• divan edebiyatında uğruna methiyeler edilen gül dudaklı, elma yanaklıların çoğu oğlandır, bu akıma kapılmıştır, dötü kaptırmıştır. osmanlıda da avrupa etkisi iyiden iyiye kendini hissettirene kadar, ayıplanmamıştır, yadırganmamıştır
  • platon'un felsefesinde yalnizca patriyarka degil, onun kendi kendine yetmeyisi de rasyonilize olur. kadinlar yuzyillar boyunca dogal islevlerle kisitlanmis, ruhsal ve akilsal olarak dumura ugratilmislardir. simdi de cinsel durtunun surukledigi oteki cinsin, bu durtunun dindirilmesinin otesinde verecek bir sey olmadigi, ne denli kisitli, akilsiz, intikamci bir hale getirilmis oldugu gercegiyle karsi karsiya kalinmistir.

    eger erkekler, kadin cinsini, kendileri icine soktuklari durum yuzunden, ondan yuz cevirerek onunla iliskiyi birkac dogal zorunluluga indirgeyerek birkez daha asagilarlarsa, tum derin coskulari, gelisimi, doyumu hemcinslerinde ararlarsa, bu patriyarkanin kendi kotulukleri karsisindaki hem sinik hem de duyarli tepkisidir ve bu tepki eski yunan kent
    devletlerinde ve somurgelerinde oldukca yaygin bir aliskanlik haline gelmistir ama sanki birden bire eskisinden daha cok erkek, hemcinslerine egilim duyar gibi olmus gibi tum toplumda degil, tersine, alisilagelindigi gibi , eski yunanlilardan ve onlarin farkli kulturlerinden soz ettigimizde kabul ettigimiz, oncelikle kucuk, tum asagilik calismalardan muaf, devlet islerini yuruten, savas oyunlariyla, jimnastikle mesgul olan ve tembellik yapan kucuk bir erkek zumresidir. aslinda bu erkekler, kendilerine uygun bir cevreye, kendi kafadarlarina, kendileriyle esdeger kimselerde yanki bulmaya ozellikle muhtactirlar, cunku o insanlar olmadan heykel sanati, siir, tragedya, guzel ve etkili konusma ve mutlak gercegin kesin arayisi gibi yuce seyler de zor gelisirdi - ve insan kendi yanki bedenini ozellikle yetistirmedikce de gelisemezdi. bunu yapanlar "dogasi geregi daha guclu, daha akilli olanlari" severek, "erkeklere yonelirler". cunku cocuklari degil, akil belirtileri gostermeye baslayanlari severler. bu da asagi yukari biyiklarin terledigi donemdir.

    platon, oglanciligi boyle ozetler...ve devam eder...

    daha henuz cocuklara bile cinsel olarak yaklasma ahlaksizligi ne denli almis yurumustuyse de , ayrica kulturlu erkekler de erkek cocuklarda "biyiklarin terlemesini" yani govdenin erkeklesmesini , ruhun akillasmasindan daha cok seviyorlardi, oysa bu iki olayin birbiriyle sevgililerinin bilincinde olduklarindan daha cok iliskisi vardi. elbette, erginlesen yanki bedenlerinde bedensel olani ariyorlardi ama ayni zamanda salt bedensel olandan daha fazla birsey olan ve gercekten "dogasi geregi daha guclu, daha akilli" ise, yalnizca erkek cinsten beklenen optimaliteyi ariyorlardi. fiziksellige dek uzanan bu oglan sevgisi, fiziksel olandan cok oteye yayilan kulturel bir gorungudur. bu gorungu, kadinlari, erkeklerin onlara yaptiklarindan oturu ne denli kucuk dusurse de , erkeklerin kadinlardan caldiklari seyin ozlemini duyduklarini da gosterir. kendi cinsine geri donen erkek cinsel durtusu, kendi zevk nesnesinde; oteki cinste eksik buldugu ozenlligi de istedigini, dogal arzunun salt dogal olanin cok otesini de arzuladigini ele vermektedir. erkek cinsel durtusunun kendi cinsine yonelmesini platon cinselligin yansimali/dusunsemeli olusu olarak gorur. karsilikli bedensel aktarim asla bir bilgi aktarimi degildir, ancak bu aktarimin gelistigi, bilgeliksiz, durtusel bir zemindir. ama yine de bundan daha fazla birseydir.

    platon kendisiyle iliskili olan, kendinde kalan, kendini otekinde yitirmeyen erkek cinsinde dusunsel olanin ozerkliginin singelenisini gormeye ve bunu "benzer olanin her zaman benzer olanda surdugu" ve ruhun akraba olarak, "ari olana, her zaman var olan olumsuzu ve kendisiyle surekli ayni kalana" yoneldigi bilgisinin modeli olarak gormeye yonelten bir escinsellikle baglantili olusunu da gozler onune seriyor. bu da oglan ve erkek sevgisini platon'un istemi disinda birsekilde simgeler. erkekler ciddi ciddi yalnizca kendi aralarinda iliski kursalardi, insan turu cok gecmeden tukenirdi ve onun olumsuz dusunsel uretimlerini surdurecek kimse kalmazdi. ozerkligin simgesi olarak escinsellik, kendi kendini tekzip eder. yine de platon cinsel durtunun ozunun , gereksinim oldugunu aciklar.

