23015 entry daha
  • bilen biliyordur ama...

    müslüm gürses' in söylediği meşhur affet şarkısının müziği (burada) aslında rainbow' un the temple of the king (o da burada) şarkısının müziğine sahip olması gece gece bir tebessüm yarattı...
  • dünyanın en güzel resimlerini yapıyordu ama hiç kimse farkına bile varmadı. fakirlikle boğuşarak yaşadı vincent van gogh. bugün paha biçilemeyen eserlerinin kimse yüzüne bile bakmıyordu o dönemlerde. yaşadığı bir sinir krizi sonrasında kulağını kesti ve akıl hastanesine kapatıldı. kimse beğenmemesine rağmen resim yapmaktan vazgeçmedi. tek destekçisi resim galerisi sahibi olan ağabeyi theo'ydu. eserlerini theo'ya gönderiyordu, o da galeride satmaya çalışıyordu ama nafile... resimleri kimse almıyordu. vincent'ın sinir krizleri artarak devam etti. fakirlik ve sefalet içinde yaşarken, 37 yaşında akıl hastanesinde intihar ederek hayata gözlerini yumdu. hayattayken cüzi bir miktara sadece 1 tane resmi satılmıştı. resimlerinden ne 3 kuruş para kazanabildi, ne de birazcık yüzünü gülümsetebilecek bir övgü alabildi. yıllar sonra dünyanın en büyük sanatçıları arasında gösterileceğini rüyasında bile göremezdi herhalde.
    vincent öldükten 6 ay gibi bir süre sonra ağabeyi theo da hayatını kaybetti. tüm eserlerini theo'nun eşi jo van gogh-bonger sakladı ve bugünlere ulaşmasını sağladı. theo ve eşi, satılamayan o eserleri saklamayıp çöpe atsaydı şimdi hiç birimiz vincent van gogh gibi bir dehanın yaşadığından, yıldızlı gece'den ve daha bir çok eserinden haberdar bile olamayacaktık.
  • kablo tv nin çalışmak prensibinden bahsedeyim.

    aslinda radyo frekansıyla aynı mantıkta çalışıyor. fakat frekanslar 25 ile 1000 mhz (1ghz) arasinda değişiyor.

    toplam 4 hizmet var
    1 analog tv (125 ile 300 mhz )
    2 digital tv (300 ile 700 mhz )
    3 internet ( upload 25-55 mhz download 600 ile 800)
    4 ip telefon ( internet üzerinden veriliyor)

    analog yayınday mantık radyo gibidir. yayınlar üst üste binmesin diye frekanslar arası boşluk bırakılır. mesela 119 da trt müzik varsa 121 de trt 1 var.

    digitalde ise sistem
    biraz daha değişir paket yollayarak yapılır. paketleri receverlar çözer. örneğin 474 frekansındaki paketde 10-12 kanal vardır. trt ve atv ayni paketteyse eğer ve o paket bozuk geliyorsa trt-atv ve diger kanallar çalışmaz.

    internette olay farklılık gösteriyor. upload frekansi en alt frekanslardan gönderilirken download en üst frekanslardan gönderilir.
  • buradan öğrendiğiniz bir bilgi ufkunuzu iki katına çıkarıyorsa bence sizde ufuk darlığı sorunu mevcut. bakın bu bilgiyle bile ufkunuz ikiye katlandı.
  • yazar olunca yazacağım ulan.
  • dağların çok soğuk olmasının sebebi yüksek olmalarıymış.
  • yakın tarihte yaşamış önemli türk bilim adamları serisi diye bir dizgi hazırlamak istedim.tek tek birilerinden duyunca farkına varabildiğimiz bu kişiler,alanlarında parmakla gösterilecek saygıyı tam anlamıyla hakediyor.bize düşen ise sadece onları unutmamak,onların çizdiği yoldan devam etmek;

    ek bilgi:amacım yeni bilgiler sunmaktan ziyade farkındalık oluşturmak.duyunca bu adam da kimmiş dememek için,bir nevi hatırlatıcı misyonu üstlenmek.

    1-oktay sinanoğlu
    (bkz: oktay sinanoglu);

    oktay sinanoğlu (d. 25 şubat 1935; bari, italya - ö. 19 nisan 2015; florida, abd), türk kimyager, moleküler biyofizikçi ve biyokimyager.

    türkiye'de akademik çalışmalarıyla olduğu kadar, türkçe ile ilgili politik görüşleriyle de tanınmaktadır.

    kariyeri
    1960'ta yale üniversitesi'nde öğretim üyesi oldu. 1 temmuz 1963 tarihinde kimya alanında tam profesörlük unvanı alarak, 20. yüzyılda yale üniversitesi'nde "tam profesörlük" unvanını en genç yaşta kazanan öğretim üyesi olduğu açıklandı. ilerleyen zamanlarda, son yüzyılda tam profesörlük unvanını alan en genç ikinci öğretim üyesi olduğu ortaya çıktı. yale üniversitesi'nin son 300 yıllık tarihinde tam profesörlük unvanını alan üçüncü en genç öğretim üyesi olduğuna inanılmaktadır.

    1964 senesinde yale üniversitesi'nde teorik kimya bölümünü kurdu. yale'deki görevi boyunca, "atom ve moleküllerin çok-elektron teorisi" (1961), "çözgeniter kuramı" (1964), "kimyasal tepkime mekanizmaları kuramı" (1974), "mikrotermodinamik"(1981) ve "değerlik kabuğu etkileşim kuramı" (1983) çalışmalarını gerçekleştirdi. 1988 senesinde, laboratuvar ortamında birleştirilecek olan kimyasalların, birleştirmenin ardından nasıl tepki vereceklerini öngörebilmek amacıyla, kendi geliştirdiği matematik teorilerine dayanan devrimsel[8] bir yöntem olan ve "sinanoğlu indirgemesi" olarak adlandırılan yöntemini yayınladı. yale'de 37 sene çalıştıktan sonra, 1997'de emekli oldu.

    yale'de çalıştığı süre boyunca, çeşitli türk üniversitelerine, tübitak'a ve japan society for the promotion of science(jsps)'ye danışmanlık yaptı. 1962 yılında orta doğu teknik üniversitesi mütevelli heyeti oktay sinanoğlu'na danışman profesör ünvânı verdi. 1975 yılında çıkartılan özel kanunla devlet tarafından kendisine "cumhuriyet profesörü" unvanı verildi. 1966'da kimya dalında "tübitak bilim ödülü"nü, 1973'te kimya dalında "alexander von humboldt research award"ı ve 1975'te "ınternational outstanding scientist award of japan"ı kazandı. 1973'te "fahrî büyükelçi" olarak japonya'ya gönderildi. sinanoğlu ayrıca nobel ödülü için iki defa aday gösterildi.

