• büyük ölümcül günahlardan biri zaten biliyoruz..
    gerçi öğreneceğim de yoktu da, se7en sağolsun.. orda görmüştüm..

    neyse.. benim kendisi için yapacağım tanım şu..
    büfeye gidip, iki ıslak hamburger, bi sosisli sandviç üstüne bi kaşarlı dilli yedikten sonra, daha da yuh demesinler diye yiyeceğin üçüncü ıslak hamburgeri, paket yaptırıp koşa koşa eve gidip de evde yemek.

    bunu yaşadığım günler vardı...
    ve yemin ediyorum güzel günlerdi..
  • yemeğini ve tatlını yedikten yarım saat sonra bıyıklı burunlu gözlük takarak tekrar yemekhaneye inip 2. kazandibini almaktır.
  • akşam akşam şöyle bir uygulamasını yaptığım:

    grip olacağımı kulak diplerimin, boğaz içinin uyuz uyuz kaşınmasından ve başımın ağırlaşmasından anlayınca şimdi ağzımın tadı kaçacak, dilim hissizleşecek, bikaç gün yemekten zevk alamam diye bir an önce evde sevdiğim ne var ne yoksa yedim.

    hazırım grip gelebilirsin.

    (bkz: bir zevk meselesi olarak yemek yemek)
  • çikolata paketlerine konan 'açıldıktan sonra kapatabilme' bandının işlevine bir türlü anlam verememektir. boğa burcu oburu pardon kadını bildirdi.
  • birkaç hafta önce, ekmek almaya mahalle fırını olan merkez fırına gittim. senede beş altı kere filan yolum düşse de bütün çocukluğum sabah akşam ekmek için oraya yürümekle geçmiş. ekmeğimi alıp çıkıyodum ki fırıncı amca "şşt, bak bakim" diye arkamdan seslendi. siz caddenin başındaki evde oturuyosunuz di mi diye sordu. babannemi e haliyle tanıyordu. "yıllardır gözükmüyosunuz, miniciktin çok büyümüşsün" dedi. dedim amca... sen beni afedersin nassı tanıdın....... o esnada hapur hupur yediğim armudumun suyu çenemden sızarken en yakın çöp için geriye yürümek ya da eve kadar çöple yürümek arasında bir seçim yapmaya çalışıyordum... ve amca o hiç beklenmeyen cevabı verdi... "oburluğundan tanıdım"
    benden eskiden obur cimcime diye bahsederlermiş. o elimde ya bir elma, ya bir üzüm salkımı, ya bir fındık poşedi, ya bir süt kutusu muhakkak yiye içe döke gelirmişim fırına. bi de elimde yemeğimle girmez, kapıda bitirirmişim. annemin en kınadığı şeylerden biri yiyecek içecekle dükkanda, otobüste vs bulunmaktır hala. bi de ağzımdakini de yermişim ha son lokmamı yutup öyle girermişim. vay canına ya, hala yemek yerken konuşmaktan hoşlanmam, nezaketten öte benim için tabi bir seçimdir bu.

    oburluk, çöp öğütücülüyle farkı gözetilmek kaydıyla, bir kumaş rengidir.
  • son 2 ve 3 yüzyılda insanlık olarak büyük bir ilerleme kaydettik ve hayatlarımız geri döndürülemez şekilde değişti. birkaç yüzyıl öncesine kadar iki öğün yiyorduk, sanayi devrimiyle beraber şehirli halk için bu sayı üçe çıktı. özellikle sanayi devriminin kalbi ingilteredeki çalışma şartları müthiş bir kalori deposu olan ingiliz kahvaltısını popülerleştirdi. ilerleyen tarim ve hayvancılık teknolojileri gıda bulmanın zorluğunu ortadan kaldırdı ve serbest piyasa ekonomisi fastfood'u hayatımıza soktu. kısa süre sonra insanlık morbid obezite kavramıyla tanıştı. ve bundan da kısa süre sonra da "thin privilege" ve "fatphobia" ile.

