142 entry daha
  • kasım ya da aralıktı. hayatımın en ağır hastalığını geçirdim. normalde grip aşılarına düşman olan ve asla vurdurmayan ben seneye grip aşısı olacağım diye yemin ettim. tabi o zamanlar korona falan yok, adını duymamıştık. ciğerime hava girmiyordu, giren hava geri çıkmıyordu. sanki biri ciğerlerime su basmıştı ve asla hava girmiyordu. ağlayarak nefes almıştım. acile gittik bronşit olmuşsun dedi. belki gerçekten bronşittir ve alakası yoktur. ama çok kötüydü, nefes alamamak çok kötü buradan korona virüs geçirenlere geçmiş olsunlarımı iletiyorum.
  • ocak sonunda paris'teydik.
    1 hafta günde en az 5 defa metroya bindik.
    korona muhabbeti olmadığı için de aşırı bir dikkatimiz olmadı.
    kapalı mekanlarda yemek yedik, louvre'da çinlilerle müzeyi gezdik, dediğim gibi metroya defalarca bindik.
    metronun kapalı olduğu bir gün tıkış tıkış otobüslere bindik.
    ben ekstra nargile kafeye gittim.
    ama bisey olmadı.

    bizden sonra şubat ortasına kadar yine pariste gidenler oldu ve onlarda herhangi bir şeye yakalanmadılar.

    fakat ocakta hic hasta olmayan çok saglikli iş yerinden bir arkadaşım çok ağır, nefesini kesecek şekilde hasta oldu. 3 günde ilaçsız atlattı.

    yine başka bir arkadaşım da şubatta ailecek aynı şekilde yüksek ates ve solunum darlığı çekerek atlattı.
    onlar korona olduğunu düşünüyorlar şu an.

    g.kore'ye giden firmadan birileri ile görüştük şubatta.
    toplantı yaptık.
    onlar baba-oğul sonra korona olduklarını, antikor testi ile anladılar.
    zengin ve çevreli kişiler. özel doktorları var.
    ilâçla yine ortalama 3 günde ağır bir şekilde geçirmişler.
    tat ve koku hisleri gitmiş, ishal ve müthiş bir yorgunluk varmış.
    merdivenden inerken/çıkarken son basamaklarda ayağımız titriyordu diyorlar.

    kan grupları b+ idi.
    diğer arkadaşların ise a+ idi.
    benim kan grubum 0+

    yine 0+ iş yerinden bir arkadaşım başından beri hiç takmıyor. ailecek pozitif olan kız arkadaşı ile görüşmeye devam etti. şu an da tatilde. bildiğim kadarı ile hala çok sağlıklı.

    ve havalimanında çalışıyoruz.

    eğer paris'te iken virüs ortalarda ise yakalanmamamız bence olanaksızdı.
    paris turist kaynıyor malûm. toplu taşıma, otel, müzeler, restoranlar...

    (bkz: bilemiyorum altan)
  • ocak ayında eşim 2 hafta evde yattı. ben de ona bakmak için işe gidememiştim. ilk kez öyle hasta olduğunu gördüm. aşırı öksürük ve düşmek bilmeyen ateş derken acillerden çıkamamıştık. iki üç kez h1n1 testi yapıldı. negatifti. korona mıydı acaba diye arada düşünmüyor değiliz.
  • (bkz: enaniyet)

    buna inananlar, mesela bir sevgili edindiklerinde “bir melek yollandı bana” derler. çünkü özel insanlardır, korona’yı hasarsız atlatmışlardır, ayrıca her şeyin en iyisini de hakediyorlardır.

    bunları trigger edeceğin yegane şey, sıradan, vasat bir insan olduklarını söylemek olacaktır. ben bu “ben geçirdim aslında, o koronaymış” muhabbetini minimum 20 kişiden duydum. elbette bunların hiçbiri korona morona değildi. ben hiç o topa girmedim, hatta “evet abi öyledir” dedim hep ama kendilerini yalanlayıp, söylediklerine inanmayanlara nasıl saydırdıklarına şahit oldum.

    bu vesileyle buradan bir kez daha yazmış olalım. hiçbiriniz (yani %99.9’unuz falan) özel falan değilsiniz. milyarlarca insanın yaşadığı gibi yaşayacak, aynı hayalleri kurup, aynı dertlerle dertlenecek ve aynı şekilde öleceksiniz.
  • çin'in vakaları geç açıkladığı ve eylül ayından beri bir salgın sorunuyla boğuştuğuna ilişkin düşünceler söz konusuyken çok da kötü yaklaşıma sahip insanlar değildirler - elbette gerile gerile söylenecek bir şey değil bu, ancak tepki vereceğim diye anektodları, hele hele küresel salgın devam edenken ciddiye almamaya çağrı yapmak cahilliktir.

    mesela aralık ayında, çin istikametinde gemideki bir arkadaşım, çin'e henüz varmadan önce gemideki herkesin ağır hastalık geçirdiğini, şanslılar ki ciddi bir sorunla karşılaşmadıklarını belirtmişti. bu insanlar altı ay gemide kaldılar, bu olaydan sonra ama hastalandıkları için değil, limanlar gelen çalışanlara kapandığı için. geldiklerinde de kimse size ne oldu acaba diye bakmadı, umursamadı. aynı dönemde, beş senedir hastalık geçirmemiş ben izmir'de ayakta duramıyordum, kız arkadaşıma giderken yoldan döndüm çünkü bayılmak üzereydim. nitekim üç gün baygın yattım.

    şimdi, bu durum dönemsel influenza mıdır? olabilir. çevrelerimizde kimsenin umrunda oldu mu? hayır. ben mart ayı sonuna kadar aynı soyunma odasında benden yaşlı insanlarla yan yanaydım; arkadaşımın hastalıktan yeni kurtulmuş gemisi yeni tayfa ve yük almaya devam ediyordu. bunların ışığında soruyorum, çok zeki arkadaşlarım, buradaki sorun bu anektodal olayları şu an burada anlatmış olmam mıdır - yoksa "ne olacak ya" diye gevrek gevrek gezmiş olan herkes midir?

    umarım badiresiz atlatırız hepimiz bu süreci.
  • bunlardan biri de benim arkadaşlar. bugüne kadar en ağır hastalığımda bile sadece boğazım hafif ağrır 2 güne geçerdi fakat şubat ayında bulan hastalık beni 1 hafta yatırdı, uyanık kalamadım sürekli baygın gibi yattım bir ara sesim tamamen yoktu gerçekten sesim çıkmadı, kolumu kaldıramaz oldum. hastalığı hala bilmiyorum ama o koskoca bir haftadan hatırladığım tek şey uyanabilmek ve ayağa kalkabilme isteğiydi.
  • ben şubatta hayatımın en ağır hastalığını geçirdim 5 gün ateş test sonucu influenza b çıktı bilemedim altan
  • çin bu virüsü ilk başlar da sakladı. galiba ülkemizde ocak başların da bir çok kişi virüse yakalandı.
  • şubat ayında iki hafta rahatsız gezdim. bu yaşıma kadar öyle hastalandığımı görmedim. bence virüs ülkeye marttan önce giriş yaptı. çoğu insan bilmeden ayakta bi şekilde atlattı
  • bilim kurulu üyelerinden biri, yapılan antikor testlerinin çok güvenilir olmadığını hatta hastalığı geçiren bazı kişilerin antikor testlerinin negatif çıktığını söylemişti.
255 entry daha
hesabın var mı? giriş yap