• memleket dahilinde muhtelif bölgelerde nedense gizlice gömülmüs bir ton ülkenin bünyeye zarar atik cinsi. aslen hazir atik alani olmusken bilimum ülkenin kanalizasyonlari da bir sekilde memlekete baglansa, söyle oraya buraya aksa da olurdu. en fazla içinde yasanilan bok çukuru daha fazla genislerdi, degisen pek birsey olmazdi hayat içre..
  • nukleer reaktorlerin cikardigi,etkisi cok yillar suren atiklardir.atiklar dogada cok uzun sureler kaybolmadigindan doga ile etkilesimi olmayan bir ortamda yillar boyu saklanmalidir.*zira biz bunu yapmayacagımızdan sinop a nukleer santral yapilmasi durumunda birkac yil icerisinde orda burda variller dolusu gomulmus sekilde rastlayacagiz kendilerine..*
  • aktif olarak çalışan nükleer santrallerin her yıl yaklaşık 12 bin ton ürettiği, depolanmasının problem olduğu atıktır. yarılanma ömrü 200 bin yıl olan radyoaktif elementler(izotoplar) varken bunların yarılanma süreleri ancak nötron takviyesiyle indirgenebiliyor. bu ilaveyi yapmak da ayrı bir teknoloji gerektiriyor.
  • canla başla nükleer enerji propagandası yapanların, sayfalarca; nükleer enerjinin aslında ne kadar güvenli, ne kadar temiz, ne kadar cici ve zararsız bir şey olduğunu anlatanların nedense nasıl başa çıkılacağı, depolama yöntemlerinin etkinliği ve maliyeti gibi konularda hiçbir bilgi vermediği nükleer santral yan ürünü.

    (bkz: radyoaktif atık)
    (bkz: yüksek aktiviteli nükleer atıklar)
  • kurtulmanin tek yolu, bu atiklari bir uzay mekigine koyup uzayin derinliklerine yollamaktir. bunun di$inda yapilan her turlu 'depolama', aslinda dunyayi ve uzerindekileri sikmekten ba$ka bir $ey degildir.

    astronotlarin, mekige fazla agirlik yapmamasi icin yanlarina su bile almadiklarini du$unursek(daha fazla agirlik, daha fazla itme gucu istediginden, ve bu da hammadde ve para demek oldugundan), yilda x bin ton atik ureten nukleer santrali gotumuze sokabiliriz herhalde.

    evet.
  • nükleer enerji reaktörlerinin yakıtı olan zenginleştirilmiş radyoaktif çubuktan enerji elde edildikten sonra geriye kalan kullanılamayan atık. çubuğun yaklaşık %5'i olduğu gibi kalır, geri kalanı da daha az derecede radyoaktiftir. amerika birleşik devletlerinin çevre koruma dairesi bu atıkların onbin yıl sonra çevre ve kamu sağlığına zararsız olaraka sınıflandırılabileceğini öngörmektedir. bu süreyi kısaltmak amacıyla çalışmalar sürmektedir. henüz uygulamaya geçirilmemiş bazı teknikler (fazla zahmetli ve fazla masraflı) süreyi birkaç yüzyıla kadar kısaltabilir görünmektedir. bir reaktörün bunlardan yılda 30 ton kadar üretmesi beklenebilir.
    (nükleer savaş başlıkları gibi zımbırtıların yarattığı atıklar için süreler milyonlarca yıl olabilmektedir; onlardan söz etmeyeceğim).
    kurtulmak için yerin 300 metre altına, deprem gibi olaylarla bozulmayacak biçimde kapatılarak gömmek olanaklıdır. ama kimse böyle bir şey yapmamıştır; çünkü çok masfarlıdır. nükleer atıktan kurtulmanın maliyetinin artışı, elde edilen enerjinin cazibesini azaltır. bu nedenle depolarda yer üstünde saklamak yaygın çare olmuştur. ancak var olan tüm yer üstü saklama mekanlarının üç yıl içinde dolacağı ve yenilerini yapmak gerekeceği hesaplanmaktadır. bi de tabi bunların tam güvenli olduğu söylenemez ancak sızan radyasyonun "kabul edilebilir" olduğu belirtilmektedir. tabi buralara aktarılabilmesi için öncelikle ilk 20 yılını tamamlamış olması beklenmektedir. japonya'daki nükleer felaketde de henüz 20 yılını tamamlamadığı için tahliye edilmemiş fena halde aktif atıklar önemli rol oynamaktadır.
  • (bkz: #31272481)
  • ne biçim bi atıksa, yok etmenin bir sürü seçeneği var ve hiçbiri akla yatkın değil. hepsi saçma.

    nükleer atıkların okyanus tabanına gömülmesi olayı var. evet belli bir derinlikteki radyasyon ne insanları ne çevreyi etkiler ama gerektiğinde yakıtı yeniden yüzeye çıkarmak çok zor. hem 2018'e kadar denizlere radyoaktif atık bırakılması sanırım londra sözleşmesine göre yasak.

    diğer seçenek atıkların insan yaşamından uzak adalara gömülmesi. bi kere o adalara taşınması hava şartlarına göre bile büyük oranda riskli. hadi onu geçtik bu adaların çoğunda deprem, yanardağ faaliyetleri görülüyor. bu olaylar sebebiyle adadan herhangi bi şekilde su varillere sızarsa, radyoaktif parçacıklar da ortama sızar. sonrası malum.

    atıkların uzaya fırlatılması var ki, en komiği. fırlatılış sırasında yaşanacak bi kaza olasılığı bile bu seçeneğin üstünü karalamak için yeterli bence.

    yine en mantıklısı abd'nin yapmaya çalıştığı gibi, yakıt çubuklarını reaktör bünyesindeki bi soğutma havuzuna aktarmak. ya da yer üstü kuru depolama yapmak.

    temiz enerji dedikten sonra, bi iç geçirip uzaklaşayım bu konudan.
hesabın var mı? giriş yap