    insanlık olarak oburluğa ve sonuçlarına farklı yaklaşımlar geliştirmemiz yeni bir şey değil. elimizdeki ilk verilerden biri on binlerce yıllık willendorf'lu venüs. bu obez kadın figürünün bize ne anlattığı henüz çözebilmiş değiliz. obezitenin kısırlığa neden olduğunu bilmeyen atalarımız bir bereket tanrıçası figürü olarak yapmış olabilirler.

    ancak farklı yaklaşımlar da mevcuttur. milattan önce 6. yüzyılda hint tabibleri obeztenin zararlarını anlatıp fiziksel aktivite tavsiye etmektedir. alınan-yakılan kalori kavramını ilkel bir biçimde de olsa anlayan antik yunanlar komedilerinde oburları, ve bundan sebep şişmanları, alaya alırken, hipokrat obezitenin erken ölümlere neden olduğunu yazar. phytagoras ise makul miktarda yemeyi tavsiye etmektedir. yemeğin tehlikelerinin farkında olan antik mısırlılar ise oruç tutmak veya kasten kusmak yoluna gitmektedir.

    tanrı şişmanları sevmez. yahudilik'te aşırı yemek ve sarhoşluk hoş görülmez. yedi ölümcül günahtan birinin oburluk olduğu hıristiyanlık'ta yemek yemeyi tamamen redderek ölen azizelerin ve yemeğin şerrinden kaçınmak için yemeklerine kül döken rahiplerin hikayeleri anlatılır, içki yasak olmasa da fazla içip sarhoş olmak kınanır. islam'da da aşırıya gidip fazla yemek hoş karşılanmaz, içki ise haramdır. hz. muhammed'in ideal mide tasvirinde midenin üçte biri yemek üçte biri içecek üçte biri hava ile doludur. bu üç dinde de elmayı yemek üzerine epeyce tartışılabilecek bir şerri sembolize etmek için kullanılır ve oruç tutulur. vejeteryanizme yakın bir diet anlayışı olan budizm'de de oburluk kınanır.

    dünyanın din üzerinden anlaşıldığı zamanlarda oburlara karşı savaş düşük yoğunlukla olsa da neredeyse kesintisiz biçimde devam eder. düşük yoğunlukludur çünkü çoğu zaman insanlar obur olabilecek kadar yemek bulamamaktadır. burada da esasen çatışmamızın temelini görmüş oluyoruz. birey ve toplumun çıkarları çoğu zaman çelişki halindedir. yemek kısıtlı olduğu için birilerinin fazla yemesi başkasına yemek bırakmadığı anlamına gelmektedir. yani o göbek bir başkasının hakkını ihlal ettiğinizi, sizin aç gözlülüğünüzü anlatmaktadır. ayrıca tembelsinizdir. e daha ne olsun. sosyalistlerin burjuvaziyi resmederken, artık durum tersine dönmüş olsa da, göbeğe bu kadar özen göstermesi herhalde tesadüf değildir.

    yukarıdan anlaşılacağı üzere obur olmak için kayda değer bir statü gereklidir. buna sahip olanlar yemekte, hatta roma örneğinde daha da fazla yiyebilmek için kusup tekrar yemektedir. kralların çizimleri, bilhassa ii. richard'dan anlaşıldığı üzere, esasen propaganda materyalidir ve viii. henry obez bedeninden son derece memnundur. aristokrat kıyafetlerinin o bol etekleri bol kolları kadınların vücutlarını daha da etli göstermek içindir. ancak bu esasen bize obezitenin neden itici olduğunu da göstermektedir zira o balık etli kadınların bile belleri, korseleri sayesinde, olabildiğince incedir. çünkü, evet sosyal inşanın sonucu olarak, balık etli kadınlar çekicidir ama içgüdüsel sebeplerle obez kadınlar iticidir. balık etlilik iyidir hoştur ama o "bel" kaybolmamalıdır.