    1997 yılında yale'den emekli olmasının ardından yıldız teknik üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaya başladı ve 2002 senesinde kadar yıldız teknik üniversitesi kimya bölümünde çalışmaya devam etti.

    sinanoğlu birçok bilimsel kitap ve makale yazdı ve birçoklarına da katkıda bulundu. ayrıca "hedef türkiye" ve "bye bye türkçe"(2005) gibi eserlere de imza attı.

    yaşamı boyunca kuantum mekaniğine birçok katkıda bulundu. p.a.m. dirac'in de üzerinde uğraştığı ancak çözemediği "kuantum mekaniği'nde hilbert uzayının topolojisi ve içerdiği yüksek simetrileri" problemini çözdü.

    daha fazlası için;kaynak

    2-mahmut gazi yaşargil
    (bkz: gazi yasargil);

    mahmut gazi yaşargil (d. 6 temmuz 1925, lice, diyarbakır), türk bilim insanı ve nörocerrah.

    kariyeri
    ankara atatürk lisesinde lise eğitimini tamamladı. ankara üniversitesi'ni kazandı. 1944 yılında almanya'daki friedrich schiller üniversitesi'nde çalışmalarını sürdürdü. 1945'te basel üniversitesi'ne ve aynı üniversitede 1950 yılında doktorasını yaptı. daha sonra bern üniversitesi'nde yardımcı profesör olarak psikiyatri bölümünde görev aldı. basel üniversitesi'nde nöroşiruji bölümü'nde görev almaya başladı. 1957 ve 1965 yılları arasında zürih’teki üniversite hastanesinde çalışmalarını sürdürmiş, 1965 yılında yardımcı profesör olan gazi yaşargil, 1965 ve 1967 yılları arasında, amerika birleşik devletleri'nin burlington kentindeki vermont üniversitesi'nin nöroşirüji bölümü'nde, profesör peardon donaghy ile birlikte mikrovasküler cerrahi alanında çalışmalar yürüttü. avrasiya akademiyasının kurucu üyelerinden biridir.

    daha fazlası için;kaynak

    3-cahit arf
    (bkz: cahit arf)

    cahit arf (d. 11 ekim 1910, selanik - ö. 26 aralık 1997, istanbul), türk matematikçi ve bilim insanı. tübitak bilim kolu eski başkanı.

    kariyeri
    türkiye'ye döndüğünde istanbul üniversitesi fen fakültesi'nde profesör ve ordinaryüs profesörlüğe yükseldi ve 1962 yılına kadar çalıştı. daha sonra robert koleji'nde matematik dersleri vermeye başladı. 1964 yılında türkiye bilimsel ve teknik araştırma kurumu (tübitak) ilk bilim kurulu başkanı oldu.

    daha sonra gittiği amerika birleşik devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; kaliforniya üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı. türkiye'de yaşamak istemesi üzerine kendi isteğiyle 1967 yılında türkiye'ye döndü. döndükten kısa bir süre sonra kanada ve amerika'daki üniversitelerden konuk öğretim üyesi olarak teklifler aldı. ancak kendisi bu tekliflere cevap veremeden ortadoğu teknik üniversitesi'nden gelen telefon bu üniversiteye atandığını ve uçak biletinin yolda olduğunu söylüyordu ve artık ortadoğu teknik üniversitesi'nde göreve başlamıştı. 1980 yılında emekli oldu. emekliye ayrıldıktan sonra tübitak'ın kurulmasında çok emeği geçti ve tübitak'a bağlı gebze araştırma merkezi'nde görev aldı. 1983-1989 yılları arasında türk matematik derneğinin başkanlığını yaptı.

    arf, inönü armağanı'nı (1943) ve tübitak bilim ödülü'nü kazandı (1974). bu ödülü alırken yaptığı konuşmada 'bilim insanının amacı anlamaktır' hemen ardından 'ama büyük harflerle anlamaktır' sözüyle kendine göre bilim insanını açıklamıştır. onuruna yapılan cebir ve sayılar teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum, 1990'da 3-7 eylül tarihleri arasında silivri'de gerçekleştirilmiştir. halkalar ve geometri üzerine ilk konferanslar da 1984'te istanbul'da yapılmıştır. arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuştur. cahit arf, 1997 yılının aralık ayında ağır bir kalp hastalığı nedeni ile vefat etmiştir.

    daha fazlası için;kaynak

    4-mashar osman
    (bkz: mazhar osman)

    mazhar osman (d. 5 mayıs 1884, sofulu - ö. 31 ağustos 1951, istanbul), ruh ve sinir hastalıkları uzmanı, türkiye'de ilk modern ruh sağlığı hastanesini kuran türk hekimi.

    1904 yılında "askeri tıbbiye" okulunu, yüzbaşı rütbesiyle bitirerek doktor olan mazhar osman, "gülhane askeri hastanesi akliye servisi"nde öğretmen yardımcılığına başladı. 1908 yılında berlin ve münih'e giderek nöroloji ve psikoloji dallarında uzmanlık eğitimi aldı. tekrar gülhane'ye dönen usman, 1914'te haseki'deki "akıl hastalıkları müşahedehanesi"nin başhekimi ve müdürü oldu.

    daha sonra haydarpaşa askeri hastanesi akliye ve asabiye mütehassıslığına getirildi. mazhar osman, bakırköy'de bulunan ve terk edilmiş bir kışla olan "reşadiye kışlası"nın bulunduğu araziyi devletten talep etti. dönemin cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürk, başbakanı ismet inönü ve içişleri bakanı refik saydam'ın onayı ile 1924 yılında başlayan süreç, 15 haziran 1927 tarihinde bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'nin kurulmasıyla tamamlandı. mazhar osman, hastanede uzun süre başhekimlik görevinde bulundu. 1933'te istanbul üniversitesi psikiyatri kliniği'ne ordinaryüs profesör olarak atandı. 1941'de başhekimlik görevini bıraktı ve emekliye ayrıldığı 1951'e kadar öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürdü.

    türk nöro-psikiyatri cemiyeti’nin yanı sıra; "içki ile mücadele cemiyeti" gibi sağlık derneklerinin kurucusu olan usman sinir hastalıkları (1935-1936, 2 cilt), keyif veren zehirler (1934) gibi çeşitli mesleki eserler yazdı. hamburg akıl hastalıkları derneği, fransız nöroloji derneği, new york nöroloji akademisi gibi yabancı sağlık kuruluşlarının onur üyeliklerine seçildi. türkiye'de ilk kez seroloji, nöro-patoloji, deneysel psikoloji laboratuvarları oluşturulmasında önemli rol oynadı. 1951 yılında vefat etti. mezarı zincirlikuyu mezarlığı'ndadır.

    bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi, bir dönem "mazhar osman hastanesi" adıyla da anılmıştır.

    daha fazlası için;kaynak

    5-feza gürsey
    (bkz: feza gursey)

    feza gürsey, (d. 7 nisan 1921, istanbul – ö. 13 nisan 1992, new haven). türk fizikçi ve matematikçi.

    hayatı
    7 nisan 1921' de istanbul'da prof. dr. remziye hisar (1902-1992) ve dr. reşit süreyya gürsey'in (1889-1962) ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. babası dr. reşit süreyya gürsey, tıp doktoru, fizikçi ve öğretmen olmasının yanı sıra bilime ve sanata büyük ilgisi olan bir aydındır. annesi prof. dr. remziye hisar, darülfünun'un fen okuyan ilk kız öğrencilerinden olup, avrupa'da kadınların pek azının kariyer yapabildiği bir dönemde sorbonne'da devlet kimya doktorası yapmayı başarmış bir bilim insanıdır.

    feza gürsey, istanbul anadoluhisarı'nda, remziye hanım'ın otağtepe'deki aile evinde doğmuştur. ilkokula paris'te jeanne d'arc okulunda başlamış ve öğretmenlerinin hayranlığını kazanmıştır. kızkardeşi deha gürsey owen'ın anlattığı üzere, öğretmeni madam denizot, her şeyi çabucak öğrendiği için feza gürsey'i çok seviyor, onu yanından ayırmıyormuş.

    ilkokul üçüncü sınıfa galatasaray lisesi'nde devam eden gürsey, okulun sevilen, hayran olunan bir öğrencisi olmuştur. sınıf arkadaşı emekli büyükelçi özer f. tevs bir yazısında feza gürsey'i şöyle anlatmıştı:

    "39 feza gürsey, zamanının bütün galatasaray liselilerini ve yerli yabancı kıymetli hocalarını etkilemiş bir talebe idi. ortaokul üçüncü sınıfta, akşam etüdünde, bakardık, feza bir köşede proust'un "yitik zamanı araştırırken" adlı felsefi hikâyelerini okuyor veya cézanne'ın röprodüksüyonlarını inceliyor... fransız hocalarımız büyük teneffüslerde onu muallimler odasına çağırır sohbet ederlerdi... bizden iki sınıf daha büyük, çok çalışkan bir öğrenci daha vardı. mezun olduktan sonra fransız hocalardan birisine, 'feza mı yoksa diğer öğrenci mi daha üstündü' diye sormuşlar. o da, 'bir köy öğretmeni ile bir ordinaryüs profesör arasında ne kadar fark varsa, feza ile diğer öğrenci arasında o kadar fark vardı' demiş.

    feza gürsey, fizik okumaya lise yıllarında karar vermiştir. galatasaray lisesi'ni 1940 yılında birincilikle bitirdikten sonra istanbul üniversitesi fen fakültesi öğrencisi olmuş, 1944 yılında fizik-matematik bölümünden de birincilik ile mezun olmuştur. millî eğitim bakanlığı sınavını kazanarak ingiltere ımperial college'a gitmeye hak kazanmış, burada 1945-1950 yılları arasında prof. dr. h. jones'ın danışmanlığı altında doktora çalışmalarını yapmıştır. bu dönem içerisinde "tek boyutlu bir istatiksel sistem" ve "iki bileşenli dalga denklemleri üzerine" başlıklı iki önemli makale yayımlamıştır. 1951-1957 yılları arasında cahit arf'ın desteği ile istanbul üniversitesi tatbiki matematik kürsüsü'ne asistan olarak tayin edilmiştir. 1953 yılında "spinli elektronların klasik ve dalga mekaniği" adlı tezi ile doçent unvanını almış, bir yıl sonra tatbiki matematik kürsüsü'ne doçent olarak atanmıştır.

    1952 yılında istanbul üniversitesi fen fakültesi asistanlarından suha pamir ile evlenmiş ve 1954 yılında suha ve feza çiftinin tek çocukları yusuf dünyaya gelmiştir. 1957-1961 yılları arasında, eşi ve oğlu ile birlikte atom enerjisi komisyonu'nun bursu ile abd'de brookhaven ulusal hızlandırıcı laboratuvarı'nda bulunmuştur. bu dönemde brookhaven ulusal hızlandırıcı laboratuvarı, princeton ileri çalışmalar enstitüsü ve columbia üniversitesi'nde fizik dünyasında en ileri seviyede çalışma yapanlar ile birlikte çeşitli çalışmalar yapmıştır. feza gürsey'un bu çevrede adını duyuran ilk çalışması yük bağımsızlığı ve baryon korunumu ile pauli transformasyonunun ilgisini gösteren makalesidir.[3] wolfgang pauli ünlü rus fizikçisi landau'ya yazdığı mektupta [4] ilgisini çeken bu makaleden bahsetmekte ve heisenberg ile çalışmalarında bu simetriyi kendi spinor modellerinde kullanmayı düşündüğünü söylemektedir. w.pauli, kendisinden princeton enstitüsünde çalışmalarına devam etmesi için referans isteyen feza gürsey'a gönderdiği mektupta şöyle diyor:

    "ben, seni tavsiye edebilir miyim diye düşünmüyorum, tam tersi, princeton enstitüsü'nü sana tavsiye edebilir miyim diye düşünüyorum."

    1961 yılında türkiye'ye dönen gürsey, 1974 yılına kadar prof. dr. erdal inönü'nün ısrarları ve uğraşları sonucunda orta doğu teknik üniversitesi (odtü) teorik fizik bölümü'nde profesör olarak çalışmıştır. bu dönem içinde türkiye'de teorik fizik alanında yapılan çalışmaları canlandırmaya çalışmıştır. princeton ve yale üniversitesinden ünlü fizikçileri odtü'ye davet ederek birçok konferansın düzenlenmesini sağlamıştır. 1968 yılında tübitak bilim ödülü'nü almıştır.

    1965-1974 yılları arasında yale üniversitesi'nin teorik fizik bölümü'ne teklifi üzerine odtü'deki görevinden ayrılmak istemeyen gürsey, yale üniversitesinde konuk profesörlük görevini kabul etmiş ve odtü-yale üniversiteleri arasında dönüşümlü olarak lineer olmayan kiral modeller, konform simetri, genel görelilik üzerinde çalışmalarını sürdürmüştür.

