyle birlikte sessizlik/@jimi the kewl, somnus/@jimi the kewl ve nox'tan oluşan üçlemeyi tamamlamış oluyorum, ne güzel.
  • vaktinde gaza gelip orjinal aldığım, eğlence deposu oyun.

    nox diablo'lun daha arcade versiyonu gibi tanımlanabilir, oynanışı çok çok zevkliydi, tuzak olayı geliştirmişlerdi hatta, oyuncular birbirine tuzak kurabiliyordu. 2 boyutlu grafikleri o zamana göre çok güzel gözüküyordu, benim çok hoşuma gitmişti valla.

    tek eksisi tadımlık bir oyun olmasıydı. single player çok kısa sürüyordu. orjinal aldığımdan da dolayı üç karakterle de bitirmiştim ama yine de yetmemişti. asıl olay multiplayer'daydı tabi. westwood gerçekten iyi hizmet veriyordu, server'ler daima doluydu ama türkiye'de oynamak neredee. dial up ile oynamak imkansızdı. bir süre takılmıştım yine de. fantastik-death match futbol oynanıyordu, o muhteşemdi.

    kitapçığı hala durur. arch wizard'ı baş mimar büyücü olarak çevirmişlerdi hahah. arada açıp hikayeyle ilgili o keko pasajları okur keyif alırım.
  • underrated bir rpg oyunu. westwood'un son meyvelerinden biri. ea games westwood'u yuttuktan sonra, o zamana kadar pek aktif olan oyun sunucuları aktifliğini yitirmiş, oyun da gölgelerin arasında kaybolmaya başlamıştır.
hesabın var mı? giriş yap