    gıdaya ulaşmak kolaylaşınca fakirler de şişman olma şansına kavuşur. hatta yüksek kalorili yemekler ucuz, spor salonları paralı ve düzenli spor yapma imkanı bir ayrıcalık haline gelince işler neredeyse tamamen değişir. nasıl ki beyas ten yerini bronzlaşma çabasına bıraktıysa, eskilerin ele avuca gelir kadınları yerlerini 0 beden modellere bırakır. arzulanacak kadın ve erkek imgelerinin sosyal inşa olan kısımları sağlıklı beslenen ve düzenli spor yapan bir görüntü halini alır. işlerin bu seviyede olmadığı bazı afrika bölgelerinde hala kiloluk kadını seksi yapan şeylerdendir.

    oburluk bedenin sadece güzelliğini ve sağlığını değil işlevselliğini de tahrip eder. insan vücudu ve haliyle beyni glikojenle çalışır ve temel işlevleri için sağlıklı yağlar ve protein gereklidir. ama ihtiyaçtan falza alınan her kalori zararlıdır. fazla şeker, diğer tüm zararlarına ek olarak, hafıza ve dikkate de zarar verir. işlenmiş gıda tüketimi ile depresyon arasında korelasyon vardır. alkol tüketimini abartmak makul miktarlarda tüketildiğinde olmayan zararları ortaya çıkarmaktadır. kahve esasen gayet faydalı olsa da abartıldığında hem marjinal faydası yok olmakta hem de insan kahvesiz verimsiz hale dönüşmektedir. ağır yemeklerden sonra insanın kendisine gelmesi çoğu zaman yemekten daha fazla zaman almaktadır. oburluğun kişinin verimliliğine etkisi açlıktan daha az değildir. aç kalanlar yorgun ve öfkeli olurlarken oburlar da tembelleşirler.

    oburluğun zararı yalnız obura değildir. bir alkolik çevresine ve bilhassa ailesine korkunç zararlar verebilmektedir ama dahası oburun yediklerine olan zararıdır. gıdalarımızın büyük bir kısmı hayvansal kaynaklardan sağlanıyor ve bu ürünlerin elimize geliş süreci çoğunlukla bir zulüm manzumesi şeklinde gerçekleşiyor. tüketiciler daha çok tavuk tüketdikçe üreticiler daha çok tavuğu kafeste geçen bir yaşama mahkum ediyor.

    oburluk aynı zamanda ekonomik sorunlara da yol açıyor. genel sağlık sigortalarının hemen her ülkede olması nedeniyle kişilerin oburlukları nedeniyle kendilerini açık hale getirdikleri sağlık sorunlarının masrafları, ki ortada devasa bir fatura oluyor, beslenmesine dikkat edenlerden de karşılanıyor.

    oburluk bugün artık tüm insanlığı ilgilendiren bir sorunun başat nedeni niteliğinde. 650 milyonumuz obez ve çoğunluğumuz çok yemenin az yemekten fazla öldürdüğü ülkelerde yaşıyoruz. obezite oranları ise artmaya tüm hızıyla devam ediyor.
  • dediler ki :

    * uc sey kalbin dusmanidir.
    - cok yemek,
    - cok konusmak,
    - cok uyumak.

    dediler ki :

    * her nesnenin pasi vardir. gonlun pasi da cok yemek yemektir. cok yemek muminde alti noksanliga sebeb olur:
    - kilinan namazlardan lezzet alinamaz.
    - unutkanlik bas gosterir.
    - tokluk halinde sevkatlilik gider.
    - atalete sevk ettiginden taate takat getirilemez.
    - sehveti kabartir.
    - muminler cem olurken, cok yiyen ayak yolunu gozler.
  • insanın kemiren anormal açlık duygusu. insanın içinde büyüdükçe büyüyen dipsiz kuyu.
  • (bkz: düden). koca düden = yutucu, doymak bilmeyen obur.
  • 4-5 ay içinde verilen 9 kilonun 15-20 gün * içinde hızla alınmasıdır.
hesabın var mı? giriş yap