• bir arkadaşım var, ilkokulu bile bitirmemiş, tatile gittik, victor hugo - sefiller okuyor. ilk gün biraz okudu, ertesi günde de. üçüncü gün "of bugün 10 sayfa okudum, yeter herhalde" dedi.
    mahsustan "konusu ne?" dedim "fransa'da bişeyler oluyor, ben de tam anlamadım" dedi.
    sevgilisi buna "biraz kitap oku kendini geliştir "demiş. o da her gün 10-15 sayfa okuyor ne okuduğunu anlamadan.
  • ince kitapların genelde bir yolculukluk ile bir oturuşluk canı olduğu için dönüp baktığında sadece o an anımsanır. bazen de o bile anımsanmaz.

    kalın kitaplar öyle mi? kaç kere yanına aldın çıktın evden de kapağını açmadan getirdin geri. kaç kere başka şehirlere götürdün, kaç kahve içtin?
    kaç farklı kalemle çizdin? kaç farklı ruhla açtın kapağı?
    kaç kaçışta durağın oldu?
    kaç uykuda ninni?
    bazen yastık olur sırada uyurken (bkz: tutunamayanlar) , bazen çantada taş. (bkz: cereyanlar)
    yükün böylesini taşıtan güç o kapağı aralamaktan geliyor işte.
    bana kalın kitabı okutan motivasyon,
    başladığım yer ile bitirdiğim yer arasında geçen zamanı hapsediyormuşum aldatması.
  • "ancak ne olursa olsun kişisel gelişim kitapları veya pucca gibi yeni nesil kalemlerden alınan tat alınamıyor bunlardan"

    aradığım trol tadı.
  • bu sanrının sebebini size şöyle açıklayayım;

    örneğin televizyonda bir diziye rastlıyorsunuz ya da yeni bir diziye başlıyorsunuz kendi kendinize off o kadar bölümü kim izleyecek şimdi diyor musunuz ? demiyorsunuz. neden çünkü televizyon izlemek ya da herhangi bir şey izlemek davranışı sizin zihninizde olumlu kodlanmış.

    fakat, söz konusu okumak olduğunuda bir kitabın kalınlığı onu okuyup okumamanıza neden olabiliyor. neden ? çünkü türkiye'deki milli eğitim sisteminde okumak ödev demek ya da ceza demek. küçük yaşta gerçekleştirilen bu kodlama da ister istemez ilerleyen yaşlarda da kendisini gösteriyor.

    aslına bakacak olursanız kitap okumanın ya da herhangi bir şey izlemenin birbirinden hiçbir farkı yok. birisinden daha fazla hayal gücü kullanırken diğerinde daha az hayal gücü kullanıyorsunu hepsi bu.
  • kalın roman okunmaz, kalın roman kendini okutur. oblomovlar sizi...
  • bu soruyu soran kişi ile içinde kitaplık olan bir eve gidip, kitaplara bakıp "bunların hepsini okudun mu?" diyen kişi ruh ikizidir.
  • kalın kalın romanların nasıl yazıldığından daha önemli olmayan bir sorunsaldır bana göre.

    yahu milletin okumaya üşendiği o romanları adamlar günlerce, aylarca hatta belki de yıllarca araştırmalar yapılarak, emek harcayarak, hayal gücünün ötesinde bir yetenek ile kurgulayarak yazıyorlar.
    ben uzunca bi' entry yazarken bile saatler harcıyorum bazen. hakikaten yazarlık çok ulvi ve saygı duyulası bir iş.
  • o saçma tv programları nasıl izleniyor diye sormak daha mantıklı olurdu.

    insan okumanın tadını ucundan bile tatmış olsa bir daha okumayı bırakamıyor.
  • sevmediysen kalın gelir çok sevdiysen keşke daha kalın olsaydı dersin.
    ...
    romandan bahsediyorum.
hesabın var mı? giriş yap