• nusret türkiye de sosyal medyayi en iyi yoneten aşçimiz, parali densiz, yani bizden biri.
  • o garson bahşişi ve garsona aittir.
  • cekilin amerika'dan bildiriyorum.
    arkadaslar siz bu basligi okuyunca saniyorsunuz ki bu adamlarin cuvalla maaslari var, uzerine bir de deve yukuyle tip aliyorlar. oyle bir mekanda deve yukuyle tip aliyorlardir bu dogru. ama maas dediginiz sey burda saatlik 2 3 dolar falan garsonlar icin. bu cok unlu bi yer diye hadi 7 8 olsun. burada garson insani parayi tipten yapar. gittigin bir restoranda servis kalitesine gore minimum %10 bahsis birakmak da gorgu kuralidir. cok serefsiz bir kimse degilseniz mutlaka yaparsiniz. %10 dediginiz rakam da "ben senin yapacagin isi serce parmagimla yapardim ama al hadi ac kalma" demektir. duzgun bir servise minimum %20 birakirsiniz.
    bu nusrette gelen hesaplarin binlerce dolarla ifade edildigini ve gelen insanlarin da gosteris amacli orda olmalari dolayisiyla para sactiklarini dusununce bu rakamlar alir basini gider. sizin garson diye begenmediginiz insanlar, sizin bi ayda kazandiginizi bir aksamda kazanabilirler.
    tipin dondugu her yerde de bir ust kademe mudurun amirin bir sure sonra gotu basi oynamaya baslar. bir otelde concierge* olarak calisiyorum ve yaptigimiz esas parayi tipten, komisyondan yapiyoruz. ordan cok net biliyorum yani konuyu. resepsiyonun muduru butun gun gotunu yayar, sonra canini cikarta cikarta calismis elemanin tipinden pay istemeye kalkar, otelin bizzat kendisi, "siz orda iyi para yapiyosunuz hani bize sakal?", der. cunku nerede para varsa insanlar bir sekilde ondan pay almak isterler. nusret de sasirtmamis. bize de bir tirnak, demis, ama yememisler.
    canini yedigimin abd yargiclari, tirnaklarini sokerler adamin. kolaydi oyle o adamlarin butun gece kendini parcalayip yaptigi paraya deniz asiri memleketlerden konmaya kalkmak. ac gozlu herif.
    yukarda sevgili bir yazar arkadasimiz "dunyada marka olmus bir kimseyi boyle karalamaizin" ayip oldugunu soylemis. gotunu yalayacak insan bulamayinca instagram unlusune sariyosunuz! aliskanlik basa bela! sizin emeginize konsunlar tepeden umarim en kisa zamanda. o zaman o konanlari da boyle savunacak misiniz bakalim?
  • msn.com ' da takilanlarin oldugu gostermesi acisindan ilginctir.
  • yıllarca abd’de restoran sektöründe çalıştım. busser’lık da yaptım işletmecilik de. ne kadar maaş kazanırsa kazansın bahşişin tamamı çalışanlara aittir. patron o paraya elini süremez. garson da aldığı bahşişten busser’ın aşçının, bulaşıkçılık bahşişini verir. gerisi kendisine aittir.

    öyle durum olur ki garson bir gecede 300-400 dolar bahşiş yaparken patron geceyi zararla kapar. o durumda bile, dur bakalım, sen çok kazandın, ben payımı isterim diyemez. bu hem şerefsizliktir hem de kanunun gözünde hırsızlıktır.

    not: abd’de yaşayıp bırakmaları icap eden tip oranını bilmeyenlerin olduğunu gördüm. öyle, söylendiği gibi %10 tip bırakmak garsona hakaret kabul edilir. lütfen bu konuda daha dikkatli olun.

    herhalde bu %10 oranı en son 1950’ler civarında normal kabul edilmiş olmalı. 2000’lerin başında ben bu sektördeyken %18 yerine %15 bırakanlara taşralı veya 1990’larda kalmış gözüyle bakılırdı. bugün ise normal kabul edilen bahşiş oranı büyük şehirlerde %20-25 arasındadır.

