• çoğu istatistik sessiz film döneminde çekilen filmlerin oldukça düşük bir hayatta kalma oranına sahip olduğunu söylüyor. sessiz filmlerin %75'inin kaybolduğu tahmin ediliyor. sinemanın o dönemine ait pek çok klasik filmi ve başyapıtı elimizde tutmamıza rağmen, tüm sessiz filmlerin kabaca 3/4'ünün sonsuza dek yok olduğu düşünülüyor. o döneme ait toplamda yüzbinlerce saatlik çekim değerindeki on binlerce film makarasını içeren binlerce depo zamanla kaybedildi. o kadar çok tarih sonsuza dek yitip gitti ki. geri dönülemez bir kayıp bu. kimbilir şu anda yaşayan hiçbir insanın asla göremeyeceği kaç eser yok olmuştur. bunu düşünmek bile yürek parçalıyıcı.

    filmler dağıtımın son aşamasındaki bölgelerde sinemalarda sergilendikten sonra orada bırakılıyorlardı çünkü onları stüdyolara geri göndermek çok zahmetli ve pahalıydı. değersiz olduğu düşünülen filmleri stüdyolar geri istemiyordu. bu yüzden sinema salonu sahipleri tarafından daha popüler sesli filmlere yer açmak için tonlarca sessiz film ya çöpe atılıyor ya da yakılıyordu.

    quentin tarantino'nun inglourious basterds filmi sayesinde eski film stoklarının ne kadar yanıcı olduğunu hepimiz biliyoruz. 4 mayıs 1897 günü bir sinematograf göstericisi bir film bobinini tutuşturuyor ve paris'teki charite çarşısı yanıyor. bu ilk nitrat film yangınında çoğu kadın 126 insan ölüyor.

    1910'da yanmaz bir film geliştirilmiş, ancak stüdyolar ucuz ama tehlikeli olan nitrat film kullanmaya devam etmiş. bu yüzden çıkan sayısız yangında birçok canın yanında birçok film de yok olmuş.

    peki nedir bu nitrat film?

    pamukla, nitrit ve sülfirik asidin birleşiminden oluşan selüloz nitrat 1846 yılında bulunmuş.

    "pamuk barutu" savaş başlıklarında kullanılan temel patlayıcı haline gelmiş. 1899 yılında eastman kodak bu patlayıcıyı, kâfur ekleyerek esnek bir plastiğe dönüştürüyor. plastik daha sonra ışığa duyarlı bir emülsiyon ile kaplanıyor ve adına selüloit veya nitrat film deniliyor.

    nitrat film uygun koşullarda saklanmazsa kendiliğinden alev alan, suyun içinde bile olsa hızla yanıp giden bir madde. yıllarca film depolarında çıkan yangınlardan sonra, nihayet 1949 yılında nitrat film yerini yanmaz filmlere bırakmış.

    sonradan çıkan yanmaz film ile nitrat film arasındaki farkı anlamak içinse izlenen yöntem şuymuş; ikisinden de bir parça kesip kibritle yaktığınızda yanmaz film sadece büzüşürken, nitratlı filmse hemen alev alıyormuş.
  • "tüm avrupa'da 12.000 bitki türü varken, sadece türkiye'de 9.000 tür vardır."
  • astronotlar mars yolculuğunu kış uykusunda geçirebilir mi?

    bazı bilim insanları uzun uzay yolculuklarında astronotların yolculuk boyunca uyutulup hedeflerine ulaştıklarında uyandırılarak, uzun uzay görevlerinin insanlar üzerindeki fiziksel ve psikolojik olumsuz etkilerinin en aza indirilebileceğini düşünüyor.

    avrupa uzay ajansı (esa) araştırmacıları dadle olarak isimlendirilen bir maddeyi kullanarak normalde kış uykusuna yatmayan canlıların yapay olarak kış uykusuna yatmasını sağlamayı hedefliyor. deney fareleri ile yapılan araştırmalarda dadle maddesi verilen hayvanların kalp atım hızları, vücut sıcaklıkları ve beyin aktiviteleri sensörler aracılığıyla takip edilebilecek. bu süreçte astronotların metabolizma hızlarının %75 azaltılması hedefleniyor. kış uykusu sırasında kasların güçsüzleşmesi de önemli bir problem. bu sorunu çözmek için kasları güçlendiren ilaçlar kullanılabileceği düşünülüyor.

    astronotların uzun uzay yolculuklarını kış uykusunda geçirmesinin başka avantajları da var. çünkü normal uzay görevlerinde astronotların zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilecek yaşam alanlarına ihtiyaç var. ancak yolculuğun büyük kısmını bireysel kapsüllerin içinde kış uykusunda geçirecek astronotlar için daha küçük boyutlarda bir uzay modülü yeterli olabilecek.