    1974 yılında feza gürsey'in yale üniversitesi fizik bölümün'ndeki profesörlüğü daimi hale gelmiş, izni kaldırılmış ve odtü'den ayrılmak zorunda bırakılmıştır. gürsey bunun nedenlerini, prof. dr. mustafa parlar eğitim ve araştırma vakfı'nca verilen bilim hizmeti ve onur ödülü töreninde anlatmıştır:

    "birincisi, sık sık ve ücretli izinli olarak dışarıdaki bilim merkezlerinde çalışmam ve bu bilimsel alışverişe öğrencilerimi de katmam. ikincisi, türkiye'mizin seviyesine ve ihtiyaçlarına uygun olmayan üst düzeyde bir araştırma yaparak gençliğe zararlı bir örnek olmam."

    feza gürsey 1971 yılından 1991 yılındaki emekliliğine kadar yale üniversitesi fizik bölümü'nde çalışmıştır. 19 ocak 1977'de temel parçacık fiziğine yaptığı katkılardan dolayı sheldon glashow ile birlikte oppenheimer ödülü'nü aldı. ödül için kendisini tebrik eden öğrencilerine "ödül, yale ile harvard arasında paylaşıldı yazıldı. isterdim ki, odtü ve harvard arasında paylaşıldı desinler" demiştir.

    1991 yılındaki emekliliğinden sonra türkiye'ye dönmüş, boğaziçi üniversitesi'nin davetini kabul ederek fizik bölümündeki odasına yerleşmiştir. bu sene içerisinde yakalandığı prostat kanseri nedeni ile 13 nisan 1992'de yale üniversitesi'nin hastanesinde vefat etmiştir. naaşı anadoluhisarı'nda aile mezarlığına defnedilmiştir

    daha fazlası için;kaynak
    kaynak2

    6-vecihi hürkuş
    (bkz: vecihi hurkus)

    vecihi hürkuş (6 ocak 1896, istanbul - 16 temmuz 1969), türk pilot, mühendis ve müteşebbis. türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden biridir, türkiye'nin ilk uçak tasarımcısı ve üreticisidir, türkiye'nin ilk yerli uçağını üretmiştir.

    6 ocak 1896 tarihinde istanbul'da doğdu. ı. dünya savaşı'na katıldı. yaralanınca istanbul'a dönerek yeşilköy'deki tayyare mektebi'ne girerek pilot olarak mezun oldu. birinci dünya savaşı sırasında pilot brövesi alarak 7. tayyare bölüğü'nde ruslara karşı harekata katılan vecihi bey, başarılı keşif ve bombardıman uçuşları yapmış ve bu arada girdiği bir hava muharebesinde bir rus uçağını indirmiştir. vecihi hürkuş, uçak düşüren ilk türk tayyarecidir.[3] daha sonra ruslara esir düşen vecihi bey, hazar denizi'nin azerbaycan kısmında bulunan nargin adası'ndan yüzerek iran üzerinden kaçmayı başarmış ve yurda dönerek 1918 yılı yaz başında yeşilköy'de konuşlanmış bulunan 9. harp tayyare bölüğü'nde görev almıştır.

    bu bölükte görevli iken bir av uçağı tasarımı yapan vecihi bey'in bu projesi mondros ateşkes antlaşmasın'ın imzalanması ile yarım kalmıştır. kurtuluş savaşı'na katılan vecihi bey, özellikle inönü ve sakarya savaşı sırasında çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaptığı gibi bir yunan uçağını da indirmiştir. kurtuluş savaşı'nın ilk ve son uçuşunu yapan pilottur. izmir (gaziemir - seydiköy) hava meydanına ilk giren ve işgal eden kişi olur.

    vecihi bey'e kırmızı şeritli istiklal madalyası verilmiştir. ayrıca tbmm tarafından üç kez takdirname verilmiştir. üç takdirname verilen tek kişidir.

    savaştan sonra izmir'de yeni tayyarecileri eğitmeye başlar. edirne'ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almakla görevlendirilir. hizmeti karşılığı uçağa "vecihi" adı verilince, uçak inşa etmek düşünceleri canlanır. izmir seydiköy hava mektebi'nde -bugünkü gaziemir hava teknik okullar komutanlığı- uçak yapımı projesine devam eder. 1923'te ganimet olarak yunanlardan ele geçen motorlardan yararlanarak ilk türk uçağını imal eder. 28 ocak 1925'te "vecihi k-vı"adını verdiği uçağını uçurur ancak ödül yerine onu ceza beklemektedir. vecihi hürkuş'un ödül beklerken ceza almasının nedeni, havacılıktan anlayan kimsenin bulunmamasıydı. izin verecek merci olmadığı için, izinsiz havalanmış, bu yüzden de cezalandırılmıştır.

    daha sonra askeri havacılıktan ayrılarak uçak tasarımı ve yapımı çalışmalarına devam etmiştir. havacılığa gönül veren tayyareci vecihi hürkuş da sadece türk havacılık tarihinin değil, belki de tüm türkiye tarihinin en ilginç simalarından birisiydi.

    1930'da kadıköy'de bir keresteci dükkânını kiralayarak, 3 ay içinde ilk türk sivil uçağını, aslında ikinci uçağı vecihi xıv'ü inşa etti. ilk uçuşunu 27 eylül 1930'da kadıköy fikirtepe'de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu karşısında yapmıştır. bu uçuştan sonra vecihi xıv ile önce yeşilköy'e, sonra ankara'ya uçmuştur. uçabilirlik sertifikası için iktisat bakanlığına başvurmuş, 14 ekim 1930'da “tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir” cevabını almış. hürkuş, bunun üzerine bakanlık nezdinde yapılan girişimler sonucu uçağa istenen belgenin alınması amacıyla uçağı sökerek demiryollarından kiraladığı vagonla çekoslovakya’ya gönderilmesi için müsaade almıştır. hürkuş, 6 aralık 1930’da prag’a geldiğinde henüz tayyare gelmemişti. tayyareye ait statik raporu gibi resmi evrak önce çek diline çevrilmiş, uçak gelince tekrar monte edilerek uçağın malzemeleri ve her türlü teknik kontrolü yapıldıktan sonra uçuşu istenmiş. her türlü uçuş şekilleri ile uçuşun kontrolü tamamlanmıştır.

