• anne sütü bebeğin ihtiyaçlarına göre kendini sürekli güncelliyormuş. meme ucundaki reseptörler bebeğin tükürüğündeki mikropları tespit ediyor ve gerekli antikorları süte ekliyormuş. ayrıca bebeğin yaşına göre de süt miktarını ayarlıyormuş. gerçekten rererö..
  • bir orta çağ efsanesi: " truvalılar türk'müş! "

    kadim kent truva günümüzde ülkemiz sınırları içerisinde, çanakkale'de bulunmaktadır.
    ve bu kente ait mükemmel mitolojik hikâyelerden biri de truva savaşı'dır malumunuz.
    truvalı paris, sparta kralı menelos'un karısı helen'i kaçırır ve olaylar gelişir.
    nihayetinde truva atı dediğimiz savaş hilesi sebebiyle truva şehri yerle bir edilir.
    eğer okumadıysanız bir an önce yunan mitolojisi'ne başlamanızı önererek asıl mevzumuza dönüyorum.
    bu arada daha sonra bakmak isteyenler için mitolojik kitap önerilerim şunlardır:

    mitolojik kitap önerisi/ passenger28

    m.ö. 1184 yılında meydana gelen truva savaşı'ndan asırlar sonra m.s. 7. yüzyılda yaşamış bir orta çağ tarihçisi fredegar tarafından yazılan kroniklerde ( günümüzde fredegar kronikleri denilmektedir bu esere )
    truva savaşı sonrası şehirden kaçanların birkaç gruba ayrıldıklarından bahsedilir.
    bir grup makedonya'ya giderek büyük iskender zamanına kadar çok büyük bir imparatorluk kurmuş,
    bir grup kendilerine francio adlı bir kral seçerek frank milletini oluşturmuş,
    bir grup da daha uzaklara, asya'ya kadar gitmiş ve nihayetinde bir sürü savaş ve göç sonrası geri çekilerek tuna kıyılarına yerleşmiştir. fredegar kronikleri'ne göre bu topluluk " torquotus " adlı bir hükümdârın kılıcı altında birleşmiş ve türk ismini de buradan almıştır.

    12. yüzyıla geldiğimizde ise birinci haçlı seferi düzenlendiği sirada toronto prensi 1. bohemond'a bağlı olan ve ismi bilinmeyen bir tarihçi " gesta francorum " adlı eseri yazmıştır. bu eser haçlı seferi ve savaşan milletlerle ilgili bilgi verirken burada da türklerin iskit bölgesinde yaşamaya başladıkları ve truvalıların soyundan oldukları belirtilir.

    yine orta çağ döneminde jean lemaire, guibert de nongent gibi tarihçilerin eserlerinde bu iddilar yinelenir.

    venedikli tarihçi andrea dandolo da;

    " truva'dan kaçanlardan bazıları kafkas dağlarının ardına sığınmıştır ve turcus ismini almışlardır. " şeklinde ifadelerde bulunmuştur.

    nitekim 1453'te türkler, istanbul'u fethettikten sonra avrupa'da da hızlı bir rönesans hareketi başlar. lâkin bir yandan da avrupalı düşünürler gittikçe güçlenen ve büyük bir imparatorluk kuran türkler hakkında araştırmalara girişirler.
    bu dönemde türklerin, truvalıların intikamını aldıkları ve onların soyundan geldikleri inancı, orta çağ'da yazılmış eserlerin de okunmasıyla birlikte iyice yerleşir avrupa'ya.
    onlara göre türkler asırlar boyunca bu günü beklemişlerdir intikam almak için.
    nitekim meşhur ispanyol gezgin pero tafur da bizans'ın son dönemlerini anlattığı seyahatnâmesinde bizans halkının " türkler truva'nın intikamını alacaklar! " dediğini yazar.

    fatih sultan mehmet de
    tüm bu söylenenlerden haberdardır. zaten yunan mitolojisine meraklı bir padişahtır ve truva savaşı hakkında da bilgisi vardır. midilli fethi sırasında aşil'in mezarını araştırtması da bunun göstergesidir.

    yine vakanüvis kritovulos, fatih sultan mehmet'in şu sözleri söylediğini nakleder:

    " allah beni bu şehrin ve halkının dostu olarak bugüne kadar sakladı. biz bu şehrin düşmanlarını yendik ve onların vatanlarını aldık. burayı yunanlar, makedonyalılar, teselyalılar ve moralılar ele geçirmişlerdi. bunların biz asyalılara karşı kötülüklerini aradan birçok devir ve yıl geçmesine rağmen onların torunlarından aldık! "

