• teknoloji gelisimini desteklemek, ar-ge yapilabilmesi icin gerekli ortami sağlamak, üniversite sanayi işbirliğini üst düzeye çıkarmak için kurulmuş* teknopark. çalışmaları 1987'de başlamıştır ve 2000 yılında binaları hizmete girmiştir*.
  • (bkz: teknokent)
  • ofislerinin metrekaresi yaklasik $10 gibi astronomik bir ucrete kiraya verilmesine ragmen talebi karsilayamadigindan her yil buyuyen bina kompleksi. yasasinin meclisten cikmasindan emrehan halici'nin epey bir katkisi olmustur.
  • elektriklerin devamlı olarak, bazen iki üç defa üstüste, birer saniyeliğine gidip geldiği yer.
    işte türkiye' nin teknokenti de bu kadar olur dedirten yer.
    aslında elektrikler bir kere bile kesildiğinde bütün yöneticilerin değişmesi gereken yer.
    adını haketmeyen yer.
  • turkiye'de guzel isler yapilmaya gorsun, hemen desteksiz elestiriler, karalamadan oteye gidemeyen taslara maruz kalir. odtu teknokent de bunlardan nasibini almis bir kurumdur. maalesef bu durum simdiye kadar hic degismedi. bunun kanimca en buyuk sebebi insanlarin turkiye'de duzgun bir is, saglikli, akillica bir girisim yapilacagina olan inanc ve guvenlerinin kaybolmasidir. bunun en buyuk sebebi ise turkiye'nin son 50 yilina damgasini vuran merkez sag politikacilarin icraatlari, ve bunun yaninda konumu nedeniyle her taraftan propagandalara ve manipulasyonlara acik bir ulke olmamizdir.

    turkiye'de bugune kadar universiteler hocalarin derse girdigi (bazi universitelerde asistanlara anlattirdigi) ve bunun yaninda da profesorluge terfi edecek kadar makale yayinladiklari , gercek hayattan genellikle kopuk kurumlar olmuslardir. bunun sonucu turkiye'nin teknoloji uretemeyen bir ulke olmasi ve ogrencilerin de piyasayi hic tanimadan mezun olmalari olmustur. bunun panzehiri ise universite sanayi isbirligidir . bu yakin zamana kadar degisime kapali insanlar tarafindan "universite piyasanin egemenligine giremez " gerekcesiyle kotu olarak bellenmis idi. evet dogrudur, keske bilim adamlari tamamen ozgurce arastirma yapsalar, keske eski yunan dusunurleri gibi aylarca daglarda kalip felsefi cikarimlar yapsalar. ama ulkemiz acisindan gercekler acidir ve hic zaman kaybetmeden, universitelerin dinamizm kazanmasi ve uretici sanayi kuruluslariyla isbirligi icinde teknoloji uretmesi gerekmektedir. bu hem ulkemizin bagimsizligi hem de ekonomik yapisi acisinda uzun vadede olumlu sonuc verecek bir olaydir..

    bu olusumlarin bir diger olumlu yani ise universitedeki ogretim uyelerinin ve ogrencilerin on tecrube kazanmasi ve direk olarak meslekleriyle alakali isler yapmalari icin gerekli ortami saglamasidir. buradaki ufak sirketlerden birinde staj yapacak bir ogrenci piyasayi cok daha erken taniyacak, mezun oldugunda direk olarak tecrubeli ve teknoloji ureten bir genc beyin olarak hayata atilacaktir. en onemlisi hayati ile ilgili daha dogru ve erken kararlar verecek tecrubeyi kazanacaktir. buradaki sirketlere vergi avantajlari ise olayin guzel bir ekonomik yonudur. su anda butun universiteler kampuslerinde bir teknokent kurmak icin aktif olarak girisimde bulunmaktadirlar.

    iste butun bunlar olurken sozlukte de gorebilecegimiz "amerikanın türkiyenin genç beyinlerinin özgün fikirlerini çalmak için el altından desteklediği oluşum" gibi tanimlamalar cok asilsiz ve cig kalmaktadir. bunu diyen insan kanitlarla gelmezse mufteri durumuna duser. kim destekliyor? kimin fikrini kim calmis? gibi ek bilgilerin de bu suclamarla beraber verilmesi gerekir. ayni sekilde "odtu ogrencılerının etınden sutunden dusuk ucrete faydalanan" seklinde sifatlar, yakistirmalara soyle cevap verilebilir.1) kimse o ogrencileri orada calismalari icin zorlamiyor, 2) o teknokent kurulmasa , ogrencilerin o dusuk ucretli isyerlerinde calisma sanslari da olmayacak. belki de gelir elde etmek icin meslekleri ile hic alakasi olmayan ozel ders verme, veya garsonluk vs. gibi isler yapmak zorunda kalacaklardi.(not: beni gaza getirip bu entryi yazmama sebebiyet veren entry aradan gecen zamanda silinmis)
  • hapıshane gıbı bı yerdır baska yapacak bısey bulamadıgınızdan mecbur calısırsınız.
  • galyum binası* 2007 yılında hizmete girmiştir. binayı yapan mimarın girişteki enter işaretini oraya koyarken nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde olduğunu merak ediyorum.
  • odtü kampüsünün bilkent'e bakan tarafında eski bir sulak alanda kurulmuş durumdadır. bundan 10 yıl öncesine kadar göçmen kuşların uğrak yeri olduğu rivayet olunur. her yer kar altında kaldığında kalan 2 karış sazlığı yuva edinmiş keklikler çoluk çocuk ailecek etrafı keşfe çıkarlardı. ya tepede sürekli gezinen kartallara, ya tilkilere ya da sazlıkların göbeğinden geçirdikleri yolu kullanan mühendislerimizin arabalarına yem oldular ki uzun zamandır görünmüyorlar. bozkırın ortasında elalemin gözü gibi koruyacağı araziye başka yer yokmuş gibi kocaman binalar dikildi. inşallah o mekanlardan gerçekten ar-ge projeleri çıkar da boşuna canına okumuş olmayız oraların.
  • binalarının tasarımı, yer alan teknoloji firmalarının çokluğu, sağda solda çayını sigarasını içerken projeler üzerinde kafa yoran gencecik mühendisleri vb görünce edinilen "vay be memlekette ne kadar çok teknoloji şirketi var, esas bunlar beyin göçünü tersine çevirecek" tandanslı iyimserlik havası, tuvaletlerin ve bilhassa tuvalet duvarlarının* halini görünce "yok arkadaş bizden adam olmaz, okumuş adamın tuvaleti böyleyse hele hiç olmaz" türü bir derin karamsarlığa dönüşebilir.
hesabın var mı? giriş yap