    bu oran yüksek mi, yüksek, ancak dışarıda yemek yiyenler bunu bilerek yerler. herkes bir restorana ilk kez gelmişse önce menüye bakar ondan sonra içeriye adımını atar. bunu yapmadan önce de oradaki fiyatlara önce kafasından satış vergisini ekler, sonra da onun üstüne %20 bahşişini. eğer bütçesi için fazla olduğunu düşünürse de içeri girmeyiverir.

    tabi bunun istisnaları da var. mesela san francisco’daki bazı restoranlar çalışanlarına saatlik 15 dolar asgari ücret yerine çok daha insanca yaşamaya yetecek maaş, kapsamlı sağlık sigortası ve 401k sunup bunu menülerinde belirtiyor, bahşiş kabul etmiyorlar. müşteri bahşişe vereceği parayı biraz daha pahalı olan menüye veriyor, ancak sonuçta kendisine servis yapan emekçiler çok daha iyi koşullarda yaşıyorlar.
  • nereden geldiğini unutan iş insanı hamlesidir. senin o bahşişe ihtiyacın mı var be kardeşim? ayıptır.

    tırnaklarınla kazıyarak ve biraz da şansla nerelere geldin. emekçinin hakkını en çok senin savunman lazım. dubai'deki garsonlarına havuzlu evler kiralıyordun. amerika'dakilerin günahı ne?
  • fiyatlari oyle astronomik olan restoranda musteriler en az %20 ortalama %30 bahsis birakiyordur, bu da hatri sayilir bir meblag ediyordur haliyle. tahminim yapilan sovlar vb neticesinde bahsislerin cok yuksek olmasi nedeniyle goz dikmistir nusret bey bu bahsislere. kaldi ki bu garsonlarin avukatlara da bu dava icin en az birkac bin dolar odedigini dusunursek tutar cok da az degildir diye dusunuyorum. garsonlari cok takdir ettim, yanina birakmamislar.
  • abd'de bahşişleri sadece ve sadece servis yapan çalışanlar yani garsonlar ya da barmen/barmaid'ler alır; garsonlar dilerse diğer çalışanlara bahşişlerinin bir kısmını dağıtabilir o da eğer isterlerse, zorunlu değil yani. nusret ise türkiye'de olan mevcut düzeni oraya taşımak istiyor yani bahşişlerin ortak havuzda toplanması ve tüm çalışanların pay alması taraftarı, ortada bahşişlere göz dikmek garsonların parasını çalmak gibi bir şey yok hemen gaza gelip sayfalarca küfür etmişsiniz. nusret'in bu kararının ahlaki, vicdani ya da doğru yanlış olması kanunlar karşısında önemli değil çünkü o bahşişler garsonlara ait ve sen o paraları sahiplerine vermediğin için yasalara göre suçlusun olay bu kadar basit.
  • şaşırtmamıştır.

    "üç kuruşluk bahşiş" gibi yorumlar yapanlar olmuş. nusret'in mekânı new york'un göbeende, manhattan'da bulunuyor. abd'de restoranlarda gelen hesabın %10'u kadar bahşiş bırakmak gelenektir. manhattan gibi kalburüstü yörelerde ise %10 değil, %20 bahşiş bırakıldığı vakidir ki bunun da gelenek haline geldiği söylenebilir. yani nusret'in mekânında yemek yediniz ve hesap $300 geldiyse 60 dolâr da bahşiş bırakırsınız ve bırakılan bu bahşişlerin toplamı nusret gibilerin gözünü döndürmeye yeter.