    hürkuş 23 nisan 1931'de çekoslovakyalı yetkililer tarafından civardaki bir gazinoda düzenlenen bir törenle, başköşesinde “yaşasın türk tayyareciliği” yazılı bir pankartla onurlandırılarak uçuş müsaadesini almıştır. 25 nisan 1931'de çekoslovakya’dan uçarak türkiye'ye gelmek için yola çıkıp 5 mayıs 1931’de türkiye'ye gelmiştir.

    vecihi hürkuş, 1931 yılında, ttac (türk tayyare cemiyeti) yararına türkiye turu yaptı.

    birinci tur (02.09.1931): ankara, kızılcahamam, gerede, bolu, ereğli, zonguldak, cide, sinop, samsun, trabzon, of, rize, gümüşhane, bayburt, suşehri, zara, hafik, sivas, şarkışla, akdağmadeni, sorgun, yozgat, sungurlu, kalecik, ankara.

    ikinci tur (09.11.1931) : ankara, gölbaşı, bağla, şereflikoçhisar, aksaray, konya, beyşehir, seydişehir, alanya, manavgat, antalya, fethiye, köyceğiz, muğla, göktepe, kale, tavas, karacasu, babadağ, denizli, çal, çivril, karahallı, ulubey, uşak, kütahya, eskişehir, çukurhisar, inönü, bozüyük, karaköy, söğüt, geyve, adapazarı, izmit, istanbul.

    1932'de vecihi sivil tayyare mektebi isimli ilk türk sivil havacılık okulu'nu açmıştır. okulda ilk türk kadın pilotu olan bedriye gökmen ile birlikte 12 pilot yetiştirmiştir. istanbul kalamış-kadıköy'de türkiye'nin ilk sivil uçağı vecihi xıv, ilk eğitim ve spor uçağı vecihi xv, 160 beygirlik mercedes uçak motorlu deniz kızağı vecihi sk-x üretilmiştir. nuri demirağ, bir tayyare yapımı için 5000 tl vermiş, böylece 1933'te vecihi hürkuş tarafından nuri bey adı verilen vecihi xvı kabin uçağı yapılmıştır. vecihi bey zor koşullarda eğitim yaparken bazı kurumların, örneğin tekel idaresi'nin ve türkiye iş bankası'nın reklamlarını yapmış, bazı vatansever yetkili kuruluşların da yardımları oldu.

    1937 yılında türk hava kurumu, hürkuş'u mühendislik eğitimi alması için, almanya'daki mühendislik okula gönderdi. 1939 yılında mezun olarak ülkesine dönen vecihi hürkuş'a iki yılda mühendis olunmasının imkânsızlığı gerekçesiyle uçak mühedisi ruhsatı verilmedi.

    1954 yılında ilk sivil havayolu şirketi olan hürkuş hava yolları'nı kurmuştur ancak; kazalar, kaçırılmalar ve sabotajlar gibi sebeblerle şirket uçuştan men edilmiştir.

    türk havacılık tarihinin en üretken ve girişimci kişilerinden olan vecihi hürkuş, ankara'da 16 temmuz 1969 tarihinde gülhane askerî tıp akademisi hastanesi'nde vefat etmiştir.

    daha fazlası için;kaynak

    7-münci kalayoğlu
    (bkz: munci kalayoglu)

    prof. dr. kalayoğlu, 1940 yılında ankara’da doğdu. 1963 yılında ankara tıp fakültesi’nden mezun olan kalayoğlu, hacettepe üniversitesi tıp fakültesi genel cerrahi ana bilim dalı’nda görev yaptı. 1967-1968 yılları arasında mount sinai tıp fakültesi genel cerrahi ana bilim dalı’nda, 1968-1971 yılları arasında pittsburg çocuk hastanesi çocuk cerrahisi ana bilim dalı’nda çalışmalar yapan prof. dr. kalayoğlu, hacettepe üniversitesi tıp fakültesi’nde 1972 yılında doçent, 1977 yılında profesör ünvanlarını aldı. 1981-1983 yılları arasında pittsburg üniversitesi transplantasyon bölümü’nde, karaciğer transplantasyonunda öncü olan prof. thomas starzl’ın yanında çalışmalar yapan prof. kalayoğlu, 1983’de wisconsin üniversitesi’nde karaciğer transplantasyonu programı’nı başlattı. 1988 yılından bu yana, bu programın başkanlığını yürütmekte olan prof. kalayoğlu, ayrıca aynı üniversiteden 1986 yılında doçent, 1988 yılında profesör ünvanlarını aldı. amerika birleşik devletleri’ndeki wisconsin üniversitesi’nde organ nakli ve transplantasyon bölüm başkanı olarak görev yapan prof. dr. kalayoğlu , 2 ekim 2006 tarihi itibariyle memorial şişli hastanesi'nde organ nakli, genel cerrahi ve çocuk cerrahisi bölüm başkanı olarak görev yaptı. mart 2018’den bu yana koç üniversitesi hastanesi organ nakli merkezi’nde bölüm başkanı olarak görev yapmaktadır.

    kaynak

    8-halil inalcık
    (bkz: halil inalcik)

    eserleriyle osmanlı-türk tarihine hem siyasî ve ekonomik konularda hem de kültür ve medeniyet tarihi alanında orijinal katkılarda bulunmuş bir bilim adamıdır. tüm balkan dillerine ve arapçaya çevrilmiş olan "the ottoman empire the classical age 1300-1600" ve "an economic and social history of the otoman empire" gibi kitapları dünya üniversitelerinde başlıca ders kitabı olarak kullanılmaktadır.tarih alanındaki üstün çalışmaları ve yetiştirdiği öğrenciler sebebiyle şeyh-ûl müverrihin (tarihçilerin şeyhi) ve tarihçilerin kutbu gibi isimlerle de anılmıştır.[8][9] inalcık, ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi'nde 32 yıl hizmet verdikten sonra 1972 yılında chicago üniversitesi'nde osmanlı tarihi kürsüsünü, 1993 yılında bilkent üniversitesi'nde tarih bölümünü kurmuştur.

    1916'da istanbul'da dünyaya geldi. babası kırım göçmenlerinden seyit osman nuri bey, annesi ayşe bahriye hanım'dır. ailesi, 1924 yılında ankara'ya yerleşti.

    1923-1930 arasında ankara gazi mektebi'nde, bir yıl sivas muallim mektebi’ne devam etti. orta tahsilini 1931’de ankara’da gazi muallim mektebi'nde tamamladıktan sonra balıkesir necati bey muallim mektebi'nde lise tahsiline devam etti. 1936 yılında ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi yeni çağ tarihi bölümünde yüksek öğrenimine başladı. 1940 yılında mezun olduktan sonra fakültede asistan olarak kaldı.