    bu durum uzay araçlarının boyutlarının ve kütlesinin küçülmesini sağlayabilecek. esa araştırmacıları bu sayede uzay araçlarının kütlesinin üçte bir oranında azaltılabileceğini belirtiyor.

    astronotların yapay bir kış uykusuna sokulması çılgınca bir fikir gibi gelebilir. ancak aslında benzer bir uygulama tıp alanında da kullanılıyor. örneğin ciddi travma geçiren hastalar yapay komaya sokularak metabolizma hızları azaltılıyor. beynin ciddi hasar gördüğü durumlarda ise hastalar aylarca uyutulabiliyor.

    kaynakça

    esa

    esa 2

    nature
  • yine ufkumuzu tam 2 katına çıkaracak bir yazıyla geldim ama baştan söyleyeyim, egosu/kibri yüksek olanlar okumayı burada kesebilir veya yazdıklarımı uygulamayı düşünmüyorsa okumaya devam edebilir aksi takdirde size hitap etmiyor.

    konu tabii ki de "manipülasyon," bazılarınızın "kendince" ustası olduğu şey.

    kısa tutacağım; benim kendi gözlerimle gördüğüm açık ara en iyi ve keskin manipülasyon biçimi o kişiyi sizin beceriksiz, aptal ve unutkan olduğunuza inandırmaktır, yani bütünüyle saf/saftirik olduğunuza inandırmalısınız.

    peki neden?

    çünkü siz "gölge manipülatör" rolünü oynarken karşınızdaki her kim olursa olsun eninde sonunda veya ilk dakikadan sizin bu halinize inanacak ve bütün kartlarını açık oynayacaktır, dolayısıyla kimse saf, aptal, beceriksiz veya pasif birinin neler yapabileceğiyle yada kapasitesiyle asla ilgilenmez.

    peki yazının başına dönersek, neden egosu/kibri yüksek olanlar yazıyı es geçebilir dedim? çünkü bu tipte bir insan böyle bir manipülasyon biçimini asla uygulayamaz, yalandan da olsa hatta çok istediği bir şey uğruna bile olsa dışarıdan pasif veya aptal eleman olarak görünmez, görünemez. istese de yapamaz. kimliği buna müsaade etmez.

    işte tam da bu yüzden bu manipülasyon tekniği en zor tekniklerden biridir. belki de en zoru.

    tehdit ederek, kaba kuvvet uygulayarak, agresif, saldırgan, maço, baskıcı, veya diktatör'müş gibi yaparak birilerini etkiniz altına alabilirsiniz, aynı zamanda duygu sömürüsü yaparak, muhtaçmış gibi davranarak veya göz yaşı dökerek de istediğinizi alabilirsiniz ama tamamen beceriksiz biri olmak, safı oynamak ve aptal olduğunuzu hissettirmek gerçekten çok zor iş, bunu anca çok iyi ustalar veya oyuncular yapabilir, yatkınlık ister, sıradan bir insan bu konunun üzerine çalışmadan yapmaya çalışırsa ya egosuna yenilir ya da kendini ele verir. gerçekten saf, aptal yada beceriksiz birinin de aklı o işlere ermez.

    ben çok manipülatör gördüm, karakterim ve işim gereği çok fazla ego savaşının içinde veya dıştan gözlemcisi olarak bulundum ve dediğim gibi yukarıda bahsettiğim teknik gerçekten manyakların işi.

    dünya bazen sesli bazen ise sessiz bir savaş alanıdır ve bu savaşı gerçekten güçlüler kazanır.

    kalın sağlıcakla.
  • eskiden gemilerde fareleri yok etmek için ingiliz gemilerinde uygulanan bir metod:

    bir tane fareyi canlı olarak yakalayıp boş bir tenekeye koyarlar ve günlerce aç bırakırlar.
    sonra birgün yakaladıkları küçük bir fareyi bu farenin yanına koyarlar.
    günlerce aç kalmış olan fare yeni koyulan fareyi yer. sonra bir daha bir daha derken yamyam bir fare elde ederler.
    bu fare artık iyice de semirmiş ve kuvvetlenmiş olur. sonra bu fareyi geminin içine salarlar, şimdi ortada tebdil kıyafet gezen güçlü kuvvetli bir yamyam fare vardır ve bu fare rahatlıkla diğer farelerin yanına sokulur ve yakaladığını yer. böylece gemi farelerden temizlenir.

    (bkz: kıssadan hisse)
  • insan bazen büyük hayallerini küçük insanlarla ziyan eder.
  • viyana airport'unda australia'ya gitcem diye yanlışlıkla austria'ya gelenler için özel bi bölüm varmış.
hesabın var mı? giriş yap