    16. yüzyılda yaşamış ünlü fransız yazar michel de montaigne de fatih sultan mehmet'in papa'ya bir mektup yazarak '' rumlardan, hector'un intikamını almak gayesinde olan bizlere italyanların düşmanca tavır sergilemelerine anlam veremiyorum! '' şeklinde sözler söylediği iddiasında bulunmuştur.

    evet, tarihin uzun bir döneminde böyle bir efsane var olmuş, kayıtlara geçmiş, tartışılmıştır. belki de tartışılmaya devam edecektir.

    böyle bir şey mümkün olsa da olmasa da türkler adına eğlendirici olan kısım mitolojik çağlardan beri var olan efsanelerde yer alabilmiş olmaktır.

    " hiçbir insan kaçamaz kaderinden, ister korkak olsun, ister yürekli. "

    ~ ilyada, homeros ~
  • -atatürk'ün komunizm ile ilgili söylemiş olduğu bazı sözler:

    "biz ne bolşevikiz ne de komunist; ne biri ne diğeri olamayız. çünkü, biz milliyetçi ve dinimize saygılıyız. özetle bizim hükümetimizin şekli tam bir demokrasi hükümetidir. ve dinimizde bu hükümet "halk hükümeti" diye adlandırılır. "

    "komunizm sosyal bir meseledir. memleketimizin durumu, memleketimizin sosyal şartları dini ve milli geleneklerinin kuvveti rusya'daki komunizmin bizce tatbikine uygun olmadığı inancını doğrular niteliktedir."

    -atatürk'ün ümmetçilik ve turancılık ile ilgili söylemiş olduğu bazı sözler:

    "çeşitli milletleri, ortak ve genel bir isim altında toplamak ve bu çeşitli unsur kitlelerini aynı hukuk ve şartlar altında bulundurarak güçlü bir devlet kurmak, parlak ve çekici bir siyasal görüştür. fakat aldatıcıdır. hatta, hiçbir sınır tanımayarak, dünyada mevcut bütün türkleri dahi bir devlet halinde birleştirmek, gerçekleştirilemiyecek bir hedeftir. bu, asırların ve asırlarca yaşamakta olan insanların çok acı, çok kanlı olaylar ile ortaya koyduğu bir gerçektir. "

    "panislamizm, panturanizm siyasetinin başarılı olduğuna ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte rastlanamamaktadır. ırk ayrımı gözetmeksizin bütün insanlığı kapsayan dünya çapında devlet kurma hırslarının sonuçları da tarihte yazılıdır. istilacı olmak hevesleri, konumuzun tümüyle dışındadır. insanlara her türlü duygu ve özel bağlarını unutturup onları tam bir kardeşlik ve eşitlik içerisinde birleştirerek insancıl bir devlet kurmak teorisi de kendine özgü koşullara sahiptir. "
  • hoşlandığınız kişiden sizden hoşlandığını düşündüğünüz/sandığınız için hoşlanmanızın olasılığı %99,889.
  • birinin sizi kesip kesmediğini anlamak isterseniz esneyiniz, eğer o da esniyorsa tebrikler, gidip tanışmak için daha güçlü bir sebebiniz var artık.
  • müzik notalarının (do-re-mi-fa-sol-la-si-do) isa'nın 12 havarisinden biri olan yuhanna adına yazılmış şiirin her mısrasının ilk hecesi olması.

    "ut queant laxis
    resonare fibris
    mira gestorum
    famuli tuorum,
    solve polluti
    labii reatum,
    sancte ıohannes."

    (kaynak: metrobusdeoturanadam)
  • geçmiş zamanlarda uygulanan tüyler ürpertici tedavi yöntemleri:

    yakın tarihe kadar hastalıkların tedavisinde ilkel ve acı verici yöntemler uygulanıyordu.ayırca narkoza o dönemlerde yalnızca soyluların ve yönetici sınıfının sahip olabildiğini belirtmek istiyorum.

    -trepanasyon

    kafatasında delik açma işlemi bilinen en eski ameliyat yöntemidir. neolitik dönemden beridir de insanların uyguladığı bir yöntemdir.uzmanlar,bu tedavi yönteminin neden kullanıldığı konusunda sadece tahmin yürütülebiliyor. bir teoriye göre, bir çeşit kabile ayini ya da bedensel ve zihinsel hastalığı olanlara hükmettiğine inanılan kötü ruhları serbest bırakma yöntemi bile olabilir.bir diğer görüş ise, daha çok epilepsi, baş ağrısı, apse ve kan pıhtılaşmasını tedavi için kullanılan geleneksel bir ameliyat olduğu yönünde.