    1942 yılında tanzimat ve bulgar meselesi adlı doktora tezini verdi. 1943'te viyana'dan 'büyük ricat'e osmanlı imparatorluğu ve kırım hanlığı başlıklı teziyle doçentliğe atandı. 1945'te aüdtcf arap dili ve edebiyatı bölümü'nden şevkiye ışıl ile evlendi. bu evlilikten kızı günhan dünyaya geldi.

    uzun yıllar aynı fakültede osmanlı ve avrupa tarihi üzerine dersler veren inalcık, 1947'de türk tarih kurumu (ttk) üyeliğine seçildi. 1949'da ingiltere'ye giderek british museum'da türkçe yazmalar üzerinde çalıştı ve calendar of state papers serisinde osmanlı tarihine ait kayıtları topladı. public record office'te osmanlı imparatorluğu ile ilgili kaynak taraması yaptı. 1951 yılında türkiye'ye döndü.

    1951'in yazında bursa şer'iyye sicilleri üzerine çalışmaya başladı. girişimleri sonucu siciller, topkapı sarayı'ndaki atölyede ciltlenip temizlenerek tekrar bursa’ya gönderildi. inalcık, haziran 1952'te viyana bozgun yıllarında osmanlı-kırım hanlığı işbirliği teziyle profesörlük unvanı aldı.

    columbia, princeton, pennsylvania, harvard üniversitelerinde ziyaretçi profesör olarak dersler veren inalcık, 1972 ankara üniversitesinden emekli olarak chicago üniversitesi'nde osmanlı tarihi kürsüsünü kurdu. 1973 yılında kitabı the ottoman empire the classical age 1300-1600 yayımlandı.

    inalcık, osmanlı/türk tarihi araştırmalarının ortaya koyduğu yeni bilgi ve bulguların en üst düzeyde paylaşılıp tartışılması için "ınternational association for social and economic history of turkey" adlı uluslararası bir birlik kurdu, ilk 1977'de hacettepe üniversitesi'nde olmak üzere 11 uluslararası kongrenin toplanmasına öncülük etti.

    1986 yılında chicago üniversitesi'nden de emekliye ayrıldı ve 1993 yılında bilkent üniversitesi'nde tarih bölümü'nü kurdu.23 yıl boyunca bilkent üniversitesi osmanlı tarihi bölümü'nde yüksek lisans ve doktora öğrencilerine seminer dersi verdi.

    2003 yılında bilkent üniversitesi'nde halil inalcık center for ottoman studies adlı bir merkez kurdu. halil inalcık, yıllardan beri çeşitli arşivlerden topladığı belge ve defterlerin kopyalarını, yarım kalmış araştırma metinlerini, 1000'den fazla ayrıbasımı ve diğer materyalleri bu merkeze bağışlamıştır.

    inalcık, çok iyi düzeyde osmanlı türkçesi, iyi düzeyde; ingilizce, fransızca, almanca, orta düzeyde de; arapça, farsça ve italyanca biliyordu. dünyanın çeşitli üniversitelerinden çok sayıda fahri doktora tevcih edilen inalcık, 20. yüzyıl sona ererken cambridge'de bulunan uluslararası biyografi merkezi tarafından dünyada sosyal bilimler alanında sayılı 2000 bilim adamı arasında gösterilmiştir.

    hayatı ve tarihçiliğini anlattığı tarihçilerin kutbu halil inalcık kitabı adlı söyleşi kitabı türkiye iş bankası kültür yayınları'ndan 2005 yılında yayımlanmıştır.

    daha fazlası için;kaynak

    9-mustafa inan
    (bkz: mustafa inan)
    mustafa inan (1911, adana - 5 ağustos 1967, freiburg), türk inşaat mühendisi, akademisyen, bilim insanı.

    uygulamalı ve teorik mekanik dalında zamanının önde gelen bilim insanlarındandır. yaşamını türkiye'de bilimin gelişmesine adamıştır. 1957-1959 yılları arasında istanbul teknik üniversitesi'nde rektörlük yapmıştır. tübitak'ın kurucularından birisidir.

    1911'de adana'da doğdu. babası seyyar posta memuru hüseyin avni bey, annesi rabia hanım'dır. ı. dünya savaşı’nda sonra ailesi fransız işgali nedeniyle adana’dan ayrılıp, konya'ya göç etti.

    kurtuluş savaşı'nın bitince dönebildikleri adana'da ilkokul ve ortaokulu bitirdi. ortaokulun son sınıfını parasız yatılı olarak okudu. yatılı okuldaki lakabı, matematiğe olan ilgisinden dolayı riyaziyeci mustafa idi.[1] ney üflemeye, yunus emre, mevlana gibi filozofları incelemeye başladı.

    1931'de yatılı okulu birincilikle bitirdi ve yüksek mühendis mektebi'ne birincilikle girdi.[3] yükseköğrenim yıllarında tiyatroya özellikle de edebiyata ilgisi arttı.

    itü'yü pekiyi derece ile birinci bitirdi. doktora için devlet bursuyla gönderildiği zürih’te, eidgenössische technische (eth)’de vrendel kirişleri konusunda çalıştı ve vrendel tipi köprülerin fotoelastisitesini] araştırdı. fotoelastisite alanında araştırma yapan ilk türk bilim insanı oldu.[3] 1941 yılında doktora derecesini aldı. “kayma merkezi” başlıklı ilk makalesi 1943’te yayımlandı.[3] bu, bir türk bilim insanının yurt dışındaki ilk doktora çalışması kabul edilir.

    1942-1944 arasında türkiye’de askerlik görevini yaptı. 1944'te türkiye'nin ilk kadın arkeoloğu jale inan'la evlendi. bu evlilikten hüseyin adında bir çocukları oldu (1945).

    inan, 1944’te ismi istanbul teknik üniversitesi olarak değiştirilen yüksek mühendis mektebi'nde teknik mekanik ve mukavemet muallim muavinliği'ne tayin edildi. 1945’te profesör unvanını aldı. 1950’li yıllarda üniversitede fotoelastisite laboratuvarını kurdu. aynı kurumda teknik mekanik ve genel mukavemet kürsüsü başkanı (1946-1954), inşaat fakültesi dekanı (1954-1956) ve rektör (1957-1959) olarak hizmet verdi. en genç dekan, ve en genç rektör oldu. yöneticilikteki başarısı, 1957’de italyan hükumetinin iyi yöneticilere verdiği “grand ufficale” unvanı ile ödüllendirildi.

