• tükiyedeki ilk şeker fabrikasını uşak'ta kuran saygıdeğer büyüğümüz.
    kendisi ile ilgili binlerce şey söylenebilir.
    ama en önemlilerinden birisi budur.
    cumhuriyet yıllarında bizzat atatürk'e giderek, halk iştirakiyle bir şeker fabrikası kurmak istediğini söylemiş..
    atatürk'ün de tam destek verdiği bu güzel insan, ev ev dolaşıp, yeniden ayağa kalkmaya çalışan bir milletin sanayileşmesinde katkı sağlamıştır.
    mevcut fabrika şimdilerde, -neredeyse- bütün kurumlar gibi atıl hale gelmiştir.
    fakat emekleri hiç bir zaman heba olmamış, onu bilenler, her zaman bıraktığı manevi hatırayı yaşatmaya özen göstermişlerdir.
    cumhuriyet ilk dönemindeki, şimdi arayıpta bulamadığımız güzel insanlardan birisi olarak hatırladığım nuri şeker, "keşke hayatta olsa" denilen bir değerdir.
  • kurduğu fabrika devlet tarafından müsadere! edilmiş, sonradan adı verilerek itibarı iade edilmeye çalışılmıştır.
    bugün hala uşak'ta yaşayan varislerinin fabrika üzerindeki hak talebi devam etmektedir.
  • kurduğu fabrika satılmıştır.
  • trenden ankara istasyonuna sırtında bir heybe, beyaz seyrek sakallı, yetmiş yaşında uşaklı bir köylü indi. rastladıği ilk üniformalıya "gazi paşayı görmek istiyorum!" dedi.

    adam demiryolcuydu. direksiyon binasıni gösterdi:

    "şu binaya gelir, herkesle konuşurdu. ama şimdi cumhurbaşkanı oldu. gelir mi, konuşur mu, konuştururlar mi bilmem."

    zorlukla özel kalem müdürü hayati bey"in yanına girdi. neden geldiğini kısaca anlattı. gazi bu gün gelecekti. hayati bey bu yaman köylüyü gazi ile konuşturmaya karar verdi. bir de kahve ikram etti.

    gazi öğleden sonra geldi. bekleyen çoktu. hayati bey hepsini atlatıp yaşlı köylüyü içeri soktu. gazi köylüyü ayakta karşıladı. oturttu.

    "buyur nuri efendi."

    "teşekkür ederim gazi paşam. ben uşak"ın kalfa köyündenim. babamdan helva ile haşhaş yağı imalathanesi kaldı. askerliğimi istanbul"da yaptım. gözümü, kulağımı açtım. istanbul'da çok şey öğrendim. avrupa'dan mektup zarfı içinde pancar tohumu getirttim. bu tohumları köyümdeki toprağıma ektim. pancar elde ettim. pancarları rendeleyip kaynattım. pekmez yaptım. şeker elde ettim.onunla köpük helvası imal ettim. pancardan şeker yapabileceğimize inandım. mehmet hacim bey"in önderliğinde elli bir kişi birleştik, terakki-yi ziraat anonim şirketi diye bir şirket kurduk. 600.000 lira sermayemiz var.

    paşam! bize el ver. şeker fabrikamızı kuralım. köylü ister pancar yetiştirir, ister fabrikada çalışır. karnı doyar, yüzü güler. biz de, belki belki biraz para ve de sevap kazanırız. uşak şenlenir. el verir misin?"

    cumhurbaşkanı yerinden fırladı, nuri efendiyi sevgiyle, saygıyla kucakladı:

    "hepiniz var olun! türkiyeyi bu azim, bu istek, bu şevk kurtaracak. ben seni şimdi bir yaverle başbakana göndereceğim. o da seni belki bir iki bakan ile konuşturur. hepsine bana anlattıklarını iyice anlat. bir sorun olursa aldırma, bana gel. kapim her zaman sana açık olacaktır."

    nuri efendiyi yanaklarından öptü.

    heybeli köylü türkiye'nin ilk şeker fabrikası kurucularından ünlü nuri şeker olacaktı.

    (bkz: cumhuriyet türk mucizesi)
hesabın var mı? giriş yap