    -idrar yolu açma çubuğu

    eğer bir erkek idrar yolunda idrarının yapamayacak seviyede sorunlar yaşıyorsa, uzmanlar bu çubuk yardımıyla penis başından içeri girerek daralan kanalı genişletiyorlardı.

    -lobotomi

    bu işlem,beynin prefrontal lobu üzerindeki bağlantıların kesilmesi şeklinde yapılırdı.özellikle ağır psikotik hastalığı olan kimselerde uygulanıyordu. işlemin yapılacağı sırada hastalar uyuşturulmuyordu ,yapay bir nöbet halinde oluyorlardı.

    -basur maşası

    bu alet sıkıca kavrayıp, kanamayı sınırlandırmak ve eskisi gibi olmaması için dışarı çıkan basuru eziyordu.ayrıca uzman yeterli görmezse direkt kesebilir,ateşte kızgın demir ile yakabilirdi.

    -diş çekme pensesi

    ortasındaki vida çürümüş olan dişe saplanır ve yerinden acı verici bir şekilde sökülürdü.

    -ereksiyon önleyici halka

    victoria devrinde, mastürbasyon sağlıksız olarak görülüyordu. erkeklerin mastürbasyon yapmasını önlemek için doktorlar bu aleti icat ettiler. penisin etrafını saran bu alet takılıyken eğer erkek ereksiyon yaşarsa iç tarafta kalan sivri uçlar cilde batarak isteksizlik hali oluşturuyordu.

    -litotomi

    litotomi, ölüm oranı çok yüksek olan oldukça zorlu bir operasyondu.işlevi ise mesane taşlarını almaktır.hasta sırt üzeri yatar, bacak arasından bir kesici alet geçirilip taş alınırdı.

    -damardan kan almak

    ateş veya başka bir rahatsızlık belirtisi olan hastalara çoğunlukla, aşırı miktarda kan teşhisi konulurdu. bedensel uyumu sağlamak için doktorlar basitçe bir damarı kesip açar ve hayati sıvıların bir miktarını bir kabın içine akıtırlardı. bazı durumlarda, deriden kanı doğrudan emmek için sülükler bile kullanılırdı.
    orta çağ doktorları, boğaz tahrişinden vebaya kadar her şeyin tedavisi için kan akıtmayı salık verdiler.

    -çelik ciğer

    çelik ciğer isimli hava geçirmez cihaz, çocuk felci hastalarının boyun çevresini sıkarak ciğerlerine oksijen çekmesine yetecek kadar bir vakum oluşmasını sağlıyor.çocuk felci hastalağı 1979 yılındaki aşı sonrası ortadan kaldırıldı.65 yıldır makineye bağlı yaşan hasta

    konu ile ilgili daha detaylı bilgi almak isteyenlere edirne'de bulunan sağlık müzesini ziyaret etmelerini öneririm.*

    kaynak
    kaynak 2
  • erik h. erikson, ömrü boyunca babasının kim olduğunu bilmeden yaşamış. annesi hamile kaldığını öğrendikten sonra şehir değiştirmiş ve erikson doğduktan kısa süre sonra bir doktorla evlenmiş. gerçek babasının kim olduğunu hiç bilmemiş. seneler sonra çocuklarından biri down sendromlu olarak dünyaya gelince, çocuğunu bir bakım evine bırakmış ve çocuk ölene kadar o yokmuş gibi davranmış. diğer çocukları bir kardeşlerinin olduğunu ancak öldüğünde cenaze işlemleri için bakım evi tarafından arandıklarında öğrenmişler. yani, annesinin ona yaşattığı travmayı kendi çocuklarına yaşatmış diyebiliriz.
    ayrıca 8 aşamalı psikososyal gelişim kuramıyla tanıdığımız ve psikoloji alanına önemli katkıları bulunan erik h. erikson’ın herhangi bir lisans bölümünden diploması yoktur.

    (bkz: erik erikson)
    (bkz: psikososyal gelişim kuramı)

    kaynak:
    kişilik kuramları-dilek gençtanırım kurt

    edit: yazım hatası
  • karıncaların dünyadaki toplam ağırlığı bütün insanların toplam ağırlığından daha fazla. ufkunuz genişlemiştir umarım .
  • geceleri karanlık olmasının bir sebebi de çok çok uzaktaki yıldızların ışığının bize henüz ulaşmamış olmasıdır
hesabın var mı? giriş yap