    sevgi [eros], insanlarda dogustan vardir; dogalarini yeniden olusturmalari icin ve ikiyi bir yapmaya ve insan dogasini cogaltmaya calisir. baslangicta uc insan cinsi bilinmektedir. sadece simdiki gibi eril ve disil degil, bir ucuncusu daha vardir ve bu her ikisinin birlesiminden olusur ve yalnizca bu ucuncu turun erildisil ilk varligin bolunmesinden birbirlerini heteroseksuel olarak ceken kadinlar ve erkekler ortaya cikmistir. " bir kadinin parcasi olan kadinlar, erkeklerle pek ilgilenmezler ve daha cok kadinlara yonelirler" ama bir erkegin parcasi olan erkekler, erkegin parcasi olarak, erkekleri ararlar ve erkeklerle yatmak ve onlara sarilmak kendilerini keyiflendirir ve bunlar erkek cocuklarin ve yeniyetme genclerin arasinda en mukemmel olanlaridir, cunku dogalari geregi en erkek olanlaridirlar. ve yine onlar "yureklilik ve gozupeklik ve erkeklikle kendilerine benzeyenleri sevdikleri icin" boyledirler, ama evlenmekten ve cocuk dogurtmaktan dogalari geregi hoslanmazlar, yalnizca yasa yoluyla buna zorlanirlar, kendilerine kalsa evlenmeden birbirleriyle yasamak yeterlidir. erkek cinsi gercekte ozerk olamaz, dusunsel olanin kendine yeterliliginin kefili olmak ister. disi escinselliginden ise oylesine soz edilir, asil ilgilenilen erkek escinselligidir ve platon'da bu, dogaya aykiri bir sey olarak degil, dohanin kendinden daha cok gelismesi olarak yer alir. dogasi geregi eksiklik, baskasina muhtac olan, kendisi olunmayanin arzulanmasi olan cinsel durtu, burada kendisi gibi olani, dupeduz kendisi olunani ve sahip olunani arzulamaya donusmus gorunur. ayni olani arzulama, ari bilgiyi arzulamadir. ari bilgi de ayni anda eros'un doruk noktasidir ve bireyin kendini feda edisidir.

    platon'da aklin dogadan koparilisi bizzat ele alinir. dogadan bu koparilis, erkek cinsinin kadin cinsinden, oglancilik yoluyla koparilisiyla, kotu davranilan oteki cinste niteliksel olarak baska olanin eksikligini duyan, bunu duydugu doyurulmamis ozlemi, kendisi gibi olani isteyerek telafi eden ve totolojiyi, cinsel, kavramsal ve ontolojik acidan denk dusmenin simgesi olarak hayal eden, hayal kirikligina ugramis erkek cinsel durtusunun olusturdugu o tepkiyle iciceliginde konu edilir.
    ***
  • hep oğlu olsun isteyenler
    yani milletçe biz.
  • tdk'ya göre; "erkeklerin kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunma durumu, lutilik, kulamparalık, livata".

    http://www.tdk.gov.tr/…75456518ca&kelime=oğlancılık

    türk dil kurumu'nun oğlancılık tanımı, reşit olmayan yaştakilerle sınırlı olmayıp, tüm eşcinselleri kapsıyor.

    dolayısıyla, pedofili ile oğlancılığı birbirine karıştırmamak gerekiyor. türk dil kurumu'nun anlamına katılmıyorum; çünkü benim algıma göre oğlancılık reşit olmayan erkek çocuklarıyla ilişkiye girme durumu. ne var ki, "oğlancılık" ifadesini eşcinsellere yönelik hakaret olarak, suçlama olarak kullanmak insanlık suçudur.
  • platon, devlet adlı eserinde kutsal aşkın sadece erkekler arasında olabileceğini savunacak kadar, oğlancılık taraftarıdır. aristophanes ise "yalnızca, beden ve ruhuyla kendini erkeklerin aşkına veren genç delikanlılar ilerde devlet büyükleri olabilirler" diyerek eşcinselliğin önemini vurgulamıştır.
    bu iki düşünceyi birleştirecek olursak: "acaba aşk ya da platon'un deyişiyle kutsal aşk, makam-mevki aşkına giden yolda bir araç olarak mı kalmıştır?" ve "erkeklerin aşkı çoklukla** ikinci planda tutmasının nedeni de bu olabilir mi?" soruları ortaya çıkar.
  • rıza zelyut bu kelimeyi kullanırken sadece eşcinsellik anlamında değil, geniş açıdan "erkek-egemen" "erkek-yeğ" anlamında kullanır.

    "osmanlı düzeni; kadının adının dahi anılmadığı, oğlanların kadından daha üstün görüldüğü bir düzendir." (bkz: osmanlı'da oğlancılık)
  • (bkz: ensar vakfı)
  • (bkz: osmanlı imparatorluğu'nun çöküş nedeni) iste bunlar hep netflix.
  • "yalnızlık safası, yani, adam aramaz oluyorsun! (...) yalnızlık safası demek, "ibadet basamağını aştın," demektir. namaz, oruç artık sana borç bile değil... (...) bu yüzden, yalnızlık safasına erişenler, içki içerler, oğlan severler, karı severler. bilmeyenler ayıplar. oysa bunların sevdikleri karı, oğlan, aslında tanrı sevgisidir." kemal tahir - esir şehrin mahpusu
hesabın var mı? giriş yap