• (bkz: ogle rakilari)
  • sabah rakısından sonra, ikindi rakısından önce gelir.
  • bütün gün içmek ihtiyacında olanların, elalemin "yuh be amma içiyorsun, ne rakısı bu şimdi gündüz vakti" sezeyanlarına karşılık olarak "eeua, öğlen rakısı" şeklindeki yanıtlarıdır. bu yanıt içinde öğlen içilen rakının yapılması gerekli önemli bir vazife gibi sunulması amacı vardır,hedef saptırılır böylece.karşı taraf bunu duyunca "haa tamam o zaman" deyip sesini çıkarmayacaktır güya. öğlen rakısı yeterince uzatılamazsa akşam rakısına bağlanamaz. böylece arada oluşan boşluk içkicinin canını sıkar. böyle bir can sıkıntısı edebiyat tarihimize ünlü bir şiir de kazandırmıştır, o ayrı.
    (bkz: haydi abbas vakit tamam)
  • yumusak ve seker gibi..hele havalar da guzelse ,birde sevdigin bir parca kulaginda..kendi kendine yudum yudum,beni bu guzel havalar mahvetti beni diye diye yudum yudum...
  • gölgedesin.
    yaprak kıpırdamıyor.
    senin için kıpır kıpır.
    bu kıpırtı huzursuzluktan olsa bile...
    gölgeyi giyinmişsin, için karanlıklarda kalmış.
    sokağa atılmış masanın en şahane yerindesin.
    gelip geçenlere bakıp o'na benzeteceğin birini aramak işten değil...
    ne sokağın uğultusu, ne sokak taşlarının sıcaklığı, ne garsonun sakarlığı; hiç ama hiç bir şey bu buruk keyfini bozacak şeyler değil.
    sen içinde yaşattığın o alaturka şarkı nağmeleri gibisin artık: mani oluyor halimi takrire hicabım
    o bitiyor sıradaki geliyor: kırmızı gülün pürçeği
    tam da neyleyim yarsız döşeği derken sakar garsonun buzu masaya düşürmesi..
    nağme düşüyor bardağa buz yerine.
    sen o şarkının o satırını içiyorsun.
    bir yudum değil, fondip...

    bir öğlen daha geçiyor buğulu buğulu.
    duman duman kadehte bir öğlen.
    hicran yarasını cebine koyup hesabı ödüyorsun.
    öğlenin buğusu akşamın serinliğine ulanacak artık.
    sen keşfedilmeyi bekleyen tehlikeli denizlerin serüveninde duman olacaksın artık.
    duman.
    d u m a n!!!
    dumansın sen, havaya karışıp gidiveren.
    sahi kimdin sen?
    nesiydin o'nun?
  • işten kaptığın öğle yemeği saatini, anasonun keskin kokusuna batırmalı. hem baharda gelmiş. müzeyyen abla'nın taş plakları derlenmiş. altınbaş kadehe yağ gibi dolmuş. topik olmasa da olur. yumruktan meze yapılır. gölgesi yeter rakının. ne teknolojinin nimetleri ne arabın yüzü.. bi duble rakı, azıcık leblebi, gönül sâki..

    maydanoz alır rakının kokusunu..
    aksın içine öğlen güneşinde rakı.. bana nedense ayhan ışık'ı hatırlattı. rahmetli çok severmiş öğlen rakısını.
  • bir kafayı bulma olayı değildir. bunu bir seremoni, bir ayin olarak düşünün. üstelik mezesi dediğimiz muhabbet olmasa da olur hatta olmamalı. biraz turşu, az bi şey koyun peyniri tamamdır. isterseniz hafif hafif radyodan gelen, üsluba uygun bir tıngırtı. ama illa ki sükunet. dümdüz deniz gibi aynı...
  • alkolizm belirtisidir, candır.
  • elbette öğlen balığıyla iyi gider.
  • (bkz: mehmed kemal)
hesabın var mı? giriş yap