    1959-1964 yılları arasında, ilk yapay uyduların fırlatıldığı sıralarda “suni peyklerin yörünge hesaplarına dair bazı sonuçlar” isimli makalesiyle başlayarak, toplam 11 adet makale yayımlayan mustafa inan, 1961 yılında “taşıma matrisi” (carryover matrix) kavramını “elastomekanikte intikal matrisi” isimli makalesiyle tanımlayarak dünyada taşıma matrisi probleminde çalışma yapan ilk bilim insanlarından oldu.

    1962’de düzenlediği konferanslarla üniversite çevresini bilgisayarla teorik düzeyde tanıştırdı. bilgisayar, ertesi yıl tüm üniversitelere girdi.

    rektörlüğü döneminden sonra milli eğitim bakanlığı ve bayındırlık bakanlığı için aldığı teklifleri reddetti.

    fikir babalarından ve kurucularından birisi olduğu türkiye bilimsel ve teknik araştırma kurumu’nda 1963-1967’de bilim kurulu üyesi olarak görev yapan inan, mart 1967’de başkanlığa seçildi.

    bilimsel makalelerinin ve seminerlerinin yanı sıra kızılderililer'den arya-daharma'ya, düşünme sanatına kadar birçok konuyla ilgilenip, bu konularda yazılar yazan konferanslar veren inan, başta türkçe olmak üzere farsça, musevice, yunanca, arapça kelimeler ve anlamları üzerine de çalışmalar kapsamında “dil ve matematik” isimli bir makale yayımladı.

    1 eylül 1967 tarihinde abd, isviçre ve almanya'da, bilimsel ve mesleki çalışmalar gerçekleştirmek üzere 6 ay süreyle görevlendirilmişken, türkiye'de nükseden ve anlaşılamayan hastalığı için almanya'nın freiburg şehrine tedavi olmak üzere gitti. tedavisi devam ederken 5 ağustos 1967'de yattığı hastanede sabaha karşı 04.30'da vefat etti.

    mustafa inan'ın cenazesi, 10 ağustos 1967 tarihinde istanbul teknik üniversitesi'nin taşkışla binasında yapılan törenin ardından zincirlikuyu mezarlığı'na defnedilmiştir.

    vefatından 4 sene sonra tübitak bilim kurulu, 9 ağustos gün ve 134 sayılı toplantısında mustafa inan'a 1971 tübitak hizmet ödülü vermeyi kararlaştırmıştır. ayrıca itü merkez kütüphanesine ve istanbul-ankara arasındaki bir köprüyola (viyadük) adı verilmiştir.

    tübitak'ın bilim adamı yetiştirme grubu'na ait bir proje kapsamında, ısmarlaması sonucu yaşamı, öğrencisi oğuz atay’ın kaleme aldığı bir bilim adamının romanı (1975) adlı biyografik romana konu olmuştur.

    “ bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. bilimi yarı yolda bırakmayın, olur mu çocuklar? oppenheimer gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkası yapsın, büyük barajlarda başkası çalışsın. bazılarına çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. bazıları da insanları çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirası ile yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. bırakınız parayla da onlar uğraşsın. sizin kuvvetli olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de leonardo da vinci gibi 'kuvvet nedir?' diye merak ediyorsanız buyrun sizleri mekanik kürsüsüne beklerim. çünkü bazılarına göre 'kuvvet' para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre de kuvvet ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. bu iki formülü birbiriyle karıştırmayın olur mu çocuklar? kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın olur mu çocuklar?

    daha fazlası için;kaynak

    10-hulusi behçet
    (bkz: hulusi behçet)
    (20 şubat 1889 - 8 mart 1948, istanbul), türk dermatoloji uzmanı ve bilim insanı.

    1937 yılında, bir kan damarı enflamasyonu (vaskülit) hastalığı olan ve bugün kendi adıyla anılan behçet hastalığını tarif eden ilk bilim insanı olmuştur.

    1933'te eski dar-ül funun'dan istanbul üniversitesi yeni kurulmuştu. bu reform döneminde istanbul üniversitesi'nde dermatoloji o zamanki adıyla deri hastalıkları ve frengi kliniğini kurmuş ve profesör seçilmiştir. hulusi behçet, türk akademisinde profesör unvanını alan ilk kişidir. mesleğinin ilk yıllarından beri dermatoloji konusunda üretken bir bilim insanı olarak, birçok ulusal ve uluslararası kongreye özgün makalelerle katılmış ve birçok bilimsel dergide makalesi yayınlanmıştır.

    ünlü alman patolojicisi prof. onun için : " behçet dünya çapında ünlü bir bilim insanı ama türkiye'de değil. " demiş ve eklemiştir: " o her zaman yurtdışında buluşlarını tanıtıyor; bunun için onu türkiye'de bulamıyorsunuz. "

    behçet, yeni kuşakların eğitimine yardımcı olmak için çok sayıda makaleyi türkçeye çevirdi ve kore gibi çok uzak ülkelerle ilişki kurmak için uluslararası derlemelerde özgün olgu sunuları yayınladı.

    1922'den itibaren frengi üzerinde çalışmalar yaptı ve frenginin tanısı, tedavisi, kalıtımsal özellikleri, serolojisi ve toplumsal yönleri üzerine birçok uluslararası makale yayınladı. leishmaniasis (oriental sore) 1923'ten itibaren dr. behçet'in üzerinde çalıştığı bir diğer hastalıktı. hakkında pek çok makale yayınladı ve diathermi ile tedavisinde başarılı oldu. bir leishmania olgusunda, kabuk kaldırıldığında görünen "çivi belirtisini"[1][2] ilk defa tanımladı. yayınlanmış yapıtlarının bir kısmı parazitoz ile ilgiliydi. 1923 yılında türkiye'deki "gale cereal - uyuz?" etkenlerini tanımladı.

    o, aynı zamanda türk tıbbının gelişiminde yayıncılıkta da öncüydü ve 1924'te türkiye'deki "turkish archives of dermatology and syphilology" isimli ilk dermato-veneroloji dergisinin sorumlusuydu.
    kaynak

    11-kerim erim

    (bkz: kerim erim)
    kerim erim (d. 1 şubat 1894, istanbul - ö. 28 aralık 1952), türk ordinaryüs matematikçi.

    ilk doktoralı türk matematikçidir[1]. doktora derecesini 1919'da almanya’nın erlangen kentindeki frederich-alexanders üniversitesi’nden aldı. türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı; mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına öncülük etti. türkiye'de bir matematik doktorası yöneten ilk bilim adamı oldu.

    devlet sanatçısı piyanist (bkz: gülsin onay)’ın dedesidir.

    kerim bey, 1933’teki üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı. yüksek mühendis mektebi'nde ders vermeye devam ederken yeni kurulan istanbul üniversitesi fen fakültesi'nde analiz profesörü ve dekan olarak görev yaptı. ancak kısa bir süre sonra dekanlıktan ayrıldı. uzun zaman her iki kurumda dersler vererek eğitim faaliyetlerini sürdürdü.fakülteden ayrılan richard von mises’in yerine 1940 yılında istanbul üniversitesi matematik enstitüsü başkanlığına getirildi ve 1952’deki ölümüne kadar başkanlığı sürdürdü.

