• bakkal defteri gibi çetele tutulması icap eder. kime, ne zaman, hangi kitap verildi yazılmalı.
    sonra arada bir "aa sana şöyle bi kitap vermiştim ya kardeşimde o kitabı okumak istiyor. ne zaman verirsin" felan demelisiniz. yoksa o hayvan adama bıraksan 1 yıl okumaz o kitabı.
    sonra bi bakmışsın kitaplık dımdızlak kalıvermiş.
  • ödünç kitap verilecek arkadaşın ismi black listte var mı diye kontrol edilir.

    (bkz: ödünç aldığı kitapların amına koyan arkadaş)
  • kitaplarına düşkün olanların yapmaması gereken eylem. çünkü verilen kitap hayatta geri gelmez. ama yok evde kalabalık yapıyor zaten bunlar, hem ben okudum da başkaları da okusun diyorsanız düşünmeden yapın derim. güzel bir temizlik olur, yeni kitaplara yer açılır.
  • çok canı yanmış biri olarak, artık yapmayacağım birşey. kişi kitabı alır ancak nasıl kullanılır bilmezse katil bile olabilirsiniz.
  • eskiden sıklıkla yapmama rağmen bir süredir vazgeçtiğim iş. artık yakın arkadaşlarımın bir kitabı mutlaka okumasını arzu ediyorsam gidip satın alıyorum. kimsenin canı sıkılmıyor böylece.
  • sadece güvenilir kişilerle yapılması gerek eylem. orasını burasını çizip katlayan yavşaklara ödünç verilen kitap cinnet sebebidir.
  • küçükken yapmaktan acayip tırstığım eylem. ya bir yerini karalarsa ya kenarını kıvırırsa falan diye kafayı yerdim. sonra bir gün dersanede hocamla konuşuyorduk kitaplar hakkında ve benim düşüncemi öğrendiği zaman bana söylediği söz bu konuya bakışımı tamamen değiştirdi.
    ' evde kitap koleksiyonu olsa neye yarıyacakki o kitapları birisi okumadığı sürece, ne zaman orda duran kitaplarını alıp tekrardan okuyorsunki? üstünde en ufak bir karalama yoksa kitabın acaba sen o kitabı okudun mu cidden? aklına birşey takıldığında kitapla ilgili nasıl dönüp buluyosun kitabın içinde?'
    haliyle cevap veremedim kaldım hocanın karşısında hem düşünceli hem utanmış olarak, o günden sonra kitaplığımdaki kitaplar herkese açıktır, bitirince getirirsin derim getirmezsen de canın sağolsun derim. en azından birileri faydalansın. * *
  • mülkiyetçi olmayayım diyorum ama kitaplarıma kıyamıyorum. birisi kitaplığımın başına geçip kitaplarımı karıştırmaya başlayınca kurtlanıyorum hemen, istemesin diye...

    verdiğim kitapların çoğu geri gelmedi. tamam benim için önemli olmayanları al götür. ben de kitaplığın başına geçince başlıyorum anlatmaya şu şöyle bu böyle ama durum şu ki beğendiğim yazarları ve kitaplarını galiba daha bir farklı anlatıyorum.... sonra o karşıdaki de tamam o zaman ben şunu şunu şunu alayım okur getiririm (getirmezsin kardeşim, götürme.), ah bir hayır demeyi öğrenebilsem...
    hemen bir tebessüm kondurup, tabi (!) diyorum.

    bir de tuhaf bir huyum var ki bir yazara takınca bütün kitaplarını okuyorum ve kitaplığımda hepsi bulunsun istiyorum mesela ihsan oktay anar'ın beş kitabından birini kaptıralı üç sene (tabi geri gelmedi) oluyor ve ne zaman o rafa baksam içim titriyor ....
    benden kitap istemeyin, vermek istemiyorum ama hayır da diyemiyorum.

    (bu arada bu hediye işine ben de yeni adım attım, hoş oluyor gerçekten)
hesabın var mı? giriş yap