• amerika birleşik devletlerinin nükleer silahlarının tümünün kod ve yerlerinin bilgilerini barındıran siyah çantaya verilen ad. güvenlik gereği nükleer top, amerikan başkanı ile birlikte seyahat eder. genellikle airforce one aracılığı ile taşınır. çantayı taşıyan askeri personel, bilinen en sıkı özgeçmiş taraması olan "yankee white" ile araştırılır ve göreve atanır. bu özgeçmiş taramasına göre adaydan beklenenler; adayın amerikan vatandaşı olması, emirlere sorgusuz itaat etmesi, yabancı bir devlete mensup kişilerin etkisi veya bağlantısı olmaması ve askeriyenin üç dalından (kara, hava, deniz) birine mensup olmasıdır. rütbesi en az üstteğmen olmalıdır. çanta siyahtır ve üzerinde amerika birleşik devletlerinin simgesi olan amerikan kartalının siyah kabartması bulunur. çantanın üzerine "homing beacon" adıyla bilinen bir izleme cihazı gömülmüştür. bu cihazın verdiği sinyal dünyanın her tarafından uydu vasıtasıyla takip edilebilmektedir. çantanın içinde ayrıca "play book" veya black book olarak adlandırılan bir kullanma kılavuzu bulunmaktadır. bu kitapta ise nükleer silahların kodları ve nasıl ateşlenecekleri anlatılmaktadır. nükleer top, meşhur küba füze krizi'nin ardından başkan kennedy tarafından olası bir rus nükleer saldırısına karşı çabuk ve etkili bir şekilde cevap verebilmek için geliştirilmiştir. çantandaki kodlar hergün ordu tarafından değiştirilmekte ve beyaz saraya bildirilmektedir.
  • 24'un 4. sezon 17. bolumunde teroristler tarafindan air force one'in radara yakalanmayan ucak tarafindan dusurulmesinin ardindan ele gecirilen kiymetli canta. uzerindeki sinyali yayan aparat bir pusula yardimiyla bulunmus, bir tasla ezilerek etkisiz hale getirilmistir. eger bir gun sizin de elinize gecerse olmemek icin sifresini ogrenip icini actiktan sonra parcalarini dagitmaniz yarariniza olacaktir. tek tek bir anlam ifade etmeyen kod ve panel ayri kisilerde oldukca yasamaniz mumkun, en azindan jack bauer oyle diyor..

    ha bir de degeri yuzlerce milyon dolarla dahi olculemeyen boylesine bir cantaya niye boyle sikindirik bir isim vermisler anlayabilmis degilim..
  • yalnız başkan football'ı açtı, düğmeye bastı füzeler uçtu değil dikkatinizi çekerim. adamlar her yerde checks and balances politikasını uyguluyor. two-man rule diyor wiki. yani başkandan başka savunma bakanının da onaylaması lazım saldırıyı.
  • adındaki "football" abd'nin nükleer savaş planının (siop) eski bir kod adı olan drop kick'ten geliyormuş.
  • wikipedia'ya göre, sayın jimmy carter, bir keresinde çantanın launch kodlarını cebinde unutarak ceketini kuru temizlemeye vermiş.
  • (bkz: cheget)
  • abd başkanlarının her daim çok yakınında olan,nükleer silah kullanımını doğrudan commander in chief'in emrine veren bir çanta.

    nükleer silahları ateşlemek, tahmin edilebileceği gibi, televizyon kanalı değiştirmekten daha zor. ancak esas şaşırtıcı olan bu karmaşık sürecin futbol topu ve bisküvi'lerden oluşması. "nükleer düğme" terimi oldukça bilinen bir kısaltma olsa da, cevap açık: mevcut başkan trump'ın elinin altında bastığı anda bir bombanın fırlatılmasını sağlayan bir nükleer düğme bulunmuyor.

    geçen yıl 20 ocak'ta, deri bir evrak çantası taşıyan askeri bir görevli abd'de başkanlık görevini devreden barack obama ile birlikte yeni başkan donald trump'ın yemin törenine gitti.
    trump'ın yemin etmesiyle birlikte, görevli ve evrak çantası da yeni başkanın yanına geçti. evrak çantası "nükleer futbol topu" olarak biliniyor. "futbol topu", abd nükleer silahlarını ateşlemek için gerekli bilgileri içinde barındırıyor ve teorik olarak başkanın yanından hiç ayrılmıyor. hatta ağustos ayında cnn'e konuşan bir uzman, trump golf oynadığında, futbol topunun da bir araç içinde golf sahasında onunla birlikte dolaştırıldığını söyledi.