    1946 yılında tbmm'de kabul edilen bir kanunla bir öğretim üyesinin aynı anda iki üniversitede çalışması sona erdirilmiştir. kerim erim bu kanuna uymak için itü'deki görevinden ayrılmış, istanbul üniversitesi'ndeki görevine ise devam etmiştir; 1948’de yeniden dekan seçildi ve 2 yıl boyunca fen fakültesi dekanlığı yaptı.

    hayatı boyunca türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı. mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti. matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üzerinde de çalışmalarda bulundu; almanca ve türkçe eserler yayınladı. türkiye'de bir matematik doktorası yöneten ilk bilim adamı oldu. diferansiyel geometri, fonksiyonlar teorisi, elastisite ve plastisite konularında birçok öğrenci yetiştirdi[4]. öğrencileri arasında mekanik alanında önde gelen bilim insanlarından mustafa inan da vardır.

    12- mithat enç
    (bkz: mitat enc)

    mithat enç, (d. 1909 gaziantep - ö. 1991 yalova) türk doçent doktor ve pedagogdur

    dedesi mehmet mazlum efendi antep'in önde gelen avukatlarından, babası emin mazlum enç ise tanınmış iş adamlarındandır. annesi zeliha hanım, kent belediye başkanı lütfi güceyli'nin büyük kızıydı. antep savaşı yüzünden kesintiye uğrayan ilköğretimini 1923'te bitirmiş, ortaöğretim için istanbul erkek lisesi'ne yatılı olarak girmiştir. 1929 yılında lise öğrenimini tamamlayıp istanbul darülfünun hukuk fakültesi'ne yazılmıştır.

    birinci sınıfın sonunda sınavlara hazırlanırken gözlerinden hastalanmış ve öğrenimini bırakmak zorunda kalmıştır. üç yıldan fazla istanbul ve viyana sağlık kurumlarında şifa aradıktan sonra sakatlığını kabullenmek zorunda kalmış ikinci kez viyana'da iken viyana yüksek pedagoji enstitüsü'nde özürlü çocukların eğitimi konusunda yeniden eğitime başlamış ve iki yıl sonra da t.c. sağlık bakanlığı'na bırakılan bir burstan faydalanarak, öğrenimini sürdürmek içim abd'ye gitmiştir. colombia üniversitesi eğitim fakültesi'nden 1936'da lisans, 1939'da ise yüksek lisans diplomasını alarak türkiye'ye dönmüştür.

    1940 yılında milli eğitim bakanlığı'na bağlı gazi eğitim enstitüsü'ne "marazi ruhiyat" okutmak üzere atanmıştır. 1942'de ingilizce öğretmeni sabahat enç ie evlenmiştir. 1950'de özürlü çocuklar için okul açmakla görevlendirilmiş, ankara körler okulu'nun kurucu müdürlüğünü üstlenmiştir. aynı yılın başında altınokta körler eğitim ve kalkındırma derneği'ni (ankek)kurmuştur. 1952 yılında bu alana personel yetiştirmek için gazi eğitim'de "özel eğitim" bölümünü kurmuş ve üç yıl bölüm başkanlığı yapmıştır.

    1956'da ford vakfı bursundan faydalanarak doktora yapmak üzere abd'de illinoise üniversitesi'ne gitmiş ve 1958'de çalışmalarını tamamlayarak tekrar türkiye'ye dönmüştür. 1958-60 arasında ortadoğu teknik üniversitesi eğitim fakültesi'nin kurucu dekanlığına atanmıştır. 1960'ta meb talim terbiye kurulu üyeliğine tayin edilmiştir.

    1965'te ankara üniversitesi'nde kurulan eğitim fakültesi'ne geçerek özel öğretim bölümü'nü kurmuştur. 1977'de emekli oluncaya kadar bu bölümün başkanlığını üstlenmiştir.

    büyüğü kız, küçüğü erkek iki çocuk sahibi olmuştur. doç. dr. mithat enç, emekli olduktan sonra yalova’ya yerleşmiştir. mithat enç, 1991 yılında yaşamını yitirmiştir.

    ödülleri
    türkiye sakatlar komisyonu hizmet şildi
    1980 türk eğitim vakfı eğitim bilimi ödülü

    kitapları
    ruh sağlığı bilgisi”,
    “körlerin psikoloji ve eğitimleri”,
    “üstün beyin gücü-gelişim, uyum ve eğitimleri”,
    “görme özürlüler-gelişim, uyum ve eğitimleri”,
    “ruhbilim terimler sözlüğü”,
    “çocuklarda yemek yeme sorunları”,
    “selamlık sohbetleri (çocukluk ve gençlik anıları)”,
    “bitmeyen gece (otobiyografi)”
    “uzun çarşının uluları (gaziantep öyküleri)”,
    “özel eğitime giriş (ortak yazar)”,
    “eğitim psikolojisi” (ortak yazar)”,
    “tenasül psikolojisi (çeviri-s. freud)”,
    “allaha ısmarladık mr. chips” (çeviri-j. hilton),
    “mikrop avcıları (çeviri-p.de kruif)”.

    kaynak
    kaynak2

    devamı gelecek..
  • nötronu keşfeden chadwick,protonu keşfeden rutherford’un,rutherford ise elektronu keşfeden thompson’ın öğrencisiydi.
  • ufkumu yıllar önce iki katına çıkartmış olsa da şimdi aklıma gelen, matrix'in alenen platon'un mağra alegorisini anlattığı gerçeğidir.
    neo uyandığında ilk söylediği şey yıllardır mağrada yaşayan ve güneşi hiç görmemiş birinin söyleyeceği gibi; "gözlerim acıyor" olmuştur.
    çünkü gerçekler acıdır a dostlar.
  • diyelimki twitter'da bir video izliyorsunuz ama başka sekmede bir şeye bakmanız gerekiyor, müziğin durmaması için yeni sekme açmak yerine twitter açık olan sayfayı küçültüp yeni bir chrome sayfası açıp orayı tam sayfa yaparak çalan müziği dinleyebilirsiniz *.
18598 entry daha
hesabın var mı? giriş yap