    gözü dönen nusret ise hukukun guguk edilmediği bir ülkede yaptığının cezasını çekecektir. onun borusu ancak türkiye gibi ülkelerde öter. tipini zi... neyse!
  • merak edip arastirdim ve cok ilginc bir sonucla karsilastim. nusret'e karsi miami'de ve ny'ta birer dava acilmis ancak haberlere konu olan is baska: ny'da calisanlari ve eski calisanlari national labor relations board nezdinde sikayette bulunmus, birkac anlasmazlikla ilgili olarak taraflar anlasmaya varmis, ali eyupoglu bunlarla ilgili yazmis. daha bir suru sikayet var kendisi hakkinda, ileride ny'ta da miami'de oldugu gibi dava acilabilir. bkz. sikayetlerin listesi ancak bu sikayetlerle ilgili acilmis simdilik bir dava yok cunku nusret bu calisanlarin hepsine arbitration tahkim/arabuluculuk sartini kabul ettiklerine dair belge imzalattigi icin uyusmazliklar mahkemeye tasinmadan cozuluyor. nusret'in odedigi 250,000 dolar ceza degil, bu dort kisiye verilen toplam tazminat. keza tazminati veren de federal mahkeme degil ulusal is iliskileri kurulu diye cevirebilecegim, amerika'ya has bir kurulus.

    entry'nin geri kalan kismi nusret'in amerika'daki siciliyle alakali (haberlere konu olan kisilerle alakasi yok, onlara ilaveten bu davalar):

    ny'da acilmis bir dava var, dava dilekcesinin bir suretine surdan ulasabilirsiniz. bu davayla ilgili olarak henuz karar cikmis degil. gelen bir mesajdan ogrendigim kadariyla bu davaya destek olan 20 kisi varmis, bu dava da toplu davaya class action donusebilir.

    miami'deki dava daha hizli ilerliyor ve su ana kadar iki karar cikmis. olay tam olarak su:
    1. garsonlar ortak bahsis havuzuna katilmaya zorlanmis ve bu havuzun kurallarina gore bahsisler bahsis alan ve almayan calisanlar arasinda paylastiriliyormus
    2. nusret bahsis alan calisanlara saatlik asgari ucreti odemiyormus - asgari ucretsiz calistiriyormus, tek gelirleri bahsismis, keza fazla mesaiye kalmalari gerektiginde de fazla mesai ucreti odemiyormus.

    1. noktayi bir ustteki post cok guzel aciklamis.
    2. bu federal suc - amerika'da kimseyi asgari saat ucreti odemeden calistiramazsin ki onceki entry'lerde belirtildigi gibi bu saatlik ucret zaten cok kucuk bir miktar. keza, hic ucret odemedigin calisani fazla mesaiye de biraktiramazsin.

    ayrica bu sartlarda calistirilan garson vb personel sayisi 200 kisiymis. dava 2 yillik bir donemi kapsiyor.

    nusret bu kisiler ise alindiginda her birine taraflar arasinda cikacak uyusmazliklarla ilgili olarak tahkime/hakeme/arabulucuya gitme sarti
    arbitration kostuklarini, bu tur sozlesmeler imzalattiklarini ancak ilgili sozlesmelerin restoran acma telasi, is yogunlugu derken kayboldugunu iddia ederek mahkemeden taraflari karsilikli tahkime zorlamasini istemis. entry'nin en basinda soyledigim gibi ny'da haberlere konu olan kisiler bu sozlesmeleri imzalamis. ancak miami'de sadece bir kisinin boyle bir belge imzaladigi ortaya cikmis, diger kisilerin imzaladigi herhangi bir arbitration'i kabul eden belge olmadigindan mahkeme nusret'in zorla arabulucuya yonlendirme talebini reddetmis. simdi miami'deki restoranda calismis ve calismakta olan diger kisiler de davaya dahil olacak mi o bekleniyor, dava class action olarak onaylanmis.

    sozunu ettigim kararlar:
    compere v. nusret miami, llc, 2019 u.s. dist. lexıs 144100, 396 f. supp. 3d 1194, 2019 wl 3939475
    compere v. nusret miami, llc, 391 f. supp. 3d 1197, 2019 u.s. dist. lexıs 144101
hesabın var mı? giriş yap