    gizlice nükleer futbol topunu görenlerin, hayal kırıklığına uğraması muhtemel. zira bu çantanın için ne bir düğme var, ne de kıyamet günü'ne doğru geri sayım yapan bir sayaç. onun yerine, iletişim kurmaya yarayan bazı cihazlar ve savaş planlarının yer aldığı kitaplar var. aslında bildiğiniz kullanma klavuzu yani. planlar, hızlı karar alma süreci için tasarlanmış. beyaz saray askeri ofisi'nin eski müdürü bill gulley, 1980'lerde misilleme seçeneklerinin "az pişmiş, orta ve iyi pişmiş" olarak ayrıldığını söylemişti.

    bir de ayrıca 'futbol topu'ndan farklı olarak bisküvi de başkanın her zaman yanında taşıması gereken, kodlar içeren bir kart. eğer başkan bir saldırı emri verecekse, bu kodları kendini orduya tanıtmak için kullanacak. göreve geldikten sonra, abc kanalı, trump'a bisküviyi elinde bulundurmanın nasıl hissettirdiğini sordu. trump "ne işe yaradığını ve nasıl bir yıkımdan bahsettiğimizi anlattıklarında, insan kendine geliyor" dedi ve "bir anlamda oldukça ürkütücü" diye ekledi

    tabii bir de işin 'goygoy' kısmı var. bill clinton'ın eski yardımcısı robert 'buzz' patterson, clinton'ın başkanlığı döneminde kodları kaybettiğini söyledi.
    patterson, clinton'ın bisküviyi pantolonunun cebinde, kredi kartlarına kurdeleyle bağlı bir şekilde sakladığını söyledi. patterson'un dediğine göre, monica lewinsky skandalı ortaya çıktığında, clinton kodları bir süreliğine göremediğini itiraf etti. başka bir üst düzey görevli, general hugh shelton ise clinton'ın bisküviyi "aylarca" kaybettiğini öne sürdü..

    abd'de nükleer saldırıyı yalnızca başkan başlatabiliyor. başkan önce kendini tanıtıyor, sonra da saldırı emrini en üst düzey askeri yetkili olan genelkurmay başkanı'na iletiyor. emir daha sonra mühürlü doğrulama kodlarıyla nebraska'daki abd stratejik kumanda merkezi'ne gidiyor. daha sonra onu "sahadaki" ekiplere iletiyorlar. bu kişiler denizde ya da deniz altında da olabilir. ateşleme emri, kodlarla iletiliyor. bu kodların, ateşleme ekibindeki kilidin kodlarıyla eşleşmesi gerekiyor.

    tabii başkan,aynı zamanda abd ordularının başkomutanı olduğu için,böyle bir ateşleme emrine itaat edilmek zorunda. ancak muhtemelen bir açık kapı olabilir. kasım ayında, son 40 yılda ilk kez, kongre, başkanın bir nükleer saldırı başlatma yetkisini incelemeye aldı. inceleme komitesinin görüşlerine başvurduğu isimlerden biri de abd stratejik kumanda merkezi'nin 2011-2013 yılları arasındaki komutanı c. robert kehler'di. kehler, komiteye, kendisine öğretildiği gibi başkanın emrini ancak yasal olması koşuluyla yerine getireceğini söyledi. bazı koşullar altında, "emri yerine getirmeye hazır değilim" diyebileceğini kaydetti. tabi biz bu 'bazı koşullar'ın ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. sade bir hukuki yorum yapacak olursak 'kanunsuz emir' veya 'konusu suç teşkil eden emir' diyebiliriz bu koşullara. bu yerine getirilmeyen emir durumunu fark eden bir senatör de kehler'e "peki sonra ne oluyor?" diye sormuş. kehler ise "bilmiyorum" diye yanıt vermiş. kehler acaba gerçekten bilmiyor muydu? yoksa bu,politik bir cevap mıydı? bunu bilemeyiz. bilmek te istemiyoruz aslında. çünkü o futbol topu'nun hiç kullanılmasını istemiyoruz.
  • bana iyiden iyiye komik gelen olayın öznesi. amerikan başkanları mal mal yanlarında bir subayla bu çantayı gezdirir durur. he lan he, belki her an nükleer ateşlemeniz gerekebilir, aman ha ayırmayın yanınızdan.

    koca koca adamların girdği triplere bak ya. 1960 yılında mıyız ya, allah’ın denyoları.

    tribe gel https://twitter.com/…tatus/1351915019072634882?s=21
hesabın